Jordanred Bisiklet Forması, Bisiklet Taytı ve Bisiklet Giyimine Dair Her Şey

Özhan Özdil arkadaşımın son turu: İstanbul-Marmaris

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.386
Tepki
2.148
Şehir
İstanbul
İstanbul – Marmaris Bisiklet Gezisi

24 Mayıs Çarşamba – 31 Mayıs Çarşamba

2006
Birinci Bölüm / Giriş

Önsöz

Bu geziye neden çıktım ?

En yalın yanıt : Çok sıkılmıştım.

Bu sıkıntıyı biraz açmak gerekirse : Toplumsal yozlaşmanın her yanı sardığı bir sürecin içinde kendimi hızla tükenen bir tutsak gibi duyumsamaya başlamıştım. Yaşam, olumsuzluk bakımından “tekdüze” bile sayılamazdı. Gün geçtikçe yoksullaşıyorduk... Her bakımdan...

Bu yolculuğa neden bisikletle çıktım ?

İki temel nedenle bisikleti yeğledim. Birincisi, yolculuğu bedensel etkinlikle yapmak içsel gerginliğimi azaltmaya yardımcı olacaktı. İkincisi, görmeyi amaçladığım yerleri özümseyebilmek için en uygun araç bisikletti. Yalnızca görmek için değil, yol alırken bir yandan kuşların, derelerin seslerini dinleyebilmek, ağaçların, çiçeklerin, otların kokusunu duyabilmek için de en uygun taşıt bisikletti. Dahası yerçekimini duyumsamak için de...

Doğayla, ya da toplumsal çevreyle yakın ilişki kurabilmenin en güzel yolu, bence, yürümektir... Ama amaçladığım geziyi yedi-sekiz günde bitirmem gerekiyordu. Dolayısıyla hız bakımından da bisiklet uygun bir araçtı.


Ancak, belirtmek gerekir ki sözünü ettiğim bu “uygunluk” lar görecedir ! Bisiklete binebilen herkes bir gezi tasarlayıp gerçekleştirebilir. Ama herkes, yapacağı geziyi, kendi bedensel gücüne, yolculuk-yol deneyimine, teknik bilgi düzeyine göre tasarlamalı ve çok zorunlu olmadıkça benim yaptığım gibi tek başına uzun bir yolculuğa çıkmamalıdır.


Teşekkür


16 yıllık bisikletimin onarım ve bakımını özenle yapan, uzun yolculukta yararlı olabilecek teknik bilgi ve önerileri ayrıntılarıyla veren bisikletçi arkadaşım Mehmet Ali Aksoy’a, donanımla ilgili eksiklerimi tamamlamama yardımcı olan ve beni uğurlarken “Gezini yazacak mısın ?” diyerek beni bu yazıyı yazmaya yönelten bisikletçi arkadaşım Gürsel Akay’a ve yol boyunca hemen hergün telefon iletişimi ile beni yolda yalnız bırakmayıp pedala daha güçlü basmamı sağlayan tüm dostlarıma çok teşekkür ederim...



Özhan Özdil
4 Haziran 2006
Kartal



Teknik Bilgi

Bisiklet : Dawes / The Edge (16 yaşında, İngiliz el yapımı), 3X7 dişlili (21 vites), dağ bisikleti.

Bisiklet Donanımı : Yönelteç (gidon) üstünde, dikiz aynası, zil, kilometre göstergesi, ışıklık, elcik uzatmaları, 4,5 kg. yük taşıyabilen ön çanta. Çatı (kadro) üst kirişine takılı küçük çanta, iki suluk, arkada her iki yanda 30 litrelik yüklük. Sele altında kırmızı ışıklık, önde, arkada, tekerleklerde kedi gözleri, sele üstünde yumuşatıcı (jel) kılıf, tekerlek çamurlukları, ayaklık ve ayaklığı verimli kullanabilmek için elciklere takılı frenleme lastikleri.

Bisikletçi Donanımı : Başlık, güneş gözlüğü, uzun kollu üstlük, kısa tayt, şort, çorap, sert tabanlı bisiklet ayakkabısı, eldiven, küçük sırt çantası.

Araç – Gereç ve Diğer Gereksinimler : 2 iç lastik, iç lastik onarım takımı, sıvı deterjan, pompa, 3 dış lastik lövyesi, 23 cm. lik tornavida, alyen takımı, zincir parçası, yağlama fırçası, 4 adet kancalı bağlama lastiği, toz bezi, 1 rulo tuvalet kağıdı, 3 paket ıslak mendil, el temizleme jeli (Pürel) , 1 küçük havlu, banyo kutusu (diş fırcası , diş macunu, traş makinası, traş kremi, sabun , küçük ayna, cımbız, tırnak makası) , güneş kremi (30), 2 kutu antihidrotik-antiseptik krem (Kursept) , ilkyardım çantası ( pamuk, sargı bezi, sargı bantı, batikon, amonyak, Apranax, İncidal ) , sinek kovucu, çakı, altimetreli saat, pusula, harita, fotograf makinası, 3film, fotograf makinası ayaklığı, giysi ya da sırt çantasına takılabilen sarı ışık, cep telefonu, telefon yükleme aygıtı, yedek pil, bozuk ve kağıt para çantaları, kimlik, 2 not defteri, 2 kalem, 2 kitap (ince), yedek giysi ( uzun kollu ve kısa kollu üstlük, yelek/rüzgarlık, şort, uzun pantolon, iç çamaşırı, 2 çift çorap, şapka, kısa tayt, iki mayo, bez terlik) , numaralı 2 gözlük (uzak, yakın) , B vitaminleri, C vitamini, tuz, yedek besin (kuru kayısı, kuru incir, kuru siyah üzüm, fındıklı incir ezmesi, susamlı helva, tarçınlı akide şekeri) , kaşık, armonika.
 
Scudo
Ustam, gezenlerin ayaklarına yazanların ellerine sağlık..
ama şey, bişey diycem ama .. umarım pot falan kırmam.. yani ben yukarda hiç resim göremedim de.. yoksa, varda ben mi göremedim :eek:, veya resimler sonradan gelecek de ben mi sormakta acele ettim :D
yani şimdi, direk de soramıyorum. olur ya foto makinasını yanına almamıştır..
Bilmem, ne demek istediğim ordan belli oldu mu? :rolleyes: ;
 
bence bu bır giris yazısıydı olaganustu bir maceranın ısınma turları:eek:
 
Girişle gezinin süper bir gezi olacağının ipuçlarını verdiniz. Özhan Bey'e buradan sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Nede olsa yolculuk Güney Ege'ye. Gezinin devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Sevgiler...
 
Selam Ironman..
Fotolar var. Sonraki yazılarda gelecek..Ama sanırım dijital bir makina değil Özhan'ınki.. Sayı olarak az foto var..

 
İstanbul - Marmaris Bisiklet Gezisi

İkinci Bölüm / Günlük


Birinci Gün / 24 Mayıs Çarşamba 06 / Kartal - Yalova - İnegöl



NOT : Yukarıdaki haritada "yeşil" ve "mavi" renkle belirtilmiş iki ayrı yol görülmekte. Düşündüğüm ilk yol yeşil ile belirtilmiş olandı ve birinci günün konaklama noktası İznik olacaktı. Evden çıkar çıkmaz trenle Gebze'ye gelerek feribotla Topçular'a geçip Kızderbent yolu ile İznik'e ulaşacaktım. Banliyö trenine bisiklet sokulmasının yasaklandığını öğrenince mavi ile belirtilen yolu kullanarak İznik yerine İnegöl'e ulaşmayı yeğledim. Bu değişiklik bana 1 gün kazandırmış oldu.

Sabah 5:30'da kalktım. Geç kalma kaygısıyla hızla hazırlandım. Lisi (kuyruklu arkadaşım Siyam kedisi) için üç gün yetecek kadar kuru mama ve su koydum. Çay demleyecek zaman yoktu. Kahvaltı yerine akşamdan kalma salatadan birazcık yedim. 6:15'de evden çıkıp kıyı yolundan Kartal'a doğru bisikletimi sürdüm. Hava güzel olacağa benziyordu. İskeleye vardığımda daha kapılar açılmamıştı. Birkaç Yalova yolcusuyla birlikte biraz bekledikten sonra kapılar ve ardından da gişe açıldı. Kendim için 6, bisiklet için 4 YTL vererek biletimi alıp deniz otobüsünün kıçındaki güverteye çıktım. Bisikletimi motor odasının dış duvarına yaslayıp kancalı lastiklerle sıkıca bağladım. Sonra içeri geçip bir pencerenin yanına oturdum. Deniz otobüsü 6:45'de yola çıktı. İçimde çok değişik bir coşkunluk vardı. İki üç aydan beri düşlediğim, tasarladığım, ölçüp biçtiğim, bedensel olarak hazırlandığım yolculuk artık başlamıştı. Birdenbire cep telefonuma bir ileti gelince telefonumu kapatmayı unuttuğumu anladım. Kapatmadan önce gelen iletiye bakıverdim. Kardeşim Tunç'tandı. Şöyle yazmış : "Pedala kuvvet...". Gülümseyip telefonumu kapattım. Deniz otobüsü tam yol ilerliyordu. Deniz dingindi. Ancak, Yalova'ya yaklaşırken hava ansızın kararmaya başladı. O parıldayan sabah güneşi yükseklerde duran bir sis tabakasının ardında kalarak önce gözü kamaştırmayan opak bir ışıklığa dönüştü ve kısa bir süre içinde yoğunlaşan sisin ardında görünmez oldu. Sis tabakası denize kadar inmediğinden Yalova kıyıları görülebiliyordu.
Havanın bu beklenmedik değişimi beni biraz kaygılandırdı. Daha ilk adımda sağnak altında kalmak hiç de iyi olmayacaktı. Deniz otobüsü Yalova iskelesine yanaşır yanaşmaz bisikletimi çözüp özenle çıkardım. Hava hızla serinlemişti. Alandaki Atatürk anıtına doğru yürüdüm. Burası, yani Yalova kıyısı, gezinin sanki asıl başlangıç yeriydi. Bir fotograf çekmek istedim...



Görüldüğü gibi Kemalist ve ulusalcı bir çizgiyle gezi başlamış oldu...

( arkası var )
 
Back