Araba yollarında nasıl sürüyorsunuz anlamıyorum. Ben sokak arasında süremiyorum. Elimde götürüyorum sahile bisiklet yoluna kadar. Sokak arasında arada sürdüğümde hemen sıkıştırıyorlar. Sanki ana yolda gibi gidiyorlar. Sosyal medyada takip ediyorum kadın yarı prolar bile ana yollarda bisiklet sürüyor. İyi cesaret valla. Ben asla sürmem. Kesin bi 120yle sahil yolunda giden hafriyat kamyonu altına alır. 2 ay yatar çıkar gene. Dağ tepe yollarıda tehlikeli trafik azda olsa. Cesaretinizi tebrik ederim.
Geçen gün Amerikalı bir adamın, İstanbul'da neden bisiklet sürülmediğine dair videosuna denk geldim. Trafik kültürünün zayıf oluşu, yolların buna uygun olmaması gibi sebepleri örnekli göstermişti. İstanbul için bisiklet kullanımı aslında halkın işi gereği, ilçeler arası seyahat etmesi yüzünden pek gelişecek gibi durmuyor. Ev-iş, ev-okul arası aşırı uzak. Bisiklete talep olsa, yol uzun. Yol yapsanız, eğimli çok mevki var. Haliyle işlevsiz bir çözüm. Toplumun yaşantısını kökten değiştirmeden İstanbul'da bisiklet sürmek hep sıkıntılı olacaktır.
Çok kenardan sürerseniz (park etmiş araçlara veya kaldırımlara), işgal ettiğiniz alan dar olduğu için birçok araç sürücüleri geçmek için fırsat diye sıkıştıracak şekilde yakın geçer. Park halindeki araçlara çok yakın giderseniz, bu seferde, kapı açılırsa arkadan gelen aracın önüne düşersiniz. Sık sık denk geldiğimden, yan aynalardan sürücü var mı diye bakarım, varsa kapı mesafesi kadar boşluk alırım. O yüzden, motorlar kadar olmasa da biraz alan çiğnemek şart. Sizi engel olarak görmelerini, yanınızdan geçilmesini sağlatacaksınız. Kaza olacaksa zaten siz istediğiniz kadar sakının.
Sık sık elinizle arkadakini sürücüye gitmesi gereken noktayı veya "ben bu hizaya kadar geleceğim, yanımdan geç" diye işaret etmeniz lazım. Tabi bu dediklerim şimdilik Antalya için geçerli. Belediye başkanları, ceplerini ve koltuklarını düşünmeyi bırakıp, geleceği düşünmeye başladığında, buraya güzel şeyler yazarım.