Bu konuya bakıp geçmeyin olumlu olumsuz sizde fikrinizi söyleyin.Unutmayın!sizde bu dünyada yaşıyorsunuz.Bu dünyayı miras bırakacağınız çocuklarınız sizlere sormaz mı bu hale nasıl getirdiniz dünyayı? diye.
Çogu web sitesinde Gezegenimizin baş belası "Sera etkisi ve Küresel ısınma" ve " Günümüzde büyük savaşlar yok"Diye başlıklar var aslında ben böyle şeylerle karşılaşınca bu konudaki ciddiyetimi kaybediyorum ve gülüyorum.Bunların hepsinin isimlerinide vermek isterdim ama şüphesiz burası yeri değil.
GEN MÜHENDİSLİĞİ
Gen mühendisliği, biliminsanlarının doğadaki varlıkların genleriyle oynayarak doğada olmayan bitkiler, hayvanlar ve mikro-organizmalar üretmesine izin veriyor.
Genetiği değiştirilmiş bu organizmalar (GDO), doğal organizmalarla temasa geçerek üreyebiliyor ve çoğalabiliyor, ve bu suretle, yeni ortamlara ve gelecek kuşaklara, önceden tahmin edilemeyecek ve kontrol edilmesi olanaksız bir biçimde hızla yayılıyorlar.
Genleriyle oynanmış organizmaların üretim ve dolaşımının serbest bırakılması, 'genetik kirlilik' anlamına gelir ve bu çok büyük bir tehdit oluşturur. Bu organizmalar bir kez çevreye bırakıldığında, bırakıldıkları çevrelerden tekrar geri toplanmaları olanaksızdır.
Sırf ticari çıkarlar yüzünden, kamuoyu, besin zincirinin içindeki genleriyle oynanmış maddeler hakkında bilgilendirilme hakkından mahrum bırakılıyor ve de dolayısıyla, sözkonusu yiyeceklere karşı önlem alıp, bunlardan sakınma hakkını yitiriyor.
TOKSİK MADDELER
Yaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslında üretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehdit oluşturuyor.
Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insan sağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretip piyasaya sürüyor.
Özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) olarak bilinen insan yapımı en kötü kimyasallar başta olmak üzere, zararlı yapay maddelerin üretimi ve kullanım sürecini sona erdirmek için kampanyalar yürütülmektedir.
Örneğin, bu maddelerden birkaçının doğaya salınmasına neden olan Polivinil Klorür (PVC), birçok seçeneğinin olması, üretim ve kullanım sürecinin toksik kirlilik yaratmasına rağmen, en yaygın kullanılan plastiktir. Ancak büyük firmalar, ürünlerinde PVC kullanımı konusunda sınırlı da olsa olumlu adımlar atmaya başladılar.
Fakat sorun burada bitmiyor. Dünya endüstrileştikçe, insanlar tarafından üretilen atık miktarı da hızla artıyor. Bu atıkların yönetimi de miktar arttıkça güçleşiyor. Buna karşılık bulunan 'atık yakma' gibi çözümler ise, aslında çözüm olmaktan çok, sorunun bir parçası.
GEMİ SÖKÜMÜ
300 ton asbestli malzeme. Her yıl hurda gemilerle İzmir'in Aliağa sahiline boşaltılan atık miktarı.
Asbestin mikroskobik liflerinin tedavisi mümkün olmayan ölümcül akciğer hastalıklarına yol açtığı biliniyor ve bu lifler rüzgarla kilometrelerce uzağa taşınabiliyor. Bu lifleri soluması olası insan sayısı ise: 40 bin.
AKDENİZ
Üç kıtayı birleştiren ve hayret verici derecede zengin bir deniz yaşamına sahip olan Akdeniz, dünya için bir ekolojik satranç gibidir. Akdeniz'in zenginliği ve güzelliği, aşırı avlanma, yasadışı avlanma, kirlilik ve iklim değişikliği gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bir deniz rezervleri (parkları) ağının oluşturulması, Akdeniz'in barındırdığı ve yaşamları ona bağlı olan insan ve hayvanların sağlığı ve yaşamlarının korunmasını sağlayabilir.
KÜRESEL ISINMA
Kocaeli ve ardından Ankara'da susuzluluğun baş göstermesi, geçen aralık ayının nispeten sıcak geçmesi, meteoroloji uzmanlarının tahminlerinin yanlış çıkması medyanın "iklim değişikliği ve küresel ısınma" konusunu gündeme getirmesine neden oldu.
Halbuki iklim değişikliği, çağın en önemli sorunlarından birisi olarak, özellikle 1990'lı yıllardan itibaren hemen hemen bütün çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma girişimlerinin odağında yer alıyor.
Geçen yüzyılda dünyanın sıcaklığı 0.6 derece arttı. Deniz seviyelerinde yükselmeler olurken, buzulların bir kısmı eridi, hâlâ da erimeye devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde yağış miktarları değişti, kimi bölgelerde fırtına ve sel olayları arttı.
1860 yılından beri görülen en sıcak 20 yılın 19'u, 1980'den sonra yaşandı. 1998, aletsel kayıtlara, ağaç halkası ve buz örneklerine göre son bin yılın en sıcak yılı; 2002 ise ikinci en sıcak yıl oldu. Son 50 yıl, buzul kayıtlarına göre son 6 bin yılda gözlenen en sıcak yarım yüzyıl. Okyanus sıcaklık kayıtlarına göre 1950'li yılların ortalarından 1990'ların ortalarına kadar önemli bir ısınma yaşandı.
Ancak "iklim değişikliği, küresel ısınma tam anlamıyla biliniyor mu?" ya da "sokaktaki insanın ne kadar gündeminde?".
SAVAŞ
Günümüzde büyük savaş yok demek sizce ne kadar mantıklı çevremizde olan savaşlarda kaç bin insan öldü?Eski zamanlardaki savaşlarda ne kadar insan ölüyordu? Şimdiki savaşlar ile geçmişteki savaşlar arasındaki en büyük fark geçmişte savaşlarda askerler ölüyordu şimdi siviller.Şu anda savaşın devam ettiği o kadar fazla yer var ki inanamassınız.
Çogu web sitesinde Gezegenimizin baş belası "Sera etkisi ve Küresel ısınma" ve " Günümüzde büyük savaşlar yok"Diye başlıklar var aslında ben böyle şeylerle karşılaşınca bu konudaki ciddiyetimi kaybediyorum ve gülüyorum.Bunların hepsinin isimlerinide vermek isterdim ama şüphesiz burası yeri değil.
GEN MÜHENDİSLİĞİ
Gen mühendisliği, biliminsanlarının doğadaki varlıkların genleriyle oynayarak doğada olmayan bitkiler, hayvanlar ve mikro-organizmalar üretmesine izin veriyor.
Genetiği değiştirilmiş bu organizmalar (GDO), doğal organizmalarla temasa geçerek üreyebiliyor ve çoğalabiliyor, ve bu suretle, yeni ortamlara ve gelecek kuşaklara, önceden tahmin edilemeyecek ve kontrol edilmesi olanaksız bir biçimde hızla yayılıyorlar.
Genleriyle oynanmış organizmaların üretim ve dolaşımının serbest bırakılması, 'genetik kirlilik' anlamına gelir ve bu çok büyük bir tehdit oluşturur. Bu organizmalar bir kez çevreye bırakıldığında, bırakıldıkları çevrelerden tekrar geri toplanmaları olanaksızdır.
Sırf ticari çıkarlar yüzünden, kamuoyu, besin zincirinin içindeki genleriyle oynanmış maddeler hakkında bilgilendirilme hakkından mahrum bırakılıyor ve de dolayısıyla, sözkonusu yiyeceklere karşı önlem alıp, bunlardan sakınma hakkını yitiriyor.
TOKSİK MADDELER
Yaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslında üretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehdit oluşturuyor.
Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insan sağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretip piyasaya sürüyor.
Özellikle Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK) olarak bilinen insan yapımı en kötü kimyasallar başta olmak üzere, zararlı yapay maddelerin üretimi ve kullanım sürecini sona erdirmek için kampanyalar yürütülmektedir.
Örneğin, bu maddelerden birkaçının doğaya salınmasına neden olan Polivinil Klorür (PVC), birçok seçeneğinin olması, üretim ve kullanım sürecinin toksik kirlilik yaratmasına rağmen, en yaygın kullanılan plastiktir. Ancak büyük firmalar, ürünlerinde PVC kullanımı konusunda sınırlı da olsa olumlu adımlar atmaya başladılar.
Fakat sorun burada bitmiyor. Dünya endüstrileştikçe, insanlar tarafından üretilen atık miktarı da hızla artıyor. Bu atıkların yönetimi de miktar arttıkça güçleşiyor. Buna karşılık bulunan 'atık yakma' gibi çözümler ise, aslında çözüm olmaktan çok, sorunun bir parçası.
GEMİ SÖKÜMÜ
300 ton asbestli malzeme. Her yıl hurda gemilerle İzmir'in Aliağa sahiline boşaltılan atık miktarı.
Asbestin mikroskobik liflerinin tedavisi mümkün olmayan ölümcül akciğer hastalıklarına yol açtığı biliniyor ve bu lifler rüzgarla kilometrelerce uzağa taşınabiliyor. Bu lifleri soluması olası insan sayısı ise: 40 bin.
AKDENİZ
Üç kıtayı birleştiren ve hayret verici derecede zengin bir deniz yaşamına sahip olan Akdeniz, dünya için bir ekolojik satranç gibidir. Akdeniz'in zenginliği ve güzelliği, aşırı avlanma, yasadışı avlanma, kirlilik ve iklim değişikliği gibi tehditlerle karşı karşıyadır. Bir deniz rezervleri (parkları) ağının oluşturulması, Akdeniz'in barındırdığı ve yaşamları ona bağlı olan insan ve hayvanların sağlığı ve yaşamlarının korunmasını sağlayabilir.
KÜRESEL ISINMA
Kocaeli ve ardından Ankara'da susuzluluğun baş göstermesi, geçen aralık ayının nispeten sıcak geçmesi, meteoroloji uzmanlarının tahminlerinin yanlış çıkması medyanın "iklim değişikliği ve küresel ısınma" konusunu gündeme getirmesine neden oldu.
Halbuki iklim değişikliği, çağın en önemli sorunlarından birisi olarak, özellikle 1990'lı yıllardan itibaren hemen hemen bütün çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma girişimlerinin odağında yer alıyor.
Geçen yüzyılda dünyanın sıcaklığı 0.6 derece arttı. Deniz seviyelerinde yükselmeler olurken, buzulların bir kısmı eridi, hâlâ da erimeye devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde yağış miktarları değişti, kimi bölgelerde fırtına ve sel olayları arttı.
1860 yılından beri görülen en sıcak 20 yılın 19'u, 1980'den sonra yaşandı. 1998, aletsel kayıtlara, ağaç halkası ve buz örneklerine göre son bin yılın en sıcak yılı; 2002 ise ikinci en sıcak yıl oldu. Son 50 yıl, buzul kayıtlarına göre son 6 bin yılda gözlenen en sıcak yarım yüzyıl. Okyanus sıcaklık kayıtlarına göre 1950'li yılların ortalarından 1990'ların ortalarına kadar önemli bir ısınma yaşandı.
Ancak "iklim değişikliği, küresel ısınma tam anlamıyla biliniyor mu?" ya da "sokaktaki insanın ne kadar gündeminde?".
SAVAŞ
Günümüzde büyük savaş yok demek sizce ne kadar mantıklı çevremizde olan savaşlarda kaç bin insan öldü?Eski zamanlardaki savaşlarda ne kadar insan ölüyordu? Şimdiki savaşlar ile geçmişteki savaşlar arasındaki en büyük fark geçmişte savaşlarda askerler ölüyordu şimdi siviller.Şu anda savaşın devam ettiği o kadar fazla yer var ki inanamassınız.