Forumda bu başlığı okuduktan sonra arka arkaya iki filmini izledim Robin Williams'ın. "The Angriest Man in Brooklyn" ve "Boulveard"
Bisiklete olan tutkusu o kadar derin olsa gerek ki iki filmin sonunda da hayata olan küskünlüğünü bisikletle sembolize etmiş. The angriest man'de neredeyse kendi hayatını anlatıyor. Ölümcül bir hastalığa yakalanıp intihara meyleden karakter 2014 senesinde tam olarak Robin Williams'ın durumunu gösteriyor. Sanırım bu da son filmi. Karakter öldükten sonra külleri denize dökülürken konuşanlar "Zaten bisikletlerden nefret ederdi onları vahşi yırtıcılar olarak görürdü" sözlerini çok ironik bir şekilde sarfediyorlar.
Boulveard'da ise hikaye çözüme ulaştıktan sonra bir parkta şu sahne dikkat çekiyor: Kameraya doğru yürüyen Robin Williams, tam sırt sırtayken aksi yönde kameradan yürüyerek uzaklaşan bisikletli.
Öyle zannediyorum ki major depresyon ve bir çok ölümcül hastalıkla mücadele eden aktör hayata karşı verdiği onca zor mücadeleye bisiklet sayesinde tahammül edebilmiş. İntihar ettiği 2014 senesinde de "bisikletli mutlu adam"a küsmüş bu da bütün hayatından vazgeçmesine sebep olmuş.
Böyle de duygusal bir parantez var Robin Williams'ın bisiklet sevgisiyle ilgili. Bu başlık altında bulunsun istedim.
Herkese sevgiler.