Ürdün / Wadi Rum / Part 2
WADİ RUM
Öğlen 2 gibi yeni tanıştığım arkadaşlarla pedallamaya başladık.. istediğim şey de buydu ‘Tek git Beraber gez’..
Bu turumda ilk rampayı bu yolda gördüm.. Mısır’da tırmanış adına birşey yok.. arkadaşlar da hiç rampa antremanı yapmamış.. öyle ya da böyle akşama Wadi Rum’a varmamız gerekti..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc_0327-2.jpg?w=780&h=523
Rota inanılmaz inişli-çıkışlı.. bi de selam vermek için yırtınan kamyon ve tır şoförleri o havalı kornalarına basarak bizi korkuttuklarının farkında değiller.. selamları bıkkınlık vermeye başlamıştı.. Yeni tanıştığım arkadaşlar da bayağı soğuktular.. onlar kendi aralarında hep Almanca konuşuyordular.. ben de geriden takip ediyordum bunları.. Dik rampalarda ayıptır söylemesi benzin taşıyan petrol tankerli kamyonlara takılıyordum
).. korkulacak birşey yoktu çünkü rampada kamyonların hızı 10 ile 15 arasıydı.. 2 kere dik rampayı böyle geçtim..
Yol boyunca mükemmel bi manzara vardı.. artık o sarı kumlu çölleri geride bırakıp.. kırmızı kumlu çölleri izliyordum.. ve o mükemmel sayısız vadileri.. inanılmaz haz veriyordu.. bu turum meyvelerini vermeye başlamıştı.. artık kafa dinleyerek bisiklet süreceğimin farkındaydım.. çünkü tüm mısır boyunca düşünecek vaktim yoktu.. ama bu yolda yavaş yavaş ve o manzaralarla anlamlı düşünceler gelmeye başladı..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc_0324-2.jpg?w=780&h=523
Akabe’den bu yana 70 km’yi geride bırakmıştık.. ama hala Wadi Rum’a varamadık.. gördüğümüz her kırmızı dağa acaba burası acaba burası mı diye birbirimize sorduk.. sonunda karanlık çökmeden kıpkırmızı bi günbatımında Wadi Rum’a vardık.. girişte 5 JD ödedik.. ilk işimiz karanlık çökmeden kamp atacağımız bi yer bulmaktı.. adam akıllı bi yer bulamadık.. içimden göçebelerin yanına kamp atmak geliyordu ama arkadaşlarla beraber 3 kişiydik onlara rahatsızlık vermemek için ez geçtim.. sonunda Wadi Rum’un girişindeki restauranta 3 JD ödeyerek çadırımızı atıp kurduk..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc_0340-2.jpg?w=780&h=523
Üzerimizde müthiş bi yorgunluk vardı.. hemen bi yemek yiyip artık uyuyalım diyorduk.. herkes elindeki yemekleri getirdi.. bal-reçel ekmeğe sürüp ve bi kaç elma yiyerek tuttuk mideyi.. ve çadırlarımıza girdik..
————————
Planımız sabahtan öğlene kadar Wadi Rum’u gezip.. Petra’ya doğru sürmekti.. Çıktık Wadi Rum’u turlamaya.. tabi bisikletin gideceği varsa da gitmez bildiğin çöl.. bisikleti bakkala teslim edip yürüdük.. yürürken köyün jeep’le tur düzenleyenleri de tabi rahat bırakmıyor illa gelin jeep’le şu fiyata bu fiyata.. istemiyoruz desek de yakamızdan düşmüyorlardı.. (fiyatı kişi başı 25 JD söylediler)…
Köy alanını geçtikten sonraki ilk manzara hala gözlerimin önüne geliyor.. bi tefekkür ediyorsunuz orada Kıpkırmızı kaya dağlar ve kırmızı çöl.. ayakkabıyla terlikle de yürünmüyor burada.. batıyorsunuz.. ayakabbıları da çıkarttık… yalın ayak yürüdük hep.. bi ara arkadaşlar nereye gitsek diye birbirlerini yerken ben onları arkadan takip edip keyfini çıkarıyordum.. onların herşeyi plandı ee alamancı disiplini.. tabi bunlarda bi eğlence mimiği yoktu.. kendi çapımda fotoğraflar videolar çekiyordum…
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0363-2.jpg?w=780&h=523
Hava aşırı soğuk.. hırkayla geziyorum.. gece çadırda üşüyordum.. hava 10 derecenin altındaydı.. gündüz de en fazla 20.. evet wadi rum’dan bahsediyorum.. insanlara soruyordum normal mi diye.. ‘normalde bu kadar soğuk olmaz da oluyor arada’ dediler..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0371-2.jpg?w=780&h=523https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0373-2.jpg?w=780&h=523https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0374-2.jpg?w=780&h=523
Güneş tepedeyken geri dönelim dedik.. Wadi Rum yetmişti bana.. tabi gönül isterdi paran olsun güzel bi jeep turu yap heryerine git ama başka bi bahara artık.. böyle güzel yerleri yarıda bırakıyorum ki bir daha geleyim diye
)
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0368-2.jpg?w=780&h=523https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0375-2.jpg?w=780&h=523
Yedik öğlen yemeğimizi.. koyulduk Petra’ya doğru.. yetişmemiz imkansızdı.. yol hep iniş-çıkış antreman için iyi bi rota..
İlk kez lastiğim burada patladı.. bisikletimde aşırı yük vardı patlaması an meselesiydi.. b, köyün yakınlarında durup lastiği değiştirirken bi baktım etrafımızı en az 50 köy çocuğu sarmış.. hem şakalaşanlar hem alay edenler.. hem izleyip merak edenler gibi bi grup.. biraz can sıkıcı gelmeye başladı o alay edenlerden sonra bi an tamir edeyim de gideyim istedim..
https://rahmicekmen.files.wordpress.com/2015/05/dsc0386-2.jpg?w=780&h=590
Önümüzde Quweira köyü vardı.. onun da ilerisine geçip 2 köy daha ilerledik.. arkadaşlardan biri pes etti orada durduk..
Camide uyuyabiliriz dedik olaylar orada patlak verdi işte.. ilk caminin önündeki bakkala sorduk burada uyayabilir miyiz diye.. evet dediler.. daha sonra birileri geldi.. burada uyayacağımızı anlamıştılar.. hayır burada uyuyamazsınız.. dediler.. daha sonra bakkala imam ne zaman gelecek dedim.. akşam namazından sonra dedi ve bekledik koyulmaya.. o ara sağolsunlar falafel ve çay ikram ettiler.. çok ilgi vardı hoşuma da gitmiyordu.. köylüler hepsi etrafımızı sarmış bize bakıyorlardı..
Biri geldi konuşmaya ben öne çıktım çat pat arapçayla onda da çat pat ingilizce.. şakayla karışık sohbet açıldı:
-Müslüman mısınız ?
-Ben Müslümanım ama arkadaşlar değil…
-Şehadet getirsinler camide uyuyabilirsiniz
-Şehadet getireceklerini hiç zannetmiyorum.. en azından caminin bahçesine kamp açalım
-Hayır HARAM! şehadet getirsinler.. sonra hamamda duş alsınlar ondan sonra yatabilirsiniz
– Biz senle anlaşamıyacağız
-Sen uyuyabilirsin ama onlar uyuyamaz
-Onların benden farkı yok benim onlardan farkım yok..deyip kısa kesmek istedim
Müslüman olmalarını istiyorsan bi yardımseverlik göster.. bi kapıları aç ki adamların düşüncesi değişsin bu çifte standartlık nedir.. adamlar acayip koyu.. hadi anlarım caminin içinde yatılmaz.. bari o çöp dolu bahçesinde kamp atalım dedik.. yok Haram!.. onlara ‘haramsa bu çöpler ne!?’ diye söylenmedim de değil.. haram haram deyip duruyorlar camiyi çöp götürüyor
Yatsı namazından sonra imam geldi olmaz deyip gitti.. bana sen yatabilirsin dedi kabul etmedim.. arkadaşlarım da sen git bizi düşünme dedi olmaz dedim.. buraya beraber geldik ne yaparsak yapalım ne düşünürsek düşünelim aynıyız dedim.. Kararımız son olarak caminin dışındaki alana kamp atalım dedik.. açtık çadırları herşey hazır artık ortalığın sakinleşmesini bekliyorken obaaa! polisler geldi..:
‘burada yatamazsınız.. herkes aynı düşünmüyor.. bazılarının silahları var.. siz çadırdayken size ateş eder giderler.. bizimle polis istasyonuna gelmeliniz.. orada kamp atabilirsiniz’
dediler.. polis istasyonu da 25 km geride… kabul ettik ama yarın gene bizi aynı yere getirmeleri şartıyla tamam dedik.. attık 3 tane bisikleti pick up’a gitti polis merkezinin duvarının köşesine kamp attık.. polislerden biri komediydi.. arabayla giderken yolda sohbet etmek istiyordu.. lüksemburglu arkadaşa ‘meeen luksemburg!’ ‘lüksemburglu adamım’ diyişi gülmekten koparıyordu bizi..diğer alman arkadaşa da ‘gül biraz herşey iyi olacak’ diye öğüt veriyordu.. ‘bana da ne hikmetse evli misin ?’ diye sorup duruyorlardı..
Ama genel olarak tırttan bi geceydi.. herkesin bi düşüncesi var biri yatabilirsiniz biri yatamazsınız biri haram.. biri sen yat onlar yatmasın.. iyi insanlar da hepsinin kendine ait bi düşüncesi var.. ve problem yapmaya aşıklardı.. 2 kere çadırımızı toplamak çok sinir bozucuydu ama neyseki atlatmıştık arttık..
Sabah toparlandık.. bisikletleri arabaya attık bizi dün aldıkları yere geri bıraktılar.. önümüzde petra vardı yaklaşık 50 km ve çok kötü bi dik rampa
>>>>>>part 3:
(link)