mtb ya da yol disiplinlerini küçümseme en çok iki nedene dayanıyor bence.biri kompleks ve önyargılarınla, kendi egonu korumak, kendini daha iyi hissetmek adına küçümsemek, diğeri ise kendinin mtb/yol kullanırkenki halini düşünüp sinirlenme. (örn. "2.35 lastikle mtb aldım, asfaltta neden gidemiyorum, mtbylede hiç basılmıyor yav, 1,25 lastik taksak kurtarır mı ?" ve en sonunda "mtb hamallıktır!") kusura bakmayın ama öyle bişey yok, hamallık bisikleti dediğimiz tür ortaokuldayken babanızın gaste kuponuyla ya da köşedeki ŞOKtan aldığı bisiklettir, kısaca hamal bisiklet yoktur, *hamal sürücü vardır. eğer yollarda mesafe katetmek istiyorsan mtb alma zaten, baştan yanlış seçim olur. biz gidip yol bisikletini dağda deneyip, hiç tutuş yok diyor muyuz ? bunun gibi bişey. MTB de seçtiğiniz disipline göre bir çok teknik vardır ve bunları temiz bi şekilde kullanabilmeniz için yıllar gerekir, olayın bu kısmı çok ilginizi çekmiyor olabilir ama küçümsemek için konu hakkında oldukça yetkin olmalısınız, en azından ayıp olmasın diye. MTB alıp araziye girip, ne olup bittiğini anlayamayan birinin küçümsemesi pek doğru olmuyor.
kaldı ki bisiklet tercihlerimiz son derece kişisel. lastik ebatı, yönlendirme şekli (drop-riser) ve en önemlisi geometri, bisikletin karakterini belirleyen unsurlar, tercihimizi buna göre yapıyorsunuz, hangi pozisyonda oturmak (ya da oturmamak) istediğinize göre bi geometriye karar veriyoruz, ya da sadece gözümüze hoş görünen bi kadro alıyoruz, her ikisi içinde yargılamak anlamsız. insan olarak zaafiyetlerimiz var bunları hayatımızın her yerine bulaştırıyoruz, yani bu davranış şekli hayatın her yerinde var, kendini ötekinden farklı hissetme ihtiyacı.
Mesela elit bi bisiklet alıp, elit olduğunu düşünmek, aynısını arabalarla yapmaktan daha ucuzu. örn: birileri BMW kullanırken kendini ayrıcalıklı hissederken, Ferrari kullanıcısı tamamen başka bi alemde. maddiyattan güç alıp sınıflar seviyeler yaratıyoruz kendimize, ya da Beşiktaşlı olduğumuz için ayrıcalıklı hissediyoruz. ya da pötürge doğumlu, Beşiktaşlı vegan bir bisikletçi olmanız sizi tüm diğerlerinden ayrıcalıklı yapabilir, ama gerçekte bunlar egomuzu beslemek için uydurduğumuz, kendimizi gazlamaya yarayan son derece gereksiz alışkanlıklardır.
yargıladığınız ve küçümsediğiniz konuyu eleştirirken o konuda yetkin olduğunuzdan emin olmalısınız. (yani en azından, yoksa bu bile küçümseme nedeni olmamalı).
Ne yazık ki yaşadığımız gerçeklik içinde bu tip gereksiz alışkanlıklardan çok fazla var, ve ne olduğunun farkına bile varmadan bizde bu gereksiz alışkanlıkları edinebiliriz, farkında olmak lazım, neyi neden yaptığımızın. Farklı geometrilerde bisikletler denemekten çekinmeyin, ama diğeriyle kıyaslamak için denemeyin, yeni bi insanla tanışıyormuşcasına keşfedin, zaten tanıdıktan sonra da istediğinle kıyaslayabilirsin, balıktan koşmasını beklememek kaydıyla. mesela alın borusu açısı, gidon ve boyun uzunluğunun sürüş dinamiği üzerine büyük etkisi var, tanımaya buradan başlayabilirsiniz.
MTB sahibisiniz diye yol bisikleti keyfinden vazgeçmek zorunda değilsiniz, bkz. Peter Sagan.
Şimdilerde MTB düşmanlığı yapanlar, MTB kullanırken de yol düşmanlığı yapıyorlardı muhtemelen

buna bu kadar şaşırmanın alemi yok.
*hamalı burda ihtiyacından fazla yük edinen olarak kullandım, duyarlı biri çıkmasın diye belirteyim.
uzun oldu biraz sonunada mini test ekliyorum ki eğlenceli olsun.
Ne kadar MTBci siniz ?
eğer bu müzikten hoşlandıysanız muhtemelen umutsuz bir MTBcisiniz, sağlık kuruluşları MTByi bırakmada size yardımcı olabilir.