Süleyman Şatır
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 22 Mart 2005
- Mesaj
- 1.151
- Tepki
- 2.733
- Şehir
- Fatih / İstanbul
İstanbul - Edirne - Tekirdağ
2. gün : Çatalca - Çorlu (16 Nisan 2006, Pazar)
Sabah saat 09:00’da Çatalca Öğretmenevi’nden ayrılıyoruz. Hava 12-13 derece civarında ve güneşli… Bir pastaneye girerek börek ve çaydan oluşan bir kahvaltı yapıyoruz. Saat tam 9:30’da da yola çıkarak, dün akşam geldiğimiz yöne Ahmediye’ye doğru ilerliyoruz. Birkaç kilometre gittikten sonra, bir kavşaktan Çakıl köyü yönüne dönüyoruz.
(link)
(link)
Şimdi yine kamyonların arasında, bozuk satıhlı yolda, toz toprak içinde ilerliyoruz. Neyse ki bir süre yol aldıktan sonra, tozdan ve kamyonlardan kurtuluyoruz. Şimdi yeni yeni filiz vermeye başlamış ekin tarlalarının arasından ilerliyoruz. Saat 10:00’da Çakıl köyünden geçtikten sonra, yolu biraz uzatmak için, 1 km sonraki kavşaktan Elbasan yönüne dönüyoruz.
(link)
(link)
Saat 10:41’de Elbasan köyüne ulaşıyoruz. Çok yavaş gidiyoruz, bakıyorum bu hafif inişli çıkışlı yollarda bir saatte ancak 11 km yol gelebilmişiz. Elbasan köyünde de ilk molayı veriyoruz. Bu arada ben sürekli fotoğraf çekiyorum. Kuşburnu çaylarımızı içtikten sonra tekrar yola çıkıyoruz. Yine hafif inişli çıkışlı ama trafik bakımından çok sakin yolda ilerlerken 16. km’de Çatalca ilçesine bağlı Kadıköy’den geçiyoruz.
(link)
Çevre çok güzel ve yemyeşil. Çiçek tarlaların içinden geçerken, artık baharın gerçekten geldiğine inanıyoruz… Yolun iki tarafında da Amerikan dizilerinde gördüğümüz gibi çiftlik evleri var. Çok lüks olduğu bahçe kapılarından bile belli olan bu evlerin önünden geçerken bahçe içindeki saldırgan köpekler çitler boyunca, bizi havlayarak takip ediyorlar. Çitlerin yüksek olduğuna şükrediyoruz.
(link)
Bu arada Necati Bey BSD’den Murat Suyabatmaz’ı arıyor. Bugün BSD’nin Küçükçekmece gezisi var. Kısa bir görüşme yaptıktan sonra Silivri’ye doğru yola devam ediyoruz. Önümüzde Silivri var ve Silivri’ye Gazitepe üzerinden gideceğiz. Ancak, yolun üzerindeki kavşağı kaçırıyoruz. Daha doğrusu kavşağı görüyoruz ama, herhangi bir tabela olmadığı için devam ediyoruz.
(link)
Bu yol da bizi Gazitepe yerine Kavaklı köyüne götürüyor. Bakıyorum saat 11:47 ve 23. km’deyiz. Burada ikinci molamızı veriyoruz. Haritalarımızı açarak nerede olduğumuzu inceliyoruz. Gazitepe köyünü atlayarak E-5’e yoğun trafiğin içine, 5 km kadar daha önce girmiş olacağımızı anlıyoruz... Geri dönemeyeceğimize göre bu tatsız duruma razı oluyoruz. 12:10’da Kavaklı’dan ayrılıyoruz ve 3 km kadar gittikten sonra E-5’e geliyoruz…
(link)
(link)
Yine E-5’in yoğun trafiğindeyiz. İnişli çıkışlı yolda ilerlerken, 30. km’de Silivri tabelasını görüyoruz. Silivri’ye girmeyerek yola devam ediyoruz. E-5’te 17 km kadar seyrettikten sonra, Çorlu’ya sapıyoruz. 2 km kadar tırmanarak Çanta köyü kavşağına ulaşıyoruz. Saat 13:43 ve 45. km’deyiz. Kavşakta biraz Fikret Alb.’ın yokuşu çıkmasını bekliyoruz.
(link)
(link)
Artık çok acıktık. Bir yerlerde durup, yemek yememiz gerekli. Seymen’e doğru yaklaşırken müzik sesleri duyuyoruz. Bakıyoruz, sesler bir fabrikanın bahçesinden geliyor. Ayrıca çok ilginç uçurtmalar da havada süzülüyor… Ama en önemlisi, fabrikanın bahçesinden gelen mis gibi kokular… Çünkü hepimiz çok acıkmışız…
(link)
Hemen o tarafa doğru yöneliyoruz. Burası yeni açılan bir ilaç firmasının fabrika binası. Firma personeline aileleriyle birlikte yemek veriyor. Ayrıca uçurtma şenliği düzenlemişler… Uçurtmaların resimlerini çekerken, fabrikanın yetkililerinden birisi bizi içeriye davet ediyor ve kendimizi bir anda açık büfenin önünde buluyoruz.. Karnımızı güzelce doyururken, ben bu durumu susuzluktan kıvranırken, çölde bir vahaya rastlamaya benzetiyorum…
(link)
(link)
Ama, yemeklerimizi yedikten sonra hemen kalkıp, gitmiyoruz. Necati Bey, mikrofonun bir an boşta olduğunu görünce hemen kapıyor ve BSD üyesi olduğumuzu ve Trakya turu yaptığımızı açıklayan bir konuşma yapıyor, ardından da bize gösterilen misafirperverliğe teşekkür ediyor. Biraz sonra alkışlar arasında bisikletlerimize binerek orasını terk ediyoruz…
(link)
Şimdi Çorlu’ya doğru devam ediyoruz. Ancak bir süre sonra arka lastiğimin patladığını farkediyorum. Resim çekmek için durduğum için, gerideydim. Sesimi duyuramadım, daha doğrusu nasıl olsa yedek lastiğim var, değiştirir yetişirim diye düşündüm. Önümüzdeki rampayı tırmandıktan sonra mola vereceğimizi de biliyordum.
Hemen arka tekerleği yerinden çıkardım. Ardından çantamdan pompa ve lastik çıkartma aparatlarını aramaya başladım. Bu arada rüzgar sol tarafımdan estiği için çantadan çıkardıklarımı şarampole uçurmaya başladı. Onları toparladım, acele ediyorum, ama bir türlü aradıklarımı bulamıyorum. Sonunda evden çıkarken, pompayı çantaya koymadığımı düşünüyorum, sonra da tekerleği tekrar yerine takıyorum.
1 km kadar önce bir benzinciden geçmiştik, baktım ilerde de bir benzinci var. Biraz yürüyerek ilerideki benzinciye ulaştım. Bu arada Necati Bey aradı, mola yerine ulaşmışlar. Lastiğimin patladığını, benzincide olduğumu söyledim. Ancak, lastiği çıkarırken biraz zorlandık. Çünkü 1.50 ince asfalt lastiği taktırmıştım ve lastiğin içinde de son günlerde bisikletçilerde satılan patlak önleyici şerit vardı.
Sonunda lastik zor da olsa çıkarıldı. Yedek lastiklerden birini taktırdım. İkinci sorunu lastiğin şişirilmesi sırasında yaşadık. Adamın ince sibop için adaptörü yoktu. Epey uğraştıktan sonra lastiği şişirmeyi başardık ama, biraz da zaman geçti. Ardından patlak lastik kaynak yapılarak onarıldı. Daha sonra, telaş içinde aradığım pompanın ve diğer malzemelerin çantamda olduğumu gördüm…
(link)
Biraz sonra lastik patlaması yüzünden arkadaşlarımı biraz bekletmenin suçluluğu içinde onlara ulaştım… Ardından tekrar yollardaydık ve saat 17:00 gibi Çorlu’ya girdik. Çorlu, önümüzdeki günlerde doğalgazla tanışacak. Bu yüzden Çorlu içindeki tüm yolları kazmışlar. Arabaların arasında, çukurlarla gire çıka Öğretmenevi’ne doğru yöneldik. Fikret Alb. Orduevi’nde kalacak. Ben de Orduevi’nde kalmak için şansımı denedim ama, günübirlik Orduevi kartımı kabul etmediler.
(link)
Bu arada Öğretmenevi’nde de tek kişilik yer olduğunu öğreniyoruz. Necati Bey de, oraya yerleşiyor. Alaattin Bey’le ben Çorlu’nun içinde kişi başı 15 YTL’ye son derece temiz bir otel buluyoruz. Oysa Çatalca’da hadi televizyon neyse de, banyosu bile olmayan Öğretmenevi’ndeki berbat odaya 13 YTL ödemiştik. Ertesi sabah, saat 9:00’da buluşmak üzere sözleşiyoruz. Bu arada sigara tiryakisi Alaattin Bey, Fikret Alb. ve Necati Bey’le kalmadığı için yine şanslıydı; çünkü benim hoşgörümden faydalanarak sigarasını odada, serbest serbest içebildi…
(link)
Pedal Pedal Trakya
2. gün : Çatalca - Çorlu (16 Nisan 2006, Pazar)
Yapılan km : 72.95
Pedal süresi : 4.28.46
Ortalama Hız : 16.61
Maximum Hız : 49.3
2. gün : Çatalca - Çorlu (16 Nisan 2006, Pazar)
Sabah saat 09:00’da Çatalca Öğretmenevi’nden ayrılıyoruz. Hava 12-13 derece civarında ve güneşli… Bir pastaneye girerek börek ve çaydan oluşan bir kahvaltı yapıyoruz. Saat tam 9:30’da da yola çıkarak, dün akşam geldiğimiz yöne Ahmediye’ye doğru ilerliyoruz. Birkaç kilometre gittikten sonra, bir kavşaktan Çakıl köyü yönüne dönüyoruz.
(link)
(link)
Şimdi yine kamyonların arasında, bozuk satıhlı yolda, toz toprak içinde ilerliyoruz. Neyse ki bir süre yol aldıktan sonra, tozdan ve kamyonlardan kurtuluyoruz. Şimdi yeni yeni filiz vermeye başlamış ekin tarlalarının arasından ilerliyoruz. Saat 10:00’da Çakıl köyünden geçtikten sonra, yolu biraz uzatmak için, 1 km sonraki kavşaktan Elbasan yönüne dönüyoruz.
(link)
(link)
Saat 10:41’de Elbasan köyüne ulaşıyoruz. Çok yavaş gidiyoruz, bakıyorum bu hafif inişli çıkışlı yollarda bir saatte ancak 11 km yol gelebilmişiz. Elbasan köyünde de ilk molayı veriyoruz. Bu arada ben sürekli fotoğraf çekiyorum. Kuşburnu çaylarımızı içtikten sonra tekrar yola çıkıyoruz. Yine hafif inişli çıkışlı ama trafik bakımından çok sakin yolda ilerlerken 16. km’de Çatalca ilçesine bağlı Kadıköy’den geçiyoruz.
(link)
Çevre çok güzel ve yemyeşil. Çiçek tarlaların içinden geçerken, artık baharın gerçekten geldiğine inanıyoruz… Yolun iki tarafında da Amerikan dizilerinde gördüğümüz gibi çiftlik evleri var. Çok lüks olduğu bahçe kapılarından bile belli olan bu evlerin önünden geçerken bahçe içindeki saldırgan köpekler çitler boyunca, bizi havlayarak takip ediyorlar. Çitlerin yüksek olduğuna şükrediyoruz.
(link)
Bu arada Necati Bey BSD’den Murat Suyabatmaz’ı arıyor. Bugün BSD’nin Küçükçekmece gezisi var. Kısa bir görüşme yaptıktan sonra Silivri’ye doğru yola devam ediyoruz. Önümüzde Silivri var ve Silivri’ye Gazitepe üzerinden gideceğiz. Ancak, yolun üzerindeki kavşağı kaçırıyoruz. Daha doğrusu kavşağı görüyoruz ama, herhangi bir tabela olmadığı için devam ediyoruz.
(link)
Bu yol da bizi Gazitepe yerine Kavaklı köyüne götürüyor. Bakıyorum saat 11:47 ve 23. km’deyiz. Burada ikinci molamızı veriyoruz. Haritalarımızı açarak nerede olduğumuzu inceliyoruz. Gazitepe köyünü atlayarak E-5’e yoğun trafiğin içine, 5 km kadar daha önce girmiş olacağımızı anlıyoruz... Geri dönemeyeceğimize göre bu tatsız duruma razı oluyoruz. 12:10’da Kavaklı’dan ayrılıyoruz ve 3 km kadar gittikten sonra E-5’e geliyoruz…
(link)
(link)
Yine E-5’in yoğun trafiğindeyiz. İnişli çıkışlı yolda ilerlerken, 30. km’de Silivri tabelasını görüyoruz. Silivri’ye girmeyerek yola devam ediyoruz. E-5’te 17 km kadar seyrettikten sonra, Çorlu’ya sapıyoruz. 2 km kadar tırmanarak Çanta köyü kavşağına ulaşıyoruz. Saat 13:43 ve 45. km’deyiz. Kavşakta biraz Fikret Alb.’ın yokuşu çıkmasını bekliyoruz.
(link)
(link)
Artık çok acıktık. Bir yerlerde durup, yemek yememiz gerekli. Seymen’e doğru yaklaşırken müzik sesleri duyuyoruz. Bakıyoruz, sesler bir fabrikanın bahçesinden geliyor. Ayrıca çok ilginç uçurtmalar da havada süzülüyor… Ama en önemlisi, fabrikanın bahçesinden gelen mis gibi kokular… Çünkü hepimiz çok acıkmışız…
(link)
Hemen o tarafa doğru yöneliyoruz. Burası yeni açılan bir ilaç firmasının fabrika binası. Firma personeline aileleriyle birlikte yemek veriyor. Ayrıca uçurtma şenliği düzenlemişler… Uçurtmaların resimlerini çekerken, fabrikanın yetkililerinden birisi bizi içeriye davet ediyor ve kendimizi bir anda açık büfenin önünde buluyoruz.. Karnımızı güzelce doyururken, ben bu durumu susuzluktan kıvranırken, çölde bir vahaya rastlamaya benzetiyorum…
(link)
(link)
Ama, yemeklerimizi yedikten sonra hemen kalkıp, gitmiyoruz. Necati Bey, mikrofonun bir an boşta olduğunu görünce hemen kapıyor ve BSD üyesi olduğumuzu ve Trakya turu yaptığımızı açıklayan bir konuşma yapıyor, ardından da bize gösterilen misafirperverliğe teşekkür ediyor. Biraz sonra alkışlar arasında bisikletlerimize binerek orasını terk ediyoruz…
(link)
Şimdi Çorlu’ya doğru devam ediyoruz. Ancak bir süre sonra arka lastiğimin patladığını farkediyorum. Resim çekmek için durduğum için, gerideydim. Sesimi duyuramadım, daha doğrusu nasıl olsa yedek lastiğim var, değiştirir yetişirim diye düşündüm. Önümüzdeki rampayı tırmandıktan sonra mola vereceğimizi de biliyordum.
Hemen arka tekerleği yerinden çıkardım. Ardından çantamdan pompa ve lastik çıkartma aparatlarını aramaya başladım. Bu arada rüzgar sol tarafımdan estiği için çantadan çıkardıklarımı şarampole uçurmaya başladı. Onları toparladım, acele ediyorum, ama bir türlü aradıklarımı bulamıyorum. Sonunda evden çıkarken, pompayı çantaya koymadığımı düşünüyorum, sonra da tekerleği tekrar yerine takıyorum.
1 km kadar önce bir benzinciden geçmiştik, baktım ilerde de bir benzinci var. Biraz yürüyerek ilerideki benzinciye ulaştım. Bu arada Necati Bey aradı, mola yerine ulaşmışlar. Lastiğimin patladığını, benzincide olduğumu söyledim. Ancak, lastiği çıkarırken biraz zorlandık. Çünkü 1.50 ince asfalt lastiği taktırmıştım ve lastiğin içinde de son günlerde bisikletçilerde satılan patlak önleyici şerit vardı.
Sonunda lastik zor da olsa çıkarıldı. Yedek lastiklerden birini taktırdım. İkinci sorunu lastiğin şişirilmesi sırasında yaşadık. Adamın ince sibop için adaptörü yoktu. Epey uğraştıktan sonra lastiği şişirmeyi başardık ama, biraz da zaman geçti. Ardından patlak lastik kaynak yapılarak onarıldı. Daha sonra, telaş içinde aradığım pompanın ve diğer malzemelerin çantamda olduğumu gördüm…
(link)
Biraz sonra lastik patlaması yüzünden arkadaşlarımı biraz bekletmenin suçluluğu içinde onlara ulaştım… Ardından tekrar yollardaydık ve saat 17:00 gibi Çorlu’ya girdik. Çorlu, önümüzdeki günlerde doğalgazla tanışacak. Bu yüzden Çorlu içindeki tüm yolları kazmışlar. Arabaların arasında, çukurlarla gire çıka Öğretmenevi’ne doğru yöneldik. Fikret Alb. Orduevi’nde kalacak. Ben de Orduevi’nde kalmak için şansımı denedim ama, günübirlik Orduevi kartımı kabul etmediler.
(link)
Bu arada Öğretmenevi’nde de tek kişilik yer olduğunu öğreniyoruz. Necati Bey de, oraya yerleşiyor. Alaattin Bey’le ben Çorlu’nun içinde kişi başı 15 YTL’ye son derece temiz bir otel buluyoruz. Oysa Çatalca’da hadi televizyon neyse de, banyosu bile olmayan Öğretmenevi’ndeki berbat odaya 13 YTL ödemiştik. Ertesi sabah, saat 9:00’da buluşmak üzere sözleşiyoruz. Bu arada sigara tiryakisi Alaattin Bey, Fikret Alb. ve Necati Bey’le kalmadığı için yine şanslıydı; çünkü benim hoşgörümden faydalanarak sigarasını odada, serbest serbest içebildi…
(link)
Pedal Pedal Trakya
2. gün : Çatalca - Çorlu (16 Nisan 2006, Pazar)
Yapılan km : 72.95
Pedal süresi : 4.28.46
Ortalama Hız : 16.61
Maximum Hız : 49.3