Günlerdir yapmak istediğim şile gezisine bu sabah 5 te başladım. kadıköy'den başladığım yolculuğumda ilk 30-40 km hiçbir sıkıntı yaşamadım. ta ki uzun bir yokuşun başında dinlenmek için gittiğim yanyana dizilmiş kahvaltı-restoran mekanlarına kadar. susuzluğun etkisiyle ilkine girdim ve 2 su istedim. görevlilerin suratından düşen bin parçaydı. sorduğum sorulara alamadığım cevaplar da cabası. zaten yokuşu düşünüyorum birde o tavırlar iyice moralimi bozdu. bende lanet gitsin diyerek yola koyuldum tam otoyola çıkacakken gözüme 4-5 tane yanan semaver takıldı.
heme girdim ve çay var mı diye sordum. oldukça güleryüzlü işletme sahipleri halil amca ve eşi çok ilgilendiler. oruç olmalarına rağmen ben gözleme yerken ve çay içerken yanımda oturmaya devam ettiler. Halil amca diğer işletmelere kızgındı biraz. gözlemeyi diğerleri 7,8 liradan satıyormuş. kendisi 5 liradan satıyor. Mühim olan dost kazanmak diyor sanki 2 lirayla mı zengin olacaklar... sağolsun o enfes semaver çaylarından para almadı. bende torununa, yanıma aldığım aptonia barlardan bir tane verdim. halil amca ve eşinin sohbetinin verdiği mutlulukla yola koyuldum.(bu arada mekanın adı 58 yörük çadırı. halil amca ve eşi sivaslı olduğu için bu ismi seçmiş)
yolda yavaşlayıp laf atanlar bile moralimi bozamadı. ta ki arka lastiğim patlayana kadar. benimde yanımda sadece 1 tane yedek vardı. haliyle gerildim biraz. neyse galiba fazla hava basmışım lastiğin şekli bi garip oldu, korktum yemin ederim noluyo diye
neyse indirdim havayı düzeldi biraz. zaten 50 kmden sonra yokuşları çıkamaz oldum. neyse ki decathlondan 60 liraya aldığım jel pedli tayt çok işime yaradı. hatta mucizevi bişey bitmeden gidin alın bence. turuncu afilli şekilli bir pedi var. ama şort altına giymek üzere tasarlanmış ((link))
güç bela şile sınırlarına girdim. ancak bozulan count 8 sayacım iyice fıttırmama sebep oldu. son 10 km yi kaydedememiştim. son kavşağa girdiğimde ilginç birşey oldu. kavşakta kırmızıda beklerken yanıma bir araç gelip durdu. dönüp bakınca 4 tane kımıl zararlısı olduğunu gördüm. şöför abi abi diye seslenince dönüp baktım. sen niye bekliyon ki kırmızıda dedi. dalga geçer gibi. tövbe yarabbi şeklinde kafamı sallayıp yoluma koyuldum.(Bu arada unutmadan söyleyeyim. yol bisikletiyle gidecekler için, yolun bir noktasında genişletme çalışmaları var. bu nedenle emniyet şeridi 30 cm genişliğinde. ayrıca tonlarca çakılla dolu. bende tali yola girdim triban 3 ile
)
sonra şile'ye gelince gördüm ki bu parazitlerden tonla var. kendi kendime bu işte bi yanlışlık olmasın derken bu parazitlerden biri bi tur versene deyince şile'nin bana göre olmadığına karar verdim ve yarım içinde otobüsle geri döndüm. yaklaşık bir ay sonra yapacağım çemişgezek turum için bu güzergahı kullanmayı düşünüyordum ama bir daha asla. ayrıca bir daha asla otoyollarda sürmeyeceğim. az kalsın bir minibüs tırı sağlarken
emniyet şeridinde ki beni eziyordu. nasıl bir şey içmişse artık... neyse ki otobüste tanıştığım feridun amcayla bol bol sohbet ettik. bütün sinirimi stresimi aldı sağolsun.
aptonia bar nedir diye merak ederseniz, decathlonda bulabileceğiniz bir tahıl barı. decathlonun kendi ürünü, 6 lı paketi 5 tl. elmalı ve çikolatalısı vardı. şeker oranı normalin altında ve çok lezzetli içinde bolca b1 vitamini varmış. baya güzel bişeydi anlayacağınız.
tur sırasında kadıköy ilçe emniyetinden başlayarak toplamda 67 km de şileye vardım. ormanlar ve dağlar başladığında yokuşlarda başlıyor. ilk başlarda yokuşları tırmanırken çok rahattım ama suyu biraz fazla kaçırmışım. sonraları elde çıktım hep. kıyafet olarak kalenji koşu ayakkabısı, deniz şortu, pedli tayt. kalenji koşu termali(böyle vücudu sarıp sıkıştıranlar varya onlardan işte) onun üstünede beyaz tişört. yıllar önce aldığım buff ı taktım böcekler ağzıma girmesin diye. onun dışında bisiklet üstünde 750 ml lik 2 matara ve bir 500 ml lik pet şişede su taşıdım. Sanırım verebileceğim tüm bilgileri vermiş oldum. Yazının bütünlüğünün olmamasından dolayı sizlerden özür diliyorum...
heme girdim ve çay var mı diye sordum. oldukça güleryüzlü işletme sahipleri halil amca ve eşi çok ilgilendiler. oruç olmalarına rağmen ben gözleme yerken ve çay içerken yanımda oturmaya devam ettiler. Halil amca diğer işletmelere kızgındı biraz. gözlemeyi diğerleri 7,8 liradan satıyormuş. kendisi 5 liradan satıyor. Mühim olan dost kazanmak diyor sanki 2 lirayla mı zengin olacaklar... sağolsun o enfes semaver çaylarından para almadı. bende torununa, yanıma aldığım aptonia barlardan bir tane verdim. halil amca ve eşinin sohbetinin verdiği mutlulukla yola koyuldum.(bu arada mekanın adı 58 yörük çadırı. halil amca ve eşi sivaslı olduğu için bu ismi seçmiş)
yolda yavaşlayıp laf atanlar bile moralimi bozamadı. ta ki arka lastiğim patlayana kadar. benimde yanımda sadece 1 tane yedek vardı. haliyle gerildim biraz. neyse galiba fazla hava basmışım lastiğin şekli bi garip oldu, korktum yemin ederim noluyo diye
güç bela şile sınırlarına girdim. ancak bozulan count 8 sayacım iyice fıttırmama sebep oldu. son 10 km yi kaydedememiştim. son kavşağa girdiğimde ilginç birşey oldu. kavşakta kırmızıda beklerken yanıma bir araç gelip durdu. dönüp bakınca 4 tane kımıl zararlısı olduğunu gördüm. şöför abi abi diye seslenince dönüp baktım. sen niye bekliyon ki kırmızıda dedi. dalga geçer gibi. tövbe yarabbi şeklinde kafamı sallayıp yoluma koyuldum.(Bu arada unutmadan söyleyeyim. yol bisikletiyle gidecekler için, yolun bir noktasında genişletme çalışmaları var. bu nedenle emniyet şeridi 30 cm genişliğinde. ayrıca tonlarca çakılla dolu. bende tali yola girdim triban 3 ile
sonra şile'ye gelince gördüm ki bu parazitlerden tonla var. kendi kendime bu işte bi yanlışlık olmasın derken bu parazitlerden biri bi tur versene deyince şile'nin bana göre olmadığına karar verdim ve yarım içinde otobüsle geri döndüm. yaklaşık bir ay sonra yapacağım çemişgezek turum için bu güzergahı kullanmayı düşünüyordum ama bir daha asla. ayrıca bir daha asla otoyollarda sürmeyeceğim. az kalsın bir minibüs tırı sağlarken
aptonia bar nedir diye merak ederseniz, decathlonda bulabileceğiniz bir tahıl barı. decathlonun kendi ürünü, 6 lı paketi 5 tl. elmalı ve çikolatalısı vardı. şeker oranı normalin altında ve çok lezzetli içinde bolca b1 vitamini varmış. baya güzel bişeydi anlayacağınız.
tur sırasında kadıköy ilçe emniyetinden başlayarak toplamda 67 km de şileye vardım. ormanlar ve dağlar başladığında yokuşlarda başlıyor. ilk başlarda yokuşları tırmanırken çok rahattım ama suyu biraz fazla kaçırmışım. sonraları elde çıktım hep. kıyafet olarak kalenji koşu ayakkabısı, deniz şortu, pedli tayt. kalenji koşu termali(böyle vücudu sarıp sıkıştıranlar varya onlardan işte) onun üstünede beyaz tişört. yıllar önce aldığım buff ı taktım böcekler ağzıma girmesin diye. onun dışında bisiklet üstünde 750 ml lik 2 matara ve bir 500 ml lik pet şişede su taşıdım. Sanırım verebileceğim tüm bilgileri vermiş oldum. Yazının bütünlüğünün olmamasından dolayı sizlerden özür diliyorum...


