Scudo Sports

Moral motivasyon sağlanması?

Sizlere; eski bir sağlıkçı, iş güvenliği uzmanı ve bir trafik egitmeni olarak dostça bir tavsiye vermek isterim: Sürüş yaparken müzik dinlemeyin.

Özellikle kulaklık ile dinlenen müzikte, dış gürültüyü almamak için ses yükseltilir ve bu ses dogrudan kulak kanalına gider. En başta geçici, ileride kalıcı işitme kaybına yol acabilir. Vertigonuz var ise tetikler, yok ise denge mekanizmanızı zaman icinde etkileyecegi icin ihtimalini arttirir.

Yine surus esnasinda dengenizi bozabilir, reflekslerinizi zayıflatır, cevreden gelen ani uyarilara tepkisiz kalabilir yada tepkide gecikebilirsiniz. Ani gelen bir araç, korna sesi, bir uyarı, fren sesi, bagirma, hayvan sesi.. falan ya duymazsiniz, yada gec duyar ve gec tepki verirsiniz. Kaldıkı trafikte hiç bile sayılmayan bisiklet zaten risk taşıyan bir araçtır. Bu riski katlamış olursunuz.

Kulaklık yuzunden bir çok iş kazası ve trafik kazasına şahit oldum. Hatta arabada bile dinlenen yüksek sesli müzik yine tepki konusunda geç kalmanıza neden olur, surus konsantrasyonunu bozar. Kendi aracimda, hoparlör ile bile asla telefonla konusmam hatta kısık sesle radyo bile acmam mesela, yeni kullanicilarda actirmam. Sürüş esnasında sadece sürüşe odaklanılmalıdır.

Muzigi evinizde yada musait oldugunuz bir ortamda dinleyin, motorlu yada motorsuz arac olsun, hatta yaya olarak yururken bile dinlemeyin.

Herkese keyifli sürüşler.
Uzun süredir dinleyerek sürüyorum, bir zararını görmedim. Aksine daha iyi olmamı sağlıyor.
 
Scudo
Sizin kadar eski bir sürücü olmasam da hemen hemen aynı hisleri bende paylaşıyorum. Benim soğuma sebebim sürekli patlayan lastik, köpekler ve trafik. Ben ne zaman bu evreye girecek olsam yeni rotalar yapıyorum günlük antrenman için.

Sizi bilmem lakin kışın benim motivasyonum sıfır oluyor, süresim gelmiyor. Soğuk hava ve saatte 20kmh esen rüzgar beni bisiklet sürmekten soğutuyor. Yaz geldiğinde ise her gün sürüyorum. Zaten kıştan bildim bileli nefret ederim.
Bir bisikletçinin en büyük üç düşmanını sıralamışsınız zaten hocam ama dediklerinize kesinlikle katılıyorum. Sabah antrenman öncesi lastiklerden birini patlamış bulmak, köpek sürüsü yüzünden antrenman programını kısaltmak/uzatmak zorunda kalmak ya da yolu sahiplenmiş bir sürücü tarafından biçilmekten son anda kurtulmak... Özellikle son ikisi ülkemizde bisiklet kullanıcılarının motivasyonunu düşürmüyor direk bisikletten soğutuyor. Yeni rotalar keşfetmek ve yeni yerler görmek motivasyonu korumada gerçekten büyük fayda sağlıyor ancak çıkarabileceğim tüm rotaları çıkarıp sürdüğüm için artık pek bir artısı kalmadı.

Soğuk hava, rüzgar ve ıslak yerler kışın kaçınılmaz getirdikleri, üstüne bir de hava sürekli bulutlu gidince insanın iç dünyası grileşmeye başlıyor ama bir yandan da motivasyonu ateşliyor. "Kışı atlatsam da yeniden sürmeye başlasam!" diyor insan kendi kendine. İnsana verdiği melankolik hislerle ve verdiği motivasyonlarla bir garip dengeliyor kış sezonu kendini, melankolik tarafını daha az hissetsem biraz daha seveceğim kışı.

Yani tabi herkesin motivasyon kaynağı, hayat felsefesi farklıdır ama ben kendi hayatımdan bir kaç örnek paylaşmak isterim.

Öncelikle gördüğüm kadarıyla hissetmeyi özlediğiniz bazı duyguları arıyorsunuz, bulamamanız sizi rahatsız ediyor. Psikolog falan değilim ama biraz depresesyon belirtisi gibi gördüm. O yüzden çözüm direkt olarak bisikletin kendisinde olmayabilir, bunu bir gözden geçirmenizi tavsiye edebilirim. Arka arkaya bir kaç gece yatmadan 1-2 saat önce ayva soyup yerseniz mesela psikolojinizde hiç beklenmedik bir iyileşme görme ihtimaliniz olabilir.

Şu an 32 yaşındayım ve şöyle bir düşündüğümde hayatımın genel olarak en mutlu olduğumu düşündüğüm dönemi muhtemelen lise 1 ve lise son dönemiydi. Lise 2'deyken mesela ailemin zoruyla sınava hazırlanmak için basketbol oynamayı bırakmıştım, her anlamda başarısızlıklar yaşamaya başlayınca sonraki sene ailemden habersiz basketbola döndüm tekrar ve üniversite sınavında da benden hiç beklenmeyecek bir başarı elde ettim. Neticede benim yaşadıklarımdan çıkardığım sonuç öncelikle hayatındaki bir şeyler için başarı kovalarken sevdiğin şeyleri yaptığın zamanını kısıtlamak en büyük hataların başında geliyor. Ayrıca insan lisedeki mutluluk seviyesini hayatının geri kalanında zor elde ediyor (veya edemiyor). Bunu da yanlış anlamayın, oğlum doğduğunda yaşadığım mutluluğu tarif edecek bir şey olduğunu zannetmiyorum, bahsettiğim genel olarak hissettiğim mutluluk seviyesi. Yani bugün hiç bişey yapmadan bir koltukta otururkenki halimle lisede hiç bişey yapmadan bir koltukta otururkenki halimi kıyaslıyorum.

Son olarak da motivasyonu nasıl tekrar edinebileceğinizle ilgili düşüncemi paylaşayım. Ben de liseden sonra bir süre sonra bocaladıktan sonra o dönemde yaşadığım genel mutluuk ve kafa rahatlığı seviyesine bir daha asla ulaşamayacağımı kabul ettiğimde bazı problemler kendiliğinden çözüldü ve bir tık refaha ulaştım. Sonrasında da eskiden yapmaktan çok keyif aldığım bazı şeylerin artık eskisi kadar keyif veremeyebileceğini kabullendim. Örneğin o zamanlar deli gibi dinlediğim bazı şarkıların şu an midemi bulandırıyor olması gibi. İnsan büyüyor, gelişiyor, tecrübeler ediniyor; sonuçta da değişiyor. Değişimden korkmamak lazım, belki de bisiklet insanı değilsinizdir. Curling de güzel spor, izlemek beni rahatlatıyor, siz de farklı şeyler deneyip aradığınıza benzer duygular bulabilirsiniz belki.

Hayatınızı benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Genel olarak stabil bir ruh halim olsa da kış sezonunda grip olur gibi depresif bir ruh haline giriyorum ve bahar sezonu ile üstümden atıyorum, bir psikolog ile görüşsem yararlı olacak gibi. "Neticede benim yaşadıklarımdan çıkardığım sonuç öncelikle hayatındaki bir şeyler için başarı kovalarken sevdiğin şeyleri yaptığın zamanını kısıtlamak en büyük hataların başında geliyor." cümlenize kesinlikle katılıyorum, kimse bana bunu söylememişti ve yaşayarak anlamak benim için biraz zor oldu. Tabi insan çoğu zaman iş işten geçtikten sonra içinde bulunmuş olduğu durumu kavrayabiliyor, yapacak bir şey yok. Ailenize ve size uzun ve mutlu ömürler diliyorum 🙂

Lise dönemimin rahatlığı ve enerjisini bir daha yaşayamayacağımı her ne kadar kabullensem de içimde halen daha kabullenemeyen bir yer var ve büyük ihtimalle bisiklet hakkında hissettiklerimi de etkiliyor. Zaman insanı hiç tahmin edemeyeceği bir şekilde değiştiriyor, değişime mecbur bırakıyor. Değişime kolay adapte olan bir yapım var ancak özellikle son 3 yıl içinde bir kaçı haricinde beraberinde gelen her değişim hayatımda olumsuz sonuçlara yol açtı, değişimden kaçmaya başladım, ancak değişimden kaçmak bir şey değiştirmeyecek. Hayatıma pozitif şeyler katacak değişimler yapacağım. Hiç değilse yapmaya çalışacağım. Yazdıklarınız için teşekkür ederim
 
Yani tabi herkesin motivasyon kaynağı, hayat felsefesi farklıdır ama ben kendi hayatımdan bir kaç örnek paylaşmak isterim.

Öncelikle gördüğüm kadarıyla hissetmeyi özlediğiniz bazı duyguları arıyorsunuz, bulamamanız sizi rahatsız ediyor. Psikolog falan değilim ama biraz depresesyon belirtisi gibi gördüm. O yüzden çözüm direkt olarak bisikletin kendisinde olmayabilir, bunu bir gözden geçirmenizi tavsiye edebilirim. Arka arkaya bir kaç gece yatmadan 1-2 saat önce ayva soyup yerseniz mesela psikolojinizde hiç beklenmedik bir iyileşme görme ihtimaliniz olabilir.

Şu an 32 yaşındayım ve şöyle bir düşündüğümde hayatımın genel olarak en mutlu olduğumu düşündüğüm dönemi muhtemelen lise 1 ve lise son dönemiydi. Lise 2'deyken mesela ailemin zoruyla sınava hazırlanmak için basketbol oynamayı bırakmıştım, her anlamda başarısızlıklar yaşamaya başlayınca sonraki sene ailemden habersiz basketbola döndüm tekrar ve üniversite sınavında da benden hiç beklenmeyecek bir başarı elde ettim. Neticede benim yaşadıklarımdan çıkardığım sonuç öncelikle hayatındaki bir şeyler için başarı kovalarken sevdiğin şeyleri yaptığın zamanını kısıtlamak en büyük hataların başında geliyor. Ayrıca insan lisedeki mutluluk seviyesini hayatının geri kalanında zor elde ediyor (veya edemiyor). Bunu da yanlış anlamayın, oğlum doğduğunda yaşadığım mutluluğu tarif edecek bir şey olduğunu zannetmiyorum, bahsettiğim genel olarak hissettiğim mutluluk seviyesi. Yani bugün hiç bişey yapmadan bir koltukta otururkenki halimle lisede hiç bişey yapmadan bir koltukta otururkenki halimi kıyaslıyorum.

Son olarak da motivasyonu nasıl tekrar edinebileceğinizle ilgili düşüncemi paylaşayım. Ben de liseden sonra bir süre sonra bocaladıktan sonra o dönemde yaşadığım genel mutluuk ve kafa rahatlığı seviyesine bir daha asla ulaşamayacağımı kabul ettiğimde bazı problemler kendiliğinden çözüldü ve bir tık refaha ulaştım. Sonrasında da eskiden yapmaktan çok keyif aldığım bazı şeylerin artık eskisi kadar keyif veremeyebileceğini kabullendim. Örneğin o zamanlar deli gibi dinlediğim bazı şarkıların şu an midemi bulandırıyor olması gibi. İnsan büyüyor, gelişiyor, tecrübeler ediniyor; sonuçta da değişiyor. Değişimden korkmamak lazım, belki de bisiklet insanı değilsinizdir. Curling de güzel spor, izlemek beni rahatlatıyor, siz de farklı şeyler deneyip aradığınıza benzer duygular bulabilirsiniz belki.
Selamün Aleyküm hocam, o kadar güzel yazmışsınız ki anlatamam. Belirli şeyler belirli zamanlarda mutlu ediyor bazen, 19-20'li yaşlarda bir tane giriş seviyesi ve v frenli dağ bisikletim vardı. Üzerinden saatlerce inmezdim, hani ama öyle böyle değil. O zaman ki bisiklet zevkim şu anda yok, 3500 kilometre gezdim o dağ bisikletim ile ve o zamanlar donanım vesaire hiçbir bilgim yoktu. Sadece sürüyordum, şimdi hatrı sayılır bir bisikletim var ama o tadı vermiyor.

Kişisel görüşüm bazen akışa bırakmak gerekiyor, insan değişiyor. Bazı gerçekleri kabul etmek gerekiyor galiba, sürekli eskiyi aramak insanı yorabiliyor.
 
Geri