Hakan Yazman
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 31 Ekim 2004
- Mesaj
- 3.960
- Tepki
- 5.312
- Şehir
- Alanya/İstanbul
Serhad bey, verdiğiniz bilgiler ve linkler için teşekkürler, ancak bu bilgiler yeni değil ve bu önerilere neye dayanarak verildiğini bilmek lazım, evet hepimiz biliyoruz süt kalsiyum içeriyor, ancak önceki mesajlarımda verdiğim kaynaklar ve binlerce insan üzerinde yapılan deneyler neticesinde görülmekteki süt çok iyi bir kalsiyum kaynağı olmasına rağmen vücutta ters tepki yapmakta, en çok süt içen insanlar en fazla kalsiyum kaybına ve en çok kemik kırılmasına maruz kalmakta, en çok süt içen milletler en çok kemik erimesi oranına sahip (bunları kafamdan uydurmuyorum, yukardaki saygıdeğer üniversiteler, kurumlar ve sayısal istatistikler ve bilimsel deneylerin sonucudur, sütü için diyen kaynak ise öneri olarak söylüyor, bir deney veya istatistik olarak bir tüme varımı yok)
Şimdi burada sağduyu kulanmak gerekiyor. Sağduyu açısından size mantıksal bilimsel tüm sonuçları sunuyorum (bundan herhangi bir maddi kazancım yok, ama size her gün süt içen diyen kesimlerin maddi kazancı olabilir, hatta bunu sağlığınız pahasına da yapabilirler, bunu daha öncede yaptılar biliyorsunuz, size radyasyonlu çayları da bak ben içiyorum bir şey olmuyor diyenlerde onlardı, çay içilmezse ekonomi zarar görür, insanlar işlerinden olur bu da baştaki insanlara zarar verir, aynı şey süt içinde geçerli, yüzbinler işinden gücünden olur, ne kadar tüketim o kadar ekonomi)
Sağduyu böyle diyor, peki çılgınlık nedir ? Bir şeyin zararları, size enerji vermeyeceği, sizi ileriye götürmeyeceği, belki bir gün kanser olmanıza, kemiklerinizin kırılmasına yol açabileceği bütün mantık, deneysel istatistiksel, bilimsel yönlerden önünüze konuluyor, ancak buna rağmen eski yanlış bilgiyi savunuyorsunuz (elbette bunu kötülemek istemiyorum, her şey zıddı ile varlık kazanır) ve ben buna çılgınlık diyorum, çılgınlık bir şeyin işe yaramadığını bile bile yine de yapmaktır. Bunda gine de bir sorun yok, ama doğru olan bilgiyi ve kaynağını karalamaya çalışmak çok daha kötü bir şey, ama o zaman diyorum ki belki de gerçekten insanlar kanser olmayı, sağlığını kaybetmeyi hakediyor, tabii ki genetiğini suçlamak, bu kaderimmiş deyip hayıflanmak gayet kolaydır, daha iyi hissettirir, ama sorununuzu çözmez.
Burda kendimi savunmak istemem, ben de yeri geldiğinde herkes kadar sağlıksız şeyler yiyebiliyorum, hatta hiç unutmam, yıllar önce federasyonun düzenlediği dağ bisikleti yarış komiserliği kursundayken hiç unutmam herkesle beraber lokantadaydık ve bazıları gibi döner yedim yanımda oturan Gürol Çaydaş, "aaa Hakan Yazman döner yiyiyor bunu fotoğrafını çekmem lazım" demişti, hep beraber gülmüştük, o yıllarda sağlıklı beslenme konusunda bir hayli agresiftim hatırladığım kadarıyla. Kimse, ben de dahil mükemmel değiliz, ama mükemmelliği hedefleyebiliriz, ben de burda ve heryerde size her zaman en elit, en mükemmel bilgiyi sunarım, ne kadar uygularsak (ben de dahil olmak üzere) o kadar fayda göreceğimize inancım sonsuzdur.
Bilgiye, yeniliğe karşı her zaman direnç gösterenler olacaktır, sizi geriye çekmek isteyecekler, sizden daha iyi olmanıza tahammül edemeyen olacaktır, bu hayatta her zaman karşılaşılan bir şeydir. Çünkü değişim korkutucudur, soru işaretleri korkutucudur, hepimiz herşeyden emin olmak isteriz, ancak böylece güvende olacağımıza inanıruz içgüdüsel olarak, değişim her zaman zordur ve harekete geçmeyi gerektirir. Ancak buna rağmen hedefler koymak, daha iyi olmaya çabalamak, rüyalarımızın peşinde gitmek hayatımızın amacı olmalıdır.
Hakan Yazman.
Şimdi burada sağduyu kulanmak gerekiyor. Sağduyu açısından size mantıksal bilimsel tüm sonuçları sunuyorum (bundan herhangi bir maddi kazancım yok, ama size her gün süt içen diyen kesimlerin maddi kazancı olabilir, hatta bunu sağlığınız pahasına da yapabilirler, bunu daha öncede yaptılar biliyorsunuz, size radyasyonlu çayları da bak ben içiyorum bir şey olmuyor diyenlerde onlardı, çay içilmezse ekonomi zarar görür, insanlar işlerinden olur bu da baştaki insanlara zarar verir, aynı şey süt içinde geçerli, yüzbinler işinden gücünden olur, ne kadar tüketim o kadar ekonomi)
Sağduyu böyle diyor, peki çılgınlık nedir ? Bir şeyin zararları, size enerji vermeyeceği, sizi ileriye götürmeyeceği, belki bir gün kanser olmanıza, kemiklerinizin kırılmasına yol açabileceği bütün mantık, deneysel istatistiksel, bilimsel yönlerden önünüze konuluyor, ancak buna rağmen eski yanlış bilgiyi savunuyorsunuz (elbette bunu kötülemek istemiyorum, her şey zıddı ile varlık kazanır) ve ben buna çılgınlık diyorum, çılgınlık bir şeyin işe yaramadığını bile bile yine de yapmaktır. Bunda gine de bir sorun yok, ama doğru olan bilgiyi ve kaynağını karalamaya çalışmak çok daha kötü bir şey, ama o zaman diyorum ki belki de gerçekten insanlar kanser olmayı, sağlığını kaybetmeyi hakediyor, tabii ki genetiğini suçlamak, bu kaderimmiş deyip hayıflanmak gayet kolaydır, daha iyi hissettirir, ama sorununuzu çözmez.
Burda kendimi savunmak istemem, ben de yeri geldiğinde herkes kadar sağlıksız şeyler yiyebiliyorum, hatta hiç unutmam, yıllar önce federasyonun düzenlediği dağ bisikleti yarış komiserliği kursundayken hiç unutmam herkesle beraber lokantadaydık ve bazıları gibi döner yedim yanımda oturan Gürol Çaydaş, "aaa Hakan Yazman döner yiyiyor bunu fotoğrafını çekmem lazım" demişti, hep beraber gülmüştük, o yıllarda sağlıklı beslenme konusunda bir hayli agresiftim hatırladığım kadarıyla. Kimse, ben de dahil mükemmel değiliz, ama mükemmelliği hedefleyebiliriz, ben de burda ve heryerde size her zaman en elit, en mükemmel bilgiyi sunarım, ne kadar uygularsak (ben de dahil olmak üzere) o kadar fayda göreceğimize inancım sonsuzdur.
Bilgiye, yeniliğe karşı her zaman direnç gösterenler olacaktır, sizi geriye çekmek isteyecekler, sizden daha iyi olmanıza tahammül edemeyen olacaktır, bu hayatta her zaman karşılaşılan bir şeydir. Çünkü değişim korkutucudur, soru işaretleri korkutucudur, hepimiz herşeyden emin olmak isteriz, ancak böylece güvende olacağımıza inanıruz içgüdüsel olarak, değişim her zaman zordur ve harekete geçmeyi gerektirir. Ancak buna rağmen hedefler koymak, daha iyi olmaya çabalamak, rüyalarımızın peşinde gitmek hayatımızın amacı olmalıdır.
Hakan Yazman.
