@Triban
Sana herkes sosyolojiden de psikolojiden de antropolojiden de bahsedecek. Yok öyle yağma. Kendi primitif mantığını buraya argümanmış gibi getirip bla bla edip durmanın burada herhangi bir meşru karşılığı yok. Temcit pilavı gibi aynı ucube akıl yürütmeleri sürdürüp duruyorsun, dahası türcülükten ırkçılığa pervasızca geçip Suriyelileri Afganlıları köpekleri falan aynı kategori içinde tartşıyorsun.
Şehirlerde söz hakkı, o şehirde kim yaşıyorsa, kimler yaşıyorsa, insanıyla hayvanıyla herkesin her canlının hakkıdır. Bunu o kalın kafana sok. Vergi vermek sadece kayıtlı istihdamla, kayıtlı ekonomi içinde gerçekleşen bir yaptırımdır. Dünya nüfusunun senin sandığından bile çok daha azı kayıtlı ekonomi içinde hayatını idame ettirir. Dünya ekmeğini kayıtsız kuyutsuz vergisiz yollardan kazanan insanlarla dolu. Biz buna enformel nüfus, enformel barınma, enformel emek süreçleri falan deriz. Üç satır liberalizm bilgisiyle vergi teranesi okuyarak hak sahibi falan olmuş olmuyorsun. Akıl yürütmedeki derinlğin iki satır sonra dramatik fon müziği eşliğinde Kayseriiii Kayseriii diye ünlemenden belli oluyor.
Silah taşıyana bir şey diyemezmiş, hadi ordan. Neden demeyecekmişsin. Sen demezsen biz deriz. Nerde bu silahın ruhsatı deriz, sen hangi hakla ve gerekçeyle bu silahı taşıyorsun deriz, sana mı düştü bu sokakların emniyeti deriz, bu Suriyeliler Afganlılar ve dahi köpekler senin keyfine göre mi yaşayacak bu şehirde deriz. Hadi ordan densiz deriz, uzatırsa da takarız eline kelepçeyi, çıkarırız hâkim karşısına. Kimmiş o eline silah alıp hayvanlara sıkacak olan soysuz aşağılık mahluk? Çıksın karşımıza da alalım boyunun ölçüsünü? Ancak gece karanlığında zehirli sosis saçabilir etrafa bu aşağılık ruhlu mahlukat.
Hayvanlara nasıl davranılacağı, hayvanların nasıl davrandığı, hayvanların şehirde neden yaşadığı, nasıl yaşadığı ve yaşayacağı, bütün bu sorular sizin ucube mantığınızın ürünü abuk söylemlerinizle konuşulacak tartışılacak hâlledilecek şeyler değil. Bunun bilimsel kaynakları var, literatürü var, yolları yordamları var, bunlara uygun olacak her şey. Hak mücadelesi de kendi etiği içinde sürdürülecek. Bana ne bunlardan diyene de senden de bana ne o zaman denecek, sen kendini ne sanıyorsun da eline silah almaktan söz ediyorsun, sen kim oluyorsun da Afganlıya Suriyeliye köpeklere hayvanlara nefret saçıyorsun, ırkçılığa cevaz veren bir kanun var da biz mi bilmiyoruz, hayvanların kafasına sıkmak için kanunun sana tanıdığı bir icazet var da biz mi okumadık, sen kimsin o zaman densiz, al o ucube mantığını ve uzak dur şehrimizden de göçmenlerimizden de hayvanlarımızdan da. Yok uzak durmayacağım diyorsan karşında bizi bulacaksın, bunu bil. İstersen çete kur silahlan ve sokağa çık, Suriyelilere Afganlara köpeklere falan sizi bu şehirde istemiyoruz diye engel olmayı dene, bak gör neler olacak, kimler kimler çıkacak karşına.
Bu forumda sansasyonel haberler paylaşarak nefret söylemine meşruiyet kazandırmaya çabalayan herkese sesleniyorum, nefret ettiğiniz o göçmenlerin, köpeklerin, hayvanların dostları, yoldaşları var ve onlar mücadele etmeyi sürdürdükçe siz bu nefretinizde adım adım dibe batacak ve kaybolup gideceksiniz. Bunu iyice kafanıza sokun. Azıcık aklınız varsa, kendinizi eğitin, korkularınızla yüzleşin ve insan olmak için daha fazla çabalayın. Bu yeryüzü sizin nefret kokmuş bataklığınız değil, üzerinde yaşayan herkesin bahçesi.
Sana herkes sosyolojiden de psikolojiden de antropolojiden de bahsedecek. Yok öyle yağma. Kendi primitif mantığını buraya argümanmış gibi getirip bla bla edip durmanın burada herhangi bir meşru karşılığı yok. Temcit pilavı gibi aynı ucube akıl yürütmeleri sürdürüp duruyorsun, dahası türcülükten ırkçılığa pervasızca geçip Suriyelileri Afganlıları köpekleri falan aynı kategori içinde tartşıyorsun.
Şehirlerde söz hakkı, o şehirde kim yaşıyorsa, kimler yaşıyorsa, insanıyla hayvanıyla herkesin her canlının hakkıdır. Bunu o kalın kafana sok. Vergi vermek sadece kayıtlı istihdamla, kayıtlı ekonomi içinde gerçekleşen bir yaptırımdır. Dünya nüfusunun senin sandığından bile çok daha azı kayıtlı ekonomi içinde hayatını idame ettirir. Dünya ekmeğini kayıtsız kuyutsuz vergisiz yollardan kazanan insanlarla dolu. Biz buna enformel nüfus, enformel barınma, enformel emek süreçleri falan deriz. Üç satır liberalizm bilgisiyle vergi teranesi okuyarak hak sahibi falan olmuş olmuyorsun. Akıl yürütmedeki derinlğin iki satır sonra dramatik fon müziği eşliğinde Kayseriiii Kayseriii diye ünlemenden belli oluyor.
Silah taşıyana bir şey diyemezmiş, hadi ordan. Neden demeyecekmişsin. Sen demezsen biz deriz. Nerde bu silahın ruhsatı deriz, sen hangi hakla ve gerekçeyle bu silahı taşıyorsun deriz, sana mı düştü bu sokakların emniyeti deriz, bu Suriyeliler Afganlılar ve dahi köpekler senin keyfine göre mi yaşayacak bu şehirde deriz. Hadi ordan densiz deriz, uzatırsa da takarız eline kelepçeyi, çıkarırız hâkim karşısına. Kimmiş o eline silah alıp hayvanlara sıkacak olan soysuz aşağılık mahluk? Çıksın karşımıza da alalım boyunun ölçüsünü? Ancak gece karanlığında zehirli sosis saçabilir etrafa bu aşağılık ruhlu mahlukat.
Hayvanlara nasıl davranılacağı, hayvanların nasıl davrandığı, hayvanların şehirde neden yaşadığı, nasıl yaşadığı ve yaşayacağı, bütün bu sorular sizin ucube mantığınızın ürünü abuk söylemlerinizle konuşulacak tartışılacak hâlledilecek şeyler değil. Bunun bilimsel kaynakları var, literatürü var, yolları yordamları var, bunlara uygun olacak her şey. Hak mücadelesi de kendi etiği içinde sürdürülecek. Bana ne bunlardan diyene de senden de bana ne o zaman denecek, sen kendini ne sanıyorsun da eline silah almaktan söz ediyorsun, sen kim oluyorsun da Afganlıya Suriyeliye köpeklere hayvanlara nefret saçıyorsun, ırkçılığa cevaz veren bir kanun var da biz mi bilmiyoruz, hayvanların kafasına sıkmak için kanunun sana tanıdığı bir icazet var da biz mi okumadık, sen kimsin o zaman densiz, al o ucube mantığını ve uzak dur şehrimizden de göçmenlerimizden de hayvanlarımızdan da. Yok uzak durmayacağım diyorsan karşında bizi bulacaksın, bunu bil. İstersen çete kur silahlan ve sokağa çık, Suriyelilere Afganlara köpeklere falan sizi bu şehirde istemiyoruz diye engel olmayı dene, bak gör neler olacak, kimler kimler çıkacak karşına.
Bu forumda sansasyonel haberler paylaşarak nefret söylemine meşruiyet kazandırmaya çabalayan herkese sesleniyorum, nefret ettiğiniz o göçmenlerin, köpeklerin, hayvanların dostları, yoldaşları var ve onlar mücadele etmeyi sürdürdükçe siz bu nefretinizde adım adım dibe batacak ve kaybolup gideceksiniz. Bunu iyice kafanıza sokun. Azıcık aklınız varsa, kendinizi eğitin, korkularınızla yüzleşin ve insan olmak için daha fazla çabalayın. Bu yeryüzü sizin nefret kokmuş bataklığınız değil, üzerinde yaşayan herkesin bahçesi.