yolcu...
Aktif Üye
- Kayıt
- 16 Ekim 2010
- Mesaj
- 111
- Tepki
- 46
- Şehir
- İZMİR
- Bisiklet
- Trek
http://www.facebook.com/ibrahim.tas.31945243?ref=tn_tnmn#!/photo.php?fbid=10151141466176740&set=a.10151141466016740.463872.645806739&type=1&theaterDeğerli bisiklet dostları, 45 yaşından sonra bisikleti yeniden keşfeden bir arkadaşınız olarak, bu forumdan bisiklete dair bir çok bilgi edindiğimi ve bu bilgilerin beni bu yaştan sonra nasıl özgürleştirdiğini sizlerle paylaşmazsam bu foruma emek veren arkadaşlara haksızlık olacağını düşünerek, kendimle girdiğim bir inatlaşma sonucu izmirdeki rahat evimden çıkıp taaa yunanistanın selanik şehrine gidişimi sizlerle paylaşmak istedim..
bir sürü kararsızlıktan sonra eylül ayının 4'ünde saat 14:30 a gelirken yükümü bisiklete yüklemiş ve izmirin çiğli'sinden yola koyulmuştum. harmandalı, Menemen derken bir an önce trafik yoğunluğundan kurtulmak için basıyorum pedala.
Aliağa'yı transit geçip çandarlı ayrımına varıyorum..turdaki ilk hatamı çandarlı yoluna girmeyip, bergama - ayvalık ana yoldan devam ederek yapıyorum..karanlık bastırırken dikili sapağına varıyorum..karanlıkta bisiklet sürmekten keyif almadığım için dikiliye girmeye karar veriyorum..dikilide gündüz cap canlı bir plaj, akşamları ise çay bahçesi konumunda olan sahilde mola veriyorum. çay kahve derken saat gecenin 01'i oluyor..bahçeyi işleten arkadaşa söyleyip, sahildeki çardaklardan birinde iki kocaman minderi ilk gecenin yıldız palasında kuş tüyü yatak yapıyorum.
sabah günün ilk ışığı sahili aydınlatırken yükümü toparlayıp Burhaniye-Ören yönüne doğru devam ediyorum..Örene varınca fakülteden arkadaşım Serdar'la buluşuyoruz ve akşam için program yapıyoruz..akşam sahilde mangallı rakılı muhabbet yeni tanıştığım dostlarla beraber sabahın 05'ine kadar devam ediyor..yani uykusuzluk ve yollar..öğlene doğru serdardan ayrılıp Küçükkuyudaki diğer bir arkadaşın yanına doğru devam ediyorum..burada uykusuzluk ve yorgunlukla birlikte arkadaşların ısrarıyla iki gece iyice dinleniyorum..üçüncü günün sabahı arkadaşların bırakmıyacaklarını düşündüğümden, hava aydınlanırken kalkıp çanakkaleye doğru yola koyuluyorum..
assosta güzel bir köy kahvaltısı yapıp kendimi ayvacık yokuşlarına vuruyorum..akşama Çanakkalenin kestel bölgesinde bir kamp bulup, matı seriyorum..yıldız palas ve balıkçı teknelerinin pata patları ninni gibi geliyor...sabah erkenden toparlanıp, akşamdan keşfettiğim bir lokantada kelle-paça ziyafeti ve yola devam ediyorum..
sabah çanakkalede biraz dolaştıktan sonra, avrupa yakasına geçmek için lapsekiyi tercih ediyorum..feribotla Geliboluya geçtikten sonra hafif tırmanışlarla gelibolu yarımadasının sonuna, saroz körfezine varıyorum..akşam olurken gece konaklayacagım doğal otelimin konumunu gözeterek yol almaya devam ediyorum..izmirden beri karşıdan esen rüzgar, saroz da arkadan esmsye başlayınca durmak gelmiyor insanın içinden..aslında Keşana az kaldı ancak, bir meşe ağacının altında sinekler yüzünden çadırımı kuruyorum..ertesi gün erkenden keşana varıp, kırılan jant telimi ve ayarı bozulan jantımı yaptıracak bir bisikletçi arıyorum..yolda gördüğüm bir bisikletlinin yönlendirmesiyle gittiğim bisikletçi zor bela bir jant telini takıyor..bir sürü gereksiz muhabbetini çektiğim adamın taktığı tel ertesi gün tektar kırılıyor ve benim iyi dileklerimi hakediyor.
akşam üzeri keşandaki bisikletçilerden Hakan Eşme'yi arayıp akşamki toplantılarına ziyarete gidiyorum..arkadaşlar ilk defa düzenleyecekleri bisiklet festivaline hazırlanıyorlar..düzenli ve disiplinli çalışmalarına tanıklık ettikten ve çaylarını içtikten sonra müsaade isteyip, konakladığım öğretmen evine geçerek güzel bir uyku çekiyorum.
ertesi sabah kalkıp ipsala sınır kapısına doğru arkama aldığım rüzgarın da yardımıyla pedal basıyorum..ilk defa bisikletle yurt dışına çıkıyor olmanın heyecanıyla kapıya yaklaşıyorum..hem bizim taraftaki, hem de yunanistan tarafındaki askerlere birer fotoğraf çektriyorum..yeşil pasaport olduğundan sanırım hiç bir sorun yaşamadan adamlar mühürü basıyor..sadece yunan tarafndan geçerken adam sigorta gibi bir şeyler söylüyor..sanrım bilet alınca sağlık sigortası da yapılıyor, ben biletsiz olduğum iççin sigorta yaptırmadım..bir an geri döndüreceklerini düşündüm ancak -git yaa der gibi bir hareketle pasaportu uzatınca yolum açılmış oldu..
vee avrupa..
ilk gün dedeağaç(aleksandrapoli) kavalaya yakın bir türk köyünde kamp yapıp, ertesi gün Kavala, İskeçe'yi geçip uygun bir sahilde ikinci kampımı atıyorum..(fotoğraf yüklemeyi bilmediğimden biraz yavan oluyor ama durum bu)
yunanistandaki üçüncü günümde düzgün yollar ve güzel manzaralar eşliğinde selanike doğru pedallarken, bisikletimin kopan jant teli için keşandaki bisikletçiye, göbekten gelen gacırtılar için Köyceğizde bisikletin tüm komponentini değiştiren ancak sorun çözmeyen tarkan bisiklete hürmetlerimi sunarak yol alıyorum..aslında izmirden çıkıp atinaya varmayı ve oradan gemiyle çeşmeye geçip tam bir ege turu yapmayı planlarken, kendini bisikletçi sanan bazı zekasızlar yüzünden selanikte turu sonlandırmak zorunda kalıyorum..bu turun en önemli dersi; kendi biiskletinin sorununu kendin çözmelisin oldu..öğrenmeye devam.. fotoğrafları yüklemeye çlışacağım..herkes hayallerinin peşinden gitmeli, yol ne kadar uzun olursa olsun..dostca kalın..
bir sürü kararsızlıktan sonra eylül ayının 4'ünde saat 14:30 a gelirken yükümü bisiklete yüklemiş ve izmirin çiğli'sinden yola koyulmuştum. harmandalı, Menemen derken bir an önce trafik yoğunluğundan kurtulmak için basıyorum pedala.
Aliağa'yı transit geçip çandarlı ayrımına varıyorum..turdaki ilk hatamı çandarlı yoluna girmeyip, bergama - ayvalık ana yoldan devam ederek yapıyorum..karanlık bastırırken dikili sapağına varıyorum..karanlıkta bisiklet sürmekten keyif almadığım için dikiliye girmeye karar veriyorum..dikilide gündüz cap canlı bir plaj, akşamları ise çay bahçesi konumunda olan sahilde mola veriyorum. çay kahve derken saat gecenin 01'i oluyor..bahçeyi işleten arkadaşa söyleyip, sahildeki çardaklardan birinde iki kocaman minderi ilk gecenin yıldız palasında kuş tüyü yatak yapıyorum.
sabah günün ilk ışığı sahili aydınlatırken yükümü toparlayıp Burhaniye-Ören yönüne doğru devam ediyorum..Örene varınca fakülteden arkadaşım Serdar'la buluşuyoruz ve akşam için program yapıyoruz..akşam sahilde mangallı rakılı muhabbet yeni tanıştığım dostlarla beraber sabahın 05'ine kadar devam ediyor..yani uykusuzluk ve yollar..öğlene doğru serdardan ayrılıp Küçükkuyudaki diğer bir arkadaşın yanına doğru devam ediyorum..burada uykusuzluk ve yorgunlukla birlikte arkadaşların ısrarıyla iki gece iyice dinleniyorum..üçüncü günün sabahı arkadaşların bırakmıyacaklarını düşündüğümden, hava aydınlanırken kalkıp çanakkaleye doğru yola koyuluyorum..
assosta güzel bir köy kahvaltısı yapıp kendimi ayvacık yokuşlarına vuruyorum..akşama Çanakkalenin kestel bölgesinde bir kamp bulup, matı seriyorum..yıldız palas ve balıkçı teknelerinin pata patları ninni gibi geliyor...sabah erkenden toparlanıp, akşamdan keşfettiğim bir lokantada kelle-paça ziyafeti ve yola devam ediyorum..
sabah çanakkalede biraz dolaştıktan sonra, avrupa yakasına geçmek için lapsekiyi tercih ediyorum..feribotla Geliboluya geçtikten sonra hafif tırmanışlarla gelibolu yarımadasının sonuna, saroz körfezine varıyorum..akşam olurken gece konaklayacagım doğal otelimin konumunu gözeterek yol almaya devam ediyorum..izmirden beri karşıdan esen rüzgar, saroz da arkadan esmsye başlayınca durmak gelmiyor insanın içinden..aslında Keşana az kaldı ancak, bir meşe ağacının altında sinekler yüzünden çadırımı kuruyorum..ertesi gün erkenden keşana varıp, kırılan jant telimi ve ayarı bozulan jantımı yaptıracak bir bisikletçi arıyorum..yolda gördüğüm bir bisikletlinin yönlendirmesiyle gittiğim bisikletçi zor bela bir jant telini takıyor..bir sürü gereksiz muhabbetini çektiğim adamın taktığı tel ertesi gün tektar kırılıyor ve benim iyi dileklerimi hakediyor.
akşam üzeri keşandaki bisikletçilerden Hakan Eşme'yi arayıp akşamki toplantılarına ziyarete gidiyorum..arkadaşlar ilk defa düzenleyecekleri bisiklet festivaline hazırlanıyorlar..düzenli ve disiplinli çalışmalarına tanıklık ettikten ve çaylarını içtikten sonra müsaade isteyip, konakladığım öğretmen evine geçerek güzel bir uyku çekiyorum.
ertesi sabah kalkıp ipsala sınır kapısına doğru arkama aldığım rüzgarın da yardımıyla pedal basıyorum..ilk defa bisikletle yurt dışına çıkıyor olmanın heyecanıyla kapıya yaklaşıyorum..hem bizim taraftaki, hem de yunanistan tarafındaki askerlere birer fotoğraf çektriyorum..yeşil pasaport olduğundan sanırım hiç bir sorun yaşamadan adamlar mühürü basıyor..sadece yunan tarafndan geçerken adam sigorta gibi bir şeyler söylüyor..sanrım bilet alınca sağlık sigortası da yapılıyor, ben biletsiz olduğum iççin sigorta yaptırmadım..bir an geri döndüreceklerini düşündüm ancak -git yaa der gibi bir hareketle pasaportu uzatınca yolum açılmış oldu..
vee avrupa..
ilk gün dedeağaç(aleksandrapoli) kavalaya yakın bir türk köyünde kamp yapıp, ertesi gün Kavala, İskeçe'yi geçip uygun bir sahilde ikinci kampımı atıyorum..(fotoğraf yüklemeyi bilmediğimden biraz yavan oluyor ama durum bu)
yunanistandaki üçüncü günümde düzgün yollar ve güzel manzaralar eşliğinde selanike doğru pedallarken, bisikletimin kopan jant teli için keşandaki bisikletçiye, göbekten gelen gacırtılar için Köyceğizde bisikletin tüm komponentini değiştiren ancak sorun çözmeyen tarkan bisiklete hürmetlerimi sunarak yol alıyorum..aslında izmirden çıkıp atinaya varmayı ve oradan gemiyle çeşmeye geçip tam bir ege turu yapmayı planlarken, kendini bisikletçi sanan bazı zekasızlar yüzünden selanikte turu sonlandırmak zorunda kalıyorum..bu turun en önemli dersi; kendi biiskletinin sorununu kendin çözmelisin oldu..öğrenmeye devam.. fotoğrafları yüklemeye çlışacağım..herkes hayallerinin peşinden gitmeli, yol ne kadar uzun olursa olsun..dostca kalın..


