"Sanayileşmenin Gizli Tarihi" diye bir kitap var değerli bir üniversite hocasının paylaşımında görüp almıştım. Baştan sona okuyup önemli kesitlerini txt dosyasına toplamıştım. "ne alaka bu şimdi?" derseniz, o kitaptan konumuzla ilgili can alıcı birkaç kesiti paylaşıyorum. Bu kitaptan öğrendiklerime dayanarak ve ülkemizin şu anki ciddi ekonomik mücadele sürecinde sırf kendi isteklerini, tüketim ihtiyacını, alışveriş tutkusunu, yani sadece "kendini" düşünerek devletinin "ithal ürünlere getirdiği vergi politikasını" sebebini anlamadan ve düşünmeden tamamen kendi alışverişini-tüketimini düşünerek eleştirenleri en içten duygularıma kınıyorum. Uzattığım için özür dilerim.
[Ekonominin bir bilim dalı olduğunu ve kişilerin beyniyle değil toplu bir devlet aklıyla bilimsel-stratejik yöntemler kullanılarak işletilmesi ülke ekonomisinin gelişmesi için mecburi olduğunu bu kitap vesilesiyle artık biliyorum ve bunu her akıllı ve insaflı vatandaşın anlaması gerektiğini ve bizim gibi avam tabakanın ekonomi hakkındaki serzenişlerinin genelde %90 oranında "boş yapmaktan" öteye geçmediğini düşünüyorum. Aşşağıdakiler anlayan herkes için "anlayana sivrisinek saz ..." kabilinden yeterlidir. Daha fazlası için gerçekten öğrenmek, okumak isteyenlere özelden txt dosyasını yollarım. ]
Buyurun kitaptaki o can alıcı kesitler, baya vaktimi alsa da konuyla yakından ilgili kesitleri tarayıp anahtar ifadeleri koyu renk yaptım:
10. sf
Başkan Park ihtiraslı Ağır ve Kimyasal Sanayileşme (AKS) programını 1973'te başlattı. İlk çelik fabrikası ve ilk modern tersane üretime başladı. İlk yerli tasarım otomobiller (büyük ölçüde ithal edilmiş parçalar kullanılarak) üretim hatlarından çıktı. Elektronik, makine, kimya ve diğer ileri endüstrilerde yeni firmalar kuruldu. Bu dönemde, ülkenin kişi başına düşen geliri dolar cinsinden 1974 ile 1979 arasında olağanüstü biçimde beş kattan fazla arttı. Park'ın hayal olduğu düşünülen
10. sf (2)
Ülkenin ekonomik kalkınma saplantısı, eğitimimizde yansımasını tam olarak gösterdi. Yabancı sigara içenleri bile açığa çıkarmanın vatanseverlik görevimiz olduğunu öğrendik. Ülke ihracattan kazandığı her kuruş dövizi daha iyi endüstrilerin geliştirilmesi için makine ve diğer girdilerin ithalatında kullanmaya ihtiyaç duyuyordu. Değerli yabancı paralar, ülkenin fabrikalarındaki ihracat savaşında çarpışan sınaî askerlerimizin kanı ve teriydi. Değersiz şeylerle bunları israf edenler 'vatan hainiydiler'
33. sf (2)
7 İthal ikâmeci sanayileşmenin gerisindeki fikir şudur: Geri kalmış bir ülke daha önce ithal ettiği sınaî ürünleri üretmeye başlar. Böylelikle, ithal edilen sınaî ürünleri kendi ürettiği mallarla ikâme eder. Bu amaca ithalatın gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları yoluyla sunî biçimde pahalılaştırılması veya yerli üreticilerin sübvanse edilmesiyle ulaşılır. Bu strateji 1930'larda pek çok Latin Amerika ülkesi tarafından benimsenmiştir. O dönemde gelişmekte olan
45. sf
ülke düzeyinde de görülmektedir.(Ortodoks neoliberallerin bizi inandırmak istediğinin tersine; İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana başarılı olan tüm gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamı başlangıçta korumacılık, sübvansiyonlar ve hükümet müdahalelerinin diğer türlerini kullanarak ulusalcı politikalar yoluyla başarıya ulaşmışlardır.
81. sf (2)
Hamilton, bu önlemleri on bir gruba ayırmıştır. Bunlar: (i) koruyucu vergiler (eğer modern terminolojiye çevrilirse, tarifeler) ; (ii) rakip ürünlerin yasaklanması veya yasaklara eşdeğer vergilendirme' (ithalat yasakları veya engelleyici tarifeler) ; (iii) 'sınaî imalâtta kullanılan malzemenin ihracatının yasaklanması' (endüstriyel girdiler üzerindeki ihracat yasakları);
101. sf
zahmetine katlanmıyoruz ve sorgulamaksızın, yaygın kabul gören bugünün zengin ülkelerinin serbest ticaret, serbest piyasa politikasıyla kalkındıkları söylencesini kabul ediyoruz. (Fakat tarih bize, neredeyse tüm başarılı ülkelerin kalkınmalarının başlangıç aşamalarında, ekonomilerini geliştirmek için korumacılığın, sübvansiyonların ve düzenlemelerin bir karışımını kullandıklarını söylüyor.)
25. sf
lerdi. Gelişmekte olan ülkeler için nadiren bir tercih sorunu olmuş olan serbest ticaret; bazen askeri güç de kullanılarak genellikle dışarıdan empoze edilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin büyük çoğunluğu, serbest ticarete dayanan politikalar benimsedikleri dönemlerde çok kötü performans sergilediler. Bu ülkelerin iktisadî performansları korumacılığın ve sübvansiyonların kullandığı dönemlerde çok daha iyiydi.