Yusuf8384
Üye
- Kayıt
- 2 Haziran 2015
- Mesaj
- 73
- Tepki
- 414
- Şehir
- Tarsus
- İsim
- yusuf8384
- Bisiklet
- Merida
İş-ev-tv-trafik-şehiriçi kısa bisiklet gezileri-monotonluk vs... derken iyice bunaldığım bir gün fırsat bu fırsat henüz Aralık ayı olmasına rağmen kar da yağmadı deyip, kendime bir Gülek/karboğazı turu planladım.
Akşamdan bisikletimi ve diğer bir kaç eşyamı aracın bagajına yerleştirip sabahın olmasını bekliyorum.
Sabah saat 8 gibi bizim ufaklık uyanıyor, annesi işte olduğu için hemen üzerini giydirip anneannesinin yanına bırakıyorum ve arabaya bindiğim gibi Tarsus-Pozantı otobanındayım, 45-50 dakikalık bir yolculuktan sonra Akçatekir yaylasından otobandan çıkıp Karboğazı yol ayrımına geliyorum, planlarıma göre aracı burada bırakıp bisikletle devam edeceğim ama etraf çok tenha, malum tekir yaylalık yer doğal olarak aralık ayında etrafta kimse yok, bu nedenle ilerdeki bir lokantaya gidip çalışanlardan izin alarak aracı oraya durduruyorum. Hemen bisikletimi kurup eşyalarımı yükleyip yola çıkıyorum, ama bu arada artık saat 10 oldu. Neyse sağlık olsun.
Hava çok güzel, ciğerlerimin her zerresinde bu muhteşem havayı hissederek ve doğayı seyrederek pedallamaya başlıyorum.


Önümdeki bu vadiden sağa doğru ilerleyerek Toroslara doğru ilerleyeceğim.

Aşağıdaki düzlükte Gülek belediyesinin mesire alanı var, yazları buralar piknikçilerle dolup taşıyor, ama şimdi hiç kimseler yok.




Hiç kimseler yok demiştim ama yabani atları unutmuşum, yıllardır buralarda özgür yaşıyorlar.


Her ne kadar bu havada pek susamasamda şu manzarada bir mola verilir.


Yolun güneş görmeyen yerlerinde yer yer buzlar var dikkatli olmak lazım.


Bu yapıya bir anlam veremedim ama ne zamandır burada duruyor.



İşte bir pınar daha, yazın geldiğimde de burada mola vermiştim.




Bu evde elektrik yok, ama su varsa gerisi teferruat oluyor galiba.

Bu arada saat 1 oldu, bi şeyler atıştırmak lazım.


Ve tekrar yoldayız...




Bitki örtüsü iyice azaldı, tipik Torosların bozkırı önümde uzanıyor.


Ben yolun bu karşıdaki dağın yanında bittiğini tahmin ediyordum, fakat yaklaştıkça gördüm ki yol karşıdaki dağın sol tarafından dolanarak daha da yükseğe zirveye çıkıyor, ama ne yazık ki benim vaktim yok, inşallah önümüzdeki yaz en sona kadar gideceğim .


Manzara çok güzel...

Azim , sabır ve küçücük bir bisikletle insanın gidemeyeceği yer yok bence,
yeter ki istesin.






Karşıdaki boğazda kar hiç bitmez, Tekir yaylasındaki karsambaçcılar (kar ile yapılan bir tatlı) yazları gelip buradan çuval çuval kar götürürler.

Ve yörük çadırları..

Bu da zafer pozu, turumun en yüksek ve son noktasına ulaştım, burada biraz fotoğraf molası verip dönüşe geçeceğim.

Evet belki yeşil değiller, çıkması zor, çok fazla görsel güzellikleri yok, ama ben Toroslarda pedallamayı ve bu havayı solumayı seviyorum.





Dönüş yolu önümde uzanıyor.

İniş aşağı gideceğim için sıkıca giyiniyorum.

Atlar yine yolumun üzerinde denk geliyor

Saat 4 ve tekrar arabamın yanındayım , biraz yoruldum biraz üşüdüm ama muhteşem bir gün geçirdim. Bu kısa gezimde bana eşlik eden herkese sonsuz teşekkürler

Akşamdan bisikletimi ve diğer bir kaç eşyamı aracın bagajına yerleştirip sabahın olmasını bekliyorum.
Sabah saat 8 gibi bizim ufaklık uyanıyor, annesi işte olduğu için hemen üzerini giydirip anneannesinin yanına bırakıyorum ve arabaya bindiğim gibi Tarsus-Pozantı otobanındayım, 45-50 dakikalık bir yolculuktan sonra Akçatekir yaylasından otobandan çıkıp Karboğazı yol ayrımına geliyorum, planlarıma göre aracı burada bırakıp bisikletle devam edeceğim ama etraf çok tenha, malum tekir yaylalık yer doğal olarak aralık ayında etrafta kimse yok, bu nedenle ilerdeki bir lokantaya gidip çalışanlardan izin alarak aracı oraya durduruyorum. Hemen bisikletimi kurup eşyalarımı yükleyip yola çıkıyorum, ama bu arada artık saat 10 oldu. Neyse sağlık olsun.
Hava çok güzel, ciğerlerimin her zerresinde bu muhteşem havayı hissederek ve doğayı seyrederek pedallamaya başlıyorum.


Önümdeki bu vadiden sağa doğru ilerleyerek Toroslara doğru ilerleyeceğim.

Aşağıdaki düzlükte Gülek belediyesinin mesire alanı var, yazları buralar piknikçilerle dolup taşıyor, ama şimdi hiç kimseler yok.




Hiç kimseler yok demiştim ama yabani atları unutmuşum, yıllardır buralarda özgür yaşıyorlar.


Her ne kadar bu havada pek susamasamda şu manzarada bir mola verilir.


Yolun güneş görmeyen yerlerinde yer yer buzlar var dikkatli olmak lazım.


Bu yapıya bir anlam veremedim ama ne zamandır burada duruyor.



İşte bir pınar daha, yazın geldiğimde de burada mola vermiştim.




Bu evde elektrik yok, ama su varsa gerisi teferruat oluyor galiba.

Bu arada saat 1 oldu, bi şeyler atıştırmak lazım.


Ve tekrar yoldayız...




Bitki örtüsü iyice azaldı, tipik Torosların bozkırı önümde uzanıyor.


Ben yolun bu karşıdaki dağın yanında bittiğini tahmin ediyordum, fakat yaklaştıkça gördüm ki yol karşıdaki dağın sol tarafından dolanarak daha da yükseğe zirveye çıkıyor, ama ne yazık ki benim vaktim yok, inşallah önümüzdeki yaz en sona kadar gideceğim .


Manzara çok güzel...

Azim , sabır ve küçücük bir bisikletle insanın gidemeyeceği yer yok bence,
yeter ki istesin.






Karşıdaki boğazda kar hiç bitmez, Tekir yaylasındaki karsambaçcılar (kar ile yapılan bir tatlı) yazları gelip buradan çuval çuval kar götürürler.

Ve yörük çadırları..

Bu da zafer pozu, turumun en yüksek ve son noktasına ulaştım, burada biraz fotoğraf molası verip dönüşe geçeceğim.

Evet belki yeşil değiller, çıkması zor, çok fazla görsel güzellikleri yok, ama ben Toroslarda pedallamayı ve bu havayı solumayı seviyorum.





Dönüş yolu önümde uzanıyor.

İniş aşağı gideceğim için sıkıca giyiniyorum.

Atlar yine yolumun üzerinde denk geliyor

Saat 4 ve tekrar arabamın yanındayım , biraz yoruldum biraz üşüdüm ama muhteşem bir gün geçirdim. Bu kısa gezimde bana eşlik eden herkese sonsuz teşekkürler



