@Çağatay Çağlar
Gülünmeyecek gibi de değil ama.
Bisikleti ilk aldığım gün su koyacak yeri bile yokken öylece çırılçıplak üzerine atlayıp doğruca Sasalı'daki doğal yaşam parkına gitmiştim.Tabi müthiş susamış halde vardım, karnımda açtı.Tüm yol boyunca buz gibi kola ve hamburger hayali ile pedal çevirdim.Oraya ilk açıldığında sadece 1 kere gitmiştim, bu ikinci gidişimdi.
Bisikletle giriş kapısına dayandım.Turnikelerin olduğu yere.Yandan bir görevli çıktı "yassah hemşerim" dedi."Ne yasağı ulan açın kapıları!" diye bağırasım vardı ancak kendimi tutup "neden yasak?" gibi bence gayet mantıklı bir soru sordum. Tabi görevli paralize oldu, onun kapasitesini aşan bir soruydu bu.Yasak mı yasak, tamam bitti.Biraz zorladım herif içeri kaçtı.Etrafta insanlar girip çıkıyor, öylece kapıda kan ter içinde dikilip kalmış haldeki bana bakıyorlar. Bir süre etrafta kedi misali, elimde bisikletle dolaştım.Çözüm üretmeye çalıştım, bilet gişesine gidip bisikleti emanet etmek istedim, kabul etmedi. Sadece Sasalı'ya tek sefer gidiş için aldığım bir bisiklet olma olasılığına karşı kös kös susuz halde geri döndüm.Bir kilidim yok diye oldu bunlar. Dönüşte koçtaş'ın karşı çaprazında bir benzin istasyonu var, oraya girdim su almak için.Hani kovboy filmlerinde falan olur, adam çölden gelir kasabaya girer, kafasını atların su yalağına sokar; aynen o durumdaydım.Marketteki kız beni görünce korktu.Litrelerce su içip yarısını da kafama döktüm.Bu da başlangıç için değişik bir anı oldu.
Kilit faydalı bir icattır; kelepçe, zincir, asma kilit ne olursa olsun alıp kullanmak gerekir.Bu yazının ana fikri budur.