Scudo Sports

Taş devri diyeti, Karatay diyeti, Forks over knives vs...

@kkazim

Sağlıksız diye bir yargıya varmak yerine "Türkiye şartlarında ne kadar uygulanabilir " diye bir soru yöneltmekte de fayda var . Ben buna dikkat çekmek istemiştim . Şeker hastalarına gelirsek , onlar bu beslenme çeşidini sağlıklı olma sevdasından değil yaşayabilmek için uyguluyorlar . Çoğu şeker hastasının yarım kesme şekerli bir bardak çay içmek için özlem içinde olduklarını çok gördüm .

Elbette herşeyin fazlası zarar , karbonhidratlar ölçülü kullanılmalı ama belli bir miktarın altında olduğunda vücut bunu başka yerlerden karşılamaya çalışır , yıkıma uğrarsınız . Hele yeterli CHO almadan yapılacak bir spor aktivitesi , kan şekerinin düşmesine , bayılmalara , ciddi sorunlara yol açar . % 55 CHO , %20 Protein , % 25 Yağ en ideali bence. Uzun bisiklet idmanları öncesi de bir tabak peynirli makarnayı da mutlaka deneyin
 
Scudo
@Cem Unden

Bu oranları Karatay diyeti ile de tutturmak tabiki mümkün. Karatay karbonhidrat yemeyin demiyor "hızlı karbonhidrat" yemeyin diyor. "Yavaş karbonhidrat" yeniyor. Makarna hızlı karbonhidrat sınıfına giriyor. O yüzden yenmemeli.

Karatay diyeti ve Taş devri diyetler ithal diyetler değil. Türk doktorlar tarafından Türkçe yazılmış (tercüme edilmemiş) diyetler. Bizim mutfağımızı gözedilerek yazılmış. Halis mulis Türk malı diyetler. Tariflerin hepsi bizim yemeklerimizden seçmeler.
 
Her yemekte midenin 1/3'ünü yemeğe, 1/3'ünü suya,1/3'ünü de havaya ayırmak ve doğal beslenmek en güzel diyettir.
 
Cem öncelikle hoş geldin uzun zamandır yoktun ortalıkta umarım kötü bir şey olmamıştır.Sonra konuya da dönersek yaklaşık 4-5 gündür gerek diğer konu başlığında(kadanstan yemek olayına dönen) gerek buradaki tartışmaları fikirleri dikkatlice okumaya çalışıyorum.Bir ara kantarın topuzu kaçsa da Halil gerekli uyarıyı yaptığından müdahale etmek istemedim.Bu konuda da tartışma gayet güzel ilerliyor ilk önce teşekkür etmek istedim.

Ben metabolizması hızlı, şanslı azınlıklardan olduğumdan ne yersem yiyeyim yaklaşık 18 senedir kilosu değişmeyenlerden im.(2-4) kilo aralığında mevsime göre iner çıkar) yağ endeksim yüzde 10 ve altı seviyelerde olduğundan diyet nedir, nasıl yapılır etkileri nasıldır hiç yaşamadım.

Uzun seneler aktif spor hayatımdan dolayı çok perhiz yapan insan ile konuştum karşılıklı bilgilendirmelerimiz oldu düzenli olarak yan yana olduğumuzdan bende çok şey gördüm geçirdim.Benim bu konudaki tek tavsiyem hiçbir zaman bir diyete yada öneriye sabitleşmemeniz. Her bünyenin kendine has bir yapısı ve özellikleri var sanırım bunları da bazı doktorlar bir takım testler ile anlayabiliyorlar .Yani diyet yapılacak ise kişiye özel olmalı o kişinin gündelik yaşamına,vücut yapısına, metabolizma hızına uygun bir öneri çıkartılmalı diye düşünüyorum.Sonra yazılanları okuyorum çok kafa karıştırıcı geliyor yok o yavaş karbonhidrat bu basit şeker öbürü karmaşık protein biri hayvansal diğeri bitkisel yani insanın kendini bu kadar kasmaması gerektiğini düşünüyorum.Hesap bana göre oldukça basit para dengesi gibi düşünüp fakirleşmemiz gerekiyor.Yani yediklerimizden fazla yakacağız.Bunu da yaparken vücudumuzun kendini koruma içgüdüsüyle her duruma adapte olma özelliğini yeri geldiğinde şaşırtmamız gerekiyor ki genelde çevremde gördüğüm çoğu insan bu noktada hata yapıyor.Bu konuyu biraz açmak lazım.

İnsan vücudu o kadar mükemmel dizayn edilmiş ki her duruma anında uyum sağlıyor karşılık veriyor.Bu diyette de böyle, kas gelişiminde de böyle, güç arttırımında da böyle.Eğer ki siz günde 2500 kalori alıp 3000 kalori harcarsanız 500 kaloriyi metabolizma ilk başlarda yağ yakımı ve zayıflama olarak tepki verecek ama bir süre sonra göreceksiniz ki metabolizma 2500 lük kalori ile zamanında 3000 kalori harcadığınız aktiviteleri aynen karşılamaya başlamış ve kilo kaybı durmuştur.İşte bu noktada vücudu şaşırtmak gerekiyor.Bunun içinde ya harcanılan enerjiye yük bindirilecek yada alınan kalori değiştirilecek ama ilk tercih harcanılan kaloriden yana olmalı.Bu noktada da kas gelişimi çok faydalı yani vücudun ana kas gurubunun hacimlerini arttırdığınız zaman tıpkı silindir hacmi yükseltilmiş motor gibi aynı işi yaparken yakacağınız enerji miktarı artacaktır. Zaten bu noktadan hareket ile çoğu diyet proğramına ağırlık çalışması eklerler.

Çok oran bilmem şundan bu kadar bundan bu kadar diye ama şunu bilirim, bu metabolizmanın her şeye ihtiyacı var.Eğer ki temel besin maddelerinden bir tanesini hiç almamaya başlarsanız muhakkak başka bir yerden acısını çıkartacaktır.

Bu yazdıklarım hepimizin bildiği şeyler kendimce toparlamış oldum.Tabi bu yazılanlar aynı zamanda diyet yapan normal insan üzerinden yazılanlar.Eğer ki hem diyet yapacağım hemde herhangi bir spor dalında üst düzey performans sergileyeceğim diyorsanız iş çok değişiyor.Bu spor dalının cinsine göre daha da değişiklik gösteriyor.Siz kısa süreli ama çok güç harcanan yakın dövüş sporları ile uğraşıyorsanız farklı 3-5 saat üst düzey bir kadans ve vites oranıyla bisiklet kullanıyorsanız farklı şeyler gündeme geliyor.Yani o kadar çok değişken var ki bu diyet işinde şu diyet çok iyi bu diyet en güzeli demek hata olur.Kişinin yaşına ,metabolizmasına ,iş hayatına ,yaptığı spor dalına,yaşadığı şehire (iç anadoluda yaşayan birine zeytinyağlı yemeklerden oluşan diyet verirseniz aç kalır bulamaz) ekonomik durumuna (asgari ücretliye protein diyeti verirseniz parası yetmez) v.b. pek çok etkene bağlı yapılması gereken diyet şekli.Kıssadan hisse sabit fikirli olmamak kendimize en uygunu seçmek veya birleştirmek zorundayız.

Acizane kendi fikirlerimdir, başka bir arkadaşıma hatalı veya tamamen yanlış gelebilir.Bunlar benim bu yaşıma kadar yaşadıklarımdan öğrendiğim doğrularımdır.Ne zaman aksi bir olay yaşar öğrenirim anca o zaman değişir başka bir kaynaktan yada okuyarak öğrendiğim bir bilgiden değişmez :),

herkese iyi forumlar......
 
@ferhat köse

Teşekkür ederim . Allaha şükür bir sorun yok . Lance'e kızdım ve bisiklet aktüalitesinden bir süre kopmaya karar verdim .Gelecek sezon yarışları daha az ciddiyetle seyredeceğim. Ama forumsuzluğa fazla dayanamadım.

@ferhat köse

Bu konu gerçekten çok ince bir nokta . "Plateau" diyorlardı sanırım bu duruma , her kilo veren insan rastlanılan bir durum . Birçok insan bu duruma yakalanınca , sabredemeyip kilo vermeyi bırakıyor . Uzmanlar , bu durumun en fazla 1 hafta sürebildiğini söylüyor .

Benim nacizane tavsiyem , plateau durumlarında , her zaman yaptığınız eksersiz yerine farklı bir eksersiz çeşidine geçip farklı kas gruplarını çalıştırmak , vücudu yeni bir etkileşime sokmak . Örneğin bisiklet yerine koşuya geçmek sonra tekrar bisiklete dönmek gibi .
 
  • Beğen
Tepkiler: Ferhat Köse
ben hiçbir diyestisyene gitmedim 1 ayda 5 kilo verddim benim diyetimde sadece iki şey vardı yemek ve spor yemek diyorum yanlış anlaşılmasın öğün olarak yemek ben sabah kahvaltı ettim (normal bir şekilde) 1 saat yüzdüm ve öğlenle akşam yemeklerinin saatlerini belirlemedim kahvaltıdan sonra tam olarak acıktığımı hissettiğimde gittim yemeğimi yedim (herşeyiylre birlikte) ve 5 kilo verdim yemekteki tek sınırım doygunluk sınırıydı yanı tıkabasaya gelmeden yemeği bıraktım ve ana öğünlerden başka birşey yemedim(belli birsüre zor geliyor fakat bünye alışınca kendiniz istemiyorsunuz öğündışı şeyler)
 
Karatay diyeti ile ilgili ekleme yapayım, elbette düz karatay diyeti ciddi manada spor yapanlar için yetersiz gelecektir. Zaten karatay diyetinin öyle bir amacı da yok. Ciddi bir antremandan sonra tükenen rezervleri elbette doldurmak gerekir. Bu da en iyi hızlı karbonhidratlar ile mümkün, bu noktalarda diyetin eksik kaldığı aşikar.
Kendimden örnek vermem gerekirse bu diyeti uyguladığım süre içerisinde ciddi şekilde antreman yaptım. Başlarda yukarıda söylediğim doğrultuda uzun antremanlardan bir önceki öğünde biraz karbonhidrat yüklemesi ve antreman sonrası karbonhidrat ve protein yüklemesi yaptım. Sonraları, antreman öncesi öğünlerde basit karbonhidrat yüklemesi yapmadan biraz fındık, fıstık, kuru kayısı vs takviyesi ile antremanların bitebildiğini gördüm. Uyguladığım diyet performans kaybına yol açmadı bende.

Şunu da söyleyim karatay diyetini uygularken hiçbir şekilde kalori hesabı yapmadım (az al çok yak şeklinde), zaten diyetin mantığı alınan besinlerden elde edilen enerjiyi optimum şekide kullanmak ve buna ek olarak vücuttaki yağlardan elde edilen enerjiyi artırmak. Basit karbonhidratlardan uzak durulmasının sebebi, aynı miktarda kalori içeren düşük ve yüksek glisemik indeksli 2 gıda alındığında düşük endeksli gıda ile kan şekerinin daha az yükselmesi, buna karşın kan şekerinin daha geç düşmesi, buna bağlı olarak yağ yakımın artmasıdır.

Bu arada Cem evet şeker hastaları zorunluluktan o şekilde besleniyorlar ama vurgulamak istediğim bunun insanlar üzerinde olumsuz etkilere yol açmamasıydı. Yüksek glisemik indeksli gıdaların riskleri hemen her yerde yazıyor, düşük glisemik ideks hakkında şimdiye kadar olumsuz bir yazı görmedim. Bu yüzden bence yetersiz beslenmeye sebebiyet vermeyecek şekilde mümkün olduğunca düşük glisemik indeksli gıdalar tüketmek bana mantıklı geliyor.
 
@muratcolakoglu

Bisiklet süreceksiniz ve makarna yemeyeceksiniz . Sanırım siz pek uzun yol yapmıyorsunuz . Bazen hızlı karbonhidratta gerekir . Aniden vücudu toparlamak için 1 bardak kola , biraz kuru üzüm , ufak bir kek gibi alternatifler ; uzun süreli eksersiz yapan kişiyi diriltir .

@kkazim

Kazım bey, ben de bunları ima etmek istemiştim . Teşekkür ederim . Soruyu soran arkadaş hem diyet yapıp hem bisiklet sporuyla ilgileniyordu . Ciddi karbonhidrat alımı olacaktır.

muratcolakoglu bunu gözden kaçırıyor , sanırım
 
Enerji bir hesap işidir. Yavaş karbonhidratlardan da enerji alınıyor. Daha fazla alındığında daha fazla enerji olacaktır.
 
Bildiğim kadarıyla basit şekerler, ağırlık çalışması gibi kısa sürede yüksek enerji gerektiren aktivitelerde dahi önerilmeyebiliyor, kompleks karbonhidratların seçilmesi tavsiye edilebiliyor. Durum böyleyken bisiklet gibi uzun süre dengeli enerji gerektiren aktivitelerde ben de basit şekerlerin hiç yeri olmadığını düşünüyorum. 1 bardak kola veya ufak bir kekin yarattığı zindelik hissi, uzun süren açlık sonucunda düşmüş kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltmesinin yarattığı bir yanılgı olabilir. Düşen kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltmeye çalışmak yerine kan şekerini düşürmemeye çalışmak, bunun için de düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenmek daha doğru olacaktır.

Kadans başlığındaki yazışmaları daha yeni farkedip okudum. Cem Bey, o başlık altında Karatay Diyeti ile ilgili yazdıklarınızda yanlışlar var. Murat Bey kitabı okumadığınızın anlaşıldığını belirtmiş, siz de okumaya gerek yok demişsiniz. Uğur Mumcu'nun "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz." sözünü hatırlatmak istiyorum. Sizin ifade ettiğiniz şekilde kitapta margarin yiyin, sebze yemeyin gibi bir söylem yok. Murat Bey de yazmış zaten, ama ikna olmuş görünmediğiniz için bir de ben değinmek istedim. İşlenmemiş, ısıtılıp yapısı bozulmamış doğal yağların vücut için gerekli olduğu Karatay Diyeti kitabı dahil beslenme üzerine birçok yayında belirtiliyor. Karatay Diyeti'nde verilen kiloların hızla geri alındığı da hatalı bir bilgi. Kitapta da belirtildiği üzere bu diyet tam tersi verilen kiloların geri alınmayacağını taahhüt ediyor. Ben de 6 ay önce bu diyete başladığımdan beri verdiğim kiloları kısa süreliğine de olsa hiç geri almadım. 82 kilodan kademeli şekilde yavaş yavaş 69 kiloya düştüm ve bir süredir de bu kilodayım. Ne diyet sırasında, ne de diyet sonrasında, hatta son zamanlarda düşük glisemik indeksli olmak kaydıyla bolca karbonhidrat almama rağmen, kilomda hiç artış olmadı.

Sizin kitapla ilgili önyargınızın nereden geldiğini bilmiyorum, ancak burada kimse Canan Karatay'ın avukatı değil, Murat Bey'in yazdıkları da kitabı savunmak adına değil kitaptakileri özetlemek adına yazılmış. Siz sanırım kitabı okumadığınız, televizyon veya diğer mecralar aracılığı ile eksik bilgilendiğiniz için, Murat Bey'in yazdıklarını yanlış anladınız veya yanlış değerlendirdiniz. Olayın bir yerden sonra kişisel bir iddialaşmaya döndüğünü görmek de üzücü. Yaşını başını almış insanlarız, daha objektif değerlendirmeler yapabilmeli ve daha sağduyulu olabilmeliyiz.
 
  • Beğen
Tepkiler: muratcolakoglu
Lütfen bu başlık altında da konunun özünde tartışalım.Herkes kendi fikrinde özgürdür, kimse kimsenin fikirlerini kabul etmek zorunda değildir.Kendi fikirlerinizi yazmanızda sakınca yok ama bir başka arkadaşımızın yazdıklarını alıp o yanlış bu yanlış demek karşılıklı tartışmaların büyümesine konunun özünden çıkmasına neden oluyor lütfen dikkatli olalım. Evren bey bu yazdıklarım sadece size istinaden değil direk üstünüze alınmayın.Sizin bu mesajınızdan sonra olayın başka boyutlara gitmesini engellemek adınadır.
 
  • Beğen
Tepkiler: Okan Örs
@muratcolakoglu
O zaman düşük glisemik endeksli gıda almanın mantığı kalmıyor ki, neticede önemli olan glisemik yükleme, glisemik indeksi yüksek gıda ile, çok miktarda indeksi düşük gıdanın etki açısından çok farkı yok...
 
@Evren Uyanık

Hala kitabı okuyup okumadığıma takılmanızı anlamıyorum . Okumadım gerekte yok .Çünkü Canan Karatay defalarca Tv'ye çıktı . En son bu hafta ATV'de Siyaset Meydanına çıktı . Diyetini anlattı .Bol bol yumurta , tereyağı , et , pastırma yememizi tavsiye etti . Ali Kırca , İlber Ortaylı ve birkaç kişi daha kahkahalarla güldü , onun bu anlatımlarına . Ekmek , makarna , pilav yemeyin falan dedi

Ben , beslenme olayını bisiklet ekseni dışına çıkaramıyorum . Bu sene yolda 4500 km , roller'da 1500 km'den fazla olmak üzere toplamda 6000 küsür km bisiklet sürdüm . Seneyi 6500 - 6600 km civarı tamamlarım sanırım . Bu nedenle tavsiyelerimi bu temelde yapıyorum . Benim beslenme mantığıma yada bu kadar km yapacak birine Karatay , Taş Devri diyetlerinin uyacağına inanmıyorum

@Evren Uyanık

Kan şekerini yükseltmek konusuna gelirsek , aşağıdaki resmi Cumhurbaşkanlığı Turu İzmir finişinde çektim . Vladimir Isaychev ve daha birçok bisikletçi , etap biter bitmez kola içmeye başladılar . Ayrıca bu tip şeker oranı yüksek içeceklere başvuranların sayısı oldukça fazlaydı .

Her işin pratiği ve teoriği farklı olduğu gibi bisiklet sporu beslenmesi de böyle . Kola içmesine şaşıranlar olabilir .Reklam için falan diyenler de olabilir . Sanmıyorum , onları bizden başka gören yoktu . Bu tip içecekler özellikle finişlerde oldukça fazla kullanılıyor . Kan şekerini hızla yükseltmek gerekiyor , çünkü aşırı yorgunluk vücudu esir almış durumda. Uzun süreli turlarda bizlerde aynı yorgunlukları tecrübe ediyoruz .

Size böyle yüzlerce örnek verebilirim . Hobi bisikletçisi bile olsanız yüksek performans ve dayanıklılık gerektiren bir spor yaptığınız için CHO depolarınızı doldurmanız gereklidir. Bunu da bütün spor beslenme uzmanlarının tavsiye ettiği gibi ekmek , makarna , pilav gibi diyetlerin "tü kaka" ilan ettiği gıdalarla daha kolay yaparsınız . Karaciğer , 400 gr civarı CHO depolayabilir . Ben bu depoları sebze , meyve ile doldururum derseniz ona ne mideniz , ne vaktiniz , ne de bağırsaklarınız izin verir. Daha düşük yoğunlukta bir spor yapacağım derseniz , mesela gün 2 km yürüyüş vs o zaman daha farklı bir beslenme yolu izlenebilir.

http://i47.tinypic.com/2hxaot4.jpg
 
Glisemik indeksi düşük gıdaları, basit şekerlerle aynı kaloriye karşılık gelecek şekilde glisemik yükleme ile yüksek miktarda alsanız dahi, basit şekere göre daha sağlıklı olacaktır. Alınacak kalori miktarı aynı olsa da kompleks karbonhidrat daha uzun sürede sindirileceği için, vereceği enerji daha geniş bir zamana yayılacak, kandaki şeker oranı daha dengeli seyredecektir.

Cem Bey, ben Karatay Diyeti'ni okuduğum gibi Karatay Diyeti'ne karşı gelenlerin görüşlerini de inceledim, değerlendirmeye aldım. Bence kitapta yazılanların gülünecek bir tarafı yok. Ali Kırca güldü diye takdir edersiniz ki bu diyet hatalıdır veya sağlığa zararlıdır denilemez. Canan Karatay'ın özgeçmişine bakıldığında söylediklerine güvenilebilecek eğitim ve tecrübeye sahip biri olduğu görülüyor. Diğer diyetisyenlerin doktorların da görüşlerine her zaman aynı değeri ve saygıyı göstermek gerekir. Ama Ali Kırca veya İlber Ortaylı bu konuda bir otorite değil.

Ağır spor yapanlar için elbette karbonhidrat zorunlu bir ihtiyaçtır. Ben de zaten bu başlık altındaki önceki mesajlarımda Karatay Diyeti'nde karbonhidratın tamamen kısıtlanmasını doğru bulmadığımı, kendim diyet yaparken ekmek veya makarna yediğimi, basit şeker olmamak kaydıyla karbonhidratın gerekliliğine inandığımı yazmıştım.

Yarış gibi yoğun bir aktivite sonrası kan şekerini yükseltmek veya glikojen depolarını doldurmaya başlamak için basit şeker alımı mantıklı görünebilir. Ancak çoğu kişi hobi amaçlı bisiklete bindiği için bunun yerine yola çıkmadan bir süre önce sağlıklı bir şeyler yemek, tur gibi uzun sürüşlerde de yolculuk sırasında yine kompleks karbonhidratlar, sağlıklı yağlar ve proteinler açısından dengeli ve aşırıya kaçmadan hafif hafif beslenmek daha sağlıklı olur diye düşünüyorum. Kolanın hiçbir faydası olmadığına inandığım gibi red bull gibi enerji içecekleri için de aynısını düşünüyorum. Şeker ve kafeinle kısa vadede bir zindelik veriyorlardır, ben de yeri geliyor çok uykum geldiğinde veya gece arabayla uzun yola gidecekken alabiliyorum, ama sağlıklı beslenme anlamında doğru olmadığına inanıyorum.

Dukan Diyeti'nin ilk evrelerinde karbonhidrat tamamen yasaklanıyor, ancak kilo verip koruma aşamasına gelindiğinde karbonhidrata izin veriliyor. İlk evrelerde ağır spor yapılmaması gerektiği, sadece proteinle beslenmenin aşırı yorgunluk halsizlik yapabileceği, dikkatli olunması gerektiği de yazılmış. Bana sürdürülebilirlik ve kilo verdikten sonra o kiloyu sağlıklı şekilde koruma açısından Karatay Diyeti'ne göre Dukan Diyeti daha tutarlı geldi.

Karatay Diyeti'nin ise kilo verme aşamasında bir sağlık sorunu yaratmayacağına inanıyorum. Bizim burada bahsettiğimiz karbonhidrat gerekliliği durağan tarzda yaşayanlar için çok önemli bir konu değil zaten. Diyet yapma ihtiyacı duyan çoğu kişi aşırı kilolu ve yürüyüş dahi yapmıyor, hiçbir fiziksel aktivitesi yok. Dolayısıyla Karatay Diyeti tarzında sert bir giriş yapmadan kilo verilmesi güç. 5 dakikalık yola arabayla giden insanlar için ekmek de pilav da makarna da tatlı da vücuda lazım dersek bu gıdalar zaten karnı uzun süreler tok tutmadığı için insanlar aldıkları kaloriyi düşüremiyorlar. Uzun süre tokluk verdiği ve yüksek kalori ihtiva etmediği için tavuk göğüs ızgara gibi gıdaları tercih edip kızartma, karbonhidrat ve şekerden uzak durmak günlük alınan kaloriyi azaltmayı ve istikrarlı bir şekilde kilo vermeyi oldukça kolaylaştırıyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: muratcolakoglu
@Evren Uyanık

Bu konuda hem fikiriz.

..........


Başbakanın "Muhteşem Yüzyıl" reklamı yapması gibi biz de "Karatay " reklamı yaptık , Kola reklamı :) yaptık . Hiç yoksa bile bu başlığı görüp bu kitabı alacak insanlar olacaktır . Ne diyelim "Reklamın iyisi kötüsü olmazmış" .

Bazı diyetlerin adını zikretmeden :) yüksek protein ve düşük karbonhidrat diyetlerini , ilgilenenlerin incelemesini tavsiye ediyorum .Yanlış hatırlamıyorsam "Taş Devri Diyeti" de böyle birşeydi. Atalarımız et yermiş . İşlenmiş gıdalarla , şekerle beslenmemiş gibi birçok komik iddia . Sanki hiç şeker pancarı vs yemediler. Herkes ataları gibi yaşamaya çalışırsa oldukça komik olmaz mı ? Ayrıca bizim bağırsak floramız ile onların ki oldukça farklı .

Birde yapılacak diyetin uygulanabilirlik derecesi ne kadardır , onları inceleyip karar vermek lazım .

Kola vs gibi şeylere gelirsek . Fayda , zarar ; yere ve duruma göre değişiyor . Belki 30-40 km sürdüğünüzde bu tip karbonhidratlara ihtiyacınız olmayacak ama 100-150 km uzun turlarda ne yapacaksınız , merak ediyorum ?

Sağlıklı beslenmek ise bu çağda imkansız gibi . Herşey GDO , herşey ilaçlı . Vah bizim halimize . Bundan 100 sene sonra bugünkü nesiller , kimya sanayiinin kurbanları olarak anılacaklar . Kanserin pençesinden kurtulamayan insan grupları .

Noam Chaomsky'nin post modernizm ile ilgili kitaplarında günümüz kimya ve ilaç sanayiinin insan hayatını nasıl hiçe saydığını , nasıl hepimizi birer laboratuvar faresi haline getirdiğini bir okusanız , emin olun yaşayabildiğiniz hergüne şaşarsınız .Böbreklerimize , Allah kuvvet versin :)Almanya'da yapılan tespitlere göre , mezarlarda insan cesetleri bile artık daha geç çürüyormuş. Bu gidişle gıdalardaki koruyucular cesetleri zombiye çevirecek :)

Normalde 15-20 sene test edilmesi gereken ilaçlar vs , direk piyasaya sürülüyor .Vücudumuza aldığımız tarım ilaçlarının haddi hesabı yok . Testlerde harcanacak masraflar , geçecek yıllar ; büyük rüşvet çarkı içinde bürokratlar , yöneticiler , başkanlar satın alınarak hızlandırılıyor Bu ABD'de böyle yapılıyor . Ve buna hiçbir güç karşı koyamıyor . Çünkü dönen para milyar dolarlar .Örneğin ABD'de Meksika Körfezindeki bir çevre kirliğine BP on milyarlarca dolar tazminat öderken ; Hindistan'da patlayan boya fabrikasında ölenlerin mahkemesi yıllarca sürüyor ve firma çok düşük meblağlarla bu işten sıyırıyor.

Son olarak ; tartışma üslübümüze gelmek istiyorum . Burada birimize atıflarda bulunmadan suya sabuna dokunmadan yazışmaya kalkarsak verimli sonuçlara da ulaşmamız zor olur kanısındayım . Saygı çerçevesininde yıkıldığına inanmıyorum . Hatta oldukça da iyiyiz. :)
 
Gıda endüstrisinin gidişatı ile ilgili ben de birkaç belgesel izlemiştim. Anlatılanlar gerçekten iç karartıcı. Ette sütte yumurtada neyin doğal neyin yapay olduğunu görüntüsünden tadından kokusundan anlamak pek kolay değil ama sebzelerin meyvelerin hali içler acısı. Mevsiminde alınan sebzeler meyveler bile rezil durumda. Ne yediğimiz belli değil.

Bu arada ben de Karşıyaka'da oturuyorum. Ev ve iş hallerinden çok fazla dışarı çıkamıyorum ama bir gün yüzyüze görüşmek ve daha detaylı konuşmak da nasip olur inşallah diyelim.
 
Konu sanki karatay diyeti ekseninde başladı ve devam etti.
Bu da farklı beslenme yöntemlerinin kişisel beslenme şekilleriyle devam etti.Sanırım oldukça da çeşitlendi.
Aslında benim temel amacım bu diyet şeklinin belgeseldekiyle oldukça çelişmesi ve bu konudaki uzman görüşlerin ne kadar farklı olduğunun bizler tarafından irdelenmesi.
Çünkü, belgeselde kesinlikle et ve süt ürünlerinden uzak durulması (kalp hastalıkları-osteoporoz riski!),sebze ve tam tahıl ürünlerinin tüketilmesi gerektiği vurgulanmakta.Karatay ise pirinç ve bakliyattan mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğini yazıyor.
Alanında uzmanlaşmış kişiler farklı tellerden çalıyor.
Bu durumda kime inanmamız gerekiyor?
 
Ben şu çağda sağlıklı beslenebilme ihtimalinin olduğuna bile inanmıyorum . Ancak birtakım çabalarla "Daha az sağlıksız" beslenebiliriz .

Kimi arkadaşlar " benim yumurtam köyden , ekmeğimi kendim yapıyorum , yoğurdumu yeni mayaladım"gibi ifadeler kullanarak beni yalnızca güldürüyorlar .

O ekmekte kullandığın kepek unu acaba tarlada hangi ilaçlara maruz kaldı , kullandığı mayanın durumu nedir , köydeki tavuk nasıl bir ortamda nelerle beslendi vs .vs . :) Komedi açıkçası :)

Hiç olmazsa marketten aldığımız ürünler az buçuk denetim altında . Daha hijenik ortamlarda üretilme ihtimaline olan inancımız var :) Kötünün iyisi :)

Kapitalist düzen . Önce sizden herşeyi alır , sonra teker teker bunları sana geri satar . Bununda adına özgürlük , demokrasi der. Hay anasını %&$@# .
 
  • Beğen
Tepkiler: Tolga Günsezer
Aşağıdaki satırlar alıntıdır. Bu alıntı aslında başlığa konu olan Karatay ve Taş devri diyetleri ile örtüşüyor. Film de anlatınlar zaten etten uzak durun diyor ama film daha çok Amerikan beslenme tarzına yönelik. Yapay gıda ile beslenmiş hayvanların etini ve ürünlerini yemeyin. Doğal beslenmiş hayvanların etinde ve ürünlerinde sorun yok. Şekerli besinlerden uzak durun.

"Bakıyorsunuz LDL 130’a kadar normalde. Üç sene sonra 100, şimdi de 60 olsun diyorlar. Yakında sıfıra indirecekler. Aslında, kolesterol masum. Bizler suçluyuz. Fruktozu yani tatlı şekeri yiyerek oluşturduğumuz trigliseritler, kolesterolün oksitlenmesine sebep oluyor. Yağsız kuzu şiş yediğinizi varsayalım, yanında da meyve suyu içiyorsunuz. Sadece kuzu şişi yeseniz bir zararı yok, ama kırmızı etten aldığınız kolesterolü, meşrubattan aldığınız şeker trigliserite dönerek oksitlediğiniz için damar sertliği oluşuyor. Biz insanlara “kardeşim kolesterol zararlı değil. Ama oksitlenmesine izin verme” diyeceğimize, ilaç firmaları kolesterolü düşürecek ilaç keşfediyor. Biz masum olanı indiriyoruz. Eğer oksitleyici maddeleri düşüremiyorsak, oksitlenen maddeleri azaltalım. Ama esas insan mantığı ne diyor? Oksitleyen maddeleri azalt.
Yine oksitleyici bir madde, damar sertliği yapan doymuş yağ asidi. Bu madde yapay beslenen hayvanların sütünde var, depo yağlarında var. Ama bizim ineğimiz merada otlasa, doğru beslense doymuş yağ asidi sütte ve hayvansal yağda sıfır olacak. Dolayısıyla kolesterol oksitlenmemiş olacak."


Alıntıladığım link: (link)
 
@muratcolakoglu Anlamadığım şu doğal beslenmiş hayvanı nereden buluyorsun ? Köydeki hayvanların doğal beslendiğine dair bir rapor , bir veri var mı ? Ya da bunu satan adam kontrol altında mı ? "Doğal besicilik yapıyor" diye ruhsat mı almış , ehliyet mi almış .

Köyde bunu yetiştiren adam , o bilinçte , o eğitimde kültürde bir insan mı ?
 
Geri