Tayfun Sezer
Daimi Üye
- Kayıt
- 11 Ağustos 2013
- Mesaj
- 259
- Tepki
- 272
- Yaş
- 42
- Şehir
- İzmir
- Başlangıç
- 2009—10
- Bisiklet
- Diğer
- Bisiklet türü
- Katlanır
Bürün bisiklet severlere merhaba. Bu yazımda sizlere ilk önce Sıkılgandan bahsetmek istiyorum.Kendisi hayata mor renkli bayan modeli bir ümit bisiklet olarak Diyarbakır'da gözlerini açtı. Orada görevliyken eşimin işlerini kolaylaştırması için almıştık. Fakat dahailk kilometrelerinde talihsiz bir kaza sonucu evin bodrum katında yerini aldı ve 2012 den günümüze kadar orada bekledi. Derken güzel şehir ve memleketim olan İzmir'e tayin olduk. Sıkılgan taşınma esnasında da bizimle İzmir'e gelmeyi başardı. Gel zaman git zaman bisikletimin isim babası olan ben sıradan bir hayata devam etmem neticesinde eskiden yaptığım gibi bisiklet ile uğraşmaya karar vermiştim. Derken bu mor ve paslı bisiklet gözüme ilişmişti. Gidip yeni bir bisiklete para vermektense işimi fazlasoyla görecek olan bu mor sıpaya gözümü dikmiş onu nisbeten kendime uygun hale getirmek için ufak ama ciddi bir ameliyata girişmiştim. Ve sonuç olarak sarı siyah renkli bu bisiklet ortaya çıktı.
Açıkçası sonuç beni tatmin etmişti.Üzerindeki vites fren sistemini sadece çalışır hale getirmiştim. Artık yeni yol arkadaşım buydu. Bugünkü gezime sebep ise yine sıkılganın kendisiydi. Evde oturup sıkım sıkım sıkılacağıma Sıkılganla buluşup sonunun nereye varacağını bilmediğimiz yollara saldık. Amacımız bir uere varmak değil sıkıntımızı atmaktı. İşye Sıkılganın görebi buydu. Evden çıktık ve ilk yokuştan aşağı yuvarlanıverdik. Biraz sonra kendimizi şehrin sokakları arasına sıkışmış köy yollarında bulduk.
Her ne kadar arda kamış olsa da havada yine köy kokusu vardı. Biz yine kolay yolu tercih edip yokuş aşağı devam ettik. Bunun birde dönüşü vardı.
Sonunda iş yerimin yakınına çıkmıştık.Hiç de planladığımız bir yer dedeğildi. Önümüze çıkan metro yolunu aşmamız gerekiyordu öncelikle.
Merdivenleri tırmandıktan sonra bir iki poz aldık.
Asıl bundan sonra ne yapacaktı hiçbir fikrimiz yoktu. Ama bir yol olmalıydı. Biz devam ederken karşımıza bir tabela çıkıvermişti.
Evet yeni rotamız Seyrek köyü idi. Hafif rüzgara karşı devam ettik birlikte. Derken çevre değişmeye pamuk tarlaları görünmeye başlamıştı. Huzur da burada başlıyordu.
Yol kenarındaki günebakanların neden yere baktığını dşnerek yolumuza devam ettik.
En son burada mola vermeye karar verdik. Biraz soluklandık.
Artık Sıkılgan sıkılmaya başlamıştı. Madem öyle eve dönelim dedik ve geldiğimiz yoldan geriye döndük.
Dönüşte indiğimiz yokuşlarla karşılaşında daha da sıkıldık ama yapacak birşey yoktu. Son yokuşta beni bunca yol sıkıntısız olarak taşıyan dostum Sıkılgana bir jest yapıp ben onu taşıdım. Biraz olsun sıkıntımız azalmıştı. Hrr me kadar sıkılmış olsakta sonuçta mutluyduk.
Bundan sonra artık evdeydik. Beni en çok sıkan şey bu yazıyı telefondan yazıyor oluşumdu. Ama neyse öneöli olan paylaşmak. Bazen neşemizi bazen sıkıntımızı...
Açıkçası sonuç beni tatmin etmişti.Üzerindeki vites fren sistemini sadece çalışır hale getirmiştim. Artık yeni yol arkadaşım buydu. Bugünkü gezime sebep ise yine sıkılganın kendisiydi. Evde oturup sıkım sıkım sıkılacağıma Sıkılganla buluşup sonunun nereye varacağını bilmediğimiz yollara saldık. Amacımız bir uere varmak değil sıkıntımızı atmaktı. İşye Sıkılganın görebi buydu. Evden çıktık ve ilk yokuştan aşağı yuvarlanıverdik. Biraz sonra kendimizi şehrin sokakları arasına sıkışmış köy yollarında bulduk.
Her ne kadar arda kamış olsa da havada yine köy kokusu vardı. Biz yine kolay yolu tercih edip yokuş aşağı devam ettik. Bunun birde dönüşü vardı.

Sonunda iş yerimin yakınına çıkmıştık.Hiç de planladığımız bir yer dedeğildi. Önümüze çıkan metro yolunu aşmamız gerekiyordu öncelikle.

Merdivenleri tırmandıktan sonra bir iki poz aldık.
Asıl bundan sonra ne yapacaktı hiçbir fikrimiz yoktu. Ama bir yol olmalıydı. Biz devam ederken karşımıza bir tabela çıkıvermişti.

Evet yeni rotamız Seyrek köyü idi. Hafif rüzgara karşı devam ettik birlikte. Derken çevre değişmeye pamuk tarlaları görünmeye başlamıştı. Huzur da burada başlıyordu.

Yol kenarındaki günebakanların neden yere baktığını dşnerek yolumuza devam ettik.
En son burada mola vermeye karar verdik. Biraz soluklandık.
Artık Sıkılgan sıkılmaya başlamıştı. Madem öyle eve dönelim dedik ve geldiğimiz yoldan geriye döndük.
Dönüşte indiğimiz yokuşlarla karşılaşında daha da sıkıldık ama yapacak birşey yoktu. Son yokuşta beni bunca yol sıkıntısız olarak taşıyan dostum Sıkılgana bir jest yapıp ben onu taşıdım. Biraz olsun sıkıntımız azalmıştı. Hrr me kadar sıkılmış olsakta sonuçta mutluyduk.

Bundan sonra artık evdeydik. Beni en çok sıkan şey bu yazıyı telefondan yazıyor oluşumdu. Ama neyse öneöli olan paylaşmak. Bazen neşemizi bazen sıkıntımızı...


