Marmara'dan Ege'ye; Yollardan Öze Yolculuk-Ağustos 2017

gezgino28

Edirne-Kudüs turu
Kayıt
15 Şubat 2016
Mesaj
390
Tepki
678
Yaş
44
Şehir
Afyon
İsim
vizesizgezgin
Başlangıç
1991—92
Bisiklet
Bianchi
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Oncelikle tebrik ediyorum kendini astigin icin ve turu tamamladigin icin..ayni ilceden oldugumuzu goruyorum ve resminden de az cok cikardim seni..bugun yarin cikarim onune :) ise giderken daha bu sabah yanimdan gectin
 
  • Beğen
Tepkiler: bayrakmustafa
Scudo

atakan123

Üye
Kayıt
22 Mart 2015
Mesaj
29
Tepki
15
Yaş
33
Şehir
Manisa
İsim
Atakan
Bisiklet
Dahon
Ağaçlar, sanki sonsuzmuş gibi olan yollar , şehirden uzaklaştıkça güzelleşen insanlar, meyveler, rüzgar, denizin güzel kokusu, güneşin teninizi ısıtması, sizinle oynaşan sizi gıcık eden sinekler, açlık, sususuzluk, ter ve yine doğada olmanın verdiği sayısız sonsuz mutluluğa kavuşturacak nesneler. Bir bulut gibi yaklaştığınızı düşündüğünüz yaşamın anlamı, tura çıkmadan da sizin yazınıza ve paylaştıklarınızla bunların hissetirdiniz bize teşekkür ederiz.
 
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@FRKEMRE

@Ahmet Bag

@atakan123

İlgiyle okuduğunuz ve yorum yazdığınız için çok teşekkür ediyorum sizlere. Bisiklet turları zamanı yakalamak için harika fırsatlardır bence. Benzer duyguları paylaşmanın lezzeti de paha biçilemez. Teşekkürler...

@vizeli gezgin

@vizeli gezgin

Vize küçük bir ilçe ama maşallah bisikletçisi çok :)
Sabahları genelde Anadolu lisesine çıkıyorum, yollarda görüşmek dileğiyle...

7.Bölüm: Ezine Peyniri, Assos ve Deniz
Hedef: Ahmetçe Sahili- Şamata Kamping
Bayramiç’te bir pansiyon odasında saat 8 gibi uyanıyorum. Dingin ve serin bir Ağustos sabahı. Balkonumdan bu küçük ve şirin Çanakkale ilçesini seyrediyorum. Bir yandan da televizyondan haberleri takip ediyorum. Ülke gündemi her zamanki gibi yoğun ve sıkıcı. Aman Allahım, bu yolculuğa çıkmasam belki de çıldıracaktım!
Kahvaltı yapmadan çıkıyorum yola. Yol zaten düz ve 20 km. sonra Ezine’de kahvaltı molası vereceğim. Su ve hurma beni idare eder. Yol, adeta bu tokgözlü tavrımı ödüllendirircesine karşıma bir manav çıkarıyor. Bu karşılaşma sayesinde hiç tatmadığım bir meyveyle tanışıyorum: Bayramiç Beyazı. Sadece bu yöreye ait bir tür, tüysüz ve sulu şeftali bu meyve. Bu nefis meyveyi yerken bir yandan da bu manav ailesiyle sohbet etmek…İşte yolun sunduğu güzellikler…
Saat 12’ye doğru Ezine’ye varıyoruz varmasına ama hayal kırıklığı yaşıyoruz. Altyapı çalışması var ve her yer çukur, toz, duman. Bisiklet sürmek bir yana yürümek bile zor. Fakat burada kahvaltı yapmaya mecburum. Gitmem gereken çok fazla yol var ve hava çok sıcak. Esnafa kahvaltı yapılacak güzel bir mekân soruyorum. Bir yer tarif ediyorlar, anladığımı sanıyorum; ama yarım saatlik arayıştan sonra bulabiliyorum. Bir esnaf lokantası burası da ve çok fazla inşaat tozu çekiyor. Neyse ki mekânın sahibi abla benimle ilgileniyor ve içerde güzel bir masada oturuyorum. Orada yaptığım kahvaltıda aklımda kalan iki şey var: Tadına doyamadığım zeytin ve Ezine peyniri. Zaten bu mekânı tarif eden teyzelerden biri “Buranın peynirini bir kez yersen bir daha buradan gitmek istemezsin.” demişti. Kasaba için aynı şeyi söyleyemem ama bu mekândan ayrılmak istemiyorum, özellikle de bu sıcakta. Sürekli gelip giden işçiler, lokantacı ablanın çalışanlarla diyalogları benim için harika gözlem malzemeleri.
Lokantacı ablanın kayınbiraderi de bisikletçiymiş ve 50’li yaşlarda olmasına rağmen uzun turlara çıkıyormuş. O bisikletçiyle tanışmak için tarif edilen markete gidiyorum ama kendisini göremiyorum, oğlu benimle ilgileniyor, soğuk su ve ayran ikram ediyor. Güzel dileklerle uğurluyor beni.
Saat öğleden sonra 2’yi geçiyor ve hava hala çok sıcak. Bu küçük Çanakkale ilçesini daha iyi tanımak istiyorum. İstanbullu’yu bir cami avlusuna emanet edip çarşıda dolanıyorum. Tarihi bir çınar altı kahvesinde soğuk limonata içiyorum. Sonunda tüm bu oyalanmalar meyvesini veriyor ve defterime bir şiir daha yazıyorum:

“…Sanki şu tepenin ardından sen çıkacaksın,
Sanki her susadığımda,
Seni içeceğim,
Serinsin, gölgesin,
Yakan güneşe inat,
Sanki tutuversen ellerimden,
Kanatlanıp uçacağım ardından…”

Şiir yazıldığına ve öğlen sıcağı atlatıldığına göre artık yola koyulma zamanı. Güneş kremi sürünüp rotamı belirledikten sonra ayrılıyorum bu insanları güzel ama yolları bozuk kasabadan.
Yaklaşık 20 km. pedalladıktan sonra ilk hedefim olan Ayvacık ilçesine varıyorum. Yollar temiz, düz ve sakin. Dik tepeler beni zorluyor; ama o tepeleri aşmanın da bir ödülü var elbette: Buz gibi taze karadut suyu. Ayvacık’tan sonra yollar pürüzleniyor, mıcırlaşıyor ve vakit de giderek daralmakta. Beni bir telaş sarıyor. Acaba güneş batmadan kamp alanına varabilecek miyim? Yoksa bu ıssız dağ başlarında kurda kuşa yem mi olacağım? İşte bunlar hep yeni yolların o tatlı telaşlı duyguları. Bu telaş vücudumdaki adrenali artırıyor ve ben giderek daha da acele ediyorum, pedallara daha bir hırsla asılıyorum.
Saat 7 gibi çıkışlar bitiyor ve artık sert inişler başlıyor. Ancak dikkatli olmalıyım, bilmediğim bu yollar hiç beklemediğim sürprizlere gebe olabilir. İşte bir anlık boşluğa düşmenin sonucunda az daha takla atıyordum! Saatte 40-45 km. hızla gidiyordum ve tarihi Assos antik kentinin girişini kaçırmayayım derken derin çukura düşmekten son anda kurtulabildim.
Kendimi toparlayıp dikkatimi tamamen yola verdikten 5 dakika sonra neredeyse 10 km.lik bir inişin ardından denizle buluşuyorum. İşte büyük buluşma! Güneşin batmasına yarım saat var ve ben sonunda denize varabildim. Durup dinleniyorum, şükrediyorum, sağ salim bu manzarayı görebildim. Tarifsiz, kelimelere sığmayan bir manzara bu ve onun içimde yarattığı huzur da anlatılamaz…
Sahil yolundan ağır ağır ilerliyorum, karşıma oteller, lokantalar, kamp alanları çıkıyor, yol giderek kalabalıklaşıyor. Hiçbir kampingi beğenmiyorum ve internetten gördüğüm Şamata Kamping’te konaklamaya karar veriyorum. Çadırımı harika deniz manzarası olan bir yere kuruyorum. Kamp lokantasında biraz pahalı da olsa, şimdi adını hatırlayamadığım, taze ve lezzetli balıklarla bugünümü ödüllendiriyorum. Km. saati bugün 70 km. pedal çevirdiğimi söylüyor. Yorgunum ama yine de kamp çalışanlarıyla ve çadır komşularımla çay içip sohbet etmeden günü bitiremem. Birbirimizle hikâyelerimizi paylaşıyoruz, birbirimizin zihninde çok küçük de olsa yer kaplıyoruz, birbirimizin yüreğine dokunuyoruz…
Gece yarısına doğru çadırıma çekiliyorum. Dalgaların ve rüzgârın tatlı ninnisi eşliğinde, içimde sonsuz bir huzurla derin bir uykuya bırakıyorum yorgun bedenimi, yüzümde hep belli belirsiz bir gülümseme…
IMG_20170818_143456.jpg IMG_20170818_180801.jpg IMG_20170818_193037.jpg IMG_20170818_201827.jpg IMG_20170818_232816.jpg IMG_20170818_233205.jpg
IMG_20170818_101627.jpg IMG_20170818_104226.jpg IMG_20170818_125023.jpg IMG_20170818_143456.jpg
Devamı kesinlikle gelecek…

8.Bölüm: Selam Olsun Zeytin’e, Kazdağı’na, Dostlara
Hedef: Ayvalık

Gün doğmadan uyanmak ve sabahın o huzur verici sessizliğini, o rahatlatıcı serinliğini, o dinlendiren sakinliğini yaşamak… Yaşamak ki basitçe ama tamamen insanca yaşamak…

Harika bir gün, çadırımı toplayıp duşun altında yıkıyorum. Eşyalarımı topladım, yollanmaya hazırım. Fakat önce bu güzel denizin tadını çıkarmalıyım. İskeleden yürüyüp denize giriyorum ve çarşaf gibi durgun, berrak ama biraz da serin Ege denizinin keyfine varıyorum. Yarım saat yüzdükten sonra çıkıyorum, enerjimi burada çok fazla harcamak istemiyorum, daha gidecek onlarca km. yolum var.

Saat 8 gibi asılıyorum pedallara. Zeytin ağaçlarıyla çevrili, sakin sahil yolundan aheste aheste gidiyorum. Henüz kahvaltı etmedim. Ciddi ciddi acıkınca, öğlen vakti kahvaltı yapmayı planlıyorum.

Anayola bağlandıktan sonra yolun kalabalığı ve tehlikesi artıyor. Emniyet şeridine bilinçsizce yapılan kaldırımlar yolu daraltıyor ve hızımı olumsuz etkiliyor. Edremit sınırını geçtim, artık sıcaklık da açlığım da giderek artıyor. Artık Kazdağı da görünüyor, yani mitolojik İda Dağı. Burası Edremit, yani Sabahattin Ali’nin “Hasan Boğuldu” hikâyesinin geçtiği yer. Gördüğüm her şey zihnimde çağrışımlar zinciri oluşturuyor. Hayal gücümü tamamen serbest bırakıyorum. İçimde rengârenk bir cümbüş; anılar, dizeler, şarkılar, hayaller ve sevdicek…

Anayol trafiğinden sıkılıp bir yan yola sapıyorum ve hiç beklemediğim bir anda karşıma Altınoluk Öğretmenevi çıkıveriyor. Saat henüz 11 ve daha 25 km. kadar ilerleyebildim, 1 saat daha sürmeyi planlıyordum fakat yol üstünde başka öğretmenevi olmadığını anlayınca burada kahvaltı yapmaya karar veriyorum. 15 liraya güzel bir kahvaltı yapıp bol bol çay içiyorum. Yaklaşık 2 saat orada oyalandıktan sonra yeniden yola koyuluyorum. Güneş yakıyor, ama 50 faktör güneş kremi beni olabildiğince koruyor. Sık sık gölgede su molası veriyorum. Derken Akçay yakınlarında bir cami bahçesinde 1 saatlik bir mola veriyorum. Yanıma gelen topal bir kediyi seviyorum; ama onun için bir şey yapamadığım için üzülüyorum. Yeni bir şiir kitabına başlıyorum: İbrahim Tenekeci-Görmeden Ölmek. Gün boyu içimde biriken ilham tanelerinden bir şiir inşa etmeyi deniyorum:

“Yolda çocuklar var,
gülüşlerinde sen…
Yolda kadınlar var,
bakışlarında sen…
Yolda insanlar var,
vicdanlarında sen…”

Yol üstünde bisikletin sorunlu arka tekerleğini bir tamirciye daha gösteriyorum. “Jant yamulmuş.” diyor, çırak çocuk. Canım sıkılıyor; ama “Olsun ”diyorum, “Her şeye rağmen bu yolculuğu tamamlayacağım!”

Bir çay bahçesinde mola veriyorum, ham üzümlerin suyundan yapılan Koruk suyunu içiyorum. Güre sahilinde gezinirken karşıma bir müze çıkıyor: Sarıkız Kazdağı Etnografya Galerisi. Hemen içeri giriyorum. Müzede; Sabahattin Ali’den, Tuncel Kurtiz’e kadar bir şekilde yolu Edremitten geçen ünlülerin balmumu heykelleri; Kazdağlarının coğrafi ve tarihi özelliklerini anlatan görseller; zeytinciliğin tarihi, yöresel kıyafetler gibi pek çok değer sergileniyordu. Böyle bir müzeye rastladığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Birkaç küçük hediyelik eşya alıp müze müdürü ile lafladıktan sonra İstanbullu ile buluşup yeniden yollanıyoruz.

Saat 4’ü geçti, hızlanmam lazım, daha gidecek 30 km.’den fazla yolum var, diyerek tempoyu artırıyorum. Bu güzel turistik beldelerin tadını çıkaramadan ilerliyorum. Bir seyyar satıcıdan taze incir alıyorum, öğle yemeği niyetine yiyip enerjimi tazeliyorum. Şimdi artık hızlanabilirim. Altınkum ve Bahçelievler’i geçip Ayvalık yoluna giriyorum. Bir yokuşta çelik bisikletiyle ilerlemeye çalışan bir dayıya yoldaşlık ediyorum, düzlüğe gelene kadar onun hikâyesini dinliyorum, fikirlerine hak verip dertlerine ortak oluyorum. Yol üstünde çokça karadut suyu satılıyor. Bol bol içiyorum. Yokuşlar bitince rüzgârı da arkama alıp saatte yaklaşık 50-60 km. hızlarla Ayvalık’a giriş yapıyorum.

19 Ağustos akşamını 85 km. ile tamamladım. Ayvalık’ta çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım beni 2 gün 2 gece misafir ediyor. İlerleyen günlerde, Ayvalık’ı birlikte gezeceğiz. Buradan ona selam olsun. Eyvallah…

Devamı gelecek evelallah…

IMG_20170819_071655.jpg IMG_20170819_144252.jpg IMG_20170819_145620.jpg IMG_20170819_152517.jpg IMG_20170819_182605.jpg IMG_20170819_184329.jpg IMG_20170819_190635.jpg IMG_20170819_192932.jpg IMG_20170819_202333.jpg
 
Kayıt
21 Mayıs 2017
Mesaj
1
Tepki
1
Yaş
46
Şehir
Lüleburgaz
Tebrikler Yasin Hocam Tur kadar anlatımın da çok başarılı. Şimdiden Yaz hayali kurdurdun bizlere
 
  • Beğen
Tepkiler: Barça Bike
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
9. Bölüm: Keşke Hep Denize Çıksa Yollarımız
Hedef: Aliağa

Ayvalık’ta 2 harika gün. Sarımsaklı plajında deniz keyfi, Cunda Adası’nda kahve keyfi, Ayvalık çarşısında tost, lor tatlısı ve koruk suyu keyfi… O tarih kokan, daracık sokaklardan tekrar tekrar geçtim, bazen kayboldum, bazen mekânlar çok tanıdık geldi. 2 gün 2 gecede Ayvalık’a doydum.

Ve artık yola çıkma zamanı geldi. 22 Ağustos sabahı kaldığım evin “ananesi”nin hayır dualarıyla yola çıkıyorum. Düz, geniş ana yolda 20 km. kadar yol aldıktan sonra İzmir sınırını geçip bir cami avlusunda mola veriyorum ve yanımdaki damla sakızlı kurabiyelerle irice, nefis şeftaliyi mideye indiriyorum. Yola koyulup biraz daha pedallayınca Dikili ilçesine varıyorum. Hemen öğretmenevini bulup güzel bir kahvaltı yapıyorum. Aynı zamanda kitabımı da okuyarak hem bedenimi hem de zihnimi besliyorum. Sonra çayımı içerken şu dizeler kalemimden yazıya dökülüyor:

“Birgün yollar sana kıvrılacak,
denizler sende bitecek,
rüzgarlar seni dinecek,
Ben, yollarının denize çıktığı rüzgarlı şehirlerde,
bekleyeceğim seni…”


Dikili’den Çandarlı’ya hareket ettiğimde öğlen sıcağı hala yakıcıydı. Buna bir de yokuşların giderek artması eklenince sık sık su molası vermek zorunda kalıyorum. Issız ve çorak tepelerin arasından geçerken küçük bir köy kahvesinde mola veriyorum. Kahveyi bir kadın işletmekte ve bana nefis bir Türk kahvesi ikram ediyor.

Yenilenip tekrar asılıyorum pedallara. Derken kısa bir süre sonra küçük, şirin bir sahil kasabası olan Çandarlı’ya varıyorum. Hala dimdik ayakta duran Çandarlı Kalesi etkileyici. Fakat fazla vaktim yok, gitmem gereken 30 km.’den fazla yol var ve güneşin batmasına 3 saat kalmış.

Bölünmüş İzmir yoluna çıkana kadar oldukça zorlanıyorum. Yol dar, trafik yoğun ve en kötüsü de rüzgâr karşıdan esmekte. Ancak ben kararlıyım, ne olursa olsun bu yolculuğu tamamlamalıyım. Fakat tam da şimdi sağlam irademi sorgulamama neden olan bir şey gerçekleşiyor. Yolculuğumda ilk defa iç lastiğim patlıyor. Hedefime yaklaşık 10 km. var. Önce sakinliğimi koruyorum. Vaktim var, tamir çantam eksiksiz ve karşıda da bir benzin istasyonu var. Ama en önemli şey eksik: Tecrübe. Daha önce hiç patlayan lastiğimi yamalamadım ya da değiştirmedim.

Sakince işe koyuluyorum ama daha ilk adımda tıkanıyorum. Dış lastiği janttan ayıramıyorum, çünkü levyem plastikten yapılmış ve biraz zorlayınca kırılıyor. Hiçbir şey yapamayınca içimi çaresizlik duygusu kaplıyor. Kendime kızıyorum, neden daha önce lastik değiştirmeyi öğrenmediğimi sorguluyorum. Daha önce birçok kez lastiğim patlamıştı ama ben sürekli tembelliğime şu bahaneyi bulmuştum: “Tamirciler de para kazansın.” Şimdi bunları yazarken bile utanıyorum; fakat yapacak bir şey yok, o otobüs durağında yarım saat uğraştıktan sonra yenilgiyi kabulleniyorum. Lastiği şişirip yola devam ediyorum ve karşıma çıkan ilk insana lastikçi soruyorum. Şükür ki 5 km. ilerideki köyde tamirci olduğunun müjdesini alıyorum. Neyse ki yol temiz asfalt, karanlığa çok var ve az bir yolum kaldı.

Yenişakran’da tamir işlerini hallettikten sonra tam yol pedallıyorum. Aliağa girişinde asfaltlama çalışmaları var ve bir anda kendimi yeni dökülmüş, sıcak asfaltın içinde buluyorum. Bu sefer iki lastik birden patlıyor. Neyse ki hedefime vardım ve artık yolculuk da bitmek üzere. Zaten bu acemiliklerle daha fazla yol alamam.

Geceyi bir kumsalda geçireceğim. Çadır kurmak yasak olarak görünse de herkes rahat rahat kamp yapıyor bu kumsalda. Hava çok rüzgarlı, bir ağacın dibine çadırımı güzelce kuruyorum. Bir kafede yemek yiyip kendime geldikten sonra çadırıma dönüp gecenin ve yolculuğun finalinin tadını çıkarıyorum. Yarın İzmir Banliyösü ile merkeze gideceğim ve Karabağlardaki akrabalarımın yanında kalacağım.

Bu son günde 95 km. yol aldım. Yorgunum ama daha çok mutluyum. Gece giderek zifirileşiyor, dalga sesleri, rüzgar uğultularıyla ürkütücü bir ahenk oluşturmakta, karşı kıyıda şehrin ışıkları giderek daha fazla parlıyor, ben biraz üşüyorum ve giderek kapanan gözlerim yeni turların, yeni rüyaların büyülü kapısını aralıyor.

Yol arkadaşım İstanbullu ile birlikte Ayvalık'tan çıkarken...

IMG_20170822_074933.jpg IMG_20170822_074945.jpg IMG_20170822_075050.jpg

Kim bilir, belki birgün devamı gelir...

IMG_20170822_091359.jpg IMG_20170822_130238.jpg IMG_20170822_155413.jpg IMG_20170822_160153.jpg
 

pedalterapi

Daimi Üye
Kayıt
24 Ekim 2017
Mesaj
252
Tepki
1.149
Yaş
38
Şehir
ankara
İsim
erhan erdem
Bisiklet
Carraro
Zevkle okudum. Hepimizin, tüm turcularin, her zaman vardigimiz ortak sonuç şu ki: önemli olan yolda olmak.

Ayağına kalemine sağlık hocam ama ilk fırsatta gidonu duzelttirmeniz gerek :))
 
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Kayıt
20 Kasım 2017
Mesaj
6
Tepki
5
Yaş
44
Şehir
KONYA
İsim
Levent
Bisiklet
Corratec
Çok güzel ağzına ve yüreğine sağlık Çadırın husky Blum sanırım tek kişilik cadır olarak görebildim eğer öyleyse Çadır için değerlendirme yapabilirmisiniz nisan 2018 de 2400 km bir tur planım var ve onun içinbiraz yükümü hafifletmem gerek
 
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@ÖzgürLevent
Teşekkürler, Husky çadırım için şunları söyleyebilirim: Eğer çok şey beklemezseniz, bu çadır iş görür. Kurması ve toplaması bazen onar dakikanınızı alabilir, fakat bisiklet üstünde taşıması çok pratik, 1 kg. kadar ağırlığı var, eğer boyunuz 1,75'i geçiyorsa size dar gelecektir. Genel olarak pratik ve ucuz (150 TL.civarında) olduğundan önerebilirim.
 

five

Part time turcu
Kayıt
29 Temmuz 2005
Mesaj
1.453
Tepki
3.960
Yaş
52
Şehir
İstanbul-Bostancı
Başlangıç
1995—96
Bisiklet
Diğer
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Barça Bike güzel turunuz için tebrik ediyorum. Turu paylaşımınızı da çok beğendiğimi söylemeliyim. Biraz daha fotoğraf olabilirdi sadece... :)

Kazasız ve keyifli turlar

five
 
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@five Teşekkürler, arşivimden birkaç resim daha paylaşayım öyleyse:

Aliağa'ya girerken,
IMG_20170822_192751.jpg IMG_20170822_192947.jpg

Aliağa halk plajı,
IMG_20170822_193957.jpg

Aliağa halk plajına kurdum çadırımı,
IMG_20170822_203013.jpg


Karşısı sanayi bölgesi,
IMG_20170823_074534.jpg IMG_20170823_080228.jpg


Sahibi 50 bin lira versek satmazmış!
IMG_20170823_132502.jpg

İzmir Bisiklet, sağolsunlar, çok yardımcı oldular...
IMG_20170823_150701.jpg

İzmir Kordon muhteşem...
IMG_20170823_173117.jpg IMG_20170823_173444.jpg IMG_20170823_173849.jpg
 
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@Yunus EROL

@cenkpasha

teşekkürler, nice güzel turlara...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serdal Apardım

ulsbyrm

Aktif Üye
Kayıt
1 Şubat 2018
Mesaj
123
Tepki
142
Yaş
46
Şehir
izmir
İsim
ulaş bayram
Bisiklet
Cube
tek başına iyi cesaret etmişsiniz ve güzel bir tur olmuş tebrikler.bence uzun turlar tek başına yapılmamalı.yol hali insanın başına ne geleceği belli olmaz.bir turda benim tansiyon hareketlenmişti.üç kişiydik.geride kaldığımı anladı arkadaşlar ve hemen müdahale ettik.tek başıma olsaydım işim zordu.bu arada fotolar da anlatım da çok güzel.tebrikler tekrar.

@cenkpasha işte bu adam yardım etmişti bu arada :)
 
  • Beğen
Tepkiler: KuzeydenGaliba
Kayıt
30 Mayıs 2017
Mesaj
36
Tepki
259
Yaş
32
Şehir
Kırklareli
İsim
Yasin GEDİK
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Sedona
Bisiklet türü
Şehir - Tur
@ulsbyrm Teşekkürler, tek başına uzun yola çıkmak ciddi bir risk fakat insan bazen yeni şeyler keşfedebilmek için risk almak istiyor...:)
 
  • Beğen
Tepkiler: Seyha07 ve ulsbyrm