Devenez ce que
Daimi Üye
- Kayıt
- 14 Mayıs 2018
- Mesaj
- 332
- Tepki
- 1.007
- Yaş
- 51
- Şehir
- Istanbul / Sancaktepe
- İsim
- Murat
- Bisiklet
- Kron
Güzel bir havada, her zaman bisiklet turlarına birlikte çıktığımız sadık dostum Engin'le birlikte sabah erken saatte Aydos Ormanı'na doğru yola çıktık. Oturduğumuz yere çok yakın olduğu için zorlanmadan kolay bir şekilde ulaştık; tek zorluk Samandıra Yakacık Caddesi'nde karşıya geçiş bölümüydü; bisikletle karşıya geçmeye çalıştığımızı gören sürücülerin umurunda değildik; hızla akan caddede karşıya geçmek oldukça zorluydu. Bu ülkede herkesin acelesi var kardeşim; kimsenin kimseye yol vermeye zamanı yok
Neyseki Aydos ormanına ulaşınca herşey geride kaldı; doyasıya yeşillik, sakin ortam... Önce göletin kenarına gidip biraz orda vakit geçirdik.
Göletin kenarında piknik masaları var; tabi burda EGO prensibi geçerli, geç kalanlar yukardaki masaları kullanmak zorunda kalıyor; yalnız göletin kenarındakiler çok keyifli; suya sadece birkaç metre...
Fazla vakit kaybetmeden tekrar yola koyulduk; önümüzde dik bir tırmanış vardı çünkü... Yol resimdeki gibi toprak, kumlu ve çakıllı...
Aydos'un asıl zirvesi resimde arkada görünen; ama biz direk oraya çıkmayı gözümüz yemediği için Küçük Aydos Dağı'na çıkmayı tercih ettik
Çıkışın en zorlu kısmı; eğim bana %180 gibi geldi
Ve sonunda bayrağın olduğu zirveye ulaşmayı başardık... Bu bayrağı görünce duygulanmamak elde mi? "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!" Sonsuza kadar inşallah...
Ve manzara... Marmara, Adalar, İstanbul kanatlarımın altında hissi
Diğer taraftan ise Sancaktepe, Ümraniye görülebiliyor...
Ve işte işin en zevkli anı; iniş zamanı... Aşağıda bir sporcu kafilesi vardı; toplu olarak spor yapıyorlardı, Engin'e dedim; "Hadi bakalım kaçar tane devirebiliyoruz?"


Göletin kenarında piknik masaları var; tabi burda EGO prensibi geçerli, geç kalanlar yukardaki masaları kullanmak zorunda kalıyor; yalnız göletin kenarındakiler çok keyifli; suya sadece birkaç metre...
Fazla vakit kaybetmeden tekrar yola koyulduk; önümüzde dik bir tırmanış vardı çünkü... Yol resimdeki gibi toprak, kumlu ve çakıllı...
Aydos'un asıl zirvesi resimde arkada görünen; ama biz direk oraya çıkmayı gözümüz yemediği için Küçük Aydos Dağı'na çıkmayı tercih ettik
Çıkışın en zorlu kısmı; eğim bana %180 gibi geldi
Ve sonunda bayrağın olduğu zirveye ulaşmayı başardık... Bu bayrağı görünce duygulanmamak elde mi? "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!" Sonsuza kadar inşallah...
Ve manzara... Marmara, Adalar, İstanbul kanatlarımın altında hissi
Diğer taraftan ise Sancaktepe, Ümraniye görülebiliyor...
Ve işte işin en zevkli anı; iniş zamanı... Aşağıda bir sporcu kafilesi vardı; toplu olarak spor yapıyorlardı, Engin'e dedim; "Hadi bakalım kaçar tane devirebiliyoruz?"


