Edip D.
HTFU!
- Kayıt
- 12 Haziran 2011
- Mesaj
- 3.625
- Tepki
- 5.240
- Şehir
- Sarıyer, İstanbul
- Başlangıç
- 2000—01
- Bisiklet
- Diğer
Evet biliyorum bisikletle alakası yok ama yazmak istiyorum, herkes bilsin de Koçtaş denilen çalışma ahlakı ve sistemine sahip olmayan bir yerden alışveriş yapmasın.
Olayımız 19 Ekim'de başlıyor.
Yeni ev kuracak olan ben ve nişanlım Koçtaş'ta beğendiğimiz ürünleri almak adına Koçtaş'ın Şişli (Cevahir) mağazasına gittik. Yüklü de bir alışveriş yaptık; karyola, gardırop, tv ünitesi, zigonlar, sandalyeler, masa, şifonyer ve sair... Ödeme bölümünde bize "28 Ekim'de nakliyesi gerçekleşecek" dediler biz de "Haftaiçi olmasın 1 Kasım'da mümkünse o zaman gelsin" diye ricada bulunduk. Bankodaki arkadaş "Tamam" diyerek bize kağıtları verdi ve oradan ayrıldık..
Zurnanın zırt dediği yer bundan sonra başlıyor
.
Olay 1: Beni 27 Ekim'de arayarak 1 Kasım için tamam denilen ürünlerin 28'inde geleceği ve siparişini verdiğim sandalyelerin depoda olmadığı bu nedenle başka bir yerden temin edilip geleceği söylendi, "tamam" dedim "ama gelmeden bir saat önce arayın". 28'i günü saat 11 sularında bir telefon aldım, telefondaki arkadaş "Abi biz ürünleri getirdik ama evde değilsiniz galiba" diyerek bütün olaylara ilk adımı atmış oldu. "E hani 1 saat önce arayacaktınız? Hemen geliyorum, siz ürünleri indirmeye başlayın 30 dakika içinde oradayım" dedim ve işten çıkıp koşa koşa, gerçekten de yarım saat içinde eve vardım. Ortada ne Koçtaş var ne kamyon, "ilginç" diyerek apartman kapısını açtım. Apartmanın içinde yığılmış ürünler dışında bir şey göremedim (ürünlerin büyük olanları için montaj hizmet almıştım, yani ev içine kadar taşınması gerekiyor), bırakıp gitmişler. Ürünlerin çoğunu içeri taşıdım. Ağır olması nedeniyle taşıyamadığım bir üründe sigortam attı ve Koçtaş'ı aradım. Kavga dövüş 20 dakika sonra nakliyeciler geldi ve kalan 3-5 parça şeyi içeri taşıdılar. Yani nakliyenin büyük bir kısmını ben yapmış oldum.
Olay 2: Nakliyeden sonra montajcı arkadaşlar geldi yaklaşık 1 saat sonra. TV ünitesinin montajı bitirildi. Sıra yatak odasına, gardırobu yapmaya çalıştılar, fakat olmadı olmadı, bayağı bir uğraştılar. Sonra baktılar ki gardırobun arka suntaları başka bir ürüne ait, "Abi sen Koçtaş'ı ara, üretici firma gelsin değiştirsin". "Peki, o zaman bari karyolayı kurun". Karyolaya başladılar fakat o da nesi? Montaj kiti yok, gelen kutulardan biri başka bir ürüne ait. Çok şaşırdım! "Abi bu bizimle alakalı bunu da biz getireceğiz, sen yine ara Koçtaş'ı" dediler ve yarım yamalak terkettiler orayı. O akşam yoğun bir telefon trafiğinden sonra sorunun hemen yarın halledileceği sözünü aldım. Bir sonraki gün üretici firma gelip gardırobu halletti gerçekten. Fakat aldığım bir telefon üzerine; "Abi biz bugün halledemeyeceğiz, 4 Kasım'a gün veriyoruz size. Bakın daha ileriye de verebilirdik ama sıkıştırdık araya ha" gibi bir cümle kuruldu. Lütfettin cicim...
Mini Olay: 31 Ekim'de Koçtaş'tan telefon geldi, "Abi sandalyeleri 6 Kasım'da getiriyoruz" diye. "Acaba sisteminiz yok mu? 4 Kasım'da zaten gelecekler, onlarla yollayın" dedim, "Aaaa hakikaten. Tamam, hemen oraya eklettiriyorum" diyerek telefonu kapattı.
Olay 3: 4 Kasım'da yine işten izin alarak eve gittim. Saat 3 sularında telefonumda bir mesaj; "Ürün talepleriniz 05/11/2014 tarihinde 09:00-14:00 arası gerçekleştirilecektir". Tabi ki de aradım, gelen cevap şu oldu, "Aaa kusura bakmayın, burada bir iletişimsizlik oldu, bizim hatamız, yarın gelip halledilecek". "Eee" dedim "bu çözüm değil ki", "Eh n'apalım artık" denildi...
Olay 4: 5 Kasım'da eksik montaj kiti, eksik kutu ve eksik sandalyeler getirildi. "Oh" dedim "bu akşam bitiyor bu iş". Neredeee. Karyolanın kurulumuna başlayıp "Aaa abi bu karyolanın bilmem ne parçası ikisi de sağ gelmiş, olmaz ki böyle, kurulumu yapamayız". E -afedersiniz ama- ulan, önceki gelenler hiç mi kontrol etmediler? O kadar eksik varken hiç mi bakmadılar diğerlerine? Yine bir telefon trafiği ve kavgalar, Vardiya Amirinden yine inciler; "Tamam, yarın özel montajcımızı yollayıp işi hallettireceğim Edip Bey".
Olay 5: 6 Kasım sabahı yeni bir telefon, yine Koçtaş'tan, "Eaa Edip Bey şimdi montajcımız yok, yarın halletsek nasıl olur?", sabır taşı un ufak olmuş zaten, "Lanet olsun size, getirin ürünleri, montajını ben kendim yapacağım". "Peki madem siz bilirsiniz". Bunu yazarken bir telefon daha geldi, "Edip Bey montajcı buldum, akşama yolluyorum sizi mağdur etmemek adına". Böyle, o küfür dilimin ucuna kadar geldi ama sustum.
Sonuç olarak Koçtaş'tan aldığım ürünler 1 günde hallolabilecekken yaklaşık 6 gündür uğraşıyorum. Hayatımda ilk defa sinirden elim ayağım titredi.
Açıkça dalga geçildiğimi hissettim. Hele "şikayet var" sitesine yazdığım mesaja, hiçbir çözüm üretilmeden ve hiçbir şey sonuçlanmadan "Müşterimiz ile görüşülerek şikayetleri çözümlenmiştir" yazılmadı mı, gözümde şöyle bir görüntü canlandı;
Ellerde buzlu içecek, bilgisayar başında -veya telefonu kapattıktan sonra- konuşmaları hatırlayıp mesajları okuyup "Harika iş çıkardık, çok güzel uğraşıyoruz insanlarla, pislikler!" diye kahkahalarla birbirlerine "çak" yapan insanlar...
Demem odur ki, yapmayın! Almayın Koçtaş'tan...
(çok uzun oldu ama yazınca rahatladım gerçekten)
Olayımız 19 Ekim'de başlıyor.
Yeni ev kuracak olan ben ve nişanlım Koçtaş'ta beğendiğimiz ürünleri almak adına Koçtaş'ın Şişli (Cevahir) mağazasına gittik. Yüklü de bir alışveriş yaptık; karyola, gardırop, tv ünitesi, zigonlar, sandalyeler, masa, şifonyer ve sair... Ödeme bölümünde bize "28 Ekim'de nakliyesi gerçekleşecek" dediler biz de "Haftaiçi olmasın 1 Kasım'da mümkünse o zaman gelsin" diye ricada bulunduk. Bankodaki arkadaş "Tamam" diyerek bize kağıtları verdi ve oradan ayrıldık..
Zurnanın zırt dediği yer bundan sonra başlıyor
Olay 1: Beni 27 Ekim'de arayarak 1 Kasım için tamam denilen ürünlerin 28'inde geleceği ve siparişini verdiğim sandalyelerin depoda olmadığı bu nedenle başka bir yerden temin edilip geleceği söylendi, "tamam" dedim "ama gelmeden bir saat önce arayın". 28'i günü saat 11 sularında bir telefon aldım, telefondaki arkadaş "Abi biz ürünleri getirdik ama evde değilsiniz galiba" diyerek bütün olaylara ilk adımı atmış oldu. "E hani 1 saat önce arayacaktınız? Hemen geliyorum, siz ürünleri indirmeye başlayın 30 dakika içinde oradayım" dedim ve işten çıkıp koşa koşa, gerçekten de yarım saat içinde eve vardım. Ortada ne Koçtaş var ne kamyon, "ilginç" diyerek apartman kapısını açtım. Apartmanın içinde yığılmış ürünler dışında bir şey göremedim (ürünlerin büyük olanları için montaj hizmet almıştım, yani ev içine kadar taşınması gerekiyor), bırakıp gitmişler. Ürünlerin çoğunu içeri taşıdım. Ağır olması nedeniyle taşıyamadığım bir üründe sigortam attı ve Koçtaş'ı aradım. Kavga dövüş 20 dakika sonra nakliyeciler geldi ve kalan 3-5 parça şeyi içeri taşıdılar. Yani nakliyenin büyük bir kısmını ben yapmış oldum.
Olay 2: Nakliyeden sonra montajcı arkadaşlar geldi yaklaşık 1 saat sonra. TV ünitesinin montajı bitirildi. Sıra yatak odasına, gardırobu yapmaya çalıştılar, fakat olmadı olmadı, bayağı bir uğraştılar. Sonra baktılar ki gardırobun arka suntaları başka bir ürüne ait, "Abi sen Koçtaş'ı ara, üretici firma gelsin değiştirsin". "Peki, o zaman bari karyolayı kurun". Karyolaya başladılar fakat o da nesi? Montaj kiti yok, gelen kutulardan biri başka bir ürüne ait. Çok şaşırdım! "Abi bu bizimle alakalı bunu da biz getireceğiz, sen yine ara Koçtaş'ı" dediler ve yarım yamalak terkettiler orayı. O akşam yoğun bir telefon trafiğinden sonra sorunun hemen yarın halledileceği sözünü aldım. Bir sonraki gün üretici firma gelip gardırobu halletti gerçekten. Fakat aldığım bir telefon üzerine; "Abi biz bugün halledemeyeceğiz, 4 Kasım'a gün veriyoruz size. Bakın daha ileriye de verebilirdik ama sıkıştırdık araya ha" gibi bir cümle kuruldu. Lütfettin cicim...
Mini Olay: 31 Ekim'de Koçtaş'tan telefon geldi, "Abi sandalyeleri 6 Kasım'da getiriyoruz" diye. "Acaba sisteminiz yok mu? 4 Kasım'da zaten gelecekler, onlarla yollayın" dedim, "Aaaa hakikaten. Tamam, hemen oraya eklettiriyorum" diyerek telefonu kapattı.
Olay 3: 4 Kasım'da yine işten izin alarak eve gittim. Saat 3 sularında telefonumda bir mesaj; "Ürün talepleriniz 05/11/2014 tarihinde 09:00-14:00 arası gerçekleştirilecektir". Tabi ki de aradım, gelen cevap şu oldu, "Aaa kusura bakmayın, burada bir iletişimsizlik oldu, bizim hatamız, yarın gelip halledilecek". "Eee" dedim "bu çözüm değil ki", "Eh n'apalım artık" denildi...
Olay 4: 5 Kasım'da eksik montaj kiti, eksik kutu ve eksik sandalyeler getirildi. "Oh" dedim "bu akşam bitiyor bu iş". Neredeee. Karyolanın kurulumuna başlayıp "Aaa abi bu karyolanın bilmem ne parçası ikisi de sağ gelmiş, olmaz ki böyle, kurulumu yapamayız". E -afedersiniz ama- ulan, önceki gelenler hiç mi kontrol etmediler? O kadar eksik varken hiç mi bakmadılar diğerlerine? Yine bir telefon trafiği ve kavgalar, Vardiya Amirinden yine inciler; "Tamam, yarın özel montajcımızı yollayıp işi hallettireceğim Edip Bey".
Olay 5: 6 Kasım sabahı yeni bir telefon, yine Koçtaş'tan, "Eaa Edip Bey şimdi montajcımız yok, yarın halletsek nasıl olur?", sabır taşı un ufak olmuş zaten, "Lanet olsun size, getirin ürünleri, montajını ben kendim yapacağım". "Peki madem siz bilirsiniz". Bunu yazarken bir telefon daha geldi, "Edip Bey montajcı buldum, akşama yolluyorum sizi mağdur etmemek adına". Böyle, o küfür dilimin ucuna kadar geldi ama sustum.
Sonuç olarak Koçtaş'tan aldığım ürünler 1 günde hallolabilecekken yaklaşık 6 gündür uğraşıyorum. Hayatımda ilk defa sinirden elim ayağım titredi.
Açıkça dalga geçildiğimi hissettim. Hele "şikayet var" sitesine yazdığım mesaja, hiçbir çözüm üretilmeden ve hiçbir şey sonuçlanmadan "Müşterimiz ile görüşülerek şikayetleri çözümlenmiştir" yazılmadı mı, gözümde şöyle bir görüntü canlandı;
Ellerde buzlu içecek, bilgisayar başında -veya telefonu kapattıktan sonra- konuşmaları hatırlayıp mesajları okuyup "Harika iş çıkardık, çok güzel uğraşıyoruz insanlarla, pislikler!" diye kahkahalarla birbirlerine "çak" yapan insanlar...
Demem odur ki, yapmayın! Almayın Koçtaş'tan...
(çok uzun oldu ama yazınca rahatladım gerçekten)


