Trans anatolian tour 2.gün

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
Sabah 4’ te yataktan kalkıyorum. Kafam dönüyor ve yatak beni çağırıyor. Bir an 1.gün yazısı okuyorsunuz zannetmiş olabilirsiniz. 2.gün dejavu yaşıyorum. Tahmin edebileceğiniz gibi 2 gün üst üste kısa süreli uyumak beni tepe taklak etti. Hazırlanmamız için bana göre çok kısa, Serhat’ a çok uzun 1 saatimiz var. Neden bana çok kısa derseniz, 2 çorabımı giymem arasında 5 dakika vakit harcayan, yani aşırı ağır hazırlanan bir insanım. Zaten akşam yatmadan önce heybeyi öyle bir dağıttım ki toplaması bile zor. Deli gibi ortalıktan malzemelerimi topluyorum. Kamera bir yanda şarjlar bir yanda. Çarşı Pazar fena karışmış halde.

Karnım şiş olduğundan banyo-tuvalet faciasına yöneliyorum ve rezaleti görünce aynı anda geri dönüyorum. Dayan diyorum kendime, yolda ya da diğer otelde hallederim diyor ve toplanmaya devam ediyorum.

Aşağıya inip hızla çantaları bisikletimize yükleyip saat 5’ te yola çıkıyoruz. Programın gerisinde 35 km. gerisinde kaldığımızdan daha çok efor sarf etmemiz gerekli. 2.Gün planımız Çay ilçesine varıp orada kalmaktı. Bilecik – Çay arası 242 km üstüne 35 km de Bileciğe varamadığımız kısım var, toplam 277 km Yemede yanında yat misali. Üstüne üstlük 100 metrelerden 1000 metre irtifalarına çıkacağız. Anlayacağınız uçuyoruz. Bilecik çıkışı rampalar bizi bekliyor.

Rotacıbaşı (yeni uydurdum) olarak Serhat’ a Osmaneli’ nden 2 çıkış olduğunu söylüyorum. 2.alternatif olan ilçe içinden giden yolu seçiyor ve berbat bir yoldan 8 km kadar gidip anayola bağlanıyoruz. Yolda en çok dikkatimi çeken yol üzerinde sağlı sollu mermer fabrikaları. Çok miktarda mermer fabrikası bulunuyor. Biraz ileride de lastik fabrikası görüyoruz. Yol üzerinde serpiştirilmiş irili ufaklı bir çok işletme mevcut.
20. km lerde ilk tünelimiz karşılıyor bizi Hemen reflektörlü yeleğimi giyip, arka flaşörü açıyorum. Haritadan şu an baktığıma göre bu tünel 840 metre uzunluğundaki “Ertuğrul Gazi” tüneliymiş. Sabah çok erken saatte olmamız nedeni ile tünelde araç yok. Tünelin ortalarına gelirken bir araç giriş yapıyor. Homurtuları sanki bir araç konvoyu bizi ezmeye geliyor gibi efekt yapıyor. O ihtişamlı ses birazdan yanımızdan küçük bir otomobil olarak geçip gidiyor.

1.Tünelin bitişinden hemen sonra 2.tünel olan Ertuğrul gazi nin oğlu Osman Gazi tüneli başlıyor. Osmanlının kurucusu olması vesilesi ile o tünel daha uzun. 2474 metre. Tünele tam giriş yapmışken şerefsizliğine kornasına basan bir kamyonet sürücüsü sayesinde sanki tüm dağ tepemize geliyor zannetmemden dolayı bir anda ödüm bokuma karışıyor ve peşinde bildiğim bütün homofobik küfürleri sallıyorum. O tabir doğruysa hala kulaklarının çınlaması lazım.

Hava bu taraflarda soğuk. Muz ve çerez molaları verdiğimizde hemen üşüme geliyor. Bu arada rampalar ufak ufak başlıyor. Ama yolların güzel olması ve rampaların tatlı sertliği bizi yormuyor. 38. Km de kahvaltı molası için bir yer buluyoruz. Biz tesise giriş yaptığımız sırada 1 otobüs dolusu ortaokul öğrencisinin otobüsten indiğini görüyoruz. Serhat bisikletin lastiğine hava basmaya gittiği sırada ben tesise yaklaşıyorum. Bir köpeğin bana doğru geldiğini görünce çekiyorum köpek kovucunun tetiğinee basıyorum, köpek bir anda yere çöküyor. Bunu gören öğretmeler hemen etrafıma toplandı. “Bu cihaz nedir? Kaça? İşe yarıyor mu? Bana satsana” gibi konularla diyaloğumuz başlıyor. Grup, Eskişehir’ den yola çıkmış ve öğrenciler ile birlikte hafta sonu turu yapıyor. Öğrenciler cıvıl cıvıllar. Bizde aralardan geçerek çorba içmek için yer bulup, çorbamızı içiyoruz. Kalkıp yola koyulurken öğretmenlerin birisi buradan birkaç yüz metre sonra bizi biraz sert rampanın olduğu hakkında uyarıyor. Kendisine teşekkür edip yolumuza devam ediyoruz. Dediği gibi bir rampa %8-10 gibi bir eğimle biz karşılıyor. Yaklaşık 7 km süren rampa daha sonra eğim derecesini biraz azaltarak 35-40 km kadar daha devam ediyor. Rampalar Serhat’ tan sorulduğu için bir çırpıda ya da benden daha hızlı çıkıyor.

(Serhat çayın hazzı ile derinlere dalmış)
20150510_075652.jpg
20150510_075655.jpg
20150510_075710.jpg
Bu arada benim motorda yani bağırsaklarda sıkıntı büyümeye başladı. Mecazi olarak anlatırsak, motorda gaz fena birikti ama gaz çıkaramıyorum. Çünkü çıkartsam biliyorum ki yağda kaçıracağım. Ama sabırla hedef noktaya da ulaşma gayretindeyim. Aynı anda sol bacak kiriş kasımdaki çekme de ufak ufak acıya dönüşmeye başlıyor. Doğal olarak canımın sıkıntısı ve endişeler de artmaya devam ediyor.

Çorba içtiğimiz noktadan sonra yolumuzun 90. Km sine kadar hemen hemen hiç durmadan pedal basıyoruz. Yolda baharın yeşillendirdiği tarlalar ve kuş seslerinin yanında yolda selam veren kamyoncuların kornaları eşliğinde yola devam ediyoruz. 90. Km de bir çimento fabrikasının dışında yıkık bir barakanın dibinde mola vererek Nevres hanımın cezeryelerinin tadına buradaki molamız 15 dakika sürüyor. 1-2 km sonra su aldıktan sonra az mesafe kalan Eskişehir’ e öğlen yemeği molası vermek için pedallıyoruz.

(Nevres hanımın hediyesi olan cezeryeler)
20150510_111815.jpg
Eskişehir’ e öğlen gibi girdiğimizden hemen girişte yanılmıyorsam Özdilek alışveriş merkezinin dibine tabiri caizse yığılıyoruz. Alışveriş merkezinin girişinde güzel bir koruluk mevcut. Gölgesi de güzel serinlik veriyor. Alışveriş merkezinden hemen hamburger menülerini kapıyor ve hızla öğütüyoruz. Burada 1,5 saatlik mola güzel geliyor. Bu arada Emirdağ’ da konaklamaya karar veriyoruz. Çünkü Çay’ a varma ihtimalimiz yok. Yani planlanan rotadan 60-70 km kadar geride kalmış olacağız. Emirdağ öğretmen evini arıyor ve akşam 8.30 kadar orada olacağımızı söylüyoruz. Bu işi de sağlama almak iyi oldu.

(Eskişehir konaklama noktamız)
20150510_122833.jpg

20150510_122857.jpg
(alışılagelen bisikletçi yanıkları)
20150510_123830.jpg
Ardından yine pedal. Yalnız yol tabelaları bizimle bazen güzel oyunlar oynuyor. Hareket ettikten 1-2 km sonra bir alt geçitten geçerken “Kartal geçidi” tabelası görüyorum. Sanki bir anda başlangıç noktasına varmış gibi dönmüşüm hissi oluşuyor. Biraz önce ya da sonra Yeşilyurt tabelası görüyoruz. Zaten Bilecik’e varana kadar o kadar İstanbul tabelası gördük ki sanki “lan oğlum bak geri dönün, ne işiniz var ölüp gideceksiniz, ölmeseniz de pestiliniz çıkacak, akıllı olun” mesajları veriyordu. Ama biz inatla her tabelaya nanik yapıp yolumuza devam etmiştik. Şimdi ise İstanbul ilçeleri ve semtlerini çağrıştıran tabelalarla uğraşıyorduk. “Lâ havle” çekip yola devam ettik.

Eskişehir’ i görmeden çevreyolundan şehri terk ediyoruz. 15-20 km kadar sonra bir rampa karşılıyor bizi. Evelallah rampanın hakkından gelirken yolun diğer tarafından iki bisikletli geçiyor. Selam veriyorum ama arkadaşlar yokuş aşağı kaptırmış gittikleri için bizi fark etmiyorlar. Rampayı bitirdikten sonra (artık bu yazıda pek edep kalmadı kusura bakmayın. Ayrıca bunu her insan yapar) yol kenarında çiş molası veriyorum. Anadolu topraklarına gereksiz katkılar yaparken bir yandan da telefonla konuşu… ulan o ne! Bacağımda bir acı! Sol bacağıma bir bakıyorum. Koca koca karıncalar doluşmuş, yirim seni deyip ıstırıyorlar. Hızla işimi bitirip deliler gibi bacağımı temizlemeye çalışıyorum. Bir tanesine yakından baktığımda amcam ciddi ciddi beni yemeye çalışıyor. Anlaşılan katkımı beğenmediler. Haklılar çünkü onların topraklarını işgale kalkışmıştım. Yola koyuluyoruz ama sol bacak fena kaşınıyor. Arkadaş ne olursa da sol bacağa oluyor.

20150510_163821.jpg 20150510_163850.jpg
Hedeflediğimiz mola noktası Çifteler köyü yakınındaki mesire alanı. Buradan Sakarya nehri temiz ve saf bir şekilde akmaya başlayıp, denize dökülmeden biz insanlar olarak hakkından geliyoruz. Yolun son 5-6 km si benim için çekilmez hale geliyor. Gaz birikimim bir evin 1 günlük ısınmasını karşılayabilir boyutta. Bildiğin piknik tüpü yutmuş haldeyim. Çiftelere girerken 13-14 yaşlarında köylü gençleri bizi uzaktan görüp o meşhur “hello” kelimesini söyleyip el sallıyor. Hatta el sallamayı bırak dansöz gibi kıvırtmaya başlıyor. Bende uzaktan gayri ihtiyari “oğlum el salladın anladık ta niye kıvırtıyorsun?” diye bağırıyorum. O anda genç kaskatı oluyor ve arkadaşları bir anda ona dönüyor. Bu diyaloğun şokunu o an mı atlattı, yoksa hala köyde dalga konusu mu bilmiyorum. Oralardan geçen birileri yıllar sonra efsane olarak duyarsa devam ediyor demektir.
Zar zor çifteler köyündeki mesire alanına varıyoruz. Günlerden Pazar olmasının etkisi ile alan insan dolu. Et kokuları her yeri kaplamış, ben gazlı ve sakat, Serhat ise enerji hatlarında yaşadığı problemle bitkin bir halde alana giriyoruz. Planımız kaynağın yanında fotoğraf çektirmek ama oraya doğru bakmaya dahi halimiz yok. Serhat tuvalet buluyor. Ben tuvalete tuvalet bana bakıyor. Anlayacağınız üzere tuvalet konusunda aşırı kıl bir adamım. Genelde hijyen konusunu takmam. Hele ki turda dünyanın en pis adamıyımdır. Ama nedense çocukluğumdan beri bu konu habis gibi bünyeme yapışmış. Gerçi ilerleyen günlerde bu konuyu hızla aşacağım. Velhasıl yine girmiyor ve içimden “oğlum 40 km kaldı, sabret! “ diyorum. Serhat wc ve namaz işini bitirince heybeden malzemeleri çıkarıp “usta şunu ye, usta bunu ye, hadi ye” diyor. Yahu yiyecek her yok. Bünye kendini aşmış durumda. Orada biraz zeytin ezmesi yiyip, üstüne jel çakıyorum.

(Kaynak orada ama bizim oraya gitmeye mecalimiz yok)
20150510_180938.jpg

Biraz dinlenmeden sonra yola çıkalım diyoruz. Çıkışta Serhat ısrarla şekerli bir şeyler (Yanılmıyorsam gazoz ya da limonata) arıyor. Çıkıştaki kamyoncuların olduğu yere baktığımızda bir şey olmadığından yola çıkıyoruz. Yola çıktığımız gibi solda araçlar yolun kenarına park etmiş otlak gibi geniş bir alanda yüzlerce insan toprakta bir şeyler arıyorlardı. Ve bu kadar insan ne arar diye bize biraz yol muhabbeti çıkacaktı ki yolun sağındaki insanların elinde çıkardıklarını gördüm. Bu ot eşimin köyünde bol bol bulunan, yumurtalısı yapıldığında lezzetli bulduğum çiriş otuydu.

Hafif rampa eşliğinde burayı da geçerken bir baktım Serhat kayıp. Bekliyor ve ne olduğunu soruyorum. Enerji hatları düzelmemiş. Hatta trafosuna kedi kaçmış. O nedenle birbirimize yapışıyor ve yolun nasıl geçtiğini anlamaması için eften püften konularda mevzu derinleştirerek motivasyon sağlamaya çalışıyorum. Biraz gittikten sonra yolun solunda bir benzin istasyonunda mola veriyoruz. Ben yine tuvaleti kol açan ediyor ve “Hadi oğlum 25 km kaldı” diyerek totomu motive etmeye çalışıyorum. Serhat o sırada gazoz meyve suyu filan almış. Onları tüketiyoruz. Bu arada yolda inanılmaz yiyoruz demem gerekli. Normal bir insanın yediğinden 3 kat fazla tükettiğimizi söylesem yalan olmaz. Bu nedenle akşam büyük bir patlama bekliyorum.

(Emirdağ' a az kaldı ama hava kararıyor)
20150510_194847.jpg 20150510_194853.jpg
Kaldı 25 km. Ben de jelin etkisi ve son tükettiklerimizin sayesinde tempomuz biraz artıyor. Bu arada hava ufaktan kararmaya da başladı. Biraz daha pedallara yükleniyor ve hava tamamen karardığı sırada uzakta ufukta Emirdağ’ ı görüyoruz. Ama hesabıma göre daha 9-10 km yol var. İç Anadolu düzlükleri böyle bir şey işte. Başına gelebilecek felaketten bile 1 saat önce haberin olabiliyor. Sıkıcı yani. Biz pedala basıyoruz, Emirdağ aynı uzaklıkta hatta bazen ufak yükseltilerin arasında kayıp bile oluyor. Hava tamamen kararmış ve gereksiz bir trafik yoğunluğu başlamış durumda. Bir de kötüsü araçların çoğu traktör. Üzerlerinde ekipmanlar da var. Bu yorgunluğun üzerine ekstra dikkat sarf etmemiz gerekiyor.
İnişler çıkışlar derken en sonunda Emirdağ’ın girişine varıyoruz. Birkaç yerde sorarak Emirdağ Öğretmen Evine ulaşıyoruz. Öğretmen evinin girişi kafe ya da kahve tarzı bir şey. Girişte çay dağıtan arkadaşı buluyoruz. Başı yoğun olduğundan “biraz bekler misiniz?” diye soruyor. Durumumuzu anlattığımızda hemen kayıtlarımızı alıyor ve anahtarımızı veriyor. Ben heybeyi çözüp Serhat’ ın peşinden yukarı çıkmaya çalışıyorum ama sol bacak iptal. Basamakları çok zor çıkıyorum. Kendimi tuvalete atacağım ama Serhat benim işimin bütün gece süreceğini düşünerek benden önce dalıyor. Onun kaldığı kısa süre bana bir ömür gibi geliyor. Ardından ben bir dalıyorum, pir dalıyorum. Karnımım çapı yaklaşık 1 metre küçülüyor. Dünyalar benim, ama sıkıntı çıkış yok!

Neden mi sorusuna şöyle cevap vereyim; Turdan önce Trans Continental Race’ e katılan Recep Yeşil’ le yaptığım yazışmalarda bundan bahsetmişti. Kullandığı ifade “vücudun öyle bir makinaya dönüşecek ki, ne yersen ye hepsini öğütecek”. Gerçekten de öyle olmuştu. Hatta bu sıkıntının aynısını Recep Yeşil’de turunda yaşamış, ve helak olmuştu. Geçenin devamında ben tuvaleti saat başı aynı şekilde ziyarete devam ettim. Bu konuyu burada virgülleyim.

Duşumuzu alıp Serhat’la bir şeyler yemek için dışarı çıkıyor ve meydanda açık köfteci bulup ikirciklemeden dalıyoruz. Köfteler kızarmış ekmeğin üzerinde geliyor. Yanına piyaz ve ayranı da patlatıp midemizi şenlendiriyoruz. Köfteci gençten ya da bizden genç birisi. Nerden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi yani tipik sohbetleri açıyor. Turcuların alışık olduğu tipik şaşırmalar hayretler ve cevaplar yaşanıyor. O arada bir müşteri geliyor ve biz onların sohbetine kulak misafiri oluyoruz. Onlarında rutin sohbeti arpa ve saman fiyatlarının ne kadar olacağı. Bana da bu sohbet garip geliyor. Komik bir hesap ödeyip oradan çıkıyor, ufak tefek alışverişimizi yapıyoruz.

(Emirdağ hatırası)
20150510_213215.jpg 20150510_213348.jpg

Dönüşe geçtiğimizde havanın soğukluğundan mı? yoksa bizim pillerin bitişinden mi bilmiyorum aşırı bir titreme geliyor. Hızlı davranmaya çalışıyoruz ama benim bacak buna müsaade etmiyor. Resmen yerde sürüyorum. Bisikletin üzerinde bu kadar rahatsız etmiyor. Dişlerim inanılmaz bir şekilde birbirine vurarak topu topu 150 metre yolu sanki 1 saatte gidiyoruz. Odaya kadar 3 kat zar zor çıkıp yatağa kendimi bırakıyorum. Günün muhasebesini yapacak hal ya da derman yok. Kalın yorgan dahi bedenimi ısıtmıyor. Ve o halde tuvalet ziyaretleri arasında garip bir uykuya dalıyorum.

2.Gün teknik verileri :
Yol : 223 km.
Süre : 12 saat 35 dakika
Yolda geçen süre : 15 saat 48 dakika
Tırmanma : 2776 metre

Strava Kaydı
(link)
 
Scudo

five

Part time turcu
Kayıt
29 Temmuz 2005
Mesaj
1.453
Tepki
3.958
Yaş
52
Şehir
İstanbul-Bostancı
Başlangıç
1995—96
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Osman Kıtay son paragrafındaki titremenin aynısını 23 Nisan'da Gemlik'te yaşadım. Üşümüyordum ama titriyordum.

Süper performans. Takibe devam. :)


five
 

S.Koca

Forum Demirbaşı
Kayıt
23 Ekim 2013
Mesaj
461
Tepki
379
Şehir
Muğla
Bisiklet
Fuji
İlgiyle takip ediyorum ama en azından bir günü az bir mesafe ile bitirin. Sağlık önemli bu tempo devamı halinde size zarar verir.
 

skywagon

Daimi Üye
Kayıt
21 Nisan 2015
Mesaj
277
Tepki
464
Yaş
46
Şehir
Karşıyaka / İzmir
İsim
Cem Kürkcü
Bisiklet
Canyon
Osman bey yazıyor ama sadece yazmakla kalmıyor anı tüm içtenliği ile yaşatıyor. Okurken kendimi gaz sıkışması kaynaklı tuvalete atmak zorunda kaldım. Bakalım 3'ncü günde neler olacak?
 

BF Okuru

Üye
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
0
Tepki
2
223 km gerçekten çok iyi bir mesafe. Hem de sıkıntılı bir durumda. Tebrikler. Konya tabelası gördüm sanki, geçtiniz mi oralardan?
 

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
@NEVRES KME Nevres hanım birlikte pedallamamıza az zaman kaldı. Sağlığınız için sabrınıza da ihtiyacımız var :)
 
  • Beğen
Tepkiler: skapilar

nebula11

Üye
Kayıt
9 Mart 2015
Mesaj
60
Tepki
26
Şehir
kayseri
İsim
ali
Bisiklet
Salcano
Zevkle okudum devamını bekliyorum bakalım ne olacak bende uzun yol istiyorum ama bisikletim katlanır pek guvenemıyorum :)
 

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
@S.Koca diğer günler tempomuzda düşüş oluyor. Onları da yazacağım. Yani dayanıklılık turu dersini sorumlu geçtik.

@Mustafa Yasin Yeter Kısa sürede yazmaya çalışacağım. Ancak iş tempom bu aralar pek fırsat vermiyor.

@skywagon Kimsenin bu kötü olayı yaşamaması dileği ile diyelim. Hele uzun turlarda kötü oluyor.

@Raşit S Konya- Karaman- Mut-Silifke-Bozyazı-Alanya en son Antalya' da sonlandı.

@nebula11 Katlanır bisikletle yapan ve yapmaya çalışan oldu. Ama ben pek güvenemem. En az 26 jant bisikletle gitmekte fayda var diye düşünüyorum. Ama yapılmaz da değil ;)
 

OsmaniyeRehber

Forum Bağımlısı
Kayıt
3 Mart 2015
Mesaj
783
Tepki
869
Yaş
44
Şehir
Osmaniye
İsim
ibrahim
Bisiklet
b'Twin
Tebrikler harika yol alıyorsunuz.Umarım kazasız belasız tamamlarsınız ,takipteyim.Günlük bu kadar yol alma nedeniniz nedir ? Zaman sıkıntısımı var ? Acaba günde kaç km ve kaç ortalamayla sürmek gerek ? (Not : Turunuzla ilgili ayrıntılı bilgim olmadığı için soruyorum yanlış anlaşılmak istemem )
 

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
@OsmaniyeRehber Turumuz 3 hafta önce bitti. Bizim amacımız peş peşe ultramaraton denemekti. Günde süreceğiniz mesafe sizin dayanıklılık durumunuza göre değişmeli. Dış etkenler olarak rüzgar, yol kalitesi, yük durumunuz hızınızı ve gideceğiniz km.yi etkiler. Benim performansıma göre ortalama günde 100 km. ruhsal ve bedensel hazzımı karşılamaya yeter düşüncesindeyim. Ama her gün 40-50 km gidende var, 150 km gidende var. Onu siz belirlemelisiniz.
 
  • Beğen
Tepkiler: skapilar

deathsidestory

Daimi Üye
Kayıt
19 Şubat 2014
Mesaj
238
Tepki
496
Yaş
42
Şehir
İstanbul
İsim
Cem
Bisiklet
Diğer
Eskişehir'de durduğunuz yer efsaneymiş. O ağaçların altına çadırımı kurarım, biramı açarım ve hayat mottom olan "ölümüne miskinlik" ritüelimi yaşarım :p Sırf keyif olsun diye bir yerlerden ucuz şezlong alıp, o yerin tadını çıkartmak gerekirmiş :D

Bu arada, şu turcuların yaşadıkları klasik "deli mi bunlar ya" tribiyle alakalı benim de ufak bir anım var. İnsanlar bir hevesle bizim de yanımıza gelip, kendi tatminlerini yaşamak için o sihirli "nereden gelip, nereye gidersin ey yolcu?" sorunu sordular. Amaçları aslında senin ne kadar uber bir iş yaptığından ziyade, kendilerini tatmin etmek bence. Bizim mesafeler kısa olduğu için adamlarda bariz bir hayal kırıklığı gördüm.

- nereden beyler
* mersinden abi
- ne tarafa
* silifke
- sonra? (hep seni zorluyor, hep daha fazlasını istiyorlar!)
* sonra dönücez abi
- hımmm yakınmış ya.. (ve dönüp gider, sallamaz artık seni) :D

Dedim ki, madem insanlar üzülüyorlar, hayal kırıklığı yaşıyorlar, o zaman ben de sallıyım şöyle uzun bir tur yapıyormuş kafası yaşatayım, yanıma gelirken hayalini kurduğu diyaloğu vereyim adama da, evine ya da kahveye gittiğinde anlatacak "lan herifler buradan Kars'a gidecekmiş yaaa!" hikayesini anlattırıp, hayatına renk katayım! Hem bize eğlence, hem adama. Tabi sonuç olarak böyle bir şey yapamadım yalan söyleme yeteneğim olmadığı için. Her ağzımı açtığımda ince bir ses "-mersin :(" dedi ahuahuahua :D

Neyse işte, sonuç olarak benim gibi koftiden bisikletçiler için ideal olanı 80 ila 100 km arası. Hem gezmeye, hem yemeye, hem içmeye (olmazsa olmaz), hem de yolları aşmaya zaman kalır.

Devamını bekliyoruz efendim :)
 

D. Oğuz

Daimi Üye
Kayıt
26 Mart 2014
Mesaj
274
Tepki
600
Şehir
İzmir
Osman abi şiş karını laksafenol diye bir ilaçla çözüyorsun. Direk temizliyor sistemi, aklında olsun. Yine döktürmüşün bu arada :D

Talcid'i de unutma, yemekten sonraki hazımsızlığı çözer o da. Bayramdan sonra sizi bir uzun yola çekeyim ben çanakkale falan yapalım :)
 

OsmaniyeRehber

Forum Bağımlısı
Kayıt
3 Mart 2015
Mesaj
783
Tepki
869
Yaş
44
Şehir
Osmaniye
İsim
ibrahim
Bisiklet
b'Twin
(link) abi cevabın için teşekkürler.Yazının devamı varmı merak ettim ? daha doğrusu kaç günlük bir turdu ?
 
  • Beğen
Tepkiler: Osman Kıtay

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
@OsmaniyeRehber 7 gün ve 1 150 km oldu. Sonraki yazılar gelecek

@D. Oğuz oguz hazımsızlık hiç olmadı. Yemekler daha ağzımda kana karisiyordu. Sadece şiş karın değil ayrıca circir :D

@deathsidestory biz manavgat ta gittiğimiz yolu inandiramadik. Bir de böyle durumlarda oluyor.
 

five

Part time turcu
Kayıt
29 Temmuz 2005
Mesaj
1.453
Tepki
3.958
Yaş
52
Şehir
İstanbul-Bostancı
Başlangıç
1995—96
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@deathsidestory bana da Samsun-Sarp turunda Rize yakınlarındayken biri nereden neye gittiğini sordu. 'Samsun'dan Sarp'a gidiyorum.' dedim. 'Haa iyi yakınmış.' dedi. :)
 

mehmetsunu

Kaldato ile sohbeti kestim.
Kayıt
28 Eylül 2011
Mesaj
5.665
Tepki
13.462
Şehir
kayseri
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Cube
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Açıkcası daha iyi bir şeyler beklerken sükutu hayale uğradım. Zaten seçim haberleri tamda beklentim gibi çıktığından erkenden tavsadı bari biraz forumu karıştırayım dedim. Yazıda çok fazla bir şey bulamadığım gibi turda bana yavan geldi .Bir kere tık nefes koştur koştur turladığınızdan görülmesi gereken pek çok yer es geçilmiş. Ben olsam emirdağ gibi kasaba filmlerine plato olabilecek bir yerde konaklayacağıma eskişehir de dolu dolu bir gün geçirirdim. İkincisi tur yazınızın nerdeyse ana konusunu osuruk oluşturmuş durumda. Yani tamamda sizin osuruğunuzdan bize ne. Üçüncüsü yazı ve fotolar senkronize ve etkili değil. Çok yavan geldi. Vede turunuzun içine bir türlü nüfuz edemedim. Yani turunuz ve tur yazınız şu anki türkiye gündemi gibi.
 

Osman Kıtay

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Temmuz 2012
Mesaj
856
Tepki
1.090
Yaş
48
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Fuji
Turdan önceki turu tanıtım yazımızda bunun deli gibi pedallamalar olduğunu yazmıştım. Böyle bir turda gezmek görmek olayı bitiyor zaten. Öyle olunca da hayat sağlık probleminin etrafında dönüyor. Üstüne iç Anadolunun sıkıcı yollarını koyun. Sonuc bu. Yani malzeme bu :)

Not : gezebildigimiz yerler aksehir ve mevlana oldu.
 
  • Beğen
Tepkiler: skapilar ve five