Scudo Sports

L'etape Türkiye by Tour de France - İstanbul 19-20 Ekim 2024

Bu kadar hesapsız iş mi olur ? Videoları izleyince gördüm toplu göç gibi nedir o öyle millet eline almış bisikleti . Çok yanlış olmuş.Seneye düzeltirler.Ama bu seferde başka bir şey yaparlar.
Cikmak isteyende cikamadi zaten cok tehlikeliydi bir anda on duruyor spd de oldugu icin mecbur cikmak isteyende eli ile cikarmak zorunda kaldi
Dun bir cok platformda , yaris icinde cok kaza oldugunu , dubalara dahi carpildigini bu yuzden bir cok arkadasin dustugunu anlatan yazilar okudum , kaza yapan tum arkadaslara cok geçmiş olsun , geçen sene de bu yarış ile ilgili bir cok sikayet ve serzeniş vardi ve trafik durumu , ambulansin gelmemesi yada cok gec gelmesi vs vs bu sene de görüldüğü gibi devam ediyor ve hiç bir onlem artışı olmamis sanki . Organizasyon icin o kadar ücret de ödenmesine rağmen halen kimsenin can güvenliğine dikkat edilmiyor. Biz birlik olmazsak bu tip olaylarla daha cok karşılaşırız. Bu sefer bari bunlari unutmayalım ve önümüzdeki sene yapılacak ayni organizasyonu protesto edelim , kimse katılmasın. Bu belki Organizasyon şirketlerine bir uyarı niteliğinde olur ve düzeltmeler görmeye başlarız. Bir yerden başlanması gerekmiyor mu artik , daha kaç kişi yaralanacak, maddi ve manevi kayiplar yasayacak ve belki daha kotu sonuclar olacak .
Hocam oncelikle haklisin fakat millet gercekten grup icerisinde surmeyi bilmiyor.Ani frenlemeler mi dersin saga sola kirmalar mi dersin hepsi vardi.Yerlerde islak olunca ve agresifte yarisanlar oldugu icin kazalar cok oldu.Yokusta bile gidonu saga sola atanlar oluyordu.Yalova Granfondoda ayniydi dumduz yolda fren sıkıyorlar 50km hizla zor durmustum adama giriyordum.Velhasil kelam katilan arkadaslarda dikkatsiz
 
Scudo
Norseman'e başvurmak için yüksek kriter karışılamanız şart değil. 100 kişi X-Tri etkinliklerinden topladıkları puanlarla , 75 kişi yarış birinci ya da ikincilikleriyle , 125 kişi de her sene kuraya girerek şansı ile girer. 10€ bir ücreti var kuranın, çıkmaz ve sonraki sene yine katılırsanız 2 çekiliş hakkınız oluyor. 2026 için IM Avusturya kaydım var ama 2027 ve sonrası için 2026dan itibaren ben de çekilişe katılacağım. Şansınız varsa "ha deyince katılırsınız" yani ama bitirebilir misiniz , o size bağlı.

Ironman (140.6 lar) her yarış sonrası Pazartesi günü sonraki senenin yarışını o yılın katılımcılarına açıyor. Bir miktar da indirim yapıyorlar ama açıkçası bir yarışa 1000$ + seyahat masrafları ödedikten sonra bir sonraki sene aynı yarışa bir daha katılmam. Genelde salı ya da çarşambadan itibaren de herkese açılıyor kayıtlar. Bu yıl Kopenhag yarışı 46 saatte tükenmiş. 2-3bin kişi arasında katılımcı alıyor, Hamburg'ta 2300 kişi yarıştık. Dünya şampiyonası için Kona'ya gitmek Norseman'e katılmaktan daha zor. Ya bir yarıştan slot kazanacaksınız, ya da 30.000$ lık slotu satın alacaksınız :) Bir diğer yol da, 10 yıl üst üste her yıl en az birer yarış bitirdiğinizde Loyalty programından sıraya yazılabilirsiniz. Sıranız gelirse katılmaya hak kazanırsınız.

Deveyle işim olmaz ama evet ben de extrem mesafelerin ve şartların hastasıyım ;)

Sırf instagramda hikaye paylaşmak için bile olsa haftada 15saat antrenman yapabilme disiplinini gösterene saygı duyarım. Zaten o adam iş hayatında da bu disiplini ile başarılı olur. Bahsedilen yarışlar , katılayım nasılsa biter tarzında yarışlar değiller. 10km lik koşuları tamamlayıp, 80 tane fotoğraf yayınlayanlarla karıştırmayın.
Ek olarak, kuraya ayrılan 125 slotun, %25'i Norveç'li sporculara ayrılmış. Bu %25'lik slotun en az %15'ini bayanlara veriyorlar, dediklerine göre Norseman'a bayan katılımcıların sayısını arttırmak istiyorlar.

Ayrıca, 46 slotta sponsorlar için ayırmışlar. Bunlarıda nasıl dağıttıklarını yazmışlar ama uzun sürer buraya yazması. :)

Ayrıca, Eidfjord sadece Norseman için değil, gidip gezmek Fjord'ları görmek içinde çok güzel bir yer. Yaşadığım yerden 2,5 saat kadar uzaklıkta. En son 3-4 sene önce arkadaşlarla yazın dağ yürüyüşü için gitmiştik. Bir kaç resim bırakayım :)

20210822_152355.jpgIMG_20210822_212021_785.jpgIMG_20210822_212021_832.jpgIMG_20210822_212021_855.jpgIMG_20210822_212021_873.jpgIMG_20210822_212021_897.jpg
 
Bir dönem o yarışlara katılmış birisi olarak yazıyorum, ultra maratonlar, uzun mesafe bisiklet turları gibi sınırları zorlayan yarışlara karşı bana göre son dönemlerde eleştirel bir bakış da yavaş yavaş ortaya çıkıyor gibi. İnsanlar artık “Gerçekten bu kadar zorlamaya gerek var mı?” diye sormaya başladı.

Ben de o dönemlerde “daha uzağa git, daha hızlı ol, daha çok dayan” gibi mesajların arasında yaşarken, bu motivasyonların bir noktadan sonra beni tükettiğini fark etmiştim aslında . Bir hedef uğruna uykusuz kalmak, aç gezmek, vücudu neredeyse çöküşün eşiğine getirmek… Bazen düşünüyorum: Bu gerçekten gelişim mi, yoksa modern dünyanın bize dayattığı bir başka performans yarışı mı?

Bir de şu var; fiziksel sınırları zorlamak elbette güzel bir şey, ama bu acıyı yüceltmek, “ne kadar perişan olduysan o kadar gururlan” anlayışı da sanki fazla yaygınlaştı. Sosyal paylaşım siteleri bu gönderilerle dolup taşıyor siz de görüyorsunuzdur. Artık bu yarışlar, kişisel bir keşif yolculuğundan çok, sosyal medyada paylaşılacak bir başarı belgesi gibi algılanıyor.

Boş zamanlarımız bile sanki “verimli” olmak zorundaymış gibi hissediyoruz. Keyif için bir yerlere bisiklet sürmek yetmiyor; yarışmalı, ölçülmeli, paylaşılmalı. Oysa bazen sadece durmak, nefes almak, bir ağacın gölgesinde oturmak bile fazlasıyla yeterli kanaatimce.

Elbette bu yarışlara katılan herkesin niyeti aynı değil. Ama bence insanın kendine dürüstçe şu soruyu sorması lazım: “Ben gerçekten bunu istiyor muyum, yoksa bir şeyleri ispatlama derdinde miyim?”
 
Bir dönem o yarışlara katılmış birisi olarak yazıyorum, ultra maratonlar, uzun mesafe bisiklet turları gibi sınırları zorlayan yarışlara karşı bana göre son dönemlerde eleştirel bir bakış da yavaş yavaş ortaya çıkıyor gibi. İnsanlar artık “Gerçekten bu kadar zorlamaya gerek var mı?” diye sormaya başladı.

Ben de o dönemlerde “daha uzağa git, daha hızlı ol, daha çok dayan” gibi mesajların arasında yaşarken, bu motivasyonların bir noktadan sonra beni tükettiğini fark etmiştim aslında . Bir hedef uğruna uykusuz kalmak, aç gezmek, vücudu neredeyse çöküşün eşiğine getirmek… Bazen düşünüyorum: Bu gerçekten gelişim mi, yoksa modern dünyanın bize dayattığı bir başka performans yarışı mı?

Bir de şu var; fiziksel sınırları zorlamak elbette güzel bir şey, ama bu acıyı yüceltmek, “ne kadar perişan olduysan o kadar gururlan” anlayışı da sanki fazla yaygınlaştı. Sosyal paylaşım siteleri bu gönderilerle dolup taşıyor siz de görüyorsunuzdur. Artık bu yarışlar, kişisel bir keşif yolculuğundan çok, sosyal medyada paylaşılacak bir başarı belgesi gibi algılanıyor.

Boş zamanlarımız bile sanki “verimli” olmak zorundaymış gibi hissediyoruz. Keyif için bir yerlere bisiklet sürmek yetmiyor; yarışmalı, ölçülmeli, paylaşılmalı. Oysa bazen sadece durmak, nefes almak, bir ağacın gölgesinde oturmak bile fazlasıyla yeterli kanaatimce.

Elbette bu yarışlara katılan herkesin niyeti aynı değil. Ama bence insanın kendine dürüstçe şu soruyu sorması lazım: “Ben gerçekten bunu istiyor muyum, yoksa bir şeyleri ispatlama derdinde miyim?”
Şahsen, bir şeyleri ispatlama derdine kaydığımı düşünerek yavaştan uzaklaştım koşu ve bisiklet ultralarından. Canım gerçekten isterse yaparım tekrar. Hatta normal yarışlar da cezbetmez oldu. Koşu kulübümüz yarışlara katılım ve ulaşım maliyetini karşılıyor ancak benim kafamda olay farklı bir yere geldiği için hiç katılma hevesi yok şu dönem.
 
Ek olarak, kuraya ayrılan 125 slotun, %25'i Norveç'li sporculara ayrılmış. Bu %25'lik slotun en az %15'ini bayanlara veriyorlar, dediklerine göre Norseman'a bayan katılımcıların sayısını arttırmak istiyorlar.

Ayrıca, 46 slotta sponsorlar için ayırmışlar. Bunlarıda nasıl dağıttıklarını yazmışlar ama uzun sürer buraya yazması. :)

Ayrıca, Eidfjord sadece Norseman için değil, gidip gezmek Fjord'ları görmek içinde çok güzel bir yer. Yaşadığım yerden 2,5 saat kadar uzaklıkta. En son 3-4 sene önce arkadaşlarla yazın dağ yürüyüşü için gitmiştik. Bir kaç resim bırakayım :)

Konu başlığından biraz saptık fakat Norseman özelinde ben de bir katkı yapayım. Yıllardır aşina olduğum fakat detaylarına tam hâkim olmadığım bir yarıştı; ta ki geçenlerde aşağıdaki videoya denk gelip izleyene kadar...

Videonun başında koşu bölümünden gözüme çarpan ve tanıdık gelen kısa bir kesit geldi; daha bu Temmuz'da çıkmıştık oraya ve güzel bir havada, yürüyerek çıkmak dahi kolay değildi. Kendi kedime "videoyu abartmak için veya bilmeden rastgele koydular herhalde orayı" dedim ve videonun sonuna kadar merakla o bölümü bekledim. Ve neredeyse ihtimal vermediğim, korktuğum başıma geldi; onca eforun, onca saatin sonunda orayı çıkmak geçmiş yıllarda ultra yarışlarda koşan ve bisiklet süren, triathlon da yapan benim için dahi inanılmaz geldi. Bu gerçekten hem fiziksel dayanıklılıkta hem de duygusal kararlılıkta bambaşka bir seviye...

Yarış o kadar zor ki belli bir zaman diliminde zirve çıkışının başlangıcına gelen ilk 160 kişiden biri değilseniz -havanın kararması ve dağın yüksekliğinden dolayı can sağlığınız için- koşuya düz bir rotada devam edip beyaz "finisher" t-shirtü almaya hak kazanıyorsunuz; zirvede bitirebilenler ise siyah "finisher" t-shirtü alıyor.

Uzun zamandır uykuda olan "limit" ve yarış iştahımı kabartabilen tek etkinliktir kendisi.


Yürüyüşteki veriler: (link)
 
Fotoğraflar neden daha çıkmadı ?
 
Fotoğraflar neden daha çıkmadı ?
Yücel ve ekibi ham haliyle atmaz genelde fotoları, seçim ve edit sonrası yayınlanır, tabi çok foto var, ondan zaman alıyordur
 
@Irfan Muhammed'i makina gibi yapmışsınız hocam tebrik ederim. :)

Finishte Muhammed'le yarışın analizini yaparken hocası olduğunuzu öğrendim.

İyi çalışmalar diliyorum.
Daha yolun başındayız, seneye neler neler olur göreceğiz. :kedicik:
 
Geri