mariokaldato
En yeniden bir önce kayit olan adam
- Kayıt
- 1 Ağustos 2015
- Mesaj
- 10.988
- Tepki
- 33.546
- Şehir
- Bursa
- İsim
- Raşit Cumhur Çakın
- Başlangıç
- 1980—81
- Bisiklet
- Merida
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur

Selam arkadaslar;
Bu turumu yeni topladığım full çelik, el yapımı, Amerikan malı, kona marka mtb bisikletimle tamamladım.
Bisikletin hikayesi burada ;
Yeni Restorasyon maceram (Kona Lava Dome 1996)
Before

After

Neyse , uzun zamandır bende bir çelik fetişizmi başladı. Geri dönüşüme müsait oluşu, daha yumuşak bir sürüş keyfi yaşatması, ömürlük olması beni cezbediyordu.
Uzun mesafelerde de sürüşünü merak ettigimden, gideceğim yeri bana göre biraz uzak bir yer olarak secmistim.

Yanıma götüreceğim eşyaların bir kısmını sırt çantama, kalanı Şok dan aldiğim 9 liralik pazar çantasına koydum.

Pekiii altın argumanın geldiğini duyar gibiyim; "_Hacı alsana bir vaude yada orlieb heybe takımı, cimri herif! " okey canım almasına alalımda, fiyatları bir işçi maaşı neredeyse, hem bu yazıyı okuyan herkesin imkanları yok, hem öyle bir dunyada yok, kusura kalmayın. Bir servet dökecem , sonra gidip makarna yiyecem. O iş bana gelmez ayrıca. Yapana lafim yok, ben herkesin kafasına estiginde tura çikabilecegini gosterme peşindeyim, sen instagramda marka ikonu olma peşindesin

Evet lafımızı da soktuk devam edebiliriz keh küh
Sabah erkenden kalkıp yola çıktım.
Buz gibi suyumu "Çelik" termosuma koymusum, rahatım, sabah serinliğide enfes, şarkıcı Çelik' ten "Ateşteyim ben ateşte" parçasını patlatmışım inceden pedallıyorum. Yollar ıpıpsız, ben yapayalnız, hayat hala zapzalım
( La bu arada çelik isimli şarkiciyi hiç sevmem, ne bilim ismine hastayım o kadar
Bide saçlar 80 lerden kalma Bon jovi tarzi ya, çok eğreti duruyordu haha


Neyse ne diyorduk? Heh çılgınca pedallıyorduk. Yaklasık bir 35 km oldu bende def-i hacet hasıl oldu, ne wc var nede benzinlik. Kaldik mi dımdızlak arazide ! ^]Г₹₪§´§Г ( anlayan anladı ehehe )
İnsan- Doğa belgeselinin emekli sat komandosu Bell Girls' in bir hayatta kalma sözü geldi aklıma birden : " Doğaya atılmış, başkasının çöpü senin hayatını kurtarabilir!"

Hemen oracıkta yol kenarina firlatılmış yarısı su dolu pet şişelerden buldum iki tane.
( Atalar güzel demiş "_ bardagın dolu tarafından bakmak lazım )
Bell Girlse tesekkur ettim o anlarda
Neyse ,yola devam ettim.
Ara ara da su içmeyi ihmal etmedim tabiki . Cunku turda iki altin kural vardır. 1. Susamadan su iç 2. Acıkmadan ye . 3. Boş yapma keh küh

Yanıma pazardaki çerezcilerden findikli cezerye de aldım. Hem lezzetli, hem ucuz hemde iyi enerji veriyor. Tavsiye ederim.
5 liraya 700 gram geldi hesab edin işte



Sonra geldik Boğaz sapağına, inanın bana bu rotada yeşilliğe, doğaya, hayvana , ağaca ve kuşa , ayıya ve köpeğe doyarsiniz.

(Ölüm kalım savaşı Mario vs Dogs )
Go ninja go
Rüzgar saçlarıma fön yaparken, doğanın eşsiz güzelliklerine bakabaka giderken, birden çiftlik gibi bişeyin yanına geldim. Baktım kenarda iki çoban köpeği yatıyor. Yolun karşısına gecerek yuruyerek geçmeye başladım.
Yolun karşısında da aynı tipte çiftlik benzeri bişey var.
Yanlarından geçerken ufaktan kadro çantasını açıp elektro şok aletini hazirladim.
Eee tur dediğin şey öyle şirinler çizgi filmindeki gibi çilek toplayarak şarkı söylemeye benzemiyor aga .
Hayvanları severim , tabi hayvan dedigin hayvanlığına sınır koyarsa.
Tam yanlarından geçerken fark ettim ki bunlar analı yavrulu genclermis. Beni kesmeye başladilar , ortam super sessiz inanın belli bisey olacagı.
Yavru olan birden havlamaya başlayınca sevgili validesi ayağa kalktı. Bende çanak korkusundan elektro şoku çektim .
Elektro şoku çakınca yavru olan tırstı ama anası öne fırladı. Çıldırdı resmen, yine elektro şoku çaktım buda durdu, bu sefer karşı ciftlikten bi manyak köpek firlayinca bu ateş cemberinin arasinda kaldım.
" Bisikleti önünüze siper alın "derler ya, nere alıyon aga ? Sagli sollu daliyor namussuzlar.
Bu sefer her iki tarafta karşıma gelecek sekilde bisikleti önüme alarak elimden geldigince korkutmaya çalışıyorum ama ilerleyemiyorumda . . .
Şoku kapatıyorum uzerime saldiriyorlar, açıyorum duruyorlar.
Korkum bu sefer öfkeye dönüştü , Gemlik cocugu oldugumu hatirladim , titredim ve özüme döndüm. İte it muamelesi gerekiyordu, kafamda ay of di taygır sarkisi çalıyordu
( Simdi bana hayvan duyarliligi kasmayin Allahıma papaz oluruz. )
Bunlar gözü dönmüş hayinler la ne hayvanı?
Karşi ciftlikten gelen it bu sefer atağa kalktı, resmen üstüme atladı hayin,
vatan hayini...
Bende Allah ne verdiyse bisikletin ön kısmıyla gidon kısmı karışık patlattım bi tane. Hayvan şoka girdi, darbe canını da yakti sanirsam "_ viykkkkkkl " diye bir ses cikararak kacti. Ben hirsimi alamadim, yerden bi taşı kaptığım gibi öbürlerine caktım. Anasinin bacagina gelince oda feryat figan kacti.
Evet bende kendimden nefret ettim şu an. Ne hayinim ne zalimim dmi? Oyle degil kusura bakma, onlar beni orada parçalarsa en fazla bir haber cikacakti ve sen forumda acilan bu konuya " Allah rahmet eylesin" yazip duyarlilik yapacaktin.
Bu olay sinirlerimi çok bozssa da yola devam ettim.
Ismini ve kendisini ilk defa gordugum bir köyün meydanına geldim. Kaveye komple bagırarak "Selamun aleykummm ağalar " diyerek girdim. Herkes beni kesiyor tabi, oturdum kenar bi masaya kendime çay söyledim.


Hayatımda gördüğüm en kötü kokan ve pis kaveydi. Sanki 50 yıldır temizlenmemiş gibi kokuyordu.
Hemde bahçesindeyim hesap edin.
Yanımda oturan meraklı dayılardan soru yagmuru başladı tabi, çok detaya girmiyim ama şimdiye kadar duyduğum en degisik soruyla karşi karşiya kaldım ;
"_ GAZETE MI DAGITIYON SEN YEGENIM?
What ???
Ahahahaha.
Nerden çıkardın dayı deyince ;"_ÇANTALAR VAR YA ONDAN ŞEYETTIM"
Dayı hangi yıldayız ya? 90larda Evet Turkiye gazetesi dagıtan motorlu kuryeler vardida, yıl 2018 hem 82 km yolu hangi keriz teper gazete dagıtmak için ?
O sirada 50 li yaşlarda bi abi bisikleti biraz inceledi, yanıma geldi, selam verdi kendini tanitti.
Ziraat muhendisiymis ,bisikletciymis, bana rota ile ilgili onemli detaylar verdi, gidebilecegim guzel yerleri tarif etti ve finalde patlattı mevzuyu ; "_ KARACABEY-BOGAZ SAPAGINDAN SONRA DIKKAT ET! Cok tehlikeli bir yoldur. Hem dardir, hemde orman yolu oldugundan araclar cok hizli giderler, alkol alan genclerde satasabilir" (Mevzuya gel hacı, al sana bela
Tam benlik ehehehe )
Thanks bro harika moral oldu tesekkurler.
Oradaki dayılara iyi gunler dilerken bir soru sordum. (Buraya dikkat , aklınızda olsun .)
"_ Boğaza kaç km var dayı?
Valla 25 30 km vardır.
"_ Tamam , eyvallah.
Tekrar bastım pedala , enerjim full, moralim penaltılara kalmış şampiyonlar kupası final maçındaki kalecininkinden.

Sonra çok otantik bir köprüde, ortamın ambiyansından kaynaklı , anadolu kokan bir mani patlattım ;
Derdim açtım nazlı yare,
Eyy zülfüne makas attığım hayin ;
Sana sesleniyom ,
sen çalıyon
Dale don dale??Г^₪₹¤¿§
Allı turnam uçmuş gurbet ele,
Bim' e kılım baştan söylim;
ben gidiyom A 101 e .
Aşık Kaldato der ki;
Zaten sesin duyuramaz bol yanaklı yare,
Bankalar kapım dayanmış,
Cüzdan sanki bir karbon sele
(128 gram )
Kaldato Beleş makarna yollarinda süriniyea.
O ruhsuz ve zalim yar;
Feyste, tivıtırda
Anca boş atar yapiyeee
Gönlüme yok ki bir derman,
Sevene hayır gelmez ki kurttan çakaldan,
Hele birde çıkti çıkalı karbon janttan,
Starbucks'a dost ayranla dalasım gelir...
Sonrasında ikinci bir köye geldim, öglen ezanına az kalmış, abdest alıp namaza durdum.Namazdan sonra yola devam edip o ziraat muhendisi abinin ozellikle uyardığı Karacabey-Boğaz sapağına vardim .


karpuz satan abilere sordum; "Bogaza kaç km var usta?
"_ 25- 30 km vardir.
Hmmm ,
Neyse.
Girdim o yola başladım ilerlemeye, icimden "_ amannnn o kadarda tehlikeli degilmis canimmm" desemde ,Kendimi kandırdığımı da bilsem umut guzel bir sey aga
İlerledikçe olay yavaşça tehlikeli olmaya başladı. Yol acaip dar, iki arac karsilasinca sifira sifir oluyor. Tabi hızlı gelen araclar seni dusunmuyorlar, arkamdan çılgınca kornalar çala çala taciz ediyorlar. Iyice sinirlerim bozuldu ..

15 km filan boyle korku-öfke hali ile gecti. Artik baktim olacak gibi degil, gectim karşı seride. Bende biliyorum hata oldugunu, yasak oldugunu. Ama n'apim hacı en azindan geleni görüyorum. Araclar ofkeyle korna basiyor, ben koreli turist gibi gulumseyerek selam veriyorum

Sonra bu vahşi , bisikletci doğasına aykırı yolu kazasiz, belasız bolca küfür yiyerekde olsa atlattım cok sukur.

Tabelaya bi baktım; Ayı reabilite ormanı yazıyor . ohaaa cektim resmen, lan tehlikeli yolu atlattık derken daha buyuk bi belaya mı düçar olduk diye diye ağlamaklı oldum, küçük Emrah'ın tek kaşı oldum, Kibariye'nin anası oldum, içime öküz oturmadı resmen kamp attı. Ayıya elektro şok neyler, bisiklet gidonu neyler? Sorarim size. Dua ede ede devam ettim yoluma.

Çelik'in klibindeki halı desenli kazak misali umut sıfırdı aga.
Orayi da atlatıp bu sefer bal ormanı denen bi bölgeden gecmeye başladım. Burasi çam balı uretim bolgesi imis. Sirf orman yani.
Sonra sukur orayida atlatip tek katli evlerle dolu bir mahalleye varinca ohh dedim vardik galiba hacı

Yol kenarinda sebze meyve satan teyzelere altın soruyu sordum; Kaç km var boğaza?
"_ 25 - 30 km vardir?
₹₪₹¤μ:-|
Neyse sakinim.
Unutmayin diye ust satirlarda uyarmiştim ya heh iste ondan dedim. Tam 3 farkli yerde ayni soruya ayni yaniti aldim. Aralarinda en az 10 km fark olan yerlerde sabit cevap geldi. Kahroldum.
Pedallamaya devam anasini satim. Nasilsa açılmayacak bir adet şemsiye var elimde

Neyseki sebzeci ablalar sanırım beni trollemisler. Kisa bir zaman sonra boğaza giris yaptim.
Tuhaf bir duyguya kapildim. Hani şair Orhan Veli'nin bir mısrasında der ya ;"_ Gemlik'e doğru denizi göreceksin, sakın şaşırma!!"
Onun gibi birsey iste buda, umut gibi , rüya gibi, hayat gibi..
O dağların arasindan giderken insan denize kavuşacagına pek inanamiyor ama biraz inat, biraz umut ile yeşilliklerden maviliklere kavuşuveriyor.

Hemen kendimi kumsala attım , o tere belenmiş bedenimi denize bıraktım. Cok guzel upuzun bir sahili var Yeniköy-Boğaz'ın. Sanırım Bursa'nında en uzun plajlarına sahipmis buralar.

Denizde biraz çimme sonrası ( Çimmek : Eski halk dilinde yıkanmak demek )
Sahilde turladim biraz, kasabayı keşfe çıktım. A101 den 1.5 litrelik soguk suyumu alıp termosuma doldurdum.

Sonra sahilde o kadar acıktığımı yeni fark ettim ve oturup tam ekmek tavuk tantuni yi gömdüm. Biraz çay- kave keyfinden sonra sahil seridini keşfe cıktım, harika yerler gercekten...


Çok guzel bir camii bulup orada ikindi namazına durdum.

Gercekten yoruldugumu fark ettim sonra, camiinin hemen yaninda cok tatlı , sanki 1980lerden fırlamış bir çay bahcesinde dinlenme moduna geçtim.

O sirada bir sey fark ettim; Aksam yaklasiyordu ve ben ne bir otele nede bir pansiyona denk gelmiştim. Dönesimde yoktu , çadır filanda yoktu yanimda. Kaveci dayiya sordum. Nerede kalabilirim, motel vs var midir? Diye . Dayı "_Gerek yok yienim, ister burda bir yerde , istersende imama rica ederiz camiide yatarsin " deyince rahatladım. Iyice dinlendim keyif yaptim.
Aksam ezani saati yaklasti, abdest alip camii avlusunda yaşlı amcalarla koyu bir sohbete daldık. Onlarda benim kalacak yer isimi halledeceklerini soylediler. Ki ben oyle bir talepte de bulunmamisken hemde

Hocaya tesekkur edip tekrar cay bahcesine döndüm.
Yatsıyı kildiktan sonra biraz kumsalda gezinip, esyalarimi bisikletten indirip camiinin ust katinda yattım.
Sabah namazindan sonra tekrar sehir merkezine dönüp kahvalti yaptim, çıktım tekrar yollara.




Aklimda yine bu bisikletci doğasına aykiri ,yaklasik 30 kmlik orman yolunu nasil asacagim sorusu dönüp duruyordu. Sehir cikisinda hem yola devam edip hemde arkadan gelen araclari takipe basladım.

Yanimdan gecen bir kamyonete yandan "kenara çek" seklinde bir işaret çektim umutsuzca
Neyseki abi durdu, gercekten cok mutlu oldum, itiraf etmem gerekirse hic gidesim yoktu , ilac gibi geldi vallaha .( Abi Bursa'ya gitmedigini, Karacabey'e gittigini, o sapakta birakabilecegini soyledi Allah razi olsun
Atladim kamyona mis gbi doganin keyfini cikara cikara yolculuk yaptim.



Sapakta inip yoluma devam ettim. Mola verdigim köye geldigimde yagmur baslayinca biraz mola verdim ayni kavede .
Yagmur biraz azalinca ince bir yagmur esliginde yoluma devam ettim.

Köyleri aşmistim. Sirada o zalım köpek çetesinin bolgesi vardi. Bakalim rövanş maçı nasil gececekti?
Yaklasmaya baslayinca baktim köpekler ufaktan ciftliklerine dogru kacmaya başladilar ahahah
Sonunda Bursa-İzmir anayoluna çıkmıştım , topragı öpesim geldi desem yalan olmaz
Bastımda bastım, umarsızca 'kah fites küçülterek, kah fites buyuterek bastım. Arif'in Mençıstıra şutladığı topmuşcasına bastım.
Yagmur başladı sonra , neyseki yol kenarinda bir dinlenme tesisi vardı , oraya sığındım.

Yagmur biraz azalınca tekrar yola devam ettim. Şanssizlik bu ki oradan baya bir uzaklasmıştım ve yagmur birden saganak olmuştu.
ÇAMURLUK ŞARTMIŞ ,onu anladim bro, cunku yerdeki ne kadar ince kum , minik taş varsa yagmurunda etkisiyle camurlasip bacaklarima ates edercesine carpiyordu.
Trafik yogundu, frenler zayiflamisti. Ne zor lan çaresizlik
Yolun saginda metruk ve yikik bir binaya sığındım mecburen



20 dakika sonra yagmur durdu, günes actı hava oldu mis.
Ve ben yuvama pedallamaya devam ettim.
Okudugunuz icin tesekkurler





