gkhnt
Üye
- Kayıt
- 1 Aralık 2016
- Mesaj
- 37
- Tepki
- 89
- Yaş
- 42
- Şehir
- izmir
- İsim
- Gökhan
- Bisiklet
- Bianchi
Evet, başta ben de garipsedim; ama projeme koyduğum bu isim çok hoşuma gitti. Bildiğimiz kuruyemiş olan Kaju. Sanırım renklerin çağrışımı ve tuzlu fiyat bu etkileşimi çağrıştırdı bende 
İlk olarak hafif bir kadro arıyordum. Tam üretim yılında emin olamadığım Bianchi Spin alüminyum kadroyu buldum. Bu kadronun çok hafif (önceki market bisikletime göre) olmasının yanı sıra esas özelliği hem disk fren hem de v fren kullanımına uygun olması.
Not: Kadro ve özellikle model hakkında daha detaylı bilgisi olanlar yorumlarsa sevinirim.
Neyse tabii mutluyum. Karbon kadro bisiklet sahipleri gibi bisikleti tek elimle kavrayıp, şampiyonluk kupası kazanmış Fenerbahçe oyuncusu gibi havaya kaldırıp fotoğraflar çektirebilir miyim bilemem de; yine de her tur sonrası beş kat indirip çıkardığım eski dinazor ölüsü kadroma göre harika hisler uyandırdı içimde elime alıp havaya birkaç kez atıp tutunca. Hemen eski bisikletimden neler işime yarar, ne yapabilirim ve neler almalı, bulamadığım neleri de yurtdışından (Aliexpress) alabilirim hesaplarına girdim.
Hemen söktüğüm jantımı takıp bakalım yakışıklı görünecek mi diye karşısına geçtim. Fakat kadroya bakıyorum ve kendi ebatlarıma bakıyorum... Acaba çocuk bisikleti kadrosu mu aldım, at yerine kedi süren kovboya mı benzeyeceğim diye ciddi ciddi birkaç defa bocalama krizi geçirdim. Minnak bir kadro üzerinde birşey olmayınca. Bakalım inşaası başladıkça ne olacak dedim.
Girdim Aliexpress' e, hunharca gerekli parçaları sipariş ettim. Ama öyle orjinal bir ülkem var ki. Ürünü seçerken ayrı, sepette ayrı ve ödemede daha ayrı meblağları ödemek çok keyifliydi. Trump amca dellendikçe dolar da o gün hoplamış zıplamış. Ne bileyim ben o an öyle denk geldiğini. 5 parçaya en az 15 parça parası vermenin inanılmaz gururu ve böyle şeyler hep beni mi bulur sevinciyle akan gözyaşlarım eşliğinde nerede hareket orada bereket mottosuyla bari boş durmayım dedim. Jant göbeklerim, ruble, şu bu ne varsa en küçük parçasına kadar söktüm, bakım yaptım, temizledim, yağladım... Ruble kapağı öyle bir sıkışmıştı ki geçen sene. Bir anahtar kırmıştım. Bu sefer tam bir gece bekleyecek şekilde tüm rubleye bolca Würth temizleyici sıktım. Ertesi sabah tık diye açıldı kapak. WD-40 isimli üründen çok fena daha kaliteli bu Würth. Zincirimde de yağını kullanıyorum. Geçen sene keşfettim bu Alman markasını.
Ohh oh ilk parti siparişim gelmiş bile. Açılı gidon boğazı. Uzunluğu 110 mm. Aldım gerçi; fakat açı vermeme gerek kalmadı. Sabit alsam da olurmuş. Neyse ileriye yatırım. Sonuçta yaşlanıp belim bükülünce gidonu biraz daha yukarı kaldırıp kullanmak için ideal olur.
Evet işte ikinci siparişim. Kadro üzerindeki eski bilye (iyi haldeydiler) furç takımını yataklarıyla beraber söktüm ve daha modern olduğuna inandığım; bana ne fayda sağlayacağına emin olmadığım bu yarı entegre, kapalı rulman sistemli yeni furç setini aldım. Bir sürü videoda, fiyatları Everest dağı gibi olan furç yatak montaj aparatı yerine biraz gres, kirli bir bez ve hafif birkaç minik çekiç tıklaması montajı tamamladı. Bezi gres sürdükten sonra parmağımı silmek ve çekiç yataklara hafifçe de olsa vururken zarar vermesin diye vuracağım yerin üzerini korumak için kullandım.
Daha bitmedi. Bu işler bitmez öyle hemen. Hani maşa nerede? Kadının eli maşalısından, bisikletin de maşasızından korkacaksın demiş atalar. Maşam da MOSSO marka. Aliexpress' ten sipariş verdim. Hem v fren hem de disk fren kullanımı için uygun. Bu arada tüy gibi de hafif. Arazide pek kullanma imkanım olmadığı ve çeşitli artıları, özellikle hafiflik için sabit alüminyum maşa tercih ettim. Çok da yakıştı galiba.
Maşa borusunun üstteki fazlalığını kesmedim. Zaten öyle de abartı bir uzunluğu olmadı. Hem de dolar almış başını Mars'a uzanmışken yanlış yaparım, elim kayar, boru kopar gibi gereksiz evhamlarla mantığım da kesme, başına dert alma dedi. Bu arada tüm siparişlerim taaa Dünya' nın bir ucundan çiziksiz, kırıksız, eziksiz geldiler. Ülkemizdeki kargo firmaları daha zor şartlar altında taşıma yapıyor olmalı ki onlar hasarsız olayında bu kadar yüksek tutamıyor ortalamayı. Neyse şimdi konumuzdan sapmayalım, devam edelim.
Jant demiş iken.... Jantlarımı geçen sene ikinci el olarak aldım. Japon metal işçiliğiyle dayanıklılığı zirvede. Araya CV-7 marka. 26 inç. Göbekleri Shimano Deore LX. Baya kullanılmış olmasına rağmen halen çok akıcı ve problemsiz. Zaten bir daha jant alırsam Crank Brothers' in 26 inç jantları hoşuma gitti. Fakat bu kadroya lüzumlu olur mu? Tabii ki olmaz. O nedenle bunlarla devam. Daha birkaç yıl idare eder beni. Göbek millerini sıfır alırsam evladiyelik olur. Pek evlenesim de yok hani. Torunlara kalmasa da TSK veya Atatürk' ün kurduğu bir kuruma bağışlarım. Evlenirsem torunlara kalır. Kırıp dökerler dedelerinin antika bisikletini hoverboardları gibi olmadığı için.
Jant konusu geçmişken benim için bir lüks değil; gereklilik olan çamurluklara değineyim. Ben tercihimi Zefal Paragon C40 modelinden yana kullandım. Yükte hafif, pahada ağır dedikleri tam da bu. Ekonomik proje yapayım diyorsanız benim yaptığıma bakın; ama yaptığımı yapmayın
Sırada gidonum var. Ben şunu kesinlikle söyleyebilirim ki; ne zaman kelebek gidona geçtim (XLC marka) işte o zaman turlarım çok keyifli ve rahat hale geldi. Öyle el kol ağrısı, uyuşması olmadı bir daha. Üzerine de istediğini monte et. Tüm eski tel ve dış kabloları söküp attım.
Vitesler ve frenler için tel ve dış muhafaza kablolarını da Aliexpress' ten aldım. Muhafazaların dış çapları 5mm. Sırasıyla en iç kısımda telin geçtiği plastik kılavuz, üzerinde metal muhafaza, onun üzerinde ip örgüsü ve onun da üzerinde silikon veya naylon kaplama. Naylondur muhakkak. Ama yapısı çok sert. Elimde özel kesici alet olmadığı ve kesici kısmı körelmiş penseye mecbur kaldığım için avuç içlerime haşince Tayland masajı yapılmış gibi oldu. Her parçayı kestikten sonra el kaslarım mayıştı ve uykum geldi. Yalnız çok dayanıklı kablolar. Dağda bayırda, çamurda downhill, hopla zıpla yapanlar sevecektir.
Oooo ben bile bu kadar yol alacak mıydım yahu diye düşündüm şu aşamaya gelince. Azim edince oluyor. Lastiklere dikkat ettiniz muhakkak. CST City Traveler marka ve 26 x 1.15 ebatlarında. Yoğun olarak asfalt kullanımım olduğundan dolayı deneyim dedim. Önceki lastiklerim CST Sensoma MAster Level6 zırhlı. Onlar çok ağırdı. Bir tanesi 860 gram. Ama 2 sene zarfında ne patlak yaşadım ne de lastikler eskidi. Daha 2 sene götürür. Onları biraz yüklü tur yaparsam kullanacağım veya bu lastiklerden verim alamazsam kullanırım. Zaten arkaya bagajı da monte etmedim. Heybe çanta atmadan hafif kullanıp hevesimi alayım azıcık diyorum.
Pedallarımın havasını da atayım bari fırsat bu fırsat deyip. Crank Brothers 1 marka. İlk kilitli pedal deneyimim olacak. Neden bu derseniz ben de bilmiyorum. Bazen zoru veya farklı şeyleri denemeyi seviyorum.
Teller, dış muhafaza ve kablo başlarına taktığım metal aparatlardan bir kesit. Bunların hepsini Aliexpress' ten temin ettim. Beklemek en kötüsü, insan sabırsızlanıyor böyle birşey yapınca. En kötüsü de arka frenler için kadroya monte etmem gereken M10 pivotları beklemekti. Sadece onlar kalmıştı ve takipsizdi. Gelmeleri uzun sürdü. Bugün PTT' de adıma kiraladığım posta kutusunu açınca üzerime bir kucak fışkıran paketlerin sevinciyle çığlık atasım geldi. Yere saçılan paketleri toplarken eğildiğim için kelimi gören kızı bile umursamadım. Başka zaman olsa saç ektirme ve hay saçımı düşünceleriyle matematik ve mantık önermeleri yapardım. Ama bugün yapmadım. Çünkü bisikletim tamamlanacaktı.
Haydi artık sizi fazla sıkmayım. Zaten buraya kadar okuyanın gözleri kesin bozulmuştur. Suluklarım Rockbros, ön kadro çantam CBR marka, sele altı çantam Rockbros. Ama pompam Giyo marka. Hepsinden çok memnunum. Özellikle Rockbros markası Aliexpress'in bisiklet nirvanası sayılabilir. Tabii biraz abarttım da. Yalnız fiyatları yüksektir diğer seçeneklere göre. Olsun yine de kaliteli ve sağlam. Unutmadan ayaklık da Aliexpress'ten.
Şimdi de aşağıda gece performansına ait kareler paylaşayım.
Zefal çamurluğun flaşörleri göz çıkarıyor. Çantalar da flaşörlü. Ben jantlara ekstra olarak kedi gözleri alıp taktım. Sele altı çantayada da pilli ikaz lambası taktım. Lamba için uygun bağlantı yeri var çantada. Çakarlı özelliği de var lambanın. Oldukça işe yarıyor.
Bileşenler:
Arka aktarıcı: Shimano Tourney RD-TX800
Ön aktarıcı: Shimano TX50.
Orta göbek: Shimano BB-UN 26 - 68 x 123mm kare mil
Ruble: Shimano CS-HG41 11 x 28T
Aynakol: Shimano Acera FC-M361 42 x 48T
Gidon: XLC AL-069 25.4mm
Vites-Fren Kolları: Shimano ST-EF41
Fren Seti: Shimano Acera BRM422
Zincir: Shimano CN-HG40
Çamurluk: Zefal Paragon C40
Maşa: MOSSO MD2 PRO Alüminyum 7005 - 620gr.
Pedal: Crank Brothers Eggbeater 1
Ayakkabı: Shimano SH-MT44L
Not: Fiyat konusunda 2000 TL ' yi geçtikten sonra artık hesaplamayı, saymayı bıraktım. Rahat İki buçuğu geçmiştir kadro ve kilitli pedal ayakkabıları dahil. Toplama bisiklet projesi her zaman "pahalıdır". Ama keyfinize göre olur, kendiniz başarma duygusu paha biçilmezdir. Bu süreçte tüm montaj, bakım, ayarlar bana ait olup asla bisikletçiye gitmedim, yardım vb almadım. Zaten iki buçuk senedir kendim haşır neşir oluyorum bisiklet ile.
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Biraz uzun oldu; ama sizlerle seve seve paylaşmak istedim. Saygı ve sevgilerimle...
Konumu yayınlayan admin/adminlere çok teşekkür ederim. Bugün sabah erkenden 16 - 18 km' lik test sürüşümü yaptım.
Kilitli Pedallar: Bisikletin üzerine daha biner binmez sanki kırk yıldır bu pedalları kullanıyor gibi hissettim. İlk deneyim olunca ayağımı birine sabitleyince diğerini de sabitlemek hareket halinde kolay olur mu acaba derken herşeyi beyin hallediyor. Bisikleti hareket ettirdim, diğer ayağım da kendiliğinden pedalın üzerine geçip şlak diye sabitlendi. Evde toplasanız on dakika bile pratik yapmamıştım tak çıkar konusunda. Crank Brothers' ın sıkılık ayarı olmamasına rağmen sabitleme ve çözme hareketleri çok kolay geldi bana. Hiç öyle aşırı sertlik hissetmedim. Sabitlenince de siz istemedikçe veya düşeyazmadıkça yerinden çıkmıyor. Düşmek demişken; daha önce benzer konularda belirttiğim endişenin aksine daha ilk deneyimim, pratik yapmadım ve bugün yolda keyfini muazzam çıkardım. Ayaklarımın kilitli olduğunu bile aklıma getirmedim. Sadece duracağım zamanlar ayaklarımı pedaldan/pedallardan söktüm. Hafif sağ tarafa eğimli bir banketin yanında sağ ayağımı açmadan bakalım düşücek miyim diye denedim. Evet düşülüyor, denemeyin. Tam dengemi kaybetmeye yakın ayağım kendiliğinden çıktı pedaldan. Yoksa ciddi ciddi çuval gibi düşüyor insan. Ama dediğim gibi bunca tecrübesiz halime rağmen asla "düşmedim". O kendi irademle olan bir denemeydi. Sonuç olarak iyi ki kilitli pedala geçtim diyorum. Yokuş tırmanmanın tarifi doğru vitesler ile sanki tatlı sert bile sayılmayacak düz bir yolda ilerlemek gibi. Bir ayağım pedalı itiyor diğeri çekiyor. Bisiklet akıyor resmen. Yorgunluk olayı düz pedala göre kesinlikle olmadı. Zaten bu mesafe benim için çok kısaydı test sürüşü olduğu için. Uzun mesafede de olumsuz sonuç vereceğini kesinlikle sanmıyorum. Marka patent konusuna değinecek olursam pedal kendisine özgü tasarımı sebebiyle her açıdan ayakkabıya kolayca kilitleniyor. Dört tarafı da buna uygun. Oldukça da hafif. Bana dayanır mı dedim. Dayanmak ne kelime; müthiş bir güven verdi sağlamlık konusunda o kadar hafif olmasına rağmen.
Lastikler: Şu ana kadar kullandığım en ince lastik 26x1.75 olmuştu ve zırhlı olduğu için çok ağırlardı. Şu an kullandıklarım 26x1.15 Daha seleye oturur oturmaz bisiklet yılan gibi süzüldü resmen. Ben bu kadar kısacık bir an sayılacak sürede hızlanmasını beklemiyordum. İlk döneceğim yöne gelmeden önce gayri ihtiyati frenleri azıcık sıktım. Sanırım pedal konusu gibi bu lastik konusunda da daha kalın ebatlarda olanları özel bir amacım olmadığı sürece kullanmam. CST City Traveler marka aldığım bu dişsiz lastik tam bir asfalt canavarı. Yol kaymak gibiyse bisiklet iki pistonlu motosiklet gibi hissettiriyor hız dişlilerinde. Tek yapmam gereken mazgallara ve yol üzerinde varsa derin kırıklara, çukurlara dikkat etmek oldu. Onu da bir iki dikkatten sonra zaten otomatik yapmaya başlıyor yine beyin. Kullandığım markayla alakalı forumda çok güzel ve geniş bir inceleme konusu var. O nedenle uzun uzun anlatmama lüzum yok. Şahsi deneyimim olarak pedal ve lastikler konusunda "iyi ki" ve "neden şimdiye kadar yapmadım" diyorum.
Genel olarak: Problemsiz ve vites geçişleri yağ gibi, bozuk satıhta bile ses, gürültü yapmayan güzel bir toplama gerçekleştirdim. Parçalar birbiriyle uyumlu. İlk defa keyif aldım bunca zahmetim ve bekleme süresi için. Maşa çok güzel çıktı. Herhangi bir boşluk ve ses de yapmadı. Yani herşey güzeldi benim için
İlk olarak hafif bir kadro arıyordum. Tam üretim yılında emin olamadığım Bianchi Spin alüminyum kadroyu buldum. Bu kadronun çok hafif (önceki market bisikletime göre) olmasının yanı sıra esas özelliği hem disk fren hem de v fren kullanımına uygun olması.
Not: Kadro ve özellikle model hakkında daha detaylı bilgisi olanlar yorumlarsa sevinirim.
Neyse tabii mutluyum. Karbon kadro bisiklet sahipleri gibi bisikleti tek elimle kavrayıp, şampiyonluk kupası kazanmış Fenerbahçe oyuncusu gibi havaya kaldırıp fotoğraflar çektirebilir miyim bilemem de; yine de her tur sonrası beş kat indirip çıkardığım eski dinazor ölüsü kadroma göre harika hisler uyandırdı içimde elime alıp havaya birkaç kez atıp tutunca. Hemen eski bisikletimden neler işime yarar, ne yapabilirim ve neler almalı, bulamadığım neleri de yurtdışından (Aliexpress) alabilirim hesaplarına girdim.
Hemen söktüğüm jantımı takıp bakalım yakışıklı görünecek mi diye karşısına geçtim. Fakat kadroya bakıyorum ve kendi ebatlarıma bakıyorum... Acaba çocuk bisikleti kadrosu mu aldım, at yerine kedi süren kovboya mı benzeyeceğim diye ciddi ciddi birkaç defa bocalama krizi geçirdim. Minnak bir kadro üzerinde birşey olmayınca. Bakalım inşaası başladıkça ne olacak dedim.
Girdim Aliexpress' e, hunharca gerekli parçaları sipariş ettim. Ama öyle orjinal bir ülkem var ki. Ürünü seçerken ayrı, sepette ayrı ve ödemede daha ayrı meblağları ödemek çok keyifliydi. Trump amca dellendikçe dolar da o gün hoplamış zıplamış. Ne bileyim ben o an öyle denk geldiğini. 5 parçaya en az 15 parça parası vermenin inanılmaz gururu ve böyle şeyler hep beni mi bulur sevinciyle akan gözyaşlarım eşliğinde nerede hareket orada bereket mottosuyla bari boş durmayım dedim. Jant göbeklerim, ruble, şu bu ne varsa en küçük parçasına kadar söktüm, bakım yaptım, temizledim, yağladım... Ruble kapağı öyle bir sıkışmıştı ki geçen sene. Bir anahtar kırmıştım. Bu sefer tam bir gece bekleyecek şekilde tüm rubleye bolca Würth temizleyici sıktım. Ertesi sabah tık diye açıldı kapak. WD-40 isimli üründen çok fena daha kaliteli bu Würth. Zincirimde de yağını kullanıyorum. Geçen sene keşfettim bu Alman markasını.
Ohh oh ilk parti siparişim gelmiş bile. Açılı gidon boğazı. Uzunluğu 110 mm. Aldım gerçi; fakat açı vermeme gerek kalmadı. Sabit alsam da olurmuş. Neyse ileriye yatırım. Sonuçta yaşlanıp belim bükülünce gidonu biraz daha yukarı kaldırıp kullanmak için ideal olur.
Evet işte ikinci siparişim. Kadro üzerindeki eski bilye (iyi haldeydiler) furç takımını yataklarıyla beraber söktüm ve daha modern olduğuna inandığım; bana ne fayda sağlayacağına emin olmadığım bu yarı entegre, kapalı rulman sistemli yeni furç setini aldım. Bir sürü videoda, fiyatları Everest dağı gibi olan furç yatak montaj aparatı yerine biraz gres, kirli bir bez ve hafif birkaç minik çekiç tıklaması montajı tamamladı. Bezi gres sürdükten sonra parmağımı silmek ve çekiç yataklara hafifçe de olsa vururken zarar vermesin diye vuracağım yerin üzerini korumak için kullandım.
Daha bitmedi. Bu işler bitmez öyle hemen. Hani maşa nerede? Kadının eli maşalısından, bisikletin de maşasızından korkacaksın demiş atalar. Maşam da MOSSO marka. Aliexpress' ten sipariş verdim. Hem v fren hem de disk fren kullanımı için uygun. Bu arada tüy gibi de hafif. Arazide pek kullanma imkanım olmadığı ve çeşitli artıları, özellikle hafiflik için sabit alüminyum maşa tercih ettim. Çok da yakıştı galiba.
Maşa borusunun üstteki fazlalığını kesmedim. Zaten öyle de abartı bir uzunluğu olmadı. Hem de dolar almış başını Mars'a uzanmışken yanlış yaparım, elim kayar, boru kopar gibi gereksiz evhamlarla mantığım da kesme, başına dert alma dedi. Bu arada tüm siparişlerim taaa Dünya' nın bir ucundan çiziksiz, kırıksız, eziksiz geldiler. Ülkemizdeki kargo firmaları daha zor şartlar altında taşıma yapıyor olmalı ki onlar hasarsız olayında bu kadar yüksek tutamıyor ortalamayı. Neyse şimdi konumuzdan sapmayalım, devam edelim.
Jant demiş iken.... Jantlarımı geçen sene ikinci el olarak aldım. Japon metal işçiliğiyle dayanıklılığı zirvede. Araya CV-7 marka. 26 inç. Göbekleri Shimano Deore LX. Baya kullanılmış olmasına rağmen halen çok akıcı ve problemsiz. Zaten bir daha jant alırsam Crank Brothers' in 26 inç jantları hoşuma gitti. Fakat bu kadroya lüzumlu olur mu? Tabii ki olmaz. O nedenle bunlarla devam. Daha birkaç yıl idare eder beni. Göbek millerini sıfır alırsam evladiyelik olur. Pek evlenesim de yok hani. Torunlara kalmasa da TSK veya Atatürk' ün kurduğu bir kuruma bağışlarım. Evlenirsem torunlara kalır. Kırıp dökerler dedelerinin antika bisikletini hoverboardları gibi olmadığı için.
Jant konusu geçmişken benim için bir lüks değil; gereklilik olan çamurluklara değineyim. Ben tercihimi Zefal Paragon C40 modelinden yana kullandım. Yükte hafif, pahada ağır dedikleri tam da bu. Ekonomik proje yapayım diyorsanız benim yaptığıma bakın; ama yaptığımı yapmayın
Sırada gidonum var. Ben şunu kesinlikle söyleyebilirim ki; ne zaman kelebek gidona geçtim (XLC marka) işte o zaman turlarım çok keyifli ve rahat hale geldi. Öyle el kol ağrısı, uyuşması olmadı bir daha. Üzerine de istediğini monte et. Tüm eski tel ve dış kabloları söküp attım.
Vitesler ve frenler için tel ve dış muhafaza kablolarını da Aliexpress' ten aldım. Muhafazaların dış çapları 5mm. Sırasıyla en iç kısımda telin geçtiği plastik kılavuz, üzerinde metal muhafaza, onun üzerinde ip örgüsü ve onun da üzerinde silikon veya naylon kaplama. Naylondur muhakkak. Ama yapısı çok sert. Elimde özel kesici alet olmadığı ve kesici kısmı körelmiş penseye mecbur kaldığım için avuç içlerime haşince Tayland masajı yapılmış gibi oldu. Her parçayı kestikten sonra el kaslarım mayıştı ve uykum geldi. Yalnız çok dayanıklı kablolar. Dağda bayırda, çamurda downhill, hopla zıpla yapanlar sevecektir.
Oooo ben bile bu kadar yol alacak mıydım yahu diye düşündüm şu aşamaya gelince. Azim edince oluyor. Lastiklere dikkat ettiniz muhakkak. CST City Traveler marka ve 26 x 1.15 ebatlarında. Yoğun olarak asfalt kullanımım olduğundan dolayı deneyim dedim. Önceki lastiklerim CST Sensoma MAster Level6 zırhlı. Onlar çok ağırdı. Bir tanesi 860 gram. Ama 2 sene zarfında ne patlak yaşadım ne de lastikler eskidi. Daha 2 sene götürür. Onları biraz yüklü tur yaparsam kullanacağım veya bu lastiklerden verim alamazsam kullanırım. Zaten arkaya bagajı da monte etmedim. Heybe çanta atmadan hafif kullanıp hevesimi alayım azıcık diyorum.
Pedallarımın havasını da atayım bari fırsat bu fırsat deyip. Crank Brothers 1 marka. İlk kilitli pedal deneyimim olacak. Neden bu derseniz ben de bilmiyorum. Bazen zoru veya farklı şeyleri denemeyi seviyorum.
Teller, dış muhafaza ve kablo başlarına taktığım metal aparatlardan bir kesit. Bunların hepsini Aliexpress' ten temin ettim. Beklemek en kötüsü, insan sabırsızlanıyor böyle birşey yapınca. En kötüsü de arka frenler için kadroya monte etmem gereken M10 pivotları beklemekti. Sadece onlar kalmıştı ve takipsizdi. Gelmeleri uzun sürdü. Bugün PTT' de adıma kiraladığım posta kutusunu açınca üzerime bir kucak fışkıran paketlerin sevinciyle çığlık atasım geldi. Yere saçılan paketleri toplarken eğildiğim için kelimi gören kızı bile umursamadım. Başka zaman olsa saç ektirme ve hay saçımı düşünceleriyle matematik ve mantık önermeleri yapardım. Ama bugün yapmadım. Çünkü bisikletim tamamlanacaktı.
Haydi artık sizi fazla sıkmayım. Zaten buraya kadar okuyanın gözleri kesin bozulmuştur. Suluklarım Rockbros, ön kadro çantam CBR marka, sele altı çantam Rockbros. Ama pompam Giyo marka. Hepsinden çok memnunum. Özellikle Rockbros markası Aliexpress'in bisiklet nirvanası sayılabilir. Tabii biraz abarttım da. Yalnız fiyatları yüksektir diğer seçeneklere göre. Olsun yine de kaliteli ve sağlam. Unutmadan ayaklık da Aliexpress'ten.
Şimdi de aşağıda gece performansına ait kareler paylaşayım.
Zefal çamurluğun flaşörleri göz çıkarıyor. Çantalar da flaşörlü. Ben jantlara ekstra olarak kedi gözleri alıp taktım. Sele altı çantayada da pilli ikaz lambası taktım. Lamba için uygun bağlantı yeri var çantada. Çakarlı özelliği de var lambanın. Oldukça işe yarıyor.
Bileşenler:
Arka aktarıcı: Shimano Tourney RD-TX800
Ön aktarıcı: Shimano TX50.
Orta göbek: Shimano BB-UN 26 - 68 x 123mm kare mil
Ruble: Shimano CS-HG41 11 x 28T
Aynakol: Shimano Acera FC-M361 42 x 48T
Gidon: XLC AL-069 25.4mm
Vites-Fren Kolları: Shimano ST-EF41
Fren Seti: Shimano Acera BRM422
Zincir: Shimano CN-HG40
Çamurluk: Zefal Paragon C40
Maşa: MOSSO MD2 PRO Alüminyum 7005 - 620gr.
Pedal: Crank Brothers Eggbeater 1
Ayakkabı: Shimano SH-MT44L
Not: Fiyat konusunda 2000 TL ' yi geçtikten sonra artık hesaplamayı, saymayı bıraktım. Rahat İki buçuğu geçmiştir kadro ve kilitli pedal ayakkabıları dahil. Toplama bisiklet projesi her zaman "pahalıdır". Ama keyfinize göre olur, kendiniz başarma duygusu paha biçilmezdir. Bu süreçte tüm montaj, bakım, ayarlar bana ait olup asla bisikletçiye gitmedim, yardım vb almadım. Zaten iki buçuk senedir kendim haşır neşir oluyorum bisiklet ile.
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Biraz uzun oldu; ama sizlerle seve seve paylaşmak istedim. Saygı ve sevgilerimle...
Konumu yayınlayan admin/adminlere çok teşekkür ederim. Bugün sabah erkenden 16 - 18 km' lik test sürüşümü yaptım.
Kilitli Pedallar: Bisikletin üzerine daha biner binmez sanki kırk yıldır bu pedalları kullanıyor gibi hissettim. İlk deneyim olunca ayağımı birine sabitleyince diğerini de sabitlemek hareket halinde kolay olur mu acaba derken herşeyi beyin hallediyor. Bisikleti hareket ettirdim, diğer ayağım da kendiliğinden pedalın üzerine geçip şlak diye sabitlendi. Evde toplasanız on dakika bile pratik yapmamıştım tak çıkar konusunda. Crank Brothers' ın sıkılık ayarı olmamasına rağmen sabitleme ve çözme hareketleri çok kolay geldi bana. Hiç öyle aşırı sertlik hissetmedim. Sabitlenince de siz istemedikçe veya düşeyazmadıkça yerinden çıkmıyor. Düşmek demişken; daha önce benzer konularda belirttiğim endişenin aksine daha ilk deneyimim, pratik yapmadım ve bugün yolda keyfini muazzam çıkardım. Ayaklarımın kilitli olduğunu bile aklıma getirmedim. Sadece duracağım zamanlar ayaklarımı pedaldan/pedallardan söktüm. Hafif sağ tarafa eğimli bir banketin yanında sağ ayağımı açmadan bakalım düşücek miyim diye denedim. Evet düşülüyor, denemeyin. Tam dengemi kaybetmeye yakın ayağım kendiliğinden çıktı pedaldan. Yoksa ciddi ciddi çuval gibi düşüyor insan. Ama dediğim gibi bunca tecrübesiz halime rağmen asla "düşmedim". O kendi irademle olan bir denemeydi. Sonuç olarak iyi ki kilitli pedala geçtim diyorum. Yokuş tırmanmanın tarifi doğru vitesler ile sanki tatlı sert bile sayılmayacak düz bir yolda ilerlemek gibi. Bir ayağım pedalı itiyor diğeri çekiyor. Bisiklet akıyor resmen. Yorgunluk olayı düz pedala göre kesinlikle olmadı. Zaten bu mesafe benim için çok kısaydı test sürüşü olduğu için. Uzun mesafede de olumsuz sonuç vereceğini kesinlikle sanmıyorum. Marka patent konusuna değinecek olursam pedal kendisine özgü tasarımı sebebiyle her açıdan ayakkabıya kolayca kilitleniyor. Dört tarafı da buna uygun. Oldukça da hafif. Bana dayanır mı dedim. Dayanmak ne kelime; müthiş bir güven verdi sağlamlık konusunda o kadar hafif olmasına rağmen.
Lastikler: Şu ana kadar kullandığım en ince lastik 26x1.75 olmuştu ve zırhlı olduğu için çok ağırlardı. Şu an kullandıklarım 26x1.15 Daha seleye oturur oturmaz bisiklet yılan gibi süzüldü resmen. Ben bu kadar kısacık bir an sayılacak sürede hızlanmasını beklemiyordum. İlk döneceğim yöne gelmeden önce gayri ihtiyati frenleri azıcık sıktım. Sanırım pedal konusu gibi bu lastik konusunda da daha kalın ebatlarda olanları özel bir amacım olmadığı sürece kullanmam. CST City Traveler marka aldığım bu dişsiz lastik tam bir asfalt canavarı. Yol kaymak gibiyse bisiklet iki pistonlu motosiklet gibi hissettiriyor hız dişlilerinde. Tek yapmam gereken mazgallara ve yol üzerinde varsa derin kırıklara, çukurlara dikkat etmek oldu. Onu da bir iki dikkatten sonra zaten otomatik yapmaya başlıyor yine beyin. Kullandığım markayla alakalı forumda çok güzel ve geniş bir inceleme konusu var. O nedenle uzun uzun anlatmama lüzum yok. Şahsi deneyimim olarak pedal ve lastikler konusunda "iyi ki" ve "neden şimdiye kadar yapmadım" diyorum.
Genel olarak: Problemsiz ve vites geçişleri yağ gibi, bozuk satıhta bile ses, gürültü yapmayan güzel bir toplama gerçekleştirdim. Parçalar birbiriyle uyumlu. İlk defa keyif aldım bunca zahmetim ve bekleme süresi için. Maşa çok güzel çıktı. Herhangi bir boşluk ve ses de yapmadı. Yani herşey güzeldi benim için
