Mesut Girgiç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2006
- Mesaj
- 4.517
- Tepki
- 11.601
- Şehir
- Konya
Ekip:
Bisikletçiler: Dede, Buzkıran, Sosyetik, Murat ve ironman,
Motorize ekip: Motorize Metin Bey, Dağcı Taner Bey, Dağcı asistanı Selçuk Bey.
Aşırı ayrıntılı İstatistikler:
Konya-Beyşehir gidiş dönüş (Tüm molalar dahil)
Ortalama seyir hızı: 20,5 km/sa
Maximum hız: 60,6 km/sa (Kızılören rampasından inerken)
Sabah 4:30 da evden çıktık - akşam 21:30 gibi eve girdik.
Yakılan Kalori: 3594,5 (Şahsım adına konuşayım: yol boyunca yaklaşık 7.5 lt tatlı doğal pınar suyu tüketmişim, yediklerimin haddi hesabı yok gibiydi, ikisi dörtdörtlük toplam 6 öğün yemek yedim ve eve geldiğimde tartıda bir kilo da verdiğimi gördüm)
Yol: Çevre yolundan-çevre yolunda dek: 209 km. (Ancak biz evlerden de çevre yoluna bisikletle gittiğimiz için evden eve mesafe 250km. yi buluyor)
Hava durumu: Hava açık az bulutlu, basınç 897 hPA idi. Rüzgar 3-5 km/sa hızda ve genelde güneydoğu istikametinden esmekteydi. Ortalama en yüksek sıcaklık 24 C idi.
İrtifa: yol boyunca 1026m ile 1690 m. Arasında değişiyordu. (En yüksek yol tepeleri Belenbaşı ve Kızılören rampalarıydı ve bu rampaları gidiş-dönüş hesabıyla ikişer kez tepelemek durumunda kaldık)
Dağlardan ve ovalardan çiçek kokmayanı yoktu, yollardaki pınarların % 90’ı akmaktaydı. Derelerin ise hepsi akıyordu. Ağaçlar henüz meyve vermeye başlamamıştı. Başaklar ise diz boyuna yaklaşmıştı. Kuzular sütten kesilmeye başlamıştı. Köylerde boşta gezen insan yoktu. Herkes tarlalarda çalışırken görülüyordu.
Kısa Kısa Kısa (coğrafya)
Beyşehir, Konya ilinin Akdeniz kesiminde Göller Bölgesinde ve Orta Torosların iç kısmında yer almıştır. Gölü 651 km.2 dir. Gölün güney ve batısındaki Toros Dağları: Kartos, Dedegöl, Dumanlı ve Nallıkent Tepelerinden oluşmakta olup Anamas Dağları üzerinde bulunan 1890 mt yüksekliğindeki Dippoyraz Tepesi en yükseğidir.
Kısa Kısa Kısa (tarihçe)
Beyşehir M.Ö. 6000 yıllarında neolitik(cilalı taş devri) dönemde kurulmuştur. M.Ö. 2000 yıllarında Hittitler Eflatunpınar ve Fasıllarda ölmez eserler bırakmışlardır.
M.S. 1243 yılında Moğolların istilasından sonra Eşrefoğlu Süleyman “Süleymaniye” (Beyşehir) adını vererek bir şehir kurmuş, bağımsızlığını ilan etmiş ve Eşrefoğlu Beyliğini oluşturmuştur.
AMACIMIZ:
Bizim de bu turumuzun ana teması; zamanının izlerini mükemmel şekilde günümüze taşımış olan bin yıllık, tutkalsız, çivisiz ahşaptan imar edilmiş tarihi “Eşrefoğlu Cami” sini sizler için görüntülemekti.
Bu arada “Yaka Manastır” denilen piknik yerini de görüntülemeyi ihmal etmedik.
Beyşehir de ayrıca görülmesi gereken (bizim de sonraki gezilerimizde görmeyi planladığımız) tarihi ve turistik yerler ise kısaca şunlardır.
1. Eflatunpınar Hitit Anıtı
2. Fasıllar anıtları(Kurt Beşiği, Lukyanos kitabesi, Atlıkaya kabartması, Heraklis Lahidi)
3. Erbaba höyüğü
4. Kubab-abab sarayı
5. Bezzarlar Hanı
6. Çifte hamam
7. İsmail Ağa Taş Medresesi
8. Sütdede Türbesi
9. Adalar(Mada, Hacıakif, İğdeli, Çeçen, Aygır, Kızkalesi)
10. Taş köprü
11. Anamas karagöl
12. Mağaralar (Pınargözü, Balatini, Körükini vd.)
13. Diğer. (gölün etrafında bisikletle günübirlik dolaşmak gibi vs.)
30 Nisan Pazar günü sabah 05:00 sularında buluşup yola koyuluyoruz.
İlk fotoğraf: Akyokuş mevkiinden olup, arkamızda yeni uyanmaya başlayan Konya manzarası ve altında fotoğrafta; Altınapa Baraj gölü manzarasını seyrettikten sonra harekete geçmeye başlayan ekibimiz, bisikletlerinin üzerinde.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/abeysehir.jpg
Kızılören dağlarının eteğinden geçiyoruz. Alttaki fotoda ise aynı dağların dönüş yolundan görünüşü:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir1.jpg
Konya’dan yaklaşık 45. Km. uzaklıktaki Kızılören kervansarayı.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir2.jpg
Yol üzerinde o kadar çok ekin tarlası var ki, birisinin tamamının fotoğrafını çekmeye çalışıyorum.. ve ekran yetmiyor..
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir3.jpg
Bu tarlayı nasıl eker, nasıl biçerler diye merak ediyoruz. ve yakınlardaki bir lokantada biriyle tanışıyoruz. tanıştığımız kişi bize aşağıdaki araçları göstererek:
-“Benim babamın babası bu aletleri kullanarak bu tarlayı tek başına ekip biçermiş. ama benim babam traktör kullandı. ben de ticaretle uğraşmayı tercih ettim” diyor.
Biz de; bu kadar çok toprağımız olmasına rağmen neden dışardan tahıl ithal eden ülke duruma düştüğümüzü biraz daha iyi anlıyoruz. (Yanlış anlama olmasın teknolojiye karşı değiliz, tembelliğe karşıyız !!!)
İşte atalarımızın antik tarım araçları:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir4.jpg
50.km. de sabah kahvaltımızı yapıyoruz.
Kimin çok yediği belli oluyor mu?
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir5.jpg
veeee. Önce Beyşehir’e varıyoruz. sonra Yaka Manastır levhasını görüyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir6.jpg
Biraz göl çevresinde gezinti yapıyoruz. Sonra Manastıra tırmanmaya başlıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir7.jpg
Yaka Manastır piknik alanında tüm ekibi toplu halde görüyorsunuz. İşte sporun verdiği birlik ve beraberlik ruhunun resmi.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir8.jpg
Motoruyla bizim için defalerce şehire gidip ekmek yetiştirmeye çalışan, dağlardan zehirsiz mantar toplamaya gayret eden misafirperver Metin Bey’imiz
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir9.jpg
Yolculuktan sonra nedense yorulup uyuyakalan arkadaşlarımız da(sosyetik) oldu.
Oysa dedemde ne uykudan ne de yorgunluktan eser vardı. Dedem tayfaya sofra hazırlıyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir10.jpg
Yaka Manastır’dan Beyşehir manzarası:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir11.jpg
Dönüş yolundayız. önce iniş(gezinin en zevkli kısmıydı) ve ardından yine göl kenarı gezisi
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir12.jpg
Sizin için göl kenarından “panoramik” bir görüntü almaya çalıştım:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir13.jpg
Beyşehir’den bahsedip te guruptan (günbatımı) bahsetmemek olmaz. Beyşehirliler der ki: Gün batarken, güneş soyunup bu gölde yıkanır, ve gurubu Beyşehir tarafından izliyorsanız Anamas ormanlarında yangın çıkmış ta, gölü tutuşturmuş sanırsınız derler. Gerçektende gülün dağlarla yaptığı mükemmel açı ve dağların guruba bakış yönü atmosferde hiç tahmin edilemeyecek güzellikte ışık tayfı oluşmasına yol açıyor. (daha önceki gezilerimizde gördüğümüz bu manzarayı bu sefer vakitsizlikten dolayı kendi makinamızla resimleyemedik, başka hazır resimlerden örnek koymakta bizim prensiplerimize ters düşer)
1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey’in yaptırmış olduğu cami, Anadolu’da ağaç, çatı ve girekli düz tavanlu ulu camilerin EN BÜYÜĞÜ ve en görkemlisidir. Anıtsal taç kapısı ve eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden bir Türk AĞAÇ CAMİ-MÜZESİ gibidir. Tümüyle çini mozayik ile kaplı olan mihrabı 4.58x6,17mt. Yüksekliği ile Konya çevresinin en büyük çinili mihrabıdır.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir14.jpg
Tamamen ceviz ağacından TUTKALSIZ GEÇME minberi ve caminin adeta bir sarayı andırmasına sebep olan diğer süslemeleri şunlardır: sekizgen, beşgen, yıldız ve geometrik dolgulu ve bitkisel benzetmeli ahşap, sedef ve fildişi çatmalarla inanılmaz incelik ve düzgünlüğe sahip sütun başlıkları, trabzanlar ve diğer dekorasyon unsurları.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir15.jpg
Eski zamanlarda bu caminin damına yağan kar, çatının tam ortasındaki içeri kürünürmüş(itilirmiş) ve izdüşümündeki kuyuda biriktirilip saklanırmış. Bu kar, eridikçe caminin içindeki nem oranını dengede tutar ve kışın içerde yakılan sobalardan dolayı hem ağaçların hem de el-sanatı eserlerin kuruyup çatlamasını engellermiş. (çatıdaki boşluk yukardaki resimlerden birinde görülmekte, şimdi ise bu boşluk camla örtülmüş)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir16.jpg
Dönüş yolunda acelesi olan arkadaşları önden Konya’ya gönderdikten sonra dedemle arkadan devam ediyoruz. Dedemle baş başa ilk molamız ve mola yerinin pınar manzarası.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir17.jpg
Dedem, bunca yolun üzerine hiç üşenmeden sık sık yolda durup, her gördüğü güzel manzaranın fotoğrafını çekmeye çalışıyor. Dağların tepelerinden vadilere inip bir pınarın fotosunu çekmeye çalışırken dedemi resmediyorum. Alttaki resimde ise, dedemin yanına indiği pınar görülmekte.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir18.jpg
Bir pınarın yanında dedem ve ironman:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir19.jpg
Konya’ya hava karardıktan sonra dönebiliyoruz. Sabah; tüm bisikletli ekip arkadaşlarıyla beraber foto çekindiğimiz Akyokuş’da bu seferde uykuya dalmakta olan Konya manzarası önünde poz veriyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir20.jpg
Hoşçakalın, pedalsız kalmayın.
Allah (c.c.) nasip ederse nice yeni maceralarda görüşmek üzere.
Bisikletçiler: Dede, Buzkıran, Sosyetik, Murat ve ironman,
Motorize ekip: Motorize Metin Bey, Dağcı Taner Bey, Dağcı asistanı Selçuk Bey.
Aşırı ayrıntılı İstatistikler:
Konya-Beyşehir gidiş dönüş (Tüm molalar dahil)
Ortalama seyir hızı: 20,5 km/sa
Maximum hız: 60,6 km/sa (Kızılören rampasından inerken)
Sabah 4:30 da evden çıktık - akşam 21:30 gibi eve girdik.
Yakılan Kalori: 3594,5 (Şahsım adına konuşayım: yol boyunca yaklaşık 7.5 lt tatlı doğal pınar suyu tüketmişim, yediklerimin haddi hesabı yok gibiydi, ikisi dörtdörtlük toplam 6 öğün yemek yedim ve eve geldiğimde tartıda bir kilo da verdiğimi gördüm)
Yol: Çevre yolundan-çevre yolunda dek: 209 km. (Ancak biz evlerden de çevre yoluna bisikletle gittiğimiz için evden eve mesafe 250km. yi buluyor)
Hava durumu: Hava açık az bulutlu, basınç 897 hPA idi. Rüzgar 3-5 km/sa hızda ve genelde güneydoğu istikametinden esmekteydi. Ortalama en yüksek sıcaklık 24 C idi.
İrtifa: yol boyunca 1026m ile 1690 m. Arasında değişiyordu. (En yüksek yol tepeleri Belenbaşı ve Kızılören rampalarıydı ve bu rampaları gidiş-dönüş hesabıyla ikişer kez tepelemek durumunda kaldık)
Dağlardan ve ovalardan çiçek kokmayanı yoktu, yollardaki pınarların % 90’ı akmaktaydı. Derelerin ise hepsi akıyordu. Ağaçlar henüz meyve vermeye başlamamıştı. Başaklar ise diz boyuna yaklaşmıştı. Kuzular sütten kesilmeye başlamıştı. Köylerde boşta gezen insan yoktu. Herkes tarlalarda çalışırken görülüyordu.
Kısa Kısa Kısa (coğrafya)
Beyşehir, Konya ilinin Akdeniz kesiminde Göller Bölgesinde ve Orta Torosların iç kısmında yer almıştır. Gölü 651 km.2 dir. Gölün güney ve batısındaki Toros Dağları: Kartos, Dedegöl, Dumanlı ve Nallıkent Tepelerinden oluşmakta olup Anamas Dağları üzerinde bulunan 1890 mt yüksekliğindeki Dippoyraz Tepesi en yükseğidir.
Kısa Kısa Kısa (tarihçe)
Beyşehir M.Ö. 6000 yıllarında neolitik(cilalı taş devri) dönemde kurulmuştur. M.Ö. 2000 yıllarında Hittitler Eflatunpınar ve Fasıllarda ölmez eserler bırakmışlardır.
M.S. 1243 yılında Moğolların istilasından sonra Eşrefoğlu Süleyman “Süleymaniye” (Beyşehir) adını vererek bir şehir kurmuş, bağımsızlığını ilan etmiş ve Eşrefoğlu Beyliğini oluşturmuştur.
AMACIMIZ:
Bizim de bu turumuzun ana teması; zamanının izlerini mükemmel şekilde günümüze taşımış olan bin yıllık, tutkalsız, çivisiz ahşaptan imar edilmiş tarihi “Eşrefoğlu Cami” sini sizler için görüntülemekti.
Bu arada “Yaka Manastır” denilen piknik yerini de görüntülemeyi ihmal etmedik.
Beyşehir de ayrıca görülmesi gereken (bizim de sonraki gezilerimizde görmeyi planladığımız) tarihi ve turistik yerler ise kısaca şunlardır.
1. Eflatunpınar Hitit Anıtı
2. Fasıllar anıtları(Kurt Beşiği, Lukyanos kitabesi, Atlıkaya kabartması, Heraklis Lahidi)
3. Erbaba höyüğü
4. Kubab-abab sarayı
5. Bezzarlar Hanı
6. Çifte hamam
7. İsmail Ağa Taş Medresesi
8. Sütdede Türbesi
9. Adalar(Mada, Hacıakif, İğdeli, Çeçen, Aygır, Kızkalesi)
10. Taş köprü
11. Anamas karagöl
12. Mağaralar (Pınargözü, Balatini, Körükini vd.)
13. Diğer. (gölün etrafında bisikletle günübirlik dolaşmak gibi vs.)
30 Nisan Pazar günü sabah 05:00 sularında buluşup yola koyuluyoruz.
İlk fotoğraf: Akyokuş mevkiinden olup, arkamızda yeni uyanmaya başlayan Konya manzarası ve altında fotoğrafta; Altınapa Baraj gölü manzarasını seyrettikten sonra harekete geçmeye başlayan ekibimiz, bisikletlerinin üzerinde.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/abeysehir.jpg
Kızılören dağlarının eteğinden geçiyoruz. Alttaki fotoda ise aynı dağların dönüş yolundan görünüşü:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir1.jpg
Konya’dan yaklaşık 45. Km. uzaklıktaki Kızılören kervansarayı.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir2.jpg
Yol üzerinde o kadar çok ekin tarlası var ki, birisinin tamamının fotoğrafını çekmeye çalışıyorum.. ve ekran yetmiyor..
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir3.jpg
Bu tarlayı nasıl eker, nasıl biçerler diye merak ediyoruz. ve yakınlardaki bir lokantada biriyle tanışıyoruz. tanıştığımız kişi bize aşağıdaki araçları göstererek:
-“Benim babamın babası bu aletleri kullanarak bu tarlayı tek başına ekip biçermiş. ama benim babam traktör kullandı. ben de ticaretle uğraşmayı tercih ettim” diyor.
Biz de; bu kadar çok toprağımız olmasına rağmen neden dışardan tahıl ithal eden ülke duruma düştüğümüzü biraz daha iyi anlıyoruz. (Yanlış anlama olmasın teknolojiye karşı değiliz, tembelliğe karşıyız !!!)
İşte atalarımızın antik tarım araçları:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir4.jpg
50.km. de sabah kahvaltımızı yapıyoruz.
Kimin çok yediği belli oluyor mu?
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir5.jpg
veeee. Önce Beyşehir’e varıyoruz. sonra Yaka Manastır levhasını görüyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir6.jpg
Biraz göl çevresinde gezinti yapıyoruz. Sonra Manastıra tırmanmaya başlıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir7.jpg
Yaka Manastır piknik alanında tüm ekibi toplu halde görüyorsunuz. İşte sporun verdiği birlik ve beraberlik ruhunun resmi.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir8.jpg
Motoruyla bizim için defalerce şehire gidip ekmek yetiştirmeye çalışan, dağlardan zehirsiz mantar toplamaya gayret eden misafirperver Metin Bey’imiz
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir9.jpg
Yolculuktan sonra nedense yorulup uyuyakalan arkadaşlarımız da(sosyetik) oldu.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir10.jpg
Yaka Manastır’dan Beyşehir manzarası:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir11.jpg
Dönüş yolundayız. önce iniş(gezinin en zevkli kısmıydı) ve ardından yine göl kenarı gezisi
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir12.jpg
Sizin için göl kenarından “panoramik” bir görüntü almaya çalıştım:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir13.jpg
Beyşehir’den bahsedip te guruptan (günbatımı) bahsetmemek olmaz. Beyşehirliler der ki: Gün batarken, güneş soyunup bu gölde yıkanır, ve gurubu Beyşehir tarafından izliyorsanız Anamas ormanlarında yangın çıkmış ta, gölü tutuşturmuş sanırsınız derler. Gerçektende gülün dağlarla yaptığı mükemmel açı ve dağların guruba bakış yönü atmosferde hiç tahmin edilemeyecek güzellikte ışık tayfı oluşmasına yol açıyor. (daha önceki gezilerimizde gördüğümüz bu manzarayı bu sefer vakitsizlikten dolayı kendi makinamızla resimleyemedik, başka hazır resimlerden örnek koymakta bizim prensiplerimize ters düşer)
1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Süleyman Bey’in yaptırmış olduğu cami, Anadolu’da ağaç, çatı ve girekli düz tavanlu ulu camilerin EN BÜYÜĞÜ ve en görkemlisidir. Anıtsal taç kapısı ve eşsiz mihrap ve minberi, üstün ağaç ve çini işçiliği yönünden bir Türk AĞAÇ CAMİ-MÜZESİ gibidir. Tümüyle çini mozayik ile kaplı olan mihrabı 4.58x6,17mt. Yüksekliği ile Konya çevresinin en büyük çinili mihrabıdır.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir14.jpg
Tamamen ceviz ağacından TUTKALSIZ GEÇME minberi ve caminin adeta bir sarayı andırmasına sebep olan diğer süslemeleri şunlardır: sekizgen, beşgen, yıldız ve geometrik dolgulu ve bitkisel benzetmeli ahşap, sedef ve fildişi çatmalarla inanılmaz incelik ve düzgünlüğe sahip sütun başlıkları, trabzanlar ve diğer dekorasyon unsurları.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir15.jpg
Eski zamanlarda bu caminin damına yağan kar, çatının tam ortasındaki içeri kürünürmüş(itilirmiş) ve izdüşümündeki kuyuda biriktirilip saklanırmış. Bu kar, eridikçe caminin içindeki nem oranını dengede tutar ve kışın içerde yakılan sobalardan dolayı hem ağaçların hem de el-sanatı eserlerin kuruyup çatlamasını engellermiş. (çatıdaki boşluk yukardaki resimlerden birinde görülmekte, şimdi ise bu boşluk camla örtülmüş)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir16.jpg
Dönüş yolunda acelesi olan arkadaşları önden Konya’ya gönderdikten sonra dedemle arkadan devam ediyoruz. Dedemle baş başa ilk molamız ve mola yerinin pınar manzarası.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir17.jpg
Dedem, bunca yolun üzerine hiç üşenmeden sık sık yolda durup, her gördüğü güzel manzaranın fotoğrafını çekmeye çalışıyor. Dağların tepelerinden vadilere inip bir pınarın fotosunu çekmeye çalışırken dedemi resmediyorum. Alttaki resimde ise, dedemin yanına indiği pınar görülmekte.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir18.jpg
Bir pınarın yanında dedem ve ironman:
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir19.jpg
Konya’ya hava karardıktan sonra dönebiliyoruz. Sabah; tüm bisikletli ekip arkadaşlarıyla beraber foto çekindiğimiz Akyokuş’da bu seferde uykuya dalmakta olan Konya manzarası önünde poz veriyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/beysehir20.jpg
Hoşçakalın, pedalsız kalmayın.
Allah (c.c.) nasip ederse nice yeni maceralarda görüşmek üzere.