Süleyman Şatır
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 22 Mart 2005
- Mesaj
- 1.151
- Tepki
- 2.733
- Şehir
- Fatih / İstanbul
Merhaba,
Ben de geçen hafta yaptığım "Kemerburgaz, Terkos, Karaburun, Çatalca" gezisini anlatmak istiyorum...
25 Mart 2005, sabah 08:15'de evden çıkıyorum… Rotam, Kağıthane üzerinden, Ayazağa, Kemerburgaz, Terkos, Karaburun, Çatalca… İstanbul'a dönüş trenle... Fatih'ten Balat'a iniyorum ve Eyüp tarafına dönüyorum. Haliç'in bitim noktası olan Silahtar Köprüsü'nü geçtikten sonra Kağıthane'ye doğru devam ediyorum.
Sabah sabah, küçücük çocuklar bile sırtlarında ağır çantalarla okula yetişme telaşındayken, ben özgürlüğümü ilan etmiş, bisikletimle yeni yerler keşfetmek ve fotoğraf çekmek için yollara düşmüştüm… Ama 36 yıl çalışmış biri olarak bunu hak ettiğimi düşünüyorum…
Saat 09:10'da, 13.km'de Tem otoyolu viyadüğünün altından geçiyorum. Kağıthane'den, Çağlayan, Maslak çıkışlarını geçtikten sonra trafik biraz daha azalıyor… Kemerburgaz'a doğru geniş yolda, artık sadece kamyonlar ve sürücü kurslarının birkaç arabası var… Bakıyorum, şoför adaylarının hepsi hanım ve türbanlı…
Kemerburgaz'a 2-3 km kala, yolun sağında Aziz Paşa Orman İçi Dinlenme Yeri diye bir tabela görüyorum. Kapıdaki bekçi içeride 15 km'lik bir gezi yolu olduğunu söylüyor. Birkaç resim çekiyorum, bu arada bekçi de poz veriyor ve resimleri muhakkak getirmemi istiyor, Çorlu'da bulunan ailesine gönderecekmiş…
3 km daha gittikten sonra Kemerburgaz'a geliyorum. Su kemerinden geçip, hafif bir çıkıştan sonra şehir merkezine ulaşıyorum. Bir çay bahçesinde çayımı yudumlarken, saatim 10:10'u gösteriyor. Buraya kadar 25 km yol gelmişim… Bir marketten su aldıktan sonra 10:25'te tekrar yola devam ediyorum…
6 km sonra Göktürk köyüne geliyorum. Aslında buraya köy demek yanlış olur… Yolun iki tarafında lüks villalar, alışveriş merkezleri sıralanmış, yeni vilların yapımı da devam ediyor. Göktürk, bir şantiye görünümünde…
Çok yoğun bir kamyon trafiğinin içinde yola devam ediyorum. Yolun bu kesimi çok bozuk ve çukurlarla dolu. Bir süre sonra, yollarda neden bu kadar çok kamyon olduğu anlaşılıyor. Otoban girişi gibi bir kavşakta, İstanbul Belediyesi'nin, katı atıkların çevreye zarar vermeden değerlendirilmesi amacıyla yaptırdığı tesisin tabelasını görüyorum: İSTAÇ… Kamyonlar buraya katı atıkları taşıyor…
Saat 11:15'de Işıklar köyüne ulaşıyorum (40 km). Kamyon trafiği biraz azaldı ama, hala devam ediyor. Hiç mola vermeden pedallara basıyorum...
Karayollarında otomobille seyrederken, bazen yollara çıkan hayvanlar görürüz. Hiçbir şeye aldırış etmeden sallana sallana yürürler. Şimdi aynı durumla ben, karşı karşıyayım. Çamur içindeki bir manda, tam önümde yürüyor. Beni farkedince, şöyle bir bakıyor ve yolun karşı tarafına geçerek bana yol veriyor. Ama, acaba beni kovalar mı diye düşünmeden de edemiyorum.
42. km'de İhsaniye köyüne geliyorum. Burada Terkos'a 17 km olduğunu öğreniyorum. Yol çok güzel, bisiklet sürmeye son derece elverişli. Hafif iniş ve çıkışlarla devam ediyor.
Bir süre devam ettikten sonra uzakta bir göl görüyorum. Burasının eski bir kömür ocağının çukuru olduğunu öğreniyorum. Şimdi kullanılmayan kömür ocağı, yağmur suyu ile dolmuş ve göl oluşmuş. Yolda gördüğüm kamyonlar, bu çukuru kapatmak için, buraya moloz ve toprak taşıyor. Bu çukur da kolay kolay dolacak gibi değil…
Bu arada günün ilk köpek saldırısına maruz kalıyorum. Bir çitin ardındaki üç köpek bana doğru koşuyor. Allahtan çit var diyorum ama, reklam filmindeki gibi köpekler çitin parçalanmış bir yerinden dışarı çıkıveriyor. Hemen frene basıyorum. Ben durunca, köpekler de duruyor. Onlar havlayarak kıyameti koparırken, fotoğraf makinamı çıkarıyorum, resimlerini çekiyorum. Bir süre bekledikten sonra, her zaman yaptığım gibi havlamalarına aldırmayarak yavaş yavaş oradan uzaklaşıyorum. Bir gün beni ısıracaklar ama, ne zaman?...
Yollarda mesafe belirten hiçbir tabela yok. Soracak kimse de olmadığı için zaman zaman acaba doğru yolda mıyım diye endişelendiğim bile oluyor. Biraz daha gittikten sonra Çatalca, Arnavutköy, Terkos yazılı bir levha görünce rahatlıyorum. Ama Terkos'a ne kadar var, o yazmıyor… (Saat 12:00, 48. km'deyim)... Hafif bir çıkıştan sonra tırmandığım tepeden, uzaktan Karadeniz'i görüyorum. Sabah esen hafif rüzgar da, yavaş yavaş şiddetini artırmaya başlıyor...
Hafif, iniş ve çıkışlarla yola devam ediyorum. Artık kamyon trafiğinden de kurtuldum. Bu yolda bisiklet sürmek büyük keyif. Hafif bir rampadan süratle inerken yolun kenarındaki papatyaları görünce, artık baharın geldiğine inanıyorum... Burada 5-10 dakika mola veriyorum.
Biraz daha ilerledikten sonra, bu kez korku filmlerinde gördüğümüz ormanları andıran bir yerde durup resim çekiyorum...
Yolda benden başka kimse yok. Uzaktan Terkos Gölü'nü görüyorum. Haritaya göre Tayakadın'dan sonra Terkos'a döneceğim. Tayakadın rampasını çıkmaya hazırlanırken, sağda Terkos'a giden kestirme bir yol görüyorum.
Çukurlarla dolu yolda, 3 km kadar giderek Terkos'a ulaşıyorum. Terkos'un diğer adı Durusu… Saat 13:00, 60 km yol yapmışım… Çay içmek için bir kahveye giriyorum. Bana çay ısmarlayan gençler, buradan Yeniköy'e, oradan da Karaburun'a gitmemi tavsiye ediyorlar. Karaburun'dan tekrar Terkos'a geleceğim… Çünkü dönüş yolu yine buradan geçiyor…
20 dakika sonra Yeniköy'e doğru yola çıkıyorum. Rüzgar tam cepheden sert bir şekilde esiyor. Kısa süren bir rampadan sonra inişe geçiyorum. Rüzgar yüzünden, frenlere basmaya hiç gerek kalmadan kontrollu bir şekilde rampayı iniyorum… Ama Yeniköy'e ulaşmak için dik bir rampa daha çıkmam gerekiyor.
Kendimi fazla yormadan, rüzgara karşı yavaş yavaş tırmanıyorum. Köy meydanına geldiğimde, Terkos'tan buraya kadar 5 km geldiğimi görüyorum. Sahil yazılı tabelanın gösterdiği tarafa yöneliyorum, tam karşımda Karadeniz'i görüyorum… Biraz önce tırmandığım tepeyi, sahile doğru hızla iniyorum… İnce kumlu bir sahille karşılaşıyorum.
Birkaç fotoğraf çektikten sonra sola dönüyorum. Sahili takip ederek 6 km sonra Karaburun'a geliyorum. Saat 14:05, 71. km'deyim… Yollarda çok oyalandım. Yanımda getirdiğim yiyeceklerle karnımı doyurduktan sonra tekrar yollara düşüyorum.
Karaburun'dan Terkos'a doğru 1 km kadar hayli dik bir rampa var. Bu rampayı tırmandıktan sonra, yakın gözlüğümü yemek yediğim yerde bıraktığımı hatırlıyorum.
Biraz önce tırmandığım rampayı inip, aynı rampayı tekrar tırmanmak bana çok vakit kaybettirecekti. Gözlüğün eski olduğunu düşünüyorum. Geri dönmeyerek, bile bile gözlüğümü orada bırakmış oluyorum… Hızla Terkos'a dönüyorum. Çatalca'ya kadar daha ne kadar yolum olduğunu bilmiyorum. Hava kararmadan Çatalca'da olmalıyım.
Terkos'da hiç durmadan devam ediyorum. Germe kavşağına geldiğimde saat 15:10 oluyor. Tabelalar Çatalca, Saray yönünü gösteriyor, ama kaç kilometre olduğunu yazmıyor… Soruyorum, Çatalca buradan 30 km çeker diyorlar. Hadımköy yolu daha kestirmeymiş. Ama, ana yoldan gitmeyi tercih ediyorum…
Hafif bir çıkıştan sonra, bana doğru koşan 3 köpekle karşılaşınca, hemen duruyorum. Köpekler çılgınca havlarken fotoğraf makinamı çıkarıyorum, resimlerini çekiyorum. Yavaş yavaş ilerlemeye başladığımda, sesleri duyan 6-7 köpeğin daha bana koştuğunu görüyorum. Bekleyerek onların da fotoğraflarını çekiyorum. Bu köpekler, hemen yakınlarda olan bir sürünün köpekleri…
Yoluma devam ediyorum. Hafif iniş ve çıkışlarla devam eden yolda hızla seyrediyorum. Neredeyim, ne kadar yolum kaldı bilmiyorum. Saat 16:00'da bir kavşağa geliyorum (93. km)… Kırklareli, Çatalca, Kestanelik tarafına yönelerek, hiç oyalanmadan pedallara basıyorum. 18:30'da hava kararacak…
4 km daha gittikten sonra hızlı bir inişle Kızılcaali köyüne iniyorum. Rüzgar olmasına rağmen bu inişte 55,5 km hıza ulaşmışım. Burada Çatalca'ya 17 km kaldığını öğreniyorum. Tekrar yollara düşüyorum. 16:55'te Kestanelik'ten geçerken km saatim de 103. km'yi gösteriyordu… Bu arada Kestanelik'in Çatalca ile bağlantısından olsa gerek, trafik yoğunlaşmaya başladı.
104. km'de Oklalı'dan geçtikten sonra, 106. km'de Subaşı'na geliyorum. Saat 17:20… Buradan Çatalca'ya dönüyorum ve İstanbul'dan beri ilk olarak mesafe belirten bir tabela ile karşılaşıyorum. Çatalca'ya 9 km var… Gökçeali köyünden geçerken Aziz Nesin Vakfı'nı görüyorum. Durup burada resim çekiyorum.
Tren istasyonunu soruyorum. 500 metre ileride diyorlar. Hemen pedallara basıyorum. Ama geldiğim istasyon Gökçeali istasyonu. Burası küçük bir istasyon, hiçbir görevli yok. Böyle yerlerde tren çok kısa duruyor, bazen de sadece yavaşlıyor. Karanlıkta, iki-üç basamaklı yüksek trene, 1-2 dakika içinde bisikletle binmeyi başaramazsanız, kalırsınız…
Çatalca istasyonuna nasıl gidileceğini soruyorum. Önce Çatalca'ya gitmem gerektiğini, Cumhuriyet Meydanı'ndan sonra 1-1,5 km aşağıda olduğunu söylüyorlar. Ama Çatalca'ya gitmek için 3 km'lik dik bir rampayı tırmanmam gerektiğini söylemiyorlar… Aslında Subaşı'na gelmeden önce İzzettinköy yazılı tabeladan dönmem gerekiyormuş…
Neyse Çatalca'da Cumhuriyet Meydanı'na ulaştığımda saat 17:55 olmuştu… Bir marketten kendime su aldıktan sonra, alacakaranlıkta Çatalca istasyonuna ulaştığımda saat 18:25, km saatimde 117. km'yi gösteriyordu…
İstanbul'a gidecek olan trenin 20:15'te olduğunu daha önceden öğrenmiştim. Trenin gelmesini beklerken, Bulgaristan göçmeni olduğunu söyleyen görevliyle sohbet ediyoruz. Emekliliğine 3 yıl varmış, bilet satmak, hareket memurluğu, makasçılık gibi, burada her işi yapıyormuş…
Trene binerken, pulman koltukları olan vagona binmeyi planlamıştım. Ama, acele ile önümde duran ilk vagona bindim. Kompartımanlı vagonlarda, koridorlar çok dar. Bisiklet dönemediği, için kompartımana giremedim, Sirkeci'ye kadar kapının önünde seyahat etmek zorunda kaldım. Tren 21.30'da Sirkeci garına geldi.
Trenden indikten sonra eve kadar 8 km daha yolum var. Sirkeci, Eminönü, Unkapanı, Cibali yoluyla Balat'a, oradan yokuşu tırmanarak Fatih'e eve geldim… Bisikleti dördüncü kata çıkardım. Eşimin şaşkın bakışları altında eve girdiğimde, saat 22:00, Km saatim de 125 km bisiklet sürdüğümü gösteriyordu…
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/1.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/2.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/3.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/4.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/5.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/6.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/7.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/8.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/9.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/10.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/11.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/12.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/13.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/14.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/15.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/16.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/17.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/18.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/19.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/20.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/21.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/22.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/23.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/24.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/25.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/26.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/27.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/28.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/29.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/30.jpg
Ben de geçen hafta yaptığım "Kemerburgaz, Terkos, Karaburun, Çatalca" gezisini anlatmak istiyorum...
25 Mart 2005, sabah 08:15'de evden çıkıyorum… Rotam, Kağıthane üzerinden, Ayazağa, Kemerburgaz, Terkos, Karaburun, Çatalca… İstanbul'a dönüş trenle... Fatih'ten Balat'a iniyorum ve Eyüp tarafına dönüyorum. Haliç'in bitim noktası olan Silahtar Köprüsü'nü geçtikten sonra Kağıthane'ye doğru devam ediyorum.
Sabah sabah, küçücük çocuklar bile sırtlarında ağır çantalarla okula yetişme telaşındayken, ben özgürlüğümü ilan etmiş, bisikletimle yeni yerler keşfetmek ve fotoğraf çekmek için yollara düşmüştüm… Ama 36 yıl çalışmış biri olarak bunu hak ettiğimi düşünüyorum…
Saat 09:10'da, 13.km'de Tem otoyolu viyadüğünün altından geçiyorum. Kağıthane'den, Çağlayan, Maslak çıkışlarını geçtikten sonra trafik biraz daha azalıyor… Kemerburgaz'a doğru geniş yolda, artık sadece kamyonlar ve sürücü kurslarının birkaç arabası var… Bakıyorum, şoför adaylarının hepsi hanım ve türbanlı…
Kemerburgaz'a 2-3 km kala, yolun sağında Aziz Paşa Orman İçi Dinlenme Yeri diye bir tabela görüyorum. Kapıdaki bekçi içeride 15 km'lik bir gezi yolu olduğunu söylüyor. Birkaç resim çekiyorum, bu arada bekçi de poz veriyor ve resimleri muhakkak getirmemi istiyor, Çorlu'da bulunan ailesine gönderecekmiş…
3 km daha gittikten sonra Kemerburgaz'a geliyorum. Su kemerinden geçip, hafif bir çıkıştan sonra şehir merkezine ulaşıyorum. Bir çay bahçesinde çayımı yudumlarken, saatim 10:10'u gösteriyor. Buraya kadar 25 km yol gelmişim… Bir marketten su aldıktan sonra 10:25'te tekrar yola devam ediyorum…
6 km sonra Göktürk köyüne geliyorum. Aslında buraya köy demek yanlış olur… Yolun iki tarafında lüks villalar, alışveriş merkezleri sıralanmış, yeni vilların yapımı da devam ediyor. Göktürk, bir şantiye görünümünde…
Çok yoğun bir kamyon trafiğinin içinde yola devam ediyorum. Yolun bu kesimi çok bozuk ve çukurlarla dolu. Bir süre sonra, yollarda neden bu kadar çok kamyon olduğu anlaşılıyor. Otoban girişi gibi bir kavşakta, İstanbul Belediyesi'nin, katı atıkların çevreye zarar vermeden değerlendirilmesi amacıyla yaptırdığı tesisin tabelasını görüyorum: İSTAÇ… Kamyonlar buraya katı atıkları taşıyor…
Saat 11:15'de Işıklar köyüne ulaşıyorum (40 km). Kamyon trafiği biraz azaldı ama, hala devam ediyor. Hiç mola vermeden pedallara basıyorum...
Karayollarında otomobille seyrederken, bazen yollara çıkan hayvanlar görürüz. Hiçbir şeye aldırış etmeden sallana sallana yürürler. Şimdi aynı durumla ben, karşı karşıyayım. Çamur içindeki bir manda, tam önümde yürüyor. Beni farkedince, şöyle bir bakıyor ve yolun karşı tarafına geçerek bana yol veriyor. Ama, acaba beni kovalar mı diye düşünmeden de edemiyorum.
42. km'de İhsaniye köyüne geliyorum. Burada Terkos'a 17 km olduğunu öğreniyorum. Yol çok güzel, bisiklet sürmeye son derece elverişli. Hafif iniş ve çıkışlarla devam ediyor.
Bir süre devam ettikten sonra uzakta bir göl görüyorum. Burasının eski bir kömür ocağının çukuru olduğunu öğreniyorum. Şimdi kullanılmayan kömür ocağı, yağmur suyu ile dolmuş ve göl oluşmuş. Yolda gördüğüm kamyonlar, bu çukuru kapatmak için, buraya moloz ve toprak taşıyor. Bu çukur da kolay kolay dolacak gibi değil…
Bu arada günün ilk köpek saldırısına maruz kalıyorum. Bir çitin ardındaki üç köpek bana doğru koşuyor. Allahtan çit var diyorum ama, reklam filmindeki gibi köpekler çitin parçalanmış bir yerinden dışarı çıkıveriyor. Hemen frene basıyorum. Ben durunca, köpekler de duruyor. Onlar havlayarak kıyameti koparırken, fotoğraf makinamı çıkarıyorum, resimlerini çekiyorum. Bir süre bekledikten sonra, her zaman yaptığım gibi havlamalarına aldırmayarak yavaş yavaş oradan uzaklaşıyorum. Bir gün beni ısıracaklar ama, ne zaman?...
Yollarda mesafe belirten hiçbir tabela yok. Soracak kimse de olmadığı için zaman zaman acaba doğru yolda mıyım diye endişelendiğim bile oluyor. Biraz daha gittikten sonra Çatalca, Arnavutköy, Terkos yazılı bir levha görünce rahatlıyorum. Ama Terkos'a ne kadar var, o yazmıyor… (Saat 12:00, 48. km'deyim)... Hafif bir çıkıştan sonra tırmandığım tepeden, uzaktan Karadeniz'i görüyorum. Sabah esen hafif rüzgar da, yavaş yavaş şiddetini artırmaya başlıyor...
Hafif, iniş ve çıkışlarla yola devam ediyorum. Artık kamyon trafiğinden de kurtuldum. Bu yolda bisiklet sürmek büyük keyif. Hafif bir rampadan süratle inerken yolun kenarındaki papatyaları görünce, artık baharın geldiğine inanıyorum... Burada 5-10 dakika mola veriyorum.
Biraz daha ilerledikten sonra, bu kez korku filmlerinde gördüğümüz ormanları andıran bir yerde durup resim çekiyorum...
Yolda benden başka kimse yok. Uzaktan Terkos Gölü'nü görüyorum. Haritaya göre Tayakadın'dan sonra Terkos'a döneceğim. Tayakadın rampasını çıkmaya hazırlanırken, sağda Terkos'a giden kestirme bir yol görüyorum.
Çukurlarla dolu yolda, 3 km kadar giderek Terkos'a ulaşıyorum. Terkos'un diğer adı Durusu… Saat 13:00, 60 km yol yapmışım… Çay içmek için bir kahveye giriyorum. Bana çay ısmarlayan gençler, buradan Yeniköy'e, oradan da Karaburun'a gitmemi tavsiye ediyorlar. Karaburun'dan tekrar Terkos'a geleceğim… Çünkü dönüş yolu yine buradan geçiyor…
20 dakika sonra Yeniköy'e doğru yola çıkıyorum. Rüzgar tam cepheden sert bir şekilde esiyor. Kısa süren bir rampadan sonra inişe geçiyorum. Rüzgar yüzünden, frenlere basmaya hiç gerek kalmadan kontrollu bir şekilde rampayı iniyorum… Ama Yeniköy'e ulaşmak için dik bir rampa daha çıkmam gerekiyor.
Kendimi fazla yormadan, rüzgara karşı yavaş yavaş tırmanıyorum. Köy meydanına geldiğimde, Terkos'tan buraya kadar 5 km geldiğimi görüyorum. Sahil yazılı tabelanın gösterdiği tarafa yöneliyorum, tam karşımda Karadeniz'i görüyorum… Biraz önce tırmandığım tepeyi, sahile doğru hızla iniyorum… İnce kumlu bir sahille karşılaşıyorum.
Birkaç fotoğraf çektikten sonra sola dönüyorum. Sahili takip ederek 6 km sonra Karaburun'a geliyorum. Saat 14:05, 71. km'deyim… Yollarda çok oyalandım. Yanımda getirdiğim yiyeceklerle karnımı doyurduktan sonra tekrar yollara düşüyorum.
Karaburun'dan Terkos'a doğru 1 km kadar hayli dik bir rampa var. Bu rampayı tırmandıktan sonra, yakın gözlüğümü yemek yediğim yerde bıraktığımı hatırlıyorum.
Biraz önce tırmandığım rampayı inip, aynı rampayı tekrar tırmanmak bana çok vakit kaybettirecekti. Gözlüğün eski olduğunu düşünüyorum. Geri dönmeyerek, bile bile gözlüğümü orada bırakmış oluyorum… Hızla Terkos'a dönüyorum. Çatalca'ya kadar daha ne kadar yolum olduğunu bilmiyorum. Hava kararmadan Çatalca'da olmalıyım.
Terkos'da hiç durmadan devam ediyorum. Germe kavşağına geldiğimde saat 15:10 oluyor. Tabelalar Çatalca, Saray yönünü gösteriyor, ama kaç kilometre olduğunu yazmıyor… Soruyorum, Çatalca buradan 30 km çeker diyorlar. Hadımköy yolu daha kestirmeymiş. Ama, ana yoldan gitmeyi tercih ediyorum…
Hafif bir çıkıştan sonra, bana doğru koşan 3 köpekle karşılaşınca, hemen duruyorum. Köpekler çılgınca havlarken fotoğraf makinamı çıkarıyorum, resimlerini çekiyorum. Yavaş yavaş ilerlemeye başladığımda, sesleri duyan 6-7 köpeğin daha bana koştuğunu görüyorum. Bekleyerek onların da fotoğraflarını çekiyorum. Bu köpekler, hemen yakınlarda olan bir sürünün köpekleri…
Yoluma devam ediyorum. Hafif iniş ve çıkışlarla devam eden yolda hızla seyrediyorum. Neredeyim, ne kadar yolum kaldı bilmiyorum. Saat 16:00'da bir kavşağa geliyorum (93. km)… Kırklareli, Çatalca, Kestanelik tarafına yönelerek, hiç oyalanmadan pedallara basıyorum. 18:30'da hava kararacak…
4 km daha gittikten sonra hızlı bir inişle Kızılcaali köyüne iniyorum. Rüzgar olmasına rağmen bu inişte 55,5 km hıza ulaşmışım. Burada Çatalca'ya 17 km kaldığını öğreniyorum. Tekrar yollara düşüyorum. 16:55'te Kestanelik'ten geçerken km saatim de 103. km'yi gösteriyordu… Bu arada Kestanelik'in Çatalca ile bağlantısından olsa gerek, trafik yoğunlaşmaya başladı.
104. km'de Oklalı'dan geçtikten sonra, 106. km'de Subaşı'na geliyorum. Saat 17:20… Buradan Çatalca'ya dönüyorum ve İstanbul'dan beri ilk olarak mesafe belirten bir tabela ile karşılaşıyorum. Çatalca'ya 9 km var… Gökçeali köyünden geçerken Aziz Nesin Vakfı'nı görüyorum. Durup burada resim çekiyorum.
Tren istasyonunu soruyorum. 500 metre ileride diyorlar. Hemen pedallara basıyorum. Ama geldiğim istasyon Gökçeali istasyonu. Burası küçük bir istasyon, hiçbir görevli yok. Böyle yerlerde tren çok kısa duruyor, bazen de sadece yavaşlıyor. Karanlıkta, iki-üç basamaklı yüksek trene, 1-2 dakika içinde bisikletle binmeyi başaramazsanız, kalırsınız…
Çatalca istasyonuna nasıl gidileceğini soruyorum. Önce Çatalca'ya gitmem gerektiğini, Cumhuriyet Meydanı'ndan sonra 1-1,5 km aşağıda olduğunu söylüyorlar. Ama Çatalca'ya gitmek için 3 km'lik dik bir rampayı tırmanmam gerektiğini söylemiyorlar… Aslında Subaşı'na gelmeden önce İzzettinköy yazılı tabeladan dönmem gerekiyormuş…
Neyse Çatalca'da Cumhuriyet Meydanı'na ulaştığımda saat 17:55 olmuştu… Bir marketten kendime su aldıktan sonra, alacakaranlıkta Çatalca istasyonuna ulaştığımda saat 18:25, km saatimde 117. km'yi gösteriyordu…
İstanbul'a gidecek olan trenin 20:15'te olduğunu daha önceden öğrenmiştim. Trenin gelmesini beklerken, Bulgaristan göçmeni olduğunu söyleyen görevliyle sohbet ediyoruz. Emekliliğine 3 yıl varmış, bilet satmak, hareket memurluğu, makasçılık gibi, burada her işi yapıyormuş…
Trene binerken, pulman koltukları olan vagona binmeyi planlamıştım. Ama, acele ile önümde duran ilk vagona bindim. Kompartımanlı vagonlarda, koridorlar çok dar. Bisiklet dönemediği, için kompartımana giremedim, Sirkeci'ye kadar kapının önünde seyahat etmek zorunda kaldım. Tren 21.30'da Sirkeci garına geldi.
Trenden indikten sonra eve kadar 8 km daha yolum var. Sirkeci, Eminönü, Unkapanı, Cibali yoluyla Balat'a, oradan yokuşu tırmanarak Fatih'e eve geldim… Bisikleti dördüncü kata çıkardım. Eşimin şaşkın bakışları altında eve girdiğimde, saat 22:00, Km saatim de 125 km bisiklet sürdüğümü gösteriyordu…
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/1.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/2.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/3.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/4.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/5.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/6.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/7.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/8.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/9.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/10.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/11.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/12.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/13.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/14.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/15.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/16.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/17.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/18.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/19.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/20.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/21.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/22.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/23.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/24.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/25.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/26.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/27.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/28.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/29.jpg
http://i81.photobucket.com/albums/j221/ssatir/bisiklet/14maycerkezkoy/kemerburgazcatalca/30.jpg