20 Temmuz 2008 Pazar
öğrendiklerim...
nadiren de olsa, rüzgar arkadan esebiliyor... ancak rüzgarı yakalayıp bisikleti daha hızlı itmesi için arka çantalara yağmurluk bağlamak kötü bir fikir (bakınız Kızılkum Çölü'nde çamurluğa sıkışan yağmurluk, iki saniye içinde saatte 60 km hızdan duruşa geçen bisiklet)...
ayağına beş numara büyük lastik pabuç giyen, öğle yemeği olarak ekmek içine kırdan topladıkları otları katık yapan çoban çocuklar, bizim apartmandaki herşeye sahip, gameboy hastası, obez, soluk benizli çocuklardan daha mutlu galiba...
parayla bonkörlük ters orantılı... cepler dolgunlaştıkça, içler boşalıyor mu ne? tüm tur boyunca davet edildiğimiz bütün hanelerin 'fakirhane' olması tesadüf olabilir mi?
ülkelerin su fakirliği doğal kaynaklarla değil, doğal kaynakların nasıl yönetildiğiyle (veya yönetilemediğiyle) alakalı...
dünyanın başı büyük belada arkadaşlar... para yenmiyor ve içilmiyor.
gezginler, dünyanın damarlarında dolaşan oksijen gibi. taze kan götürüyorlar gittikleri yerlere...
dünya bir bisiklet selesinden bakınca çok daha güzel... iç acıtacak, kollarınızı etrafına sarıp korumak isteyeceğiniz kadar güzel...
turistler fotoğraf çeker, gezginlerse anı yaşar...
sağlık sigorta poliçesi dikkatle, çok ama çok dikkatle okunması gereken bir şey...
*****
bisiklet ve doğa severlerden, yurt dışında bisikleti anlattığımız kuruluşlar ve edindiğimiz dostlardan, uğradığımız konsolosluklardan ve medyadan gelen 'hemen iyileş ve bisiklete hopla' mesajlarının beni ne kadar sevindirdiğini anlatamam. inanın her birini okudukça biraz daha iyileştiğimi hissediyorum. bu zor günlerde bizi yanlız bırakmadığınız için teşekkürler...
bu hafta bir ameliyat daha olacağım, sonra durumum biraz daha netlik kazanacak. yazmaya ve dırdıra devam edeceğim (radyo, blog, kitap, dergi ve gazeteler vs...). velhasıl kelam benden kurtuluş yok, nihahahahahahahaaa!!!
)
Gizem'in bisikletemaya yazdıkları.