Scudo Sports

Köyden indim şehire! Yol bisikletiyle ilk turum

dodurgalı_06

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Ağustos 2016
Mesaj
701
Tepki
1.124
Şehir
ANGARA
İsim
Mustafa Erdoğan
Bisiklet
Kron
Merhaba abiler, ablalar, kardeşler, bütün forumdaşlar!

Konuya bodoslama dalıyorum.

Uzun süredir ikinci el sitelerinde yol bisikleti bakınıyordum. 3 hafta önce bir Cumartesi sabahıydı, uyandım ve telefonu elime aldım. Yine geziniyorum malum ikinci el sitesinde, yeni koyulmuş bi makine var mı diye. Birden bir bisiklet gördüm. Triban 520 2017. Hem de Ankara'da. Arkadaş ilk sahibiymiş. Geçen serinin sonlarında almış kendisi bisikleti, 300-500 km yapmış. Bisiklet gayet temizdi, arkadaş bakımları hiç aksatmamış. Hatta nasıl bir hevesle aldıysa, xl boyu sadece Sinop ve İzmir'de kaldığı için kalkmış otobüsle Sinop'tan almış gelmiş.

İşten güçten binemediğinden, ekipmanlar ile beraber, cüzi bir rakama bırakacağını belirtti. Benim de yazın biriktirdiğim bir miktar param vardı, aldım. Mutluyuz.

Aldım da ne kadar bindim? 4-5 kez okula gidip geldim, bi kaç kez mahallede dolandım. Artık alışmıştım, 40-50 km'lik bir yol yapmam gerekiyor gibi hissettim.

Okuldan geldim, açım. Bi baktım evde et haşlama var, tur için mükemmel bir besin. Bi tabak tarhana çorbası, bi tabak haşlama. Kesmedi tabi bi tabak da suyuna ekmek bandım.

Hazırlandım ve kalktım, yol nereye giderse. Başlıkta da belirttiğim gibi, kullanıcı adımda kullandığım kütüğüm Dodurga Köyü'nden çıktım, önce bi Çayyolu'na indim, ardından Ümitköy. "Eee, şimdi nereye?" dedim kendime, kendim de "Nereye olacak, sür Etimesgut'a!" dedi. Kendim neden böyle bir şey dedi, sorgulamadan yola koyuldum. Ankara'da girebileceğiniz en yoğun trafik güzergahından birindeyiz. Bilen vardır illa ki, iş çıkışı saatinde İstasyon Caddesi, hayırlı olsun. Kusura bakmayın fotoğraf çekemedim o trafikte, ama dönüşte geldiğim güzergah sakindi, fotoğraf çektim yani sabredin ;).

Neyse, nerede kalmıştık? He trafikte kalmıştık. Aradan dereden geçerek yine 10-12 kmh ile 15 dakikada atlattık trafiği, iyiyiz. Bir baktım mataradaki su bitti bitecek. Durdum bir camiye, doldurdum suyumu, namaza gelen dayıların ilginç bakışları eşliğinde biraz da dinlendim. Devam edebiliriz. Artık dönüş vakti, Bağlıca üzerinden. Evet önümüzde 5-6 km hafif eğim var, biz de memnun olduk rampa bey. Ama enerji az, ne yapsak? Çok düşünsem de buldum, bir şeyler yemem gerek, bol karbonhidratlı. Bir bakkala girip baktığımda En yüksek karbonhidrat değerine sahip, yer fıstıklı çikolata bar ve çikolatalı ıslak kek aldım (reklam yapmayım diye ne kıvrandım be).

20180928_195743.jpg

Aa ben varmış bir de burda!
20180928_195612.jpg

Tabi kıyafetler de daha tam olarak temin edilmedi. Hırka falan var işte ne yaparsın.

Depo fullendiğine göre yola koyulabiliriz.20180928_201639.jpg

20180928_201125(0).jpg

Evet sağda solda boş araziler, devam eden inşaatlar, inşaat malzeme depoları ve bunların hakimi, sizi ısırmaya adeta and içmiş, bahçeden kaçmak adına demir kapılara kafa atan cins köpekler. Bunlarla bizim evin oralarda bi kaç kez karşılaştım, zor kurtuldum. Şu cins köpekleri geceleri sokağa salan insanlara dava açmaya can atıyorum zaten.

Evet tam da bu anlarda 2 köpek üstüme atağa kalktı. Onları gören ben sprinte kalktım:D. Evet uzaktaydılar ve yetişemeyip bıraktılar. Yordunuz ulan itler.

Bacaklar alışkın değil tabi. Rampanın bitmesine 300 metre anca kaldı, ama bacakta derman kalmadı. Enerjim var ama bacaklar kasılmaya başladı, krampın habercisi. Ve sol baldıra birden öyle bir kramp girdi ki... Öyle kıvrandırıyor nalet, gidona yattım resmen. İmkansız, açamıyorum bacağı. Zor da olsa biraz öne eğilerek gerdirdim kası, geçti. Biraz masaj ve dinlenmeye 5 dakika ayırmak zorunlu hale geldi.

Bu yolun sonundaki inişte son hız 66 gösterdi sayaç. Gördüğüm en yüksek hız. Önce Koru Metrosu, ardından Çayyolu. Çayyolu'na kadar fotoğraf çekemedim. Eve direk ana caddeden de gitmedim. Dolaşıp fotoğraf çekmek istedim biraz Çayyolu'nda.

Bu kısımları şu oyun havası eşliğinde okuyabilirsiniz:D:

Evet geldik asıl mekanımıza. Aslında Çayyolu'nda çay yok. Şu an yok, ancak eskiden varmış. Kaynağını bizim köyden alan çay akarmış işte Çayyolu'na doğru. İsmini böyle kazanmış.

İlerliyoruz, az kaldı.
20180928_203119.jpg
20180928_203429.jpg
20180928_203433.jpg

Evet, hadi biraz dinlenelim, bisikletimizi çekelim. Dinlenmeye durduğum parktaki ucu gözükmeyen bu yürüyüş yolu sadece bana mı korkunç geldi?20180928_203646.jpg

Bir belediye parkı için bu ışık gayet güzel:
20180928_204417.jpg 20180928_204448.jpg

Dinlediğimize göre devam edelim. Ve bir meydan. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün büstü:
20180928_204906.jpg

Buraların arada kalan eski caddelerini çok seviyorum. 20-25 sene önce, ilk projeler başladığında yol kenarlarındaki ağaçlandırmalar ve neredeyse her 100 metrede görebileceğiniz bol ağaçlı yürüyüş parkları yapılmış. Aynı zamanda sitelerin peyzajı da etrafı çok güzel bir yeşil ile dolduruyor. Ankara'da yaşanabilecek en iyi muhit benim için.
20180928_205027.jpg
20180928_205146.jpg

Alttaki resimden sağa döndüğüm anda inanmazsınız atmosfer değişiyor. Hiç girmiyorum bile, bu caddenin adı Park Caddesi.
20180928_205251.jpg
Çayyolu'nda ne kadar hıyar, dırzo tip var hepsi burada. E tabi böyle insanların gelmesindeki temel sebep ne olabilir? 15-20 tane nargile kafenin 1km mesafe üzerine kurulu olması. Hal böyle olunca caddedeki havanın %70'i azot olması gerekirken, nargile dumanı oluyor. Trafiği desen birbirinden lüks spor otomobiller, içlerindeki tipler zaten tahmin ettiğiniz gibi "başkan seri köz getir" grubundan.

Geçen burda gidiyorum bisikletle, Mercedes yanıma doğru yanaştı, içindeki tip "Kardeşşş bağk az öte yandan sür, yoksa ezeceğmmm" dedi ve gitti. Böyle bir yer işte.
Neyse biz huzurlu yolumuzdan devam edelim.
20180928_205415.jpg

Geldik Çayyolu'nda sabah ve akşam trafiğinin en yoğun yaşandığı kavşaklardan birine. Şu an sakin tabi. Bu taksici kavşağın ortasında ne yapıyor, anlamak güç. 20180928_205553.jpg 20180928_205555.jpg20180928_205602.jpg

Taksici dayıyı arabasıyla baş başa bırakıp gidiyorum. Evet burdan sağa döndük ve caddeyi 6-7 km boyunca takip ettiğimde eve ulaşacağım, ha gayret. Bizim köy biraz yüksekte kaldığından yol boyu hissedilmeyen bir eğim var. Yani ortalama güç harcadığımda evden Çayyolu'na 30 kmh, Çayyolu'ndan eve 20 kmh ortalama yapıyorum.20180928_205716.jpg

20180928_210026.jpg

Evet burası da Alacaatlı Mahallesi'nin girişi.
20180928_210254.jpg
Eve gitmek için iki yol var: Birisi tarlaların içinden geçen, köpek dolu yokuş duble yol; diğeri eskiden köy olan Alacaatlı içerisinden geçen, sonlarında saldırgan olmayan sokak köpeklerinin bulunduğu düz ve dar bir yol. Tercihim tabi ki Alacaatlı. Ve giriyoruz...

Burası da dinlenmek için durduğum Alacaatlı içerisinde bir piknik alanı. Burası haftasonu dolup taşar. Gelenler park yeri bulamadığından arabalarını orta refüje bile park eder, o kadar.
images.jpg

Yaklaşıyoruz eve, 3-4 km kaldı. Alacaatlı'nın çıkışında kavaklı bir yol var. Orayı da çekmek isterdim ancak yol durmak için tehlikeliydi ve ben gayet iyi bir ritimde ilerliyordum.

Alacaatlı'dan da çıktık. 20180928_211142.jpg

Bu yolun biraz ilerisinde, köye yaklaştığımızda bir çeşme yapılmış:20180928_211416.jpg
Zaten eve geldik de, ben yine 2-3 lokma içeyim. Yapanlardan Allah razı olsun.

Ve geldik Türkkonut'a. Ama girecek miyiz, hayır.20180928_211706.jpg

Bu kavşaktan düz gidersek köye ulaşacağız. Ama düz gidecek miyiz? Buna da hayır :D. "Ulan napacan o zaman?" dediğinizi duyar gibiyim. Eve gidiyorum.
Evim köyün dışında.

Evimin yolundaki karanlık sırlar:
20180928_211801.jpg
Göremediğiniz gibi:) burada bir bahçe var. Burada da cins bir köpek besleniyor ve 3-4 sene öncesine kadar geceleri salınıyordu. Köpek felaket saldırgan bir yaratık. 10-15 kişiyi hastanelik etmişliği var. Bunun üzerine mahkeme kararıyla bahçeye tel çektiler ve hayvanı gövdesinden tasmayla bağladılar.

20180928_211806.jpg

Hiç bir şey göremediğinizin farkındayım. Çünkü ben de göremiyorum. Aslında çektiğim yerlerde hep yol var. Cadde olarak geçiyor hatta. Ancak güzel belediyemiz 7 senelik caddeye sokak ışığı taktırmamakta ısrarcı. Sebebini kimse bilmiyor. Toplu taşımayı bile imza toplayarak daha bi kaç ay önce geçirdik yani.

Vee sonunda evdeyiz. Siteden girerken güvenlik dayının "Nerden geliyon yeğenim?" sorusunun üstüne, Etimesgut'a gidip geldiğimi söylediğimde adam kalp krizi geçirecek gibi oldu. Adam daha da fenalaşmadan selam verip geçtim.

Adını ne koyalımbu turdan sonra keratanın? Kızıl Şeytan olsun :harika:.
20180928_212332.jpg

Turdan sonra izlenimlerim şöyle:
Hiç bir ağrı ile karşılaşmadım, kramp girmesi dışında keyifli bir turdu. Belki bunda turdan sonra girdiğim soğuk duşun etkisi olabilir. Hatta sabah uyandığımda da bacaklarımdaki farklı, hoş bir his dışında hiç bir şikayetim olmadı. Bike fit yaptırmadım ancak şu site bana aşırı yardımcı oldu:
(link)

Bir de tavsiyem olacak. Turda denediğim bir yöntem. Eğer ki yorulmaya başladıysanız, sizi yormayacak bir viteste 90 civarı kadans ile ilerlemeniz. Bacakları aşırı dinlendiriyor. Bunun sebebini yormadan kan dolaşımını hızlandırarak, bacaktaki laktik asiti azaltması fikrine bağlıyorum.

Şu an aklıma gelen başka yazacağım bir şey yok. Sormak istediğiniz sorular var ise, özellikle yol bisikletine yeni başlayan veya başlamayı düşünen arkadaşların, sorularınızı memnuniyetle cevaplarım.

Okuduğunuz için teşekkürler, sağlıkla pedallayın.:)
 
Scudo
2018 yılında decathlonda satılan triban 520 beyaz renk ve bu bisiklet 2017 model..
Sizin bisiklet 2016 modeldir,belki 2015..Faturasında ne yazıyor?
 
@ahlaksız
Hocam 2017 modelin son serisine, yani bu kırmızıların sonlarına yetişmiş. Decathlon hep aynını yapıyor zaten, önce elinde kalanı bitirip yeni seriyi getiriyor. Dedim ya, bi Sinop'ta, bi Izmır'de kalmış. Seri sonuna yetişmiş yani. Fatura da 2017, içiniz rahat olsun. Bilgilendirme için sağ olun.
 
@dodurgalı_06
Seri sonlarını,ne yaptıklarını o kadar bilmiyorum:)
Yani sizin bu bisiklette 2017,beyaz olan da 2017..İlginç..

Güle güle kullanın bu arada..Akşam gezmenizi de tavsiye etmem;)
 
@ahlaksız
Hocam şöyle, arkadaş Nisan 2017'de almış. Yani beyaz olan modeller çıkmadan 2 ay önce. Umarım açıklayıcı olmuştur. Tabi o zaman 2016 model oluyor, ancak 2017'de alınmış mağazadan. Orada bi karışıklık yarattım galiba :asik:.

Tavsiyeniz için de teşekkürler. Ancak keşke gündüz vakit bulabilsem. Bu arada gece sürenlere şiddetle tavsiye ederim ki, ışıklandırmanız daima bulunsun.
 
Devamını bekleriz. Yazini okumak keyifliydi. Sağlıcakla pedalla.

Not : Bir fener ayarlarsan iyi olur.
 
  • Beğen
Tepkiler: dodurgalı_06
@Afyon35

Sağ olun hocam.

@Çağdaş78

İnşallah devamı da gelecek. Uyarı ışıkları tamam, sıra fenerde. Var mıdır bir öneriniz fener için?
 
  • Beğen
Tepkiler: mariokaldato
@dodurgalı_06
Ben de 2018'de aldım bisikleti,faturada da 2018 yazar ama gerçekte bisiklet 2017 model..
Sizin faturada 2017 yazması,bisikletin 2016 olduğunu gösterir..
Ben böyle biliyorum bu konuyu..

Karanlıkta bisiklet sürmeniz,riski çok arttırır..
1-Köpek konusu..Gündüz köpeği görürsün,ona göre tedbirini alırsın..Gece nereden,kaç tane köpek havlıyor,tam bir muamma..
2-Akşam saatlerinde sarhoş veya sapık birine rastlamanız daha olasıdır..
3-Işığınız olsa bile,yoldaki cam kırıklarını veya çukurları zor görürsünüz..
Bu şişe olayı çok canımı sıkıyor açıkçası..Her yerde şişe kırığı..Bu zamanda içkiye parayı nereden buluyorlar,anlamıyorum..!
 
@dodurgalı_06 maalesef ben de farkedilecek kadar yanan bir fener kullanıyorum. Fazla ucuz yada pahalı bir şey olmasın.
 
Oooo yienim yollanmis :D hadi hayirli olsun
Ne resimlerden, ne de turdan bisey.anlamadim Onu da belirteyim :D
Kac km bu tur mesela ?

Aydinlatma olarak Çin mali aletler var ucuz ve guclu. Hatta bendeki tek olan bile bmw fari gbi mubarek ,bde cift olsa canavar kamyon sanirlar
 
@mariokaldato

Hocam bisikletteki sayaç 52 km ve 2 saat 2 dk olarak göstermiş. Aslında Strava kaydı alacaktım sürüş sırasında, strava kafayı yedi falan. Ben de kapattım. Şimdi manuel olarak ekledim ama onda da fazla detaylı olmuyor. Yine link bırakayım:
(link)

Valla hocam aliexpress olmasa ölecez yani, hiç sorma :D.
 
Hayırlı olsun, konuya girerken daha çok dağ bisikletinden yol bisikletine geçen birisinin bu ikisi arasındaki farklara değinecek diye düşündüm. :D Tabi sonra olay bir gezi günlüğüne dönmüş. :)
Madem öyle buradan sorayım o zaman, eski bisikletiniz neydi bilmiyorum ama yol olmadığını kabul edersek,bu iki bisiklet arasındaki farklar nelerdir,sürüşlerinde olsun konfordan olsun,hızdan vs Hep diyorlar yol bisikleti için, "bu mal harika be dostum" :) Öyle mi oluyor acaba gerçekten?
 
@dodurgalı_06 öncelikle hayırlı olsun. Boyunuzu öğrenebilir miyim, ben de yol bisikleti ve triban serisi bir bisiklet düşünüyorum. Boy 1,83. L ve XL arası kaldım
 
@-Skynet-

Hemen anlatıyorum:
Hız

Hocam bende Kron xc250 var bir de. Şöyle anlatayım, abimde de xc250 var. Benim performansım abimden biraz daha fazla. Ben hep onu beklemek zorunda kalırdım, sürekli mola verirdik o yoruldu diye. Yol bisikletini aldıktan sonra abim "Ver la şuna bi biniyim, o kadar parayı boşa vermedin inşallah." diyerek bindi. Bende xc250 abimde triban 520 vardı yani. En son hatırladığım abime nefes nefese beklemesi için bağırıyordum, abim şarkı söyleyerek gidiyordu. Hissettirmek bi yana makine gerçekten uçuyor. Ben dağ bisikletinde en yüksek 50 kmh yapabiliyordum. Bu bisiklette rekorum 70 kmh.

Konfor

Şöyle soyleyim, yoldaki asfaltın pürüzlerini hissediyorsun demek bile yetmez, sanki tırnağını yere sürtüyorsun gibi. Alette sönümleyecek hiçbirşey yok zaten. Lastikler 90-100 psi basınçta ve incecik, selesi bile ince ve sert.

Konforsuz dediğimden şöyle bir sonuç çıkarmayın ki, ağrı ve acı yapıyor. Bu sadece sürüş sırasında yoldaki herşeyi hissetmeniz ile alakalı. Kadro boyunu uygun seçip, ayarlamaları doğru yaptığınızda gerek sürerken, gerek sürüş sonrasında hiç bir ağrı acı hissetmezsiniz.

Ha bir de giyim konusu var. Dağ bisikletinde olduğu gibi taytsız binerseniz, bitersiniz. İlk aldığım gün eve getirmek için bindim 10 km, sonraki gün sandalyeye oturamıyordum.

Bisiklet bence şöyle bi konu: sadece kazağınız ya da tişörtünüz olsa bir seneyi sadece biriyle geçiremezsiniz. Kazağı kışın, tişörtü yazın giydiğiniz gibi yol bisikletini yolda, dağ bisikletini dağda sürmelisiniz. Ya da astronot kıyafetiyle günlük hayatta rahat hareket edemezken, uzayda o olmadan yapamazsınız. Dağ bisikleti buna benzer.

Açıkçası ben ikisinden de vazgeçemem. Halen ikisini de aktif olarak kullanıyorum. İkisi de evlatlarım gibi:D.

Alışma süreci de kısa sürüyor, merak etmeyin.

@karton_piyer
Hocam ben size direk ölçülerimi atayım ve bisikletin bana nasıl olduğundan bahsedeyim:

Screenshot_20180915-173741.png

Bisiklet bana çok çok az küçük geliyor diyebilirim. Seleyi olması gerekenden 2 cm yüksek ve 1 cm geride kullanıyorum. Yani bacak boyum 1-2 cm, üst vücudum da 1 cm falan büyük oluyor. Yani bacak boyunuz benimkinden 2 cm kısa ve kol uzunluğunuz da 1 cm falan kısa ise xl boy size tam oturacaktır.

L boy size çok küçük gelir diye düşünüyorum.
 
@dodurgalı_06 Hız daha aerodinamik bir yapı ve daha hafif olmasından kaynaklanıyor olmalı.
Peki şunu diyebiliyor musun, şehir bisikletiyle x saatte 100km giderken,aynı şartlarda yol bisikleti ile 175km hatta 200km gidilebilir diye? Bende şehir bisikleti var, çift suluk vs aşağı yukarı 17-18kg vardır.Gerçende düz bir yolda 100kmyi 5-6 saatte anca alabildim. Bazen düşünüyorum yol bisikleti olsa 11-12 kg total ağırlıkla aynı yolu 3 saatte alabilir miyim diye...
 
@-Skynet-
Hocam o kadar fark olmuyor. Ancak dağ bisikleti ile 20 kmh ortalama yaptığım yolda, yol bisikleti ile 32 kmh ortalama ile gidiyorum. Yani 1.5 kat daha hızlı gidiyorsunuz diyebiliriz.
 
Çok güzel yazı olmuş keyifle okudum :harika:
 
  • Beğen
Tepkiler: dodurgalı_06
Etimesgut'ta oturuyorum. Dodurga'ya 5-6 kez gelmişliğim var. Hatırladığım kadarıyla Alacaatı, Türkkonut taraflarında çok köpek vardı. Ama saldırı yaşamadım hiç. Hayırlı olsun bu arada.
 
Geri