@ida degirmenci
Sayın Yrd.Doç.Dr.Hayri Ün diyorki ;
# Tokluk bir malzemenin kırılmadan önce sönümlediği bir enerjinin ölçüsüdür.
# Bir malzemenin kırılmadan dayanması yeteneği söz konusu oldoğunda ÖNEM KAZANAN BİR MÜHENDİSLİK ÖZELLİĞİDİR.
# Tokluğun en basit ölçme yöntemlerinden birisi DARBEDİR.
Kendisi Tokluk ve Darbeye dayanıklılığıda aynen şöyle tanımlamıştır;
# Bir yapı veya yapı elemanı statik denge konumundan uzaklaştırılarak bırakıldığında bir titreşim hareketi yapar.
# Dış bir zorlama olmadığı takdirde bu hareket doğal titreşim hareketi olarak tanımlanır.
# Bu harekette hareketin kendini bir kere tekrarı için geçen zaman doğal titreşim periyodu olarak tanımlanır.
# Bir yapıya veya elemana uygulanan dış yük, doğal titreşim periyodunun üçte birinden daha kısa zamanda uygulanır ise bu yüklemeye darbe denilir.(Burada 3 katı titreşimden bahsediliyor sanıyorum)
# Yapı malzemeleri bazı koşullarda, örneğin ağır bir cismin düşmesi ile darbe etkisinde kalırlar.
# Çok yüksek hızla uygulanan kuvvet malzemede ani büyük gerilmelere yol
açmaktadır. ( Ne kadar uygulayabilecek? Yusuf bey ile yaklaşık 2 yıldır bisiklet sürerim hiç bisikletinin önünü kalırarak sonrada o ağır kilosu ile ön çatalını yere vurduğunu görmedim şahsen, ya da yüksek bir kaldırımdan indiğini)
# Cisimlerin darbeye dayanıklılığı malzemenin atom bağları (kohezyon dayanımı) ile yakından ilişkilidir. ( Buna dayanarak bir üretim hatası hatalı ürün olamaz mı?)
# Malzemelerin darbeye dayanıklılıkları, karmaşık bir olgu olup,ancak özel deneylerle saptanabilir.(Deney yapıldı mı yapıldı ise değerler?)
# Darbe etkisinde malzeme dış kuvvetlerin yapmış olduğu bir iş etkisinde kalmaktadır.
# Bu işi dengelemek için, malzeme şekil değiştirerek iç iş oluşturur.
# Eğer bu şekil değişim işi belirli bir kritik değeri aşarsa malzeme darbe tesiriyle göçer.( Bunun için Yusuf Bey'in yaşına ve KİLOSUNA bakmadan dağlara çıkması gerekiyor. Benden habersiz çıktı mı bilmiyorum ama tur programlarımızı hep beraber yaparız)
# Bu tip göçmelere daha çok köprü, yol ve havaalanlarında kullanılan malzemelerde rastlanır.(Biz burada bu olaya benzer bir durmu bisiklette yaşıyorız)
O zaman Sayın Yrd.Doç.Dr.Hayri Ün'nün dediği gibi yapılması gereken deneylerden varsa (mesela Çentik deneyi) bisiklet ile, hasar gören aksan ile ilgili değerleri bulunup, sonrada Yusuf Bey'in Kilosu ve İzmir'in yollarının maximum yapabileceği değeri bulalım.
Elimden geliğince bizim için bir prospektüs niteliği taşıyan yazıyı anladğım kadarı ile aktarmaya çalıştım. Lakin aklıma takılan soru hep şu oldu: Neden aynı bisikletle ve bu bisikleti daha fazla kullanan birinin yani Günay beyin bisikletinde aynı yolları yanyana giderken bu olay meydana gelmiyor da Yusuf beyinkinde oluyor?
Sevgili ida degirmenci verdiğin bilgiler için teşekkür ederim senden bir ricam olacak. Okuduğun üniversitede (Budapeşte'de sanıyorum) metalurji mühendisi bir arkadaşın var ise bu maşa ile ilgili dayanma değerlerini bulup biraz üstünde tartışıp bizi konu ile ilgili biraz daha aydınlatır mısın?
Bu arada gittiğimiz rotalarda belki hatırlarsınız yıllar önce bir gazete bir firmanın bisikletini vermişti, işte o bisiklet ile gidip gelen kişileride İzmir'de bilirim. Böyle bir sorun ile o bisikletler de bile karşılaşmadılar. Benim kanaatim şu Yusuf Bey'in bisikletinin kırılan aksanın ya hatalı ürün (Metal karışımı,ışıl işlem, dökümü vs varsa) olması, ya da montajdan kaynaklanan yalnış montajlamadan dolayı olduğunu düşünüyorum.
Sayglıarımla...