Scudo Sports

Şiirler

@tekteker

olsun şiirin ne zaman lazım olacagı belli olmaz :D
 
Scudo
Ortalık mavi duman sis
Anca olmayışın kadar sessiz
Siyaha mavi çalınmış
Sırt üstü uzanmış deniz
Hasret;
Yanlızta doğan güneşin sayısal değeri
Gurbet;
Aynı güneşe bakan iki ayrı gözün mesafesi
Sen;
Hayatımın bitmek bilmez bilmecesi
Soldan sağa keder harfli boşluğu
Yukarıdan aşagıya kader karası kutucuğu

buda benim şiirim
 
  • Beğen
Tepkiler: hulyaars
@kıvanc kaynak

vallahi bravo yaşının daha büyük olduğunu düşündürdü bu şiir kederler içinde erken:)
 
karanlığın mesleğidir bu
kendi kendine iner.....

m.mungan
 
nehir

eski sözcük eski ülke
gözlerinin yeşili,teninin esmer gürültüsü
uzaklaşmaya akıyorsun
eskidikçe....

m.mungan
 
Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin, Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar inansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...


Can Yücel
 
Bir sevgi bir umut….
Umut gözlerinde saklı,
Sevgi kalbinde sahipsiz…
……
……….
Bir aşk bir ümit…
Ümit kalbinde saklı,
Aşk gözlerinde sahipsiz…
 
Bilemezsin ki

Seni nasıl sevdiğimi, bilemezsin ki

Özlemek nasıl olur özlemeyince

Hayal etmeyi hayallerde yaşamayinca

Her nefeste hava gibi, su gibi içmedikçe

Bilemezsin ki.

Nereye baksam sen varsın,

Rüzgarda kıpırdanan her yaprakta,

Denizde oynaşan her dalgada,

Semadan yere düşen her damlada

Göremezsin ki.

Sevdam bana her geçen gün keder verse de,

Şahit olan herkes “sen aşıksın” dese de,

Her parlayan hüzmeye sen diye süzülsem de,

Sana her saniye, seviyorum desem de

Duyamazsin ki.

Gördüğüm her rüyayı sana yorsam da,

İnsanlara umarsız seni sorsam da,

Akan gözyaşlarımla kendimi boğsam da,

Ömrüm boyunca her gün sen diye solsam da

Sezemezsin ki.

Sensizliği sevgilim sen, bilemezsin ki.
 
@nazz

slm nazz ya gerçekten çok güzel bir olaya imza atmışsın bende bu forumda yım baya zamandır bugün gördüm kafeyi gireyim dedim ve bu kadar güzel bir dostluk köşesini yeni gördüm ve bende katılayım dedim bir şiir attım ama devamı gelcek herkese salam pedalsız gününüz olmasın :)
 
HAN DUVARLARI

-Osmanzade Hamdi Bey'e-

Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...


Ellerim takılırken rüzgârların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.


Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

"On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben"

Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...
Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
Araya gitti diye içlenme baharına,
Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!...


Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
İki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
Gönlümde can verirken köye varmak emeli
Arabacı haykırdı "İşte Araplıbeli!"
Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
Biz menzile vararak atları çektik hana.


Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;

"Gönlümü çekse de yârin hayali
Aşmaya kudretim yetmez cibali
Yolcuyum bir kuru yaprak misali
Rüzgârın önüne katılmışım ben"

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

"Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslı'mı el almış haram diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"

Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..

Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
"Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
"Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"

Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.


Aradan yıllar geçti işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..




Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
 
Dost musun?
Öyleyse canın canımdır...
Aynan olmalıyım...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...
Hem sakınmadan, mertçe...
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,
Ne şekil gelirse, öylece...
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karşımda...

Dostsan,
Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatılmalı...
Göz bakarken bakmalıyım sana...
Can sağ iken sarılmalı...
Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....

Hayır!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!
Her söylediğimi onaylaman şart değil...
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma!
Yadırgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma...
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!
Her yediğimiz aynı olmaz belki,
Her dakikamız birlikte geçmez...
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,
Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım...
Belki her çağırdığında gelemem fakat
Derdine ortak ararsan, koşarım...
Ben de herkes gibi insanım elbet,
Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında...

Dostsan,
Küçümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım,
ama...
Yorulduğum zamanlarda,
Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...
Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
Başkaları enayilik sayabilir,
Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,
Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,
Hiç sevmediği halde, yılışıp durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan...
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!

Bedel mi?
Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ...
Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...
Belki de çok geldi bunca talep...
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldiğim ilk anda,
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Geçip gidebilirsin, borçluluk hissetmeden...
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama
Gitmeye davranırsam bir gün,
Sen de karşımda set olma!

Dost musun?
Öyleyse, canın canımdır,
Yoluna baş koymaya hazırım ya,
Başını da yollarımda isterim, unutma

CAN DOSTUM
 
Gülüs bir yanasimdir bir öbür kisiye;
Birden iki kisiyi döndürür bir kisiye..
Anilarindan kale yapip siginsa bile,
Yetmez yalniz basina bir ömür bir kisiye

özdemir asaf.....
 
Ve yepyeni bir sayfa beyaz, sade ve sana
Sadece sana, imla hatasız ve tesadüfen bir karşılaşma
Dileğin mi gerçekleşti, aşka davetmiydi yoksa, yoksa ne çabuk ne çabuk bitti ?
Yoksa yoksa bu dilek, dilek dileğin mi dileğim miydi ?
Ve saatler zamanla barışmıştı bir anda,
Tatlı, masum, sevecen ve bir başka dünyada,
Umutla kurulan bir cümlenin dilek kipi
Upuzun kirpikleriyle imzalanmış kusursuz bir tablo gibi
Şimdi sırada gelecek var.
Acele etmek yersiz, güneş kendiliğinden doğacak
Doğacaktı dimi ? Görülecek bir hesabım vardı kaderle intikama gerek yok
Bu kez her şey tersine dönecek gibi tarihin seferine katılmış ortak kuşlar
Yaşadıkça çıkmaza koşan gönül beklide yürekleri yaralar
Bak yine umut beliriyor ufukta cesaretin bulmuş mazi
Mazi gelmiş intikamını alacak gibi…………..



alem fm'deki joker abdul'den alıntıdır.
 
  • Beğen
Tepkiler: nazz
bir bendemi kaldı dünüm
kimde soluyor
günüm akşam oluyor....
 
  • Beğen
Tepkiler: nazz
siyah günlerdeyim
geceleri ise hiç sorma
doğudan ay doğuyor güneş yerine
hayatımdaki herşey siyah
gökyüzü çiçekler ve ben
sadece hayalin var bu günlerin tek ışığı sadece sen varsın
senin dünyan var rüyalarda
gözlerimi kapayıp uyuduğumda
içine daldığım gökyüzün mavi
ağaçların yeşil
gerçeği değil seni yaşayabildiğim tek yer
ve işte yine ay doğuyor uyanıyorum
gözlerimi açıyorum sensiz siyahlara
gün siyah duygular siyah
aşk siyah......
 
geceler gündüzüm seninleyken
gündüzler en siyah gecem yanımda sen yokken
yıldızlar ışık saçar sana bakarken
ışıklar karanlık aydınlatacak bir sen yokken...................
 
son nefesimin adısın
seni söyleyip kapayacağım gözlerimi........
 
sensiz hayatımda
yanımda bir sürü kimse var.....
 
bunu yazdığımda beni engellemişti zaten yalan oldu mevzu


ENGELLENMİŞ CÜMLELER

Benden sana iş çıkmaz
Al yolcularını git !..
Ama daha vardı
Kolayda değildi
İçine sinmiyordu
İnanmıştı başka şeye benzemiyordu
Gidecek gibi oldu ama olmadı
Bir süre daha bekleyecek sanırım
Ama sesiz ama sedasız
Ama kararlı !..
o anın hoşluğunda aklı bekleyecekti bir süre
sonra belki acı bir sirenle
yeni diyarlara yol alır
inandığı durağa varacak elbet
masal diyarlarındadır belki oraları
olsun masal olur belki…
küçük bir çocuğun kulağında hayat bulur
yada keşkeler de
Ama o nerde hayat bulur??
Yorulduğu anda
Dirayeti tükendiğinde
Tutar kolunda birileri bilmediği yerlere
Gider aklı bir yerlere takılı
Gözlerinde o dalgınlık
O saçma alıklık
Hayat bulamaz sanırım!..
Hayat bazılarına soru işareti olarak mı sunar kendini?
Hayır biz kendimize yapıyoruz bu zalimliği.
Bu dünya bize hakkımızı vermez elbet
Hem hak verilmez alınırda.
Kabullenmek midir hayat, hayatın oyunlarını
Değil midir senaristi olmayı becermek?
Akışına yön vermek?
Umarım bir gün hayata gözlerini açar
Hiçbir şeye geç kalmadığı bir zamanda

18haz.2007 volkan (tekteker)
 
bir ağacın iki dalıyız biz
savursada devasa fırtınalar
biz bir bütünüz, ağacız
ayakta kalmalıyız
çünki bebeğim, çünki biz
yeni doğacak mevsimin baharıyız.

bir gözden dökülen iki damlayız biz
hangi depresyon yıldırmış bizi
hangi kederden kaçmışız korkakca!
gülüm biz acılara ortağız
biz bir bütünüz
kopmamalıyız hiçbir zaman
çünki bebeğim, çünki biz
karanlıkların aydın yüzüyüz.

aynı dağın karıyız biz
vız gelir bize keskin ayazlar
bilirsin biz göğe yakın yaşarız
yalnızlığımız çağlardan beri
dayanmalıyız !!
çünki bebeğim, çünki biz
bir gün kardelenler açacağız.

aynı şiirin mısralarıyız biz
kederlerden dem vurur, ayrılıklar anlatırız
yüreğimiz kan kırmızısı, hercai
her kayan yıldız arkadaşımız
yağmurlarla yıkandık, toprakla piştik
biz karanfil kokulu dizelerde öleceğiz
çünki bebeğim, çünki biz
bir şiiriz !
kimbilir kaç kıyamet sonrası
bir şairin ruhunda tekrar
tekrar geleceğiz..

Atilla İlhan
 
  • Beğen
Tepkiler: Derya AKYILDIZ
Geri