Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Özlemle anıyoruz.!!!!!

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
0
Tepki
0
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikal edişinin 66. yıldönümü olan bugün, tüm yurtta ve dış temsilciliklerde anılacak.

http://www.hurriyetim.com.tr/displayimage/0,,159518,00.jpg

ANKARA İlk tören saat 09.05’te Anıtkabir’de düzenlenecek. Aynı anda tüm yurtta sirenler çalacak, bayraklar yarıya indirilecek ve saygı duruşunda bulunulacak. Anıtkabir, devlet töreninin ardından, vatandaşların ziyaretine açılacak. Genelkurmay Karargáhı’nda da saat 09.00’da anma töreni düzenlenecek.

İSTANBUL Atatürk’ü Anma Günü Programı, saat 09.05’te Taksim Cumhuriyet Anıtı’ndaki törenle başlayacak. Dolmabahçe Sarayı’nda da ‘Atatürk’ün Odası’nda, aynı saatte tören düzen enecek.

Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhuna Ankara ve İstanbul’da mevlit okutulacak

http://www.ntvmsnbc.com/news/23874.jpg

Saat kaç?” Bu onun son sözü olmuştu. Gözlerini kapadı ve bir daha da konuşmadı. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9’u beş geçe Büyük Kurtarıcı hayata veda etti.
Son sözü “saat kaç?” oldu
Milli kahraman, büyük devrimci, dahi komutan Atatürk, 1938 yılı Ocak ayında yaptığı Yalova ve Bursa gezisi esnasında kendisini üşütmüş ve hastalanmıştı.

Atatürk’ün hastalığı ilk zamanlar fazla bir endişe uyandırmamakla beraber doktorlar, bir buçuk ay dinlenmesini salık verdiler. Atatürk, Mayıs başlarında iyileşerek Ankara çevresinde gezintilere çıkmağa başladı. Bir süre sonra da Güney illerinde bir inceleme gezisine çıktı. Bu gezi dolayısıyla yorgun düşen Atatürk tekrar hastalandı. 26 Mayıs’ta Ankara’ya geldi, birkaç gün dinlendikten sonra tedavi ve dinlenmek için İstanbul’a Dolmabahçe Sarayı’na gitti.

İstanbul’da mütehassısların yaptığı konsültasyon ile hastalığın Siroz olduğu anlaşıldı.

Temmuz sonlarına kadar Savarona yatı ile Boğaz’da, Florya’da gezintiler yapan Atatürk’ün sağlık durumu kendisinin Dolmabahçe’ye naklini gerektiren bir hal almıştı. Gösterilen bütün ihtimamlara karşın hastalığın fena bir akıbete doğru gittiği görülüyordu. İlk kriz 16 Ekim günü geldi. Bu krizi atlatan Atatürk, Cumhuriyetin onbeşinci yıldönümü Bayramını kutlamayı tasarlıyordu. Fakat ağır bir hastalık geçiren Atatürk’ün Ankara’ya gitmesine doktorlar izin vermediler.
http://www.ntvmsnbc.com/news/140003.jpg

GECEYARISI GÖZLERİNİ YAVAŞCA AÇTI
Kasım ayından itibaren hastalık, normal seyrinden çıkarak yeni bir krizle şiddetlenmişti. Tekrar rapor yayımına başlandı. Bu sefer memleketi derin bir acı kapladı. 8 Kasım günü Atatürk’ün sağlık durumu bütün kurtuluş umutlarını söndürecek bir şekil almıştı. Artık Atatürk koma haline girmişti. Gece yarısı gözlerini açarak yavaşça:

SAAT KAÇ?.. DİYE SORDU
“Saat kaç?”
Bu onun son sözü olmuştu. Gözlerini kapadı ve bir daha da konuşmadı. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9’u beş geçe Büyük Kurtarıcı hayata veda etti. Hükümet bu acı haberi bir bildiri ile millete duyurdu. Gazeteler de bu ölüm haberini yayınlandılar:
“Reisicumhur Atatürk’ün umumi hallerindeki vehamet dün gece saat 24’de neşredilen tebliğden sonra her an artarak bugün 10 Kasım 1938 Perşembe saat 9’u beş geçe büyük şefimiz derin koma içinde terki hayat etmiştir.
Bu kara haber Türk milletini derin bir üzüntüye düşürdü. 16 Kasım 1938’de tabutu, Türk bayrağının örttüğü bir katafalk üzerinde Dolmabahçe Sarayının büyük tören salonuna konuldu. Halkın ziyareti için sarayın kapıları açıldı. Bütün İstanbul halkı büyük kurtarıcısına son saygı görevini yapmak için saraya koştu. Atatürk’ün naşı, Anıt-Kabir yapılıncaya kadar on beş yıl geçici kabirde kaldı. 10 Kasım 1953’de büyük bir törenle sonsuzluğa dek dinleneceği Anıt-Kabir’e götürüldü.
http://www.ntvmsnbc.com/news/23867.jpg
 
Scudo
Ah atam ah...

Keşke yine gelsende yola soksan hepimizi...
 
Geri