Biz de köpek saldırısında kaza yapanlar kervanına katıldık.
Başka yoldan gitsem diye düşündüm ama eninde sonunda bu yoldan geçmem gerekecek diye devam ettim, belki bilmediğim daha güvenli bir yol vardır. 5 km mesafede sayabildiğim 9 saldırı noktası var. İlk ikisini atlattıktan sonra üçüncüsünde biraz daha güvenle ilerlemeye devam ettim. Çünkü oradaki köpekler demir çitlerin arkasındalar, havlasalar da çiti aşıp gelemiyorlar. Muhtemelen güvenlik görevlisi kapının birini bir noktada biraz kaldırdı, çünkü geçebilecekleri bir boşluk yoktu önceden. Birden boşluktan köpeklerin geçtiğini gördüm, biraz geride kalmışlardı hızlandım basıp gideyim yoluma diye. Derken yolun sağından solundan başka köpekler atak yapmaya başladı, bir anda 10-15 köpeğin arasında kaldım. Fren yapıp durayım diye hamle yaptığım sırada muhtemelen arka tekere ya da pedala atak yapanlardan biri dengemi bozdu, kendimi yerde buldum. Tahmin ediyorum bu sayede ıstırılmaktan kurtuldum, ben düşünce çekip gittiler. Isırıldıysam da fark etmedim, her şey çok hızlı oldu bitti. Bugün gidip kuduz aşısı olacağım her ihtimale karşı.
Oradaki güvenlikçilere çıkıştım, madem bu köpekleri buraları korusun diye besliyorsunuz, bağlayın kapının önünden geçenlere saldıramasınlar diye. Köpekler bizim değil diyorlar kahkahaları geçtikten sonra. Ortadoğu'da bu neandertallerle yaşamaktan bir kez daha tiksindim bunları görünce. İstanbul Belediyesi Beyaz Masa'ya şikayette bulundum şimdi bunlarla ilgili, eğer belediye görevlisiyse umarım en azından biraz da olsa kafaları ağrır. Sonra gidip nereye bağlı olduklarını öğreneceğim, şirketlerine şikayet edeceğim özel güvenlikse de. Bu köpekler bunların komutlarını dinliyorlar, millete saldırtıp eğleniyorlar.
153'ü aradım, bayağı menü dinledikten sonra veteriner bölümüne bağlandım. Yanımda İETT durağı vardı, onun ismini söyleyip konuyla ilgili bilgi verdim. Hangi mahalle, hangi sokak, tam konum istiyorlar. Tahmini söyledim ama yanlış konum bilgisi deyip işlem yapmayabilirler. Zaten köpeklerden bazılarında küpe vardı, tahminim bunlar aşılı diye alıp götürmezler bile.
Yakınlarda Acıbadem vardı, burada bir şey yapamayız Maslak Acıbadem'e git dediler. Yolun karşısında Mono Tıp Merkezi diye bir yer vardı, oranın Acil bölümüne gittim. Önce kayıt yaptırman lazım deyip 150 lira aldılar. O anda bir an önce bir doktor görmem gerektiğini düşündüğüm için üzerinde durmadım ama acilde yapılan müdahalelerin ücretsiz olması gerekmiyor mu? Neyse, pansuman yaptı hemşire, doktor diye masada oturan kişi gelip bakmadı bile zaten. Köpek saldırısını anlatınca öyle şakalar komiklikler falan yaptı. Ağrı kesici, antibiyotik ilaç ve merhem verdiler. Tetanoz aşısı yaptılar.
Bisiklette ufak çiziklerle atlattık. Ayakkabı gitti, tabi içinde ayak da gitti
Bu işin çivisi çoktan çıkmış, yaptığım 40 km kadar sürüşte 4-5 farklı grubun saldırısına uğradım, yüzlerce başıboş köpek gördüm. Yaptığım şeye sürüş demeye 40 şahit ister, 500 metre sür, bisikletten in, 200-300 metre elinde götür bisikleti köpeklerin olduğu bölgeden geçene kadar, tekrar 500 metre sürüş.
Sahipsiz olan tüm hayvanların toplanıp uyutulması lazım, medeni ülkelerdeki gibi. Sahipli olanlara da kimlik kartı verilmeli, her hareketinden sahibi sorumlu tutulmalı, sonuçlarına katlanmalı. Burada hayvansever geçinenlerle yeni bir tartışma yaratmak için yazmıyorum, çünkü bu işin muhatabı onlar değil. Bu ülkede insanlar istemediği halde neler yapılıyor. Şu anki çözümü belli sorun sadece belediyeler, siyasetçiler umursamadığı için devam ediyor.