Scudo Sports

Sedona 321 gidon, oturma pozisyonu, rüzgar direnci ve hız üzerine

Evren bey gidon ile boşuna oynuyorsunuz bu tip değişiklikler ile mucize veya gözle görülür büyük gelişmeler beklemeyin.Bunlar fiziksel olarak üst düzeye çıktıktan sonra üstüne artı eklemek için gereken şeylerdir.İlk mesajlarınızda yazdığınız değerler çok düşük.Eğer ki bu değerleri üst seviyelere çekmek istiyorsanız ciddi bir antreman proğramına ve bu proğrama harfi harfine uymaya ihtiyacınız var.belirli bir seviyeye geldikten sonra bahse konu diğer değişiklikleri yapmak daha mantıklı.Diğer yazdıklarınıza da ayrı yorum yazayım..
@Evren Uyanık

Sizin boy uzunluğuna sahip bir insan saatte ortalama 6 ila 7 km hızında yürür.sizin koşu dediğiniz 9-10 km hız joking denilen ısınma ve keyif hızıdır.20 dakika ise zaten bir insan vucudunun ortalama ısınma süresidir ki asıl performans bu dakikadan sonra başlar.Saatlerce yürüme ve bisiklet sürme olayına da gelince yürüme zaten stabil bisikleti de 15-20 km ortalama hız ile kullanıyorsanız saatlerce kullanmanız bisikletde de gayet doğal.Arkasında 30-40 kiloluk römorklar ile ülkeler arası tur yapan bayan erkek eşler yaz boyunca binlerce hatta onbinlerce kilometre yapıyorlar ama ortalama hızları 15-20 arası oluyor.Bisiklette ortalama hızı yükseltmek farklı bir durumdur muhakkak Watt hesaplarına girmeniz gerekir ayrıca ortalama hızı çok aşağılara çekecek olan tırmanışlarınızı ve rüzgara karşı sürüşlerinizi güçlendirmeniz gerekecek.daha büyük dişli oranları ile daha seri kadanslı kullanmaya alışmanız bacaklarınıza o kuvveti sağlamanız gerek.Tüm bu aktiviteler esnasında tüm hücrelerinize yetecek oksijeni ciğerinizin çekmesi kalbinizin pompalaması gerek.Kısacası komplike bir sistemi geliştirmeye çalışıyorsunuz başlamak istediğiniz nokta en son bakılacak nokta.Bisiklette en önemli donanım insandır önce kendinizi geliştirin derim hem yukarıdaki mesajlardan okuduğum kadarıyla işin ekonomik boyutunu da inceliyorsunuz vucudu geliştirmek en ucuz başlangıçtır masraf istemez.Zaman ve azim yeterlidir.
 
Scudo
Yaptığınız ortalama km değerleri bence gayet normal. Daha üstünü düşünüyorsanız yukarıda da yazıldığı gibi yol bisikleti tercih etmeliydiniz en baştan diye düşünüyorum. Gezi yaptım falan diyorsunuz. Normal şartlarda bir gezi için sık sık yavaşlayabilir, durabilirsiniz. Ama ortalama hızı yükseltmek için gezi mukabilinde bir durum bile olsa varış noktanızı belirler sadece basarsınız. Basmak içinde yol bisikleti alınır. Her hangi bir gezi/tur sürüşünün ortalama hızı 14-16 km/saat'tir. Sizin değerler ise zaten 25'in üzeinde...
 
Yazdıklarınıza katılmakla birlikte mevcut imkanlar dahilinde en iyi sonucu alabilecek sürüş pozisyonunu yaratmak açısından gidon boğazını ters çevirmek bana iyi bir fikir gibi geldi. Hissedilir bir fark ben de beklemiyorum, ama eskisine göre de daha iyi olmalı diye düşünüyorum, en azından teorik olarak.

Performans konusunda elbette ki insanın fiziksel durumu en belirleyici faktördür, yine de amaca uygun ideal ekipmanı seçmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. 14 yıldır bisiklet sürmüyordum, 1-2 ay önce bir dağ bisikleti kiralayıp 40 kilometre yol yaptım, ortalama 18 km/s ile sürebildim. Yeni aldığım Sedona 321 ile şimdi ortalama 25 km/s ile sürebiliyorum. Yol bisikleti olsa belki 30 km/s ile sürebileceğimdir. Elbette hız tek kriter değil, yine de birim zamanda ne kadar çok yol kat edersem veya ne kadar az yorulursam uzun geziler de o kadar keyifli hale gelir diyorum. İlgiye ve ihtiyaca en uygun bisikleti seçmenin aktiviteden alınacak hazzı arttıracağını düşünüyorum, bu bağlamda neyi istediğime karar verebilmek veya neye ihtiyacım olduğunu net olarak belirleyebilmek için araştırmaya ve öğrenmeye devam ediyorum.

Benim yakaladığım değerleri dağ bisikletiyle dağ yollarında yakalayanları veya yol bisikletiyle benim yaptığımın iki katı ortalamayı çok daha uzun süreler sürdürenleri görüyorum. Ben kendimi kendimle karşılaştırmayı tercih ediyorum şu aşamada. Bilgisayar mühendisi olduğum için tüm gün bilgisayar başında geçirdiğim çok hareketsiz bir iş ortamım var. 6 ay önce 82 kiloydum, bir heves spora başladım, şimdi 69 kiloyum, fiziksel kondisyonum da eskisine göre oldukça iyileşti, bisiklet dışında ağırlık çalışmaları da yapıyorum kendimi geliştirebilmek için. Gerek sağlık, gerek zinde hissetmek için bunları ne kadar devam ettirebilirsem benim için kardır, umarım hevesimi ve isteğimi kaybetmeden uzun müddet bu aktiviteleri sürdürebilirim, çünkü spor gerçekten insana kendisini iyi hissettiriyor. Bisiklet sürüşlerimdeki değerleri de zaman geçtikçe sürekli olarak iyileştirebilmeyi umuyorum. Genelde tek başıma sürsem ve zamana karşı bir acelem olmasa da bir taraftan sürüşten keyif alırken bir taraftan da kendimi geliştirebilmek için her gezide daha iyisini hedefliyorum.
 
Ben 25 km/s ortalamayı rüzgarsız havada, düz ve kesintisiz bisiklet yolunda yapabiliyorum. Uzun turlarda 16-17 km/s gibi ortalamalar çıktı. Ferhat Bey'in belirttiği gibi yokuş ve ters rüzgar ortalamayı çok düşürüyor. Düz yolda yine 20-22 gibi gidiyoruz ama yokuşlarda 5-10'a düşünce veya ters rüzgarda 10-15'e düşünce ortalama hemen iniyor aşağıya.
Uzun turda hızın çok önemli yok belki, vakit olduktan sonra aynı etap birkaç saat daha uzun sürede veya birkaç gün daha uzun zamanda da alınabilir pek tabi, ancak yine de günde 200-250 kilometre kat eden arkadaşları gördükçe insan heves ediyor. Ben şu ana kadarki gezilerde 7-8 saatte 120-130 km gibi mesafeler kat edebildim, tabi bisiklet üzerindeki süreden bahsediyorum, molalar dahil toplam süre birkaç saat daha uzun.
Bende özellikle 100 kilometreyi geçince yorgunluk çökmeye başlıyor. 200-250 kilometreler şimdilik hayal, ama yine de Kasım ayında akşam 5'te hava kararırken günde 120-130 gidebiliyorsak, bu kışı bol sürüş ve antremanla geçirirsek gelecek yaz daha uzun saatler de yolda kalabilmenin vereceği avantajla günde 150 ve üzerini kat edebilmeliyiz.
 
Zaman başına kalori harcama miktarı ve ne kadar zaman bunu sürdürebildiğiniz dikkate alınabilir. Günde gidilen mesafeyi fizik-kondüsyon veya dayanıklılık vs. kıyaslama için kulanmak anlamlı değil. Bisiklet üzerinde en az rüzgar direncine maruz kalınan pozisyon sürücü için en iyi pozisyon değildir. Aslında bunları sizde yazabilirdiniz. ama mesafe ile ilgili topic içinde tekrarlarınız olduğunu gördüm dikkatinizi sevk etmek istedim.

İzmir etrafında benim kullandığım parkurlar var. örn: limontepe üzerinden tırazlı, radar, efem çukuru ve devamı hem güzel hem belli bir zorluk derecesi üzerindedir. Karagöle gidiş kışın emniyetli olmadığı günler bulunmakla birlikte çok güzeldir. 10 kadar benzeri yol sayılabilir. Buralarda bisiklet sürseniz bisikletinizin gidonunu yere yakın daha almanın bisiklet ile ilgili hassasiyet ya da önceliklerinizin çok arkalarında kalacağını düşünüyorum. Bu arada spordan da destek alarak 82 kg dan 69 kg düşmeniz çok iyi tebrik ederim.
 
  • Beğen
Tepkiler: Evren Uyanık
Gidonun yere yakın olmasının yaratacağı dezavantajlar olarak, bel ve sırt ağrısı dışında bir bilgiye sahip değilim, araştırıp öğreneceğim. Ben bu aralarda biraz hızlı gitmeye taktığım için hep eğik sürme üzerine odaklanıyorum, ancak bisiklet sürüşü hep düz ve pürüzsüz yoldan da ibaret olmadığı için sizlerin belirttiği gibi gereğinden fazla da üzerinde durmuş olabilirim. Uzun turlarda bu konuyla ilgili bir şikayetim zaten olmamıştı. Daha ziyade Bostanlı-Sasalı bisiklet yolunda kendimi zorlarken belli bir hızın üzerine çıktığımda çok fazla rüzgar direnciyle karşılaştığım için sınırlandığımı düşünerek bu başlığı açmıştım.

Buradan konuyu bağlayarak birim zamanda harcayabildiğim kalori hesabına girersem, ben sports-tracker ile kayıt yapıyorum her gezimde. Uzun turlarda saatte 550 kalori civarı, performans amaçlı kısa sürüşlerde de saatte 750 kalori civarı harcadığımı söylüyor, ancak bu rakamlar bana biraz yüksek geliyor. Kilo verme kararımla birlikte başlayan diyet, spor, kalori hesabı çalışmalarım ve bu sırada öğrendiklerim ve tuttuğum kayıtlar sonucu ulaştığım değerlere göre uzun turlarda saatte 450 kalori, kısa süreli hızlı sürüşlerde saatte 600 kalori yaktığımı düşünüyorum. Bunlar nasıl değerlerdir, başkalarında nasıldır, kaç olması gerekir gibi konularda pek bilgim yok, zaten kalori kiloya da bağlı bir konu olduğu için karşılaştırma yapmak zor olabilir. Ancak sizin esas söylemek istediğinizle ilgili olabileceğini düşündüğüm bir tecrübem var, örnek olarak 20 km/s hızla 8 saat sürebiliyorsam (farazi olarak değer veriyorum), 25 km/s hızla 1-2 saat sürebiliyorsam, 10 dakika süreyim ve 35 km/s ortalama çıkartayım gibi bir durum yaşayamıyorum. Geçende 10 kilometrelik bir sürüş yapmıştım, bütün gücümü koydum, oturarak bastım, ayakta bastım, ne yaparsam yapayım anlık olarak 30-32 km/s aralarını, ortalamada ise 29 km/s hızı geçemedim. Geçen gün bugün sakin sakin gezeyim kendimi yormayayım dedim, 1 saatte yine 25 km/s ortalama yaptım. Diğer arkadaşların açıkladığı kardiyovasküler yetersizlikle de ilgili olabilir, rüzgar direncinin hızın karesiyle orantılı artmasıyla da ilgilidir, hız konusunda tosladığım bir duvar var. Birim zamanda yakılabilecek kalori ve bunun sürdürülebilirliği olarak açıkladığınız durum buna sebep olsa gerek. Ferhat Bey'in belirttiği watt hesabının da bu konuyla bağlantısı olduğunu düşünüyorum ancak o konuda da hiç bilgim yok, araştırıp öğreneceğim.

Balçova-Güzelbahçe-Seferihisar arasındaki dağlarda arabayla çok gezdim, gerçekten güzel yerler. Karagöl, Nif, Spil vb. yerlere de çok gittim, bu tür yerlere ve yollara meraklıyım, ama hep arabayla ve off-road merakım nedeniyle jiple dolaştım. Bisikletle gitmeyi şu ana kadar gözüme kestiremedim. Bu tür aktiviteler yapan birkaç arkadaşım var, ilgiyle takip ediyorum kendilerini. İleride ben de gerekli kondisyona ulaşıp gidebilirsem keyifli olur muhakkak. Şu anki durumumla yokuşlarda belirgin şekilde zorlanıyorum. Çok uzun bir yokuş değilse ve arkasında düzlük ya da iniş varsa kendimi zorlayarak, ayakta sürerek, basarak bir şekilde fazla hız kaybetmeden çıkıyorum; ancak yokuş üstüne yokuş, yokuşun sonundaki virajın sonrasında bir tane daha yokuş, arada hiç düzlük olmadan sürekli yokuş çıkıyorsa, bu durumda yürüme hızına yakın bir hıza düşüyorum. Ayakta çıksam nabzım çok yükseliyor nefes alıp vermek zorlaşıyor kesiliyor yavaşlıyor yine oturuyorum. Oturarak çıksam yürüme hızına yakın bir hızla çıkmak sıkıcı geliyor. Yürüyeyim desem gurur meselesi yapıp pedal çevirmeye devam ediyorum. Böyle böyle akla karayı seçerek çıkıyorum uzun yokuşları :)
 
Sınırlarını zorlamak, kendini devamlı geliştirmek gerekli. Bisiklet sporunun ruhunda var bence ilerlemek.
Ama Ferhatın söylediği gibi bunu yapmanın yöntemi para harcamak yerine idman yapmak olmalı...
Bence rakamlara çok takılma. Ortalamanın 1-2 km/s daha hızlı yada yavaş olması hiçbirşey ifade etmez. Önemli olan bu spordan keyif almak. Bostanlı gibi mükemmel biryerde yaşıyorsun, zaman zaman sahile çıkıp sakin sakin deniz kenarı gezintileri yapmayı unutma ;)

Detaylara gelirsek, geçen yıl cannondale quick 5 kullanıyordum. süper akıcı bir bisiklet. Senin yaptığın gibi şu kadar km yi bu kadar zamanda aldım diye sürekli kendimle yarışırdım. 28 mm lik lastik kullanıyordum. Bu da oldukça konforsuz bir sürüşe neden oluyordu. Sık sık lastiğim patlıyordu ve arada bir jant tellerini kırıyordum.

Yaz sonunda 321 almak için mağazaya girdim fakat daha uygun olacağını düşündüğüm için 341 alarak mağazadan çıktım. Bisikleti alır almaz hemen sele ve elcikleri değiştirdim. Çamurluk taktım, aynen senin yaptığın gibi gidonu alçaltıp boğazını ters çevirdim.

Neyse, bir müddet hem cannondale hem de sedona yı beraber kullandım. Cannondale in akıcılığını kesinlikle sedona da yakalayamıyordum. Yol dümdüz olursa aralarında çok net hissedilen bir performans farkı var. Fakat sedona ya alışmaya başladıkça gördüm ki amortisörlü olması, birazcık daha kalın lastikleri daha konforlu bir sürüş sağlıyor. Malum istanbul yolları rezalet ötesi. heryer çukur kasis dolu. Disk fren evet ağırlık yapıyor ama çok daha iyi tutuyor ki bu da güvenlik için çok önemli. Uzun lafın kısası herşey performans değil. Ben de senin gibi 30 lu yaşlarındayım ve bu sporu keyif almak için yapıyorum. Şu anda 100 km lik günübirlik turlar yapabiliyorum ve amacım turları yatılı hale çevirip aynı performansı birkaç gün ard arda yapmak. Bu da daha fazla eşya taşımayı, ve doğal olarak biraz daha yavaş gitmeyi gerektirecek ama önemli olan keyif almak...
 
  • Beğen
Tepkiler: Evren Uyanık
Keyifi ön planda tutmanın doğru olacağına inanıyorum ben de. Yerine göre, gününe göre, kişisine göre, hızlı sürmek, yüksek ortalama tutturmak, iyi zaman yapmak da keyfi arttıran faktörler olabiliyor, ama profesyonel sporcu olmadıkça bu konuları kendine iş edinmenin bir müddet sonra aktiviteyi keyifsiz hale getirme riski de mevcut. Bizim sahilde çoğu kişi zaten yavaş sürüyor, dediğiniz gibi denizin havanın tadını çıkara çıkara dolaşıyorlar, herkes de gayet mutlu mesut :) Ben işin içine biraz da mücadele katmak için kendimi zorlamayı tercih ediyorum, ama gün gelir de keyfim kaçmaya başlarsa o zaman mod değiştirebilirim. Aktiviteyi sürdürmek, sporu bir yaşam biçimi haline getirmek, bisikletten vazgeçmemek, hızdan zamandan bisikletin türünden ve diğer detaylardan bence de daha ön planda olmalı.

Bu arada 341'in görüntüsü ve renkleri benim de çok hoşuma gidiyor. Kişisel zevk olarak 331 için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, ama 341'i ben de çok beğenmiştim. Amortisör, disk fren ve tabii ki fiyat :) nedeniyle 321'de karar kıldım. Amortisör olmaması beni çok rahatsız etmiyor, ama ince lastik ve farklı desen konusu kafama yatmaya başladı. Yakın zaman içerisinde olmasa da ileride deneyip görmek için bir takım ince lastik alabilirim. Düzgün asfaltta, bisiklet yollarında hız için ince lastik; şehirlerarası yollarda, uzun turlarda konfor için standart lastik gibi bir kullanım düşünülebilir.
 
Evren senin hakında uyanık bir adama benziyorsun gözleminde bulunmuştum ama bu liseli aşıklar kıvamında uzun uzadıya yazılarını okudukça düşüncelerim değişmeye başlıyor.
3 sayfa olmuş daha ne istediğini özetleyebilmiş değilsin. uzun birtura mı çıkmak istiyorsun, uzun bir turu hızlı bir şekildemi sürdürmek istiyorsun, kısa turlarda hızlı mi gitmek istiyorsun, hız rekorunamı soyunacaksın. Her bir amaç için belirlenmiş bisikletler mevcuttur. Ama diyorsanki ben akıllı bir adamım bu isteklerimin hepsini bir bisikletle yaparım öyle bir bisiklet icat edilmedi maalesef.
 
Öncelikle soyadımla ilgili olarak yaptığınız yorum, benzetme ve gözlemlerinizi yersiz bulduğumu belirtmeden edemeyeceğim. Ne istediğime karar vermem de müsaade ederseniz biraz zaman alabilsin. 14 yıl aradan sonra ilk bisikletimi alalı daha sadece 1 ay oldu. Sürdükçe, tecrübe edindikçe, yaşadıkça netleşiyor ihtiyaçlar.

Hepsini tek bisiklette yapmak veya tur bisikletiyle ortalama 50 km/s hız yapmak, rekor kırmak istediğime dair bir ifadem olmadı. Uzun turlara çıkmayı, kısa turlarda ve uzun turlarda hızlı gidebilmeyi elbette isterim, ancak kazanılacak ekstra hız karşılığında bisiklet üzerinde durabilme süremi dramatik şekilde kısaltacak uygulamalara da girmek istemem.

Arkadaşların verdiği bilgiler neticesinde bisiklet seçimimin başlangıç için uygun olduğunu görüyorum. İleride bu bisiklet üzerinde yapacağım küçük değişiklikler ve formumun da zamanla iyileşmesiyle 1-2 saatlik sürüşlerde ortalama 30 km/s civarı hıza ulaşabilmeyi hedefliyorum. Gelecekteki istek ve ihtiyaçlarım doğrultusunda bu hızın yeterli gelmediğini düşünürsem yol bisikleti seçeneğini de değerlendireceğim.
 
Evren yanlış anlama söylediklerimiz tabiki latifedir, ha şu var bisiklet almadan önce bizim de ne yazıkki yapmadığımız gibi forum sayfalarını okumuş olsaydın en azından daha az hasarla bu işin içinden çıkarmıydın bilmiyorum.
Bence şehir bisikleti alma düşüncen güzel ama sedona ile bu işe girmen ise yanlış olmuş kanaatimce. yinede biz 3. bisikletimiz ile ne istediğimizi anlar gibi olmuşken sen hiç yoktan gidipte marketten saç yığınına bisiklet diye yapışmamışsın. Sedona yerine değişik markaların fitnes bisikletlerine bakmış olsaydın o çıkmakta zorlandığın 30-32 km ler otomatikman ortalama hızlarına dönüşebilecekti.Aynı zamanda bagaj pivotları ile turlar senin için bir sorun olmaktan çıkacak, kısa mesafelerde, şehiriçinde ise otomobillerle yarışır çok fonksiyonlu bir bisiklete sahip olacaktın. Yinede bir süre sonra yarış bisikleti isteği saracaktı seni
 
Esasında 1 ay kadar araştırma yaptım, ancak aylarca çok kapsamlı bir şekilde araştırmadan mümkün olduğunca hızlı karar vermeye çalıştığımı da itiraf etmeliyim. 2012 Sedona 321'in bu forumda bazı arkadaşlar tarafından kullanıldığını, fiyat performans oranının iyi olduğunun ve fiyatına göre hafif ve seri bir bisiklet olduğunun yazıldığını görünce almaya karar verdim. Abim de kısa süre önce bu bisikletten aldığı ve memnun kaldığı için çok uzatmadım araştırma evresini. Uzun bir aradan sonra ilk bisikletim olduğu için fazla para vermek de istemedim bir taraftan, hatta Salcano'nun City Sport modellerine baktım, 21 vitesli amortisörsüz olanına niyetlendim ama bulamadım, 321'e geri döndüm. İlk bisiklete büyük paralar vermek istemiyor insan, ya binmezsem, kenarda yatarsa, hakkını veremezsem gibi endişeler oluyor başlangıçta. Bununla gidebildiğim yere kadar gidip bunun yetmediği yerde yeni bir bisiklet alacak olursam artık daha fazla bütçe ayırmaya çalışırım.
 
Evren abi lastik değerlerin nasıl, bendede sedona 321 var genelde öne 50 arkaya 55 basıyorum. 1 75 boyunda 95 kilo falanım yani enlemesine de baya genişim denilebilir. ancak dediğin gibi düz rüzgarsız yolda çok rahat 35 yapabiliyorum. mesela dün samsun çarşamba yaptım ahava rüzgarlıydı ortalama 25 e yakındı.

benim sorunum ise bilek ağrısı bilmiyorum bisikletten mi ama bisikletten sonra daha çok hissetmeye başladım. sadece sağ bileğim ağrıyor bisikletten olsa sol da ağrır diyorum belki de çok fazla mouse ile oynamaktan.
 
Bisikletten olmamalı İsa. Ben de 321 kullanıyorum. 1500-2000km falan sürmüşümdür bu makineyi şu ana kadar, bir sıkıntı yaşamadım bileklerle ilgili. Ki bilgisayar başında çalışıyorum ben de.. Hatta akşamın çoğunu da bilgisayar başında geçiriyorum. Mouse da olmamalı diye düşünmekle beraber, her bünye farklı tabi. Ben 80 kiloyum bu arada, belki sende bileklere binen yük biraz daha fazladır.
 
  • Beğen
Tepkiler: İsa Öcel
Lastikler ön arka 65 psi kullanıyorum. Senin formun daha iyi demek ki. Ben 35'i rüzgarsız havada düz yolda dinlenmiş durumdayken basarsam ancak bir iki dakika gibi kısa süreliğine görebilirim. Şu ana kadar yakaladığım en iyi ortalama değerler 17 dakikada 28.7 ortalama, 25 dakikada 26.9 ortalama, 35 dakikada 26.5 ortalama, 1 saatte 25.5 ortalama. Bunlar hep farklı günlerdeki sürüşler ama aynı düz yol ve rüzgarsız havada yaptığım ölçümler. Süre uzadıkça bu şekilde düşüyor ortalamam.

Bende bilek ağrısı hiç olmadı. Uzun turda mıcırlı asfaltta ellerim acıyor biraz, ama sürmeyi bıraktığımda hemen geçiyor, akşama veya ertesi güne kalan bir ağrı değil yani. Gidon seleye göre çok alçak olursa ellere, sele gidona göre alçak olursa kalçaya fazla basınç gelir diye okumuştum. Bende gidon seleye göre daha alçak ama el ağrısı olmuyor. Kiloyla da ilgili olabilir tabi, sen 95 ben 69 arada çok fark var, ben hafif olduğum için ağrı yaşamıyor olabilirim.
 
Evren performansta artış bekliyorsan bence ilk yapılacak şeylerden birisi lastikleri değiştirmek olmalı. Hatırladığım kadarıyla 321 üzerinde cyclocross lastikler vardı. Bunun yerine sırt deseni daha düz ve daha çok hava basabileceğin bir lastik alırsan konfordan kaybedersin ama performansın hissedilecek seviyede artar.
 
2012 Sedona 321'de 35x700 Schwalbe CX Comp lastik var. Şu linkten görebilirsiniz:

(link)

Lastik işi benim de aklıma yattı. Continental SportContact, Rubena yol tipi gibi tavsiyeler gelmişti. İlerleyen zamanlarda karar verip bir takım lastik alacağım.

Bu arada bir aksilik olmazsa birkaç gün içerisinde SPD'ye de geçeceğim. Sisteme alıştıkça değerleri biraz daha iyileştiririm diye umuyorum.
 
Evren gidişatın neredeyse benimkiyle aynı, tek farkımız benim senden bir sene önce bu konulara kafa patlatmış olmam. Bundan dolayı başlığı yakın takip ediyorum.
E bi de İzmirli olmanın da etkisi büyük ;)

Neyse konuya dönelim, ben eski cannondale bisikletimi satmadan kısa süre önce uzun araştırmalar sonucunda schwalbe land cruiser almıştım. Tesadüfe bak ki 341 de fabrika çıkışı aynı lastikle geliyormuş. Tam sırtında yere değen kısmında düz bir hattı var. Kenar tarafları yani yanakları da dişli. Kullanım tarzıma, ihtiyaçlarıma çok uygun bir lastik çıktı. Max 65 psi yazıyor üzerinde, ben de tam o kadar hava basıyorum. 321 üzerindeki lastiğin sırtı da dişli. Sana muhtemelen deseni maxis overdrive gibi daha da düz bir lastik daha uygun olacaktır. Yoldan pek çıkmadığına göre ne sırtında ne de yanaklarına doğru dişlerinin olmasına ihtiyacın olmaz.

Yaz başında mt43 ayakkabı ile m324 pedal almıştım. Çok büyük olmamakla beraber hissedilebilir bir performans artışı sağlıyor. Ama şunu unutma ki pedallar yoktan enerji varetmiyor. Yine olay senin dayanıklılığında bitiyor. Yani kaller özünde pedala daha uzun süre dairesel kuvvet uygulamanı sağlıyor. Daha hızlı gidiyorsun ve bunu da daha fazla güç harcıyarak yapıyorsun.

Pedal almaya değer mi dersen şahsen büyük beklentilerle almıştım ama şu anda çok ta gerekli olduğunu düşünmüyorum. Pedalları eski bisikletim varken almıştım. Bisikleti satarken çıkarttım kenara koydum ama yenisine hala takmadım. Sanırım yaza doğru sezon haraketlendiğinde satışa çıkartacağım. Ama performans çalışacam diyorsan senin için faydalı olabilir. Belki..
 
  • Beğen
Tepkiler: Evren Uyanık
Schwalbe Land Cruiser ve Maxis Overdrive'ın desenlerine baktım Google'dan. Güzel lastikler, ama hazır değiştirmişken daha büyük bir fark olması için sadece bisiklet yolu veya kaymak asfalt gibi yollarda kullanmaya daha düz lastikleri de seçebileceğimi düşünüyorum. Continental SportContact slick lastik gibi, tozda veya suda kayabilir gibi geldi, bisiklette böyle bir lastik tecrübem yok ama arabaya bu desende bir lastik takmak istemem :) Rubena yol tipi lastikler hem düz hem su kanallı daha güvenli gibi göründü ilk bakışta. Bu konuyu daha çok araştırmak gerekir tabi. Benim bisiklet lastikleri hakkında hiç bilgim yok, sadece gördüğüme göre tahmin yürütüyorum. Deseni nasıl olmalı, hamuru nasıl olmalı, daha öğrenmem gereken çok şey var, vakit buldukça araştıracağım.

Pedallardan bir mucize beklemiyorum ama yine de hissedilir bir fark göreceğimi umuyorum. Kalpiyede bile biraz daha yüksek kadans çevirebilme ve yukarı çekebilme konusunda biraz fark hissettim ki kalpiye aslında kilitli pedala göre çok daha etkisiz. Benim kalpiye kayışsız sadece önden tutan bir modeldi. Yukarı biraz kuvvetli çeksem ayağım pedaldan ayrılıyordu. Kilitli pedalda ayakkabı pedalla tamamen bütünleşeceği için daha verimli bir sürüş olacaktır. Tabi genelde aşağı itmeye alıştığımız için yukarı çeken kaslarımız göreceli olarak zayıf. Kilitli pedalla antreman yaptıkça arka üst bacak kaslarının zaman içerisinde gelişmesiyle kilitli pedalın sağladığı avantajın daha da artması gerekir. Başta büyük bir fark olmasa bile uzun aylar bu sistemle sürüş yapıp daha etkin kullanmaya başladıktan sonra vazgeçilmez hale geliyor olabilir.
 
Geri