İzmir'in bisiklet yollarında kasıtlı şişe kırılması

Bir gün bisikletimle yolda giderken adamın biri biraz önümde arabasından aşağı soda şişesi atmıştı. Yavaşça yola bırakmıştı. Bu şişele kolay kırılmıyor biliyorsunuz. Yani görmesem ve şişenin üzerinden geçecek olsam, şişe tekeri kayıdırıp benim kesinlikle yerle bir olmama neden olurdu. Artık kafam mı kırılırdı, bacaklarım mı kırılırdı felç mi kalırdım bilmiyorum. Bisiklete karşı düşmanca bir bakış var. Ve bu yüzden gerçekten bu yüzden uzun zamandır bisiklet almak istiyorum ama al(a)mıyorum. Yollar bozuk, millet hayvan gibi, arabalar zaten baş düşman olarak görüyor ve artık gerçekten mağduruz da mağduruz diye ağlaşmaktan sıkıldım ben. Nedir bu yahu? Sanki suç işliyormuşuz gibi hissediyorum artık bisikletliler için bir şey isterken. Çünkü bakıyorum ve devletimiz bize karşı yapılanlara hiç sesini çıkarmıyor ve şu görüntüler bizim ülkemizde de olmadığı sürece hiçbir şeyin değişeceğini zannetmiyorum.

balık baştan koktuğu için düzgün işlemeyen bir sistem sözkonusu ve bu sorunlu sistemin içinde insanlar evden işe işten eve, düşük ücretlerle modern köleler şeklinde yaşarken birkaç kendinibilmez özgürce bisiklete binecek diye onlara saygı mı gösterecekler, hiç sanmıyorum..

Saygi...
Gunumuz insani yaslisindan gencine bencil ve saygisiz bir yapiya sahip oldu, daha dogrusu boyle olmaya itildiler. Gelenek, gorenek ve kulturumuz igdiş edildi resmen. Ozellikle medya ve TV lerin katkisini ayakta alkisliyorum bu konuda. Yapilan tum yarisma ve reality programlarda, saldirgan tavirlar takinan, surekli sesini yukselten ve cirkeflik yapanlar rating aldi ve cogunlukla programin odulunu, odulu olmasa da populerlikle baska alanlarda maddi kaymagini aldi. Bu ugurda yitip gidenlerde var...
Bu durum sokaga da yansidi. Herkes edepsizlik ve bencil bir saygisizlikla karsisindaki ahlakli insanlari bastirip istegini elde etme cabasina girdi. Hosgoru kalmadi, empati yapilmiyor. Ahlak, kultur ve kamu alaninda kanuni hakliliginizin bir onemi kalmadi. Edepsiz olan, mekan ve kurumlarda adami olan isini yurutuyor.
Koskoca TBMM'de bile ornek olmasi gereken guya Turkiye'yi yonetecek vekiller kavga gurultu yumrukla birbirlerini sindirip fikirlerini kabul ettirmeye calisiyor.
Bakanlar yuzlerce, Basbakan ve Cumhurbaskani binlerce kisilik koruma ordusu, 4 tekerli dev arac filolari olmadan adim atmiyorlar. Halkin trafiginin icine ederek, yollarini kapatarak, en dogal haklarindan ulasim ve hareket ozgurlugunu elinden alarak guya bize hizmet etmek icin bir yerlere gidiyorlar.
Butun bu kargasa ve usulsuzluklere karsi masum ve siddet icermeyen bir eylem / etkinlik yapmak isteseniz (bu bisiklet yolu da olur, nukleere karsi da olur, mahallenizdeki yesil alana bina dikmeye kalkan belediye de olur, olur oglu olur) yerine gore tazyikli su, gaz, jop, gozalti ile sindiriliyorsunuz.
Mahallenizde birseyi boykot etmeye kalksaniz, haksiz kazanc veya uygulamadakiler sizi dovup tehdit ederek susturmaya kalkiyor.
Bir kisi, bir grup, bir kurum, bir sirket olsun oturupta "haklisiniz burada hataliyiz" "kusura bakma kardes dalmisim ozur dilerim" diyemiyor, daha dogrusu demiyor...

Olayi siyasi boyuta cekmek gibi bir kaygim yok yanlis anlasilmasin.
Ancak hersey bastan ayaga ve tekrar ayaktan başa kokuyor bu sistem devir ettikce.
Kimsenin kimseye saygisi kalmamisken, ozellikle bisiklete ve bisikletliye saygi beklemek maalesef mumkun degil. Oncelikle insani degerlerimizi geri kazanmali ve edepsizlik, saygisizlik, usulsuzluk ve kanunsuzlukla hakli gorunmeye calisarak karsimizdakileri sindirmekten bezdirmekten vazgecmeyi, insan gibi yasamayi ogrenmeliyiz...

lastik işi olsun dıye şişe kıran bisiklet tamırcısı biliyorum daha ne olsun.

Konak- Göztepe arasındaki bisiklet yolunda ve özellikle kahverengi bisiklet park yerlerinde, bira şişesi kırıkları bulunmakta, dun aksam yayan yürüyüş yaptim şok oldum. Bisiklet üstünde fark etmiyoruz.