Uzun bir aradan sonra bisikletime kavuşmanın verdiği karışık duygularla soluğu Ordu'da aldım diyebiliriz...
Aslında gece yarısı kendi aramızda konuşuyorduk hava çok güzel şimdi ne güzel uzun yola gidilir diye...
Sonra yola çıkabilmek için ne eksik diye şöyle bir düşününce;
yedek iç lastik+pompa+yama malzemesi bizim için standart olduğundan bişeye ihtiyacımız yok başka diye düşünüp, hedefimizi belirleyerek şaka ile karışık Ordu'ya doğru yola koyulduğumuzda saat 01:00'ı gösteriyordu...
Hedefimiz yaklaşık 160km'ydi ve biz gece boyu pedal çevirerek hiç uyumadan bu yolu katetmeyi düşünüyorduk...
Samsun'dan öyle bir çıkışımız vardı ki sanki Çarşamba'da finiş var ve biz yarışıyoruz

Yüksek bir ortalama ile yola koyulmamızın iyi olmayacağını ben ne kadar söylesemde,
Coşkun iyi gidiyoruz..Gidebildiğimiz kadar böyle gidelim...Hızımız 33 falan dediğinde ben yüzüne şaşkın bir ifade ile bakarak... ''Oğlum Çarşamba'ya gitmiyoruz''

dedim.
Hayatımda Çarşamba yolunu hiç bu kadar hızlı ama aynı anda nasıl olabiliyorsa o kadar da uzun zamanda gittiğimi sanmıyorum,gece karanlığından olmalı

Coşkun sürekli biz Çarşamba'yı geçmedik mi diye soruoyor ve bende her seferinde daha ... km var yanıtını vermekten bıkıyordum ki bir tabela karanlıkta beliriverdi Çarşamba 10km diye ve böylece Coşkun'un sorusu yanıtlanmış oldu...
Sonrasında ise Çarşamba'ya girdikten hemen sonra yağmaya başlayan yağmur tadımızı kaçırsa da, fazla yağmaz umuduyla yolumuza devam ediyorduk ama bize Bolaman'daki tünel çıkışına kadar eşlik edecekti...
Çarşamba'dan sonra hep yağmur altında ve daha düşük bir hız ile kontrollü bir şekilde ilerledik.
Terme'de bir tesiste ilk molamızı verdik ve sıcak çayımız ile Bütün ekmek döneri midelerimize indirdikten sonra saat 03:50 civarında tekrar yola koyulduk...
Benim uzun süredir bisikletten uzak olmamın etkisi ile bacaklarımdaki yorgunluk her geçen kilometrede artıyordu, bu şekilde 05:00 civarında hava aydınlanmaya başlıyordu ve durmadan yavaş bir hızda devam ederek kilometrelerce sürdük ve sonunda ilk teknik arıza, Coşkun'un arka lastiğinin havasının indiğini farkettim ve bu şekilde kısa bir süre daha giderek saat 08:15 civarında Tünelden hemen önce sıralanan Köftecilerden birinde hem lastiğimizi yapmak hemde karnımızı doyurmak için 2.molamızı veriyoruz.
Burada lastik tamiri, yemek, çay, soba başında ısınma+kıyafetlerimizi kurutma, sohbet derken yaklaşık 2 buçuk saat kalıyor ve saat 10:50 gibi yola tekrar çıktığımızda yağmur hala devam ediyordu...
Tekrar yola koyulduk ve güzergahımızı tünellere doğru belirledik...
Kilometrelerce hafif bir eğimde çıkış yaptıktan sonra kısa tünellerden bir bir geçerek 4. ve en uzun tünele geldik. 3820 metre diye hatırlıyorum ama bu tünel yolu 11km kısaltıyordu...
Tünelde Can güvenliğimiz için tercihimiz tabiki kaldırımdan gitmek oluyor fakat oldukça uzun bir süre içerisinde kaldığımız için psikolojik olarak rahatsızlık hissettik...
Dışarı çıktığımızda bisiklet sürmeyi yeni öğrenmiş gibi sevindim...Sonrasında içinde son kısa tünelinde olduğu 8km lik bir kısım varki anlatılmaz yaşanır cinsinden hafif eğimli bir iniş ve rüzgarın hep arkada olduğu bir 8km lik iniş

Bu bölümü sanıyorum 9 dakika gibi bir sürede tamamladık,bisikletlerimiz mtb olduğu halde...
Sonrasında kısa çıkış-iniş-düzlük-iniş-çıkıışş ile Sonunda Ordu'dayız...Şehir merkezine giderek Alpem bisikleti aramaya koyuluyoruz ve kısa bir arayıştan sonra saat 13:15 gibi aradığımız mağazayı buluyoruz...
İçeri giriyor Samsun'dan geldiğimizi söyleyip,sıcak bir karşılama ile Soner abi ile tanışıyoruz ve taze simit ile sıcak çay ikram ediyorlar hemen

Enes'i soruyorum, cep telefondan ulaşıyorlar ve birkaç dakika sonra o geliyor

Bisikletcanavarı geliyor

Enes ile tanışıyoruz ve o dakikadan sonra bizi Kendi evimizdeymişiz gibi rahat hissettirmeye çalışan Enes'e ne kadar teşekkür etsek azdır...
Bize büyük hakkınız geçti, ne yapsak Anneciğinin ve senin hakkını ödeyemeyiz, herşey için çok çok teşekkürler, Hakkınızı Helal Edin..
Eğer Sizde Uslu Bir Çocuk Olursanız Şirinleri Görme Şansınız Olabilir ama Bisikleti severseniz Dünya'yı keşfedersiniz !