Scudo Sports

İzmir'in bisiklet yolları

@halisdonmez Haklısınız. İnsanlar gönül gözüyle bakınca birçok surunu görmeyip birde üstüne övünmeye kalkıyorlar. İzmir maalesef hem bisiklet hem de araç yolu bakımından ortalamaların çok altındadır. Bir çok bisiklet kullanıcısı izmirde mecburen yola çıkmak zorunda kaldığı için patetes tarlası formatında araç yolunda hem çukurlardan, hem mazgallardan hem de maganda şöförlerden kendini korumaya çalışır. Bisiklet yolu adı verilen arada kalmış kısmi düzeltilmiş ama aniden bir çıkurun çıkıp sizi düşebileceği yada bisiklet yolu koca harflerle üstünde yazdığı halde sevgilisi koluna takmış Ali dayının yürüdüğü yol sadece şehir bisikletlerine-lay lay lom gezenlere kısmi hitap etmektedir.

Peki sonuç ne olacak; herşey bir anda olmuyor, bilinç ve farkındalık zaman alıyor. Belki şöförler daha dikkatli olup, bizlere saygı gösterecek, yayalar kendi yolunda yürüyüp, bisiklet yolunu izole edecek yada bunlar bir ütopya olarak kalacak...
 
Scudo
Bir insana yapılan yatırımın( eğitim öğretim gibi ) geri dönüşü en az 25 yıl ... Bisiklet ve insan işte...Yapılan yatırımlar İzmir'de 5 yıldır yoğunlunluklu diyebiliriz.Bence İzmir birçok ile göre istikrarlı ,tabi daha çok iş var.
 
  • Beğen
Tepkiler: tifosi ve sdtbsr
İnciraltı - Alsancak arası gayet güzel, sahil şeridinde bisiklet yolu mevcut şansıma orada oturuyorum , diğer semtlerde trafiğe bisiklet ile girmediğimden bisiklet tercih etmem. Bir de Kent ormanı gayet keyifli .Engelliler merkezinden girip İnciraltı'na kadar parkur mevcut. Sasalı' nın da iyi olduğunu duymuştum henüz kısmet olmadı.

Amsterdam'a sık giderim yaya iken en çok dikkat ettiğim bisiklet yoludur. Arabalar yaya görünce durur ancak bisiklet yolunda bisikletler asla durmaz yayalara çarpmaktan çekinmezler çünkü orası bisiklet öncelikli yoldur, gözümün önünde kaç kez kaza oldu bir keresinde arkadaşıma bisiklet ile bayan çarptı küfür edip devam etti :) bizde ise tam tersi bisikletler bisiklet yolundaki yayalara yol vermek durumunda kalıyor.

@halisdonmez

Bunun nedeni İzmir Belediyesinin çalışma sistemi: Taşeronun taşeronunun, taşeronunun alt taşeronları mantığı ile çalışması . Ben defalarca şikayet emailleri yazan biri olarak kesinlikle katılıyorum. Planlayan ,kazan , tamir eden , kapatan ,düzelten ,fatura kesen hep farklı taşeronlar umarım hatalardan ders alınır.
 
İzmir'e yeni taşındım sayılır. Ben de hem işe bisikletle gidip gelen, hem de yılda ortalama 5000 km binen birisiyim ve şunu diyebilirim ki, sadece bisiklet yollarının absürtlüğü değil, asıl mesele, İzmir'in Türkiye'nin en kötü yönetilen birkaç şehrinden birisi olduğunu idrak etmem için bir haftanın yetip de artması.

Şehir plancısıyım, o yüzden İzmir'in ne kadar kötü yönetildiği konusunda sayfalarca yazı yazarım, o yüzden, kendimi durduramayacağımı tahmin ederek, bu yola hiç girmeyeyim. Ama şunu söyleyebilirim ki, İzmir'de insanlar bisiklete binmeyi seviyorlar; ancak bisiklet sürüşlerinin büyük çoğunluğunu gezi ve spor amaçlı aktiviteler oluşturuyor. Yani eğlence ve sağlıklı yaşam [Özellikle hafta sonları, Sasalı, Kuş Cenneti tarafında, altındaki alete yabancı olduğu bas bas bağıran yüzlerce kişiyle karşılaşırsınız.]. Bu da, aslında İzmir'de yaşayan insanların bisikletin hakkını veremediğini gösteriyor; çünkü bisiklet her şeyden önce bir ulaşım aracıdır. Bu henüz anlaşılmamış burada. Tabi bunda şehrin ultra aptalca planlanmış taşıt yolları ve özellikle körfezin kuzeyiyle güneyi arasındaki kopukluk, Bayraklı denen o ucube ilçe vs. de etkili ama her şey insanda ve örgütlülükte bitiyor. Bunu biraz açayım. Bakın gidin (memleketim) Adana'ya falan, orada da tam tersini görürsünüz. Adana da ultra kötü yönetiliyor olsa da [İzmir'den iyi yönetildiğini söyleyebilirim.], İnsanlar bisikleti çoğunlukla ulaşım aracı olarak kullanır. İşe okula falan gidip gelirler. Şehirde bir bisikletli gerçeği vardır ve şehirdeki her sürücü, yaya [son yıllarda gelen Suriyeliler dışında] bunun farkındadır. Bisiklet normal bir şeydir. Yolun ve trafiğin bir parçasıdır. Bisiklet yollarına hapsedilmiş bir eğlence gereci ya da oyuncak değildir. Gerçektir. İzmir'de öyle değil ama. Biraz daha açayım.

Karşıyaka'da oturup Bayraklı'da çalışan birisiyim. Evimle işim arası ~10 km tutuyor. Ve bu on kilometrenin içinde bisiklet yolları da var, ama o kadar kötü planlanmışlar ki, kullanmıyorum. Bunun yerine ne yapıyorum ? O Anadolu Caddesi denen ve sabahları Bayraklı yönünde iğrenç trafik sıkışıklığı olan ucubeyi kullanıyorum. Çoğu zaman sıkışık trafikte orta ya da sol şeritte, Eshot'ların, servis araçlarının, minibüslerin ve şirket araçlarının arasında kendime delikler bularak devam ediyorum. Şimdi şöyle bir soru sorayım: Karşıyaka'da oturup Bayraklı'da çalışan bir ben mi varım? Neden yolda benim gibi işe bisikletle gidip gelen, evrensel tabiriyle Commuter arkadaşlara -arada sırada gördüğüm iki kişi dışında- rastlamıyorum ? Çünkü İzmirli bisikleti spor ya da eğlence olarak görüyor. Günlük hayatlarına eklemlendirip arabasından, servisinden ya da toplu taşımadan inemiyor. O sabahki iğrenç trafiği çekmeyi tercih ediyor. Trafikte ben de varım demiyor. İnanın işe girip geldiğim güzergahı yüz yüz elli kişi kullanıyor olsa, o trafik de rahatlar, o bisiklet yolları da elden geçirilip güvenli ve işlevsel hale getirilir. Çünkü yüz elli kişi bir topluluktur, elle tutulur gözle görülür. Hatta güçtür. Oy potansiyelidir. Her sabah bana bisiklet yolunu gösterip 'heyallaam'' çeken ticari araçlı ya da filo aracı Clio'lu, Fluence'li dallamalarla karşılaşıyorum ve hiçbir tepki veremiyorum, çünkü benim gibi olan, adama girişsem, hastanelik falan etsem arkamı kollayacak hiç kimse yok arkamda. Çünkü bisikletin bir ulaşım aracı olduğu anlaşılabilmiş ve kente ve motorlu taşıt sürücülerine öğretilmiş değil.

Neyse. İzmirli ağlayacağına bisikletini alıp trafiğe çıksın. Ben de varım desin.
 
@semir karabulut İzmir ve bisiklet yolları konusundaki düşüncelerinize kesinlikle katılıyorum. Yalnız İzmir de ulaşım aracı olarak kullanan kişi sayısı çok da az değil ama tabii ki hobi ve spor amaçlı kullanan kişi sayısı çok daha fazla. Ulaşım için Altınyolu kullananlar var diye biliyorum ama sayısı gerçekten azdır, çünkü pis bir yol, Gaziemir ve Buca trafiğinden sonra en sevmediğim yollardan biri. Zamanla muhakkak daha iyi şeyler olacaktır ama çok ağır ilerliyor emin olabilirsin.
 
  • Beğen
Tepkiler: semir karabulut
Türkiye de hiç bir yönetim iyi iş yapmıyor şu an.Hangi siyasi parti olduğu hiç fark etmez...İzmir güzel bir yer ama bisiklet açısından tam bir çöp.Devlet başındaki bir takım para yiyici şahıslarda asıl görevlerini yerine geireceklerine çok sevdikleri koltuklarında rahat rahat salınıp utanmazca bize ahkam kesmekteler.Ah,şu çürük yönetim...
 
Konu İzmir'in bisiklet yollarından kent yönetimi sorunlarına yolalmış.
Herkesin haklı olduğu konular var bence..

Bahsettiğiniz Altınyol'u bisikletle kullanmak ipte cambazlığa girer. Trafik çok hızlı akıyor ve yanda şerit neredeyse yok.
Oradaki bisiklet yolunu kullanmakta (bizzat denedim o yolu çok kötü. Özellikle Turan -Alaybey arası düz betonla kilit taşlar hiç uymamış.) tarlada gitmeye benzer.
Dolayısıyla biiskleti çok sevmemize rağmen canımıza da seviyoru(m)z.(Kendi adıma)

Daha geçen ay İzmir'de maalesef ölümlü iki kaza yaşanmıştı. Şehrimizde bir Amsterdam değil evet ama, NEDEN OLMASIN?
Evet biz şehrimizi bisiklet kültürü ile yaşayanların yaşadığı bir şehir olarak bulmadık ama neden öyle bir nesil yetiştirmeyelim.
Her şey de olduğu gibi bireysel eğitim şart. Çocuklarımıza bisikleti mutlaka sevdirmeliyiz ve ulaşım aracı olduğunu göstermeliyiz.
Misal ilkokul çağı için belki erken ama o da olmalı aslında. Lise ve üniversite öğrencilerimiz okullarına bisikletleriyle gitse güzel olmaz mı?
Bunlar olabilir şeyler diye umuyorum.
Bu sebeple bisiklete binmeye devam.
Herkese sağlıcakla kalın ve tekeriniz yere bassın diyorum..
 
  • Beğen
Tepkiler: CY3535
Şimdi tespit şu, biz şehirlerimize ihanet ettik. Nokta. Neüçün bu böyle oldu. Rant. Şehirlerimiz tipsiz, evlerimiz tipsiz, parklarımız işlevsiz, yollarımız dar. Bu neden böyle veya bu durumu kendine dert edinen insan varmıdır derseniz nufusun belki yüzde onu ya çıkar ya çıkmaz. Bazen bu ülkede şehir plancısı, mimar, inşaat mühendisi, peyzaj ve tasarımcı varmı diye şüpheye düşüyorum. Bu kadar çirkin kentleri inşa etmek her babayiğitin harcı değil çünkü. Mazeret hazır; fakirig gardaş. Hayır fakir değiliz ruh fakiriyiz, estetik fakiriyiz, kültür fakiriyiz. Bunu geçmiş örneklere bakarak söylemiyorum, mimar sinan adamı çarpar yahu. Şu andan bahsediyorum. Kente karşı işlenen suçlar diye bir suç türü olmalı. Herşey siyaset, herşey din, herşey futbol değil. Hayata biraz da bu medeniyet zaviyesinden bakmak lazım. Diyorki ben konservatifim bende diyorumki iyi güzel de oturduğun evler, diktiğin gökdelenler, şehirlerin, parkların hiçte öyle demiyor. Tam karşı taraf içinde aynı şeyler sözkonusu. Burada hiçte partizanlık yapmak istemiyorum. Hem nalına hem mıhına vurmak istiyorum. Benim için öncelik şehirlerimiz, ortak yaşam alanları. Ben böyle bir kültürsüzlük ben böyle bir plansızlık ben böyle bir estetik duygulardan yoksunluk görmedim. Artık toplumlar teknolojik harikalarıyla değil, geçmişten miras kalan şehirleriyle, anıtlarıyla, kültürel değerleriyle övünüyorlar. Artık marka şehirler var. İnsanlar stanbula kazuret gibi dikilen gökdelenler ve birer kitsch olan apartumanları görmek için gelmiyor, ayasofya için geliyor, topkapı sarayı, süleymaniye için geliyor. Gökdelense daha harikaları zaten kendilerinde mevcut. Lütfen şehirlere biraz saygı istiyorum.
 
Bence nacizane bir tavsiye. Hafta sonu bucadan kaynaklar köyüne çıkın. Çikarken biraz egim var. Sonra guzel bir kahvalti. Kaynaklar koyündeki o meshur 1000 yillik cinar agaclarinin altinda köy kokusunu icinize cekerek bir cay icin ve donus yolunda kendinizi asagi salin. Bence cok keyifli vakit gecirirsiniz.
 
@mehmetsunu Türkiye'de koruma amaçlı olanlar dahil tüm imar planları rant için yapılır; çünkü ülke ekonomisi genel olarak tüketime, kentler özelinde de arazi tüketimine ve talanına/peşkeşine bağlı. Kentleşme olgusu insan için değil, insan ölçeğinde değil. Amaç konforlu, güvenli, yaşanabilir mekanlar yaratmak değil tüm boşlukları doldurarak, betonlaştırarak paraya çevirmektir. Kim takar bisikletle ulaşımı ? Şehir plancısı ise sadece sürecin kağıt işlerinde ve teknik beceri gerektiren çizim vs. ihtiyaçlarında devreye girer. Kararlar hep yukarılardan, kupon arazi olursa da ''en üstten'' alınır. O yüzden şehir plancılarını suçlamak yersiz. Uzatmayayım, çünkü bizimkisi genel olarak bir medeniyet problemi. İnsanlarımızın çıktığı kalıp ve düşünsel dünya sakat, hastalıklı.

Neyse kask takmayı, sağınızı solunuzu kollamayı, Japon* arabaları dışında herhangi bir marka araç kullanan sürücülere her halükarda dikkat etmeyi unutmayın. Japonlara da dikkate edin, ama diğerleri ekstra dikkat gerektiriyor.

*Neden Japon ? Tamamen şahsi fikrimdir. Çünkü genel olarak şirket aracı yapılmıyorlar. Arabadan anlayan, sürmeyi bilen Japon'a biniyor. Sonradan görmelerse malum, tok kapı sesi, yıldız, Sheer Driving Pleasure falan... Ticari araçlar, toplu taşıma araçları ve kamyonlar konusunda da uyarı yapmama gerek yok sanırım.
 
Oturduğunuz semt uygun değilse İzmir gibi bir yerde merkezden uzaklaşmak lazım
Rota araştırıp izbana binip uzak lokasyonlara gidip sürülebilir olmadı en rahatı araban ile istediğin yere gidip pedallamak
Etrafı kollamaktan spor mu yapılıyor belli değil
 
Ülkem insanı çok güzel ayakta uyutuluyor...Acilen uyanmaları lazım.
 
sevgili arkadaşlar sayın bisikletseverler ve bisiklet grupları...
Ne olursunuz grup etkinliklerinde bisiklet yolunu tamamen kaplamayın, kendi hakkınız olan şeritte olduğunuzdan emin olun. Her grup sürüşünde aynı şeyle karşılaşıyorum, önce bir öncü geçiyor ve bağırıyor, "gelen vaaaar, gelen var, gelen vaaar" diye yankılana yankılana arkaya kadar gidiyor bu ses. bisiklet kendi başına oldukça sessiz ve sakin bi haldeyken birden bisiklet yolunda korsan gibi bağrışmalar yükseliyor, "kara göründüü" "gelen vaaar" bu sefer yolda yürüyen adamda dönüp bakıyor, "kimmiş lan o gelen, bu kadar kargaşaya neden oldu ?" :)
yani dışarıdan, ne bisikletle ne yaya bu tavır pek hoş gelmiyor bana. gelelim bisiklet yolundaki haklarımıza, zaten yayaydı arabaydı derken bisiklet yolunda bi sürü engelle gün içinde karşılaşıyoruz, ama yolumu tıkayan bir bisikletli olduğunda iki kat sinirleniyorum, sende mi Brutus ? gözünü seveyim yapmayın, kim yapıyosa bunu vazgeçsin, o şeridin bi tanesi de benim hakkım, grup sürüşünde zaten amaç bir olmak, birbirini geçmenin ne anlamı var, ya da illaki geçmek istiyorsun, trafiğe açık olduğundan ve yüksek hızlı bi peloton olmadığından, arkadan da gelip geçmek isteyenler olabilir, bisikletler arasında bir bisikletlik boş alan bırakırsanız tamamen güvenli bi şekide dama taşı mantığıyla geçmek isteyen geçebilir. diğer şeride geçen kişide karşıdan biri geldiğinde yol verebilecek konumda kalabilir. gezinti modunda yolu işgal edip sonra şeridini işgal ettiğiniz kişiye "yavaşşş" diyemezsiniz. neden ki? sen benim şeridimi tıkıyorsun şu anda, asıl sana yavaşş, ya da aynı şekilde muhabbet ederek yanyana sürmek, bunu yapacaksanız bile arkadaşınızın çapraz arkasında durduğunuzda arkadan gelen rahatça geçebilir, ve hala muhabbet edebilirsiniz. Bisikletimde havalı korna sistemi bulunmadığından öndeki farkedene kadar onun hızına düşüp sonra kendini farkettirdikten sonra geçmek oldukça rahatsız bi his.
Pardon... geçebilirmiyim... pişttt... heey.... alooo. ehölööy gibisinden sesler çıkartmak zorunda kalmadan sessiz sessiz bisiklet sürmek istiyorum çok mu yanlışım ?
Dolayısıyla ben bu gruplara baktığımda bisikletli de olsa başka bisikletlerin hakkına saygı göstermeyen, düşünmeyen, empati yapmayan ve kalabalığın gücü adına yolumu ihlal eden bi kalabalık görüyorum, katılmasamda çok bişey kaybetmem. ama siz de ne olur bi düşünün, başkasının yolunu ne amaçla zapt ediyorsun ve bunun başka bi çözümü yokmu ? fixie kullanan ya da tecrübesiz biri o tıkanan yerde bisikletlilere çarpsa kim hatalı olur ? Sadece biraz düşünce, empati ve saygı, sizde grubunuzda bu şekilde bisiklet kullanılmasına müdahale edin lütfen, eğer doğru olan buysa.

bunu da şimdi gördüm

@semir karabulut

Sevgili semir, öncelikle başta Aziz Kocaoğlu, daha sonra tüm Renault marka (özellikle Clio ve Fluence) araç sahipleri adına senden özür dilemeyi bir borç bilirim. Bisikletin hakkını veremediğimiz, bisiklete spor ya da eğlence amacıyla bakmamız sebebiyle son derece üzgünüz, ama ne var ki senin gibi biri çıktı ve gerçekleri görmemizi sağladı ve zararın neresinden dönülse kardır. Bu minvalde spor ve eğlenceden vageçip fluence sürücülerine girişip hastanelik edebileceğimiz combatların dönmesini iple çekiyorum, adam toplama opsiyonuda bonus olmuş resmen, umarım kısa süre sonra izmir seninde keyif alacağın parkurlar arasına girebilir.
 
@QWEZXC İkiz bebekler var zor o iş :) Mersin'den taşındım ben, oradaki bisikletliler ve dernekler çok daha örgütlü ve bilinçliydi.

@Tasogare Sevgili Tasogare. Cevabında ne kadar ironi yaptın ne kadar ciddisin bilemiyorum ama ben gerektiği zaman girişmek ve diğer söylediklerim konusunda ciddiyim. Daha bu sabah bi kamyon sürücüsü Turan dolaylarında bana bisiklet yolunu gösterip el kol yaptı. Ben de yavaşlayıp iyice kenara çekilerek geçmesine izin verdim. Yapacak başka bir şey de yoktu. Neyse. Üstüne basa basa tekrarlıyorum: bisiklet bir spor aleti, hobi aracı, arzu nesnesi, aksesuar ya da oyuncaktan çok bir ulaşım aracıdır. Bu idrak edilmeden hiçbir ilerleme kaydedilemez.

Bisiklet yolları konusunda da birkaç şey söyleyeyim. Şimdi önce biraz İzmir'den bahsedeyim. Özellikle Karşıyaka'daki bisiklet yolları resmen komedi. Neden ? Çünkü bisiklet ulaşım aracıdır. Ama hadi bakalım caddeyi geç, tretuarı geç, tramvay raylarını geç, çimenlikleri falan geç... sonra bisiklet yoluna ulaş ulaşabilirsen. Ya da şöyle söyleyeyim, daha bisiklet yoluna ulaşamıyorsun. Gideceğin yere nasıl ulaşacaksın ? Alsancak-Konak falan tarafı farklı mı ? Pek değil. Aynı problemler orada da var. Çünkü neden ? Çünkü bisiklet yolları bir piknik alanı, ne bileyim alışveriş merkezlerindeki buz pistleri ya da çocuklar için plastik top havuzları mertebesinde sunuluyor. Yani sen bir şekilde ulaş bisiklet yoluna, orada sakin sakin sür. Kumda oynar gibi.

''Böyle bir şey olabilir mi ?''

Peki ne olacak ? Kendi mesleğini icra edemeyen bir şehir plancısı olarak birkaç çözüm önerisi getireyim. Yalnız bu çözüm önerisi, İzmir'de ikamet eden ve bisiklete binen vatandaşların bisikleti ulaşım aracı olarak kullanması durumunda geçerlidir. Yoksa hiçbir anlamı yok.

Şimdi şöyle olacak. Öncelikle belediye doğru dürüst bisiklet yolları yapacak. Bisiklet yollarını ''taşıt yollarıyla entegre edecek''. Hatta taşıt yollarına bisiklet şeritleri ekleyecek ve bu şeritleri ama farklı renklerle, ama plastik dubalarla falan vurgulayacak [Çünkü bu iş dünyada böyle yapılıyor. Hatta Amerika Portland'da bisikletli ulaşım için master plan varken, Almanya bisiklet otobanları inşa ediyor. İngilizcesi olan şu linki inceleyebilir. Olmayan da inceleyebilir, bolca görsel de var çünkü: (link). Bisiklet şeridi olur da şerit ihlali olmaz mı ? E olur. Ne olacak ? Bisiklet güzergahlarının bulunduğu yollara belirli aralıklarla kameralar yerleştirilecek, bu kameralar hem rutin araç trafiğini, hem de bisiklet şerit ihlallerini kontrol edecek. Ve bisiklet şeridine giren motorlu taşıt sürücülerine caydırıcı cezalar uygulanacak. Bunlara ek olarak, insanların işe bisikletle gidip gelmeleri teşvik edilecek. Nasıl ? Öncelikle bir bisiklet üreticisinin sponsor olması sağlanıp, bisikleti olmayan, ancak işe bisikletle gidip gelmeye sıcak bakan insanlara sponsorun tedarik edeceği bisikletler hediye edilecek. Atıyorum başvuru yapan ilk 100 kişiye ücretsiz bisiklet verilecek. Ve bu ücretsiz bisikletlerin karşılığı olarak bu kişilerin günlük gidiş gelişlerini Strava gibi uygulamalarda kaydedip belediyenin açacağı bir sosyal medya hesabında paylaşmaları istenecek. Atıyorum hava muhalefeti falan dışında haftada en az üç gün işe bisikletle gidip geldiklerini bu şekilde kanıtlamaları istenecek. Beleşe bisiklet alamayanları da teşvik edici şeyler, yine bulunacak sponsorlar desteğinde düşünülebilir, çeşitlendirilebilir. Bunlar şimdilik aklıma gelenler.

Hatta çoğu Avrupa'daki birçok şehirde, belirli bir noktadaki bisiklet istasyonundan alacağınız bisikletle işinizi görüp, ulaşacağınız lokasyona yakın bir başka istasyona bırakabiliyorsunuz. Bu da yapılabilir.
 
@semir karabulut

Çoğunlukla ironi yaptım, zaman zaman benzer hislere bende kapılsamda milleti döve döve adam etmek için Batman olmak lazım, artık yolumu tıkayanları, önüme kıran önüme atlayanları parkurun süprizleri gibi algılayıp sinirlenmemeye çalışıyorum. aksi halde bu sinir en çok bana zarar veriyor ve kolayca geçmiyor. Ama hayatımın tehlikede olduğu zamanlarda, hani kıl payı kurtarırsın ya, işte o zaman kendimi tutamayıp ayna falan kırdığım doğrudur. Ama ne yaparsan yap, çoğunluk o kadar farkediyor işte, bisiklet ve motosikletleri, o zaman bizde başkasının dikkatine emanet etmeyeceğiz güvenliğimizi.

bu arada son söylediğin izmir de var, hatta bence en iyi model izmirdeki, Bisimle yollar bizim.

bu arada @uguryilmaz144 ün bisim inceleme videosu olacaktı hatırladığım, buraya koyarsa iyi olur :)
 
@Tasogare Evet Bisim, ama yine gezi ve hobi amaçlı kullanılıyor. Benim derdim insanların trafiğe çıkması. En azından bisiklete binenlerin. Yani bizim milletteki araba ve aşırı konfor manyaklığını bildiğimden, bakkala bile arabayla giden heriften hiç umudum yok zaten.
 
Geri