ben genellikle oldu bittiye getirmeyi seçiyorum; çünkü çok enteresan yerlerde, normalde kendimi bile oturtacak boş koltuk bulmamın zor olacağı durumlarda denk geliyorum otobüsle bisiklet taşıma olayına.
otobüse bineceğim noktadaki yazıhaneden bilet bulduktan sonra, otobüsün gelmesini beklerken bisikleti ters çevirip her iki tekerleğini de söküyorum ve sırt çantamı bisikletin yanına, tekerlekleri de biraz geride ilk bakışta fark edilmeyecek bir yere koyuyorum.
otobüs durunca muavine bisikletin ters duran kadrosunu gösterip; "abi sırt çantasını yanıma alacam da, bunu bagaja koysak olur di mi" diyorum. kadro pek bir zararsız gözüktüğü için, başka yüküm de olmadığı için, tamam diyor hadi olsun bakalım. kadroyu zarar görmeyecek şekilde yerleştirdikten sonra, "abi dur tekerlekleri de getireyim" diyorum, bir anlık bir şaşkınlık olsa da sonuçta tekerleksiz bisiklet olamayacağı için itiraz etmeyip onlara da hemen yer açıveriyor. sonra da bir yıkama-yağlama faslı; vay abim benim Allah senden razı olsun'lar, Allah ne muradın varsa versin'ler; falan diye diye koltuğuma geçiyorum ve sonrasında yol boyunca muavin ne zaman yanıma denk gelse bisikletle ilgili sorular ve muhabbetler, derken derken böylece gelecekte o muavine denk gelecek diğer bisikletçilerin de yolunu yapıveriyorum.
umarım gün gelir; şehir içi ve şehirler arası bütün otobüs, tren, vapur, vb. taşıtlarda bisikletler için ayrı yerler yapılır ve bir takım ayrıcalıklarla bisiklet kullanımı teşvik edilir. bazı dernekler ve bisiklet kuruluşları şimdiden hatırı sayılır gelişmelere vesile oldu; bunların devamını diliyorum...