Scudo Sports

İstanbul Köpek Haritası

Hocam hayvanların acı çektiği çözümleri doğru bulmuyoruz zaten. Peki siz nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz köpeklerin sokaklarda olmaması için ? Ama öyle vicdanı duygular ile değil, mantığa uygun bir çözüm olsun.
Bende buna yakın bir soru sordum fakat yanıt alamadım.

Realiteye bakalım. 10 milyon sokak hayvanından bahsediliyor, belki de fazlası.
Hangi bütçe ile ne kadar barınak yapabilirsiniz?
Sokaklarda insan hayatını tehdit eden köpekler beslenmeye devam ettikçe nasıl kısırlaştırma ile bunların önüne geçebiliriz?

Hiçbirimiz kusura bakmayalım fakat “ben bu kadar hayvan besliyorum, sokaktan şu kadar sayıda hayvan alıp besledim ve tedavi ettirdim” demenin mala davara bir faydası olmuyor.

Benim aklıma gelen tek çözüm evde bakılan her hayvan öncelikle belediye tarafından denetim altına alınacak. Hayvanı sokağa salanlara belli yaptırımlar olacak. Yurt dışından kesinlikle hayvan sokulmayacak.
Son olarak sokaktaki her hayvan toplanıp belli bir süre sahiplendirilmeyi beklenilecek ve sahiplenilmeyen hayvan uyutulacak.
Medeni dediğimiz ülkelerde sistem böyleyse bizde de böyle olmak zorunda.
Dağı tepeyi barınaklarla doldurmak çözüm değil.
Sokakta besleyip üremesine katkı sağladığın her hayvanı da kısırlaştıramayız.
 
Scudo
Hayvan hakları elbette var ancak bir hayvanın hakkı gorulen şey İnsana zarar vermeye başladımı durmak lazım orada. Öncelikli olarak bizleriz, biz doğada baskın tür konumundayız çünkü. Bizim yaşam alanımız burası. 10 milyon sokak köpeği var belkide fazlası, bunları alıp tek tek aşılayıp kısırlaştırmak mümkün değil ekonomik olarak.

Duygusalligi bir kenara birakın, medeni dediginiz Dünyadaki hiç bir Devlet şu anda 10 milyon sokak köpeğini alıp kısırlaştıralım aşılayalım zırvalığına bütçe ayıramaz, mümkün değildir. Yakalayıp uyutulacak, toplu mezarlara gomulecek mecburen.

Birde kapı önünde sokak hayvanlarına yemek su bırakmak niyeti iyi bir niyet olsada uygulama yanlış. O suyu mamayı, yada yemek artığını sadece kedi köpek yemiyor, böcek, sinek en önemliside lagim faresi gelip yiyor. Mahalleden birisi sürekli su yemek birakiyor, bir aydan beri lagim faresi dadanmisti, geceleri geliyor takip ediyorum balkondan, en sonunda havalı tufekle vurdum kurtulduk.

Besleme yap eyvallah havalar sicak hayvanlar susuz aç, bekle basinda madem seviyorsun beslemeyi yesinler içsinler, kaldır sonra her gun plastik kap atigi olmasin, hemde sinek bocek fare gelmesin. İşlerine gelmiyor ama, birakayim başka apartmanın önüne kaçayım. O herife fare ölüsünü kapının önüne koyarım dedim, şimdi kendi apartmanının önünde az az besleme yapiyor.
 
Ben sokakta hayvan olsun onlara zorla yiyecek verelim diye ısrarcı davranmıyorum maalesef hangi dünyada yaşıyorsunuz, bazı şeyleri yanlış algılıyorsunuz. Geri zekalı insanlar birçok sokak hayvanını evlerine aldılar pandemi döneminde bakınız şimdi sokaklarda birçok cins hayvan dolaşıp duruyor. Bunun yanında Belediyeler topladıkları sokak hayvanlarını bir yerden alıp başka bir yere bırakıyor ben bunları görünce 1 kap mama 1 kap su alıp veriyorum şimdi suçlu mu oluyorum ne yapmamı bekliyorsunuz.

Evet, suçlu oluyorsunuz beyefendi. Çünkü siz ve sizin gibi meselenin sosyolojik tahribatını ısrarla görmezden gelen hayvan severler! , "bir kap su bir kap mama" ezberi ile hem hayvana hem de insana yararı olmayan bir pratiği dayatıyorsunuz. Ve takındığınız (genel anlamda yazıyorum) şirret tutum, çözümü sadece ama sadece ötelemekten ileriye gitmiyor. Her yerde mama ve kokmuş yemek artıkları, hayvan dışkısı, derme çatma köpek kulübeleri ile 3. dünya ülkesi görünümümüze katkıda bulunuyorsunuz o kadar. Bu yine iyi. Daha şirret olanlar barınak basıyorlar, resmi görevlilere ağza alınmayacak hakaretler ediyorlar, insanlara saldırıyorlar, resmi araçları tekmeliyorlar, vs. Bu mudur hayal ettiğiniz, yaşamayı umduğunuz güzel ülke. Fırsatını bulsa uçarak Avrupa'ya kapağı atmaya çalışan tipler, burada köpek havarisi kesiliyorlar. Aynı şeyi orada yapın bakalım neler oluyor? Bırakın artık bu hayalci melankolizmi. Çünkü ısrar ettiğiniz sürece başıboş köpek popülasyonu giderek artacak ve maalesef daha çok hayvan bundan zarar görecek. Bugün olmasa da, yarın...

Bir de hala belediyeler kısırlaştırsın, 5 yıldızlı barınaklar yapsın, küpelesin, sevsin, oynasın, ömür boyu beslesin, vs. vs. Bu dediğiniz ancak binlerle ifade edilen köpekler için olur. Sayıları iyimser tahminle 10 milyonu geçmiş hayvanları hangi belediye, hangi bütçe, hangi eleman, hangi ekipman ile kısırlaştıracak, küpeleyecek, barınak yapacak, ömür boyu besleyecek. Mantıklı da değil bu hayvan severler! Sokaklarda kedi köpek besleyerek üremelerine sebep ol, sonra sorumluluğu at belediyeye ferahla. Yok arkadaş öyle bir dünya...

Bu mesele şöyle çözülür. Öncelikle 5199 çağdaş normlara göre revize edilir. Mevcut hayvan popülasyonu kontrol altına alınır. Hayvan sahiplerine ağır yaptırımlar getirilir. Hayvan sahiplenmenin ağır ön koşulları oluşturulur. Entegre bir takip sistemi kurulur. Ceza mekanizması işletilir. Barınaklarda mevcut hayvanların sahiplendirilmesi özendirilir. Sahiplenmeyen hayvanlar uyutulur. Ve bir daha da bu hayvan popülasyonunun artmaması için gereken önlemler alınır.

Yoksa öyle "bir kap su, bir kap mama" romantizmi ile olacak iş değil...
 
Sokaklardaki hayvanları kontrol altına almanın yolu, belediyelerin ve insanların, hayvanlardan kurtulma hissiyatıyla değil, hayvan hakları temelinde hareket ederek sokaktaki hayvanları kısırlaştırması, bakımlarının ve aşılarını yapılması, sahipsiz hayvanların yuvalandırılması ve köpek ticaretinin tamamen durdurularak ortadan kaldırılması ile mümkün.
Burada bir kaç çözüm yolu yazmıştım devletimiz her türlü işe bütçe ayırıyor. Bu ise de el atacak bütçe yaratacak kişi devlettir. Bu forumdaki kimse bireysel olarak bir çözüm getiremez.
“5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile 14 Temmuz 2022'den itibaren kedi, köpek gibi evcil hayvanların pet shop'larda satılması yasaklandı.
 
Burada bir kaç çözüm yolu yazmıştım devletimiz her türlü işe bütçe ayırıyor. Bu ise de el atacak bütçe yaratacak kişi devlettir. Bu forumdaki kimse bireysel olarak bir çözüm getiremez.
“5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile 14 Temmuz 2022'den itibaren kedi, köpek gibi evcil hayvanların pet shop'larda satılması yasaklandı.

Ben kaynağı olmadığım bir soruna para vermek istemiyorum. Devletin bütçe ayırması da dolaylı yoldan benden para alınması demek. Her geçen gün hayvan sevgisi adı altında sokaklar mamaya, kırıntıya boğularak sorun daha da çözümsüz hale getiriliyor. Evet devlet te sorumludur ama sokaklardan köpekleri toplayıp 1 hafta içerisinde sahiplenilmezlerse uyutulmaları sürecini yasalaştırılmayıp bu durumun oluşmasına engel olmadığı için sorumludur. Popülasyonun artmasının sebebi kontrolsüz beslenme. Doğada 10 tane yavru doğurup hepsini yaşatabilen bir memeli hayvan yok. Doğal şartlarda çoğunluğu öldüğü için 10 tane doğuruyor zaten. Vicdani kaygılar ile aman ölmesinler demek mantıktan uzak bir yaklaşım. Yani temel sorun her yavruyu beslemekten kaynaklanıyor. Eğer parasını gönüllüler vereceklerse istedikleri gibi sokaklar dışındaki bir alanda bakabilirler.
Bir köpek aylık yaklaşık 15 kg mama yiyor. 15kg mama ortalama 220 lira. 1 köpeğin yıllık mama masrafı 15x220=3300 lira
Bir yıllık ortalama aşı masrafı 1000 liradan fazla görünüyor. 1000 lira diyelim.
Barınakların yıllık giderleri, veteriner, bu süreçle ilgilenecek başka personeller felan derken yine köpek başına yıllık 1000 liradan fazla gideri olur.
Barınağın ilk yapım maliyetini hesaba katmadık daha... İzmir belediyesinin 1500 köpek için barınak maliyeti 38 milyon TL...
Bir köpeğin yıllık masrafı 5300 lira kabaca.
10 milyon sokak köpeği olduğu düşünülüyor.
Her vatandaşa yıllık 662 lira masraf düşüyor. Bakın aile felan değil kişi başı bu. 12 yaşındaki kardeşim de, 60 yaşındaki amca da bu parayı ödeyecek masrafları devlet karşılarsa.
Hadi fiyatı çok hesapladım diyelim. Yarı yarıya indirelim masrafları 331 lira yapar.

Soruyorum ben neden yıllık 330 lirayı barınaklardaki köpekler için ödeyeyim ?
Kalabalık bir ailede bu bütçe ile ailedeki bir çocuk, bir hobiye başlatılabilir. Çok daha faydalı işler yapılabilir.
Bu bütçeyi sadece hayvansever olduğunu söyleyen kişilerin karşılayamayacağı açık. Sonunda uyutmaktan başka çare kalmadı denilecek. Bu kadar fazla hayvana bakmak mantıklı değil. Zaten dünyada bir örneği de yok. 1 hafta sahiplenilmeyen köpek uyutuluyor.
 
Ben kaynağı olmadığım bir soruna para vermek istemiyorum. Devletin bütçe ayırması da dolaylı yoldan benden para alınması demek. Her geçen gün hayvan sevgisi adı altında sokaklar mamaya, kırıntıya boğularak sorun daha da çözümsüz hale getiriliyor. Evet devlet te sorumludur ama sokaklardan köpekleri toplayıp 1 hafta içerisinde sahiplenilmezlerse uyutulmaları sürecini yasalaştırılmayıp bu durumun oluşmasına engel olmadığı için sorumludur. Popülasyonun artmasının sebebi kontrolsüz beslenme. Doğada 10 tane yavru doğurup hepsini yaşatabilen bir memeli hayvan yok. Doğal şartlarda çoğunluğu öldüğü için 10 tane doğuruyor zaten. Vicdani kaygılar ile aman ölmesinler demek mantıktan uzak bir yaklaşım. Yani temel sorun her yavruyu beslemekten kaynaklanıyor. Eğer parasını gönüllüler vereceklerse istedikleri gibi sokaklar dışındaki bir alanda bakabilirler.
Bir köpek aylık yaklaşık 15 kg mama yiyor. 15kg mama ortalama 220 lira. 1 köpeğin yıllık mama masrafı 15x220=3300 lira
Bir yıllık ortalama aşı masrafı 1000 liradan fazla görünüyor. 1000 lira diyelim.
Barınakların yıllık giderleri, veteriner, bu süreçle ilgilenecek başka personeller felan derken yine köpek başına yıllık 1000 liradan fazla gideri olur.
Barınağın ilk yapım maliyetini hesaba katmadık daha... İzmir belediyesinin 1500 köpek için barınak maliyeti 38 milyon TL...
Bir köpeğin yıllık masrafı 5300 lira kabaca.
10 milyon sokak köpeği olduğu düşünülüyor.
Her vatandaşa yıllık 662 lira masraf düşüyor. Bakın aile felan değil kişi başı bu. 12 yaşındaki kardeşim de, 60 yaşındaki amca da bu parayı ödeyecek masrafları devlet karşılarsa.
Hadi fiyatı çok hesapladım diyelim. Yarı yarıya indirelim masrafları 331 lira yapar.

Soruyorum ben neden yıllık 330 lirayı barınaklardaki köpekler için ödeyeyim ?
Kalabalık bir ailede bu bütçe ile ailedeki bir çocuk, bir hobiye başlatılabilir. Çok daha faydalı işler yapılabilir.
Bu bütçeyi sadece hayvansever olduğunu söyleyen kişilerin karşılayamayacağı açık. Sonunda uyutmaktan başka çare kalmadı denilecek. Bu kadar fazla hayvana bakmak mantıklı değil. Zaten dünyada bir örneği de yok. 1 hafta sahiplenilmeyen köpek uyutuluyor.


Siz çözüm değil katliam istiyorsunuz

Köpek nüfusunu kontrol altına almanın yolunu kısırlaştırmada değil de katliamda bulan anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Hala köpek saldırılarının çözümünü köpek katliamında arayan, yalnızca cani değil aynı zamanda akıldan yoksun bir anlayış olduğunu düşünüyorum

Kısırlaştırma seferberliği zamanında yapılmış olsaydı bugün bu hayvanlar bu nüfusta olmayacaktı.

3 Haziran 1910’da bildiğimiz en büyük köpek katliamı, Hayırsız Ada Katliamı gerçekleşti. İstanbul’daki köpek nüfusunun artışı üzerine o dönemin Belediye Başkanı Suphi Bey’in kararıyla 80 bin köpek Sivri Ada’ya (yani Hayırsız Ada’ya) gönderildi ve orada açlık ve susuzluk içinde ölüme terk edildi.

Kusura bakmayın ben artık daha fazla yazamayacağım ne insan katilleri ne de hayvan katilleri ile yazışmak midemi bulandırıyor.
Ne söylesek ne anlatsak size kar etmez

Bundan sonra hayvanlara zarar vermeye çalışan kişilere hayvan düşmanları diye sesleneceğim. Bu kadar cani olamazsınız

Hayvanlara yönelik işkence, tecavüz, katliam gibi olayların failleri en ağır cezaları almalıdır. Almaları için elimden geleni yapacağım.

sosyolojik ve psikolojik inceleme konususunuz...............................................................
 
  • Beğen
Tepkiler: Ronin45
Olay git gide kaotik bir duruma evriliyor. Konunun özü basit. Sokakta başı boş köpek olamaz. Hele sürüler halinde hiç mi hiç olamaz. Devletin ( vergilerimizi ödediğimiz yasal dayanak) üzerine düşeni yapıp sokakları bu hayvanlardan bir şekilde temizlemediği durumda halk kendi çözümünü kendisi üretecektir. Üzücü olaylara gebe bu durumu engellemek için devletin bir an önce aksiyon alıp sokakları köpeklerden arındırması gerekir. ( ister uyutsun, ister 10 milyon köpeği-mümkün olduğunu sanmıyorum-barınaklara alıp kısırlastırıp bakması veya 10 milyon civarı köpeğin sahiplendirilmesi yoluyla konuyu çözmeli. Evimin önünde 12 13 bireylik köpek sürüsü var. Bisikletle her geçişimde taciz ediyorlar. Gece gürültüleri bambaşka bir konu. Her yerin dışkı olması bambaşka. Çözüm bir yerde gelecek. Dileyelim ki vicdanları en az rahatsız edeni yapılsın. Yoksa herkes çözümünü kendi bulur.
 
Siz çözüm değil katliam istiyorsunuz

Köpek nüfusunu kontrol altına almanın yolunu kısırlaştırmada değil de katliamda bulan anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Hala köpek saldırılarının çözümünü köpek katliamında arayan, yalnızca cani değil aynı zamanda akıldan yoksun bir anlayış olduğunu düşünüyorum

Kısırlaştırma seferberliği zamanında yapılmış olsaydı bugün bu hayvanlar bu nüfusta olmayacaktı.

3 Haziran 1910’da bildiğimiz en büyük köpek katliamı, Hayırsız Ada Katliamı gerçekleşti. İstanbul’daki köpek nüfusunun artışı üzerine o dönemin Belediye Başkanı Suphi Bey’in kararıyla 80 bin köpek Sivri Ada’ya (yani Hayırsız Ada’ya) gönderildi ve orada açlık ve susuzluk içinde ölüme terk edildi.

Kusura bakmayın ben artık daha fazla yazamayacağım ne insan katilleri ne de hayvan katilleri ile yazışmak midemi bulandırıyor.
Ne söylesek ne anlatsak size kar etmez

Bundan sonra hayvanlara zarar vermeye çalışan kişilere hayvan düşmanları diye sesleneceğim. Bu kadar cani olamazsınız

Hayvanlara yönelik işkence, tecavüz, katliam gibi olayların failleri en ağır cezaları almalıdır. Almaları için elimden geleni yapacağım.

sosyolojik ve psikolojik inceleme konususunuz...............................................................

Hala ajitasyon, hala laf ebeliği...

Neymiş, çözüm kısırlaştırmaymış. Neymiş, bizler katliam isteyen cani katillermişiz...

Bir de pek sevdikleri Hayırsız Ada uygulaması üzerinden yine demagoji. Bunu pek seversiniz ama örneğin 13 Haziran 1932'de TBMM Tamimi ile sahipsiz başıboş köpeklerin itlafını öngören kararları görmezden gelirsiniz.

Buyurun o günkü Resmi Gazete sureti; hedefe yönelik net, açık, kararlar. Romantik çözümler değil...

E ne olacak şimdi? Atatürk ve İnönü de size göre köpek katliamı isteyen cani katiller oluyor, öyle mi? Sorun tespit edilmiş, uygulama derhal başlatılmış...

Yahu bırakın artık bu romantizmi arkadaş...böyle giderse, sayıları logaritmik olarak her yıl korkunç artan bu köpek sürüleri ile baş etmek için, daha fazla köpeğin katledilmesi gerekeceğini anlamıyor musunuz? Hayvanlara yarardan çok zararınız var, hala olur olmaz her yerde kedi köpek besliyorsunuz. Her yer pislik içinde, sokaklar dışkı dolu, berbat bir koku, üstüne insana zararlı her türlü bakteri, bit, vs. Bir de sanki siz hepiniz kutsal, iyilik timsali insanlar, eleştiri getirenler katil, cani, vs.

Nasıl böyle bir akıl tutulması yaşanır, gerçekten inanılır gibi değil...
 

Dosyalar

  • 1932 tarihli Tamim.pdf
    1,7 MB · Okunma: 4
Teknik olarak köpeklerin başına işkence, tecavüz gibi bir takım zalimce olayların gelmesinin sebebi sokakta başı boş halde dolanmalarındandır.
 
Siz çözüm değil katliam istiyorsunuz

Köpek nüfusunu kontrol altına almanın yolunu kısırlaştırmada değil de katliamda bulan anlayışı kabul etmemiz mümkün değil. Hala köpek saldırılarının çözümünü köpek katliamında arayan, yalnızca cani değil aynı zamanda akıldan yoksun bir anlayış olduğunu düşünüyorum

Kısırlaştırma seferberliği zamanında yapılmış olsaydı bugün bu hayvanlar bu nüfusta olmayacaktı.

3 Haziran 1910’da bildiğimiz en büyük köpek katliamı, Hayırsız Ada Katliamı gerçekleşti. İstanbul’daki köpek nüfusunun artışı üzerine o dönemin Belediye Başkanı Suphi Bey’in kararıyla 80 bin köpek Sivri Ada’ya (yani Hayırsız Ada’ya) gönderildi ve orada açlık ve susuzluk içinde ölüme terk edildi.

Kusura bakmayın ben artık daha fazla yazamayacağım ne insan katilleri ne de hayvan katilleri ile yazışmak midemi bulandırıyor.
Ne söylesek ne anlatsak size kar etmez

Bundan sonra hayvanlara zarar vermeye çalışan kişilere hayvan düşmanları diye sesleneceğim. Bu kadar cani olamazsınız

Hayvanlara yönelik işkence, tecavüz, katliam gibi olayların failleri en ağır cezaları almalıdır. Almaları için elimden geleni yapacağım.

sosyolojik ve psikolojik inceleme konususunuz...............................................................
Yazılanları doğru düzgün okumadığınızı düşünüyorum. Size çözüm yolu sunulmuş, siz sorunun yaratıcıları olarak biz bakamıyoruz, devlet yani dolaylı yoldan herkes para vererek baksın diyemediğiniz için bizleri katliam istemekle itham ediyorsunuz.
Sebebi olmadığım bir sorun için para vermek istemiyorum. İSTEYENLER BARINAKLARI FİNANSE EDEBİLİRLER AMA DEVLET YAPMAMALI DİYORUM, ama okumuyorsunuz sanırım. Eğer sebebi olmadığım bir soruna çözüm getirmek için emek veya para harcayacaksam bu doğal yaşam veya bir insan için olur. Bunu yapmaktan keyif te duyarım ama sokak köpekleri sorunu için bunu yapmamızı isteyemezsiniz.

Sosyolojik ve psikolojik inceleme konusu olmamız konusuna ancak gülerim çünkü basit bir sebep sonuç ilişkisini kuramıyorken veya kurmak istemiyorken bir olayı nasıl sağlıklı bir şekilde analiz edeceksiniz bilemiyorum 😁
 
Böceğe gelince ilaç sık, fareleri yılanları zehirle, her gün kuzuları, koçları, danaları, tavukları ohh afiyetle mideye ama iş köpeğe gelince canilik....Bence köpeklerin hepsi toplansın Çin'e satılsın, bari adamların karnı doysun!
 
Merhaba,'üslup' pervasızlığı konunun önüne geçmiş gibi..
 
Yassıören Çatalca, Karacabey Ormanlı, Kastanelik Çanakça ve ilerisi full artı full köpek dolu.
Geçenlerde, Halkalı' dan başlayıp Altınşehir - Bahçeşehir - Avcılar gişelerinin alt tarafındaki yan yol üzerinden Esenyurt' a gittim. Bahçeşehir tren yolunu geçtikten sonra köprü altından geçer geçmez rampa yukarı çıkmaya başlar başlamaz köpek sürüsüne denk geldim. Hemen bisikletten indim yavaş yavaş yürüdüm. Az ileride yine bir köpek sürüsü onlarda saldırır gibi oldu yine yürümeye başladım, sağ olsun bir kaç araba beni korumaya çalıştı. Biraz daha ileride yine köpek sürüsü. Haydaaa!!!! hemen yönümü değiştirip üst yan yola geçtim. Haramidere - Esenyurt yol ayrımına gelir gelmez yine köpek sürüsü. Yine yolumu değiştirdim. Bu durum sabah erken saatlerde oldu. Buralardan geçen arkadaşlar sabah saatlerinde çok dikkatli olsun. Mümkünse tek geçmesinler.
Bu arada dediğiniz rota çok tehlikelidir. Soyulabilirsiniz bile. Bırakın bisikletle geçmeyi yürüyerek bile tehlikeli.
 
  • Beğen
Tepkiler: mehmetbulak
Kusura bakmayın ben artık daha fazla yazamayacağım ne insan katilleri ne de hayvan katilleri ile yazışmak midemi bulandırıyor.
İnsan katilleri ile mi yazışıyorsunuz?

Burada hayvan katili var mı? Uyutulsun diyenler katil mi? Zehir verdim x kadar köpek öldürdüm diyen göremedim. Nesne bu kadar abartılı yazıyorsunuz. Yaşadığınız bir hezeyan ise bunu kontrol altına almalısınız. Dostane bir tavsiye. İyi günler...
 
Mevcut durum hepimizi tedirgin ediyor. Yaşadığımız yer kent yada taşra farketmiyor; çevremiz kontrolsüz biçimde üreyen köpeklerle dolu. İlla bir olumsuzluk yaşanması da gerekmiyor - ki ne yazık her gün acı olaylara tanık olmaktayız - aniden önümüze çıkan bir yada bir kaç köpek bile kötü yaşantılara neden olabilir.
Yönetim erki etkin önlemler, toplum sağlığı ve huzuru için vizyoner çözümler üretmekte yetersiz kalıyor.
Şark kültürü içinde her konuda olduğu gibi bu konuda da bir " başıbozukluk" sürmekte.
Bir yanda kökten çözüm beklentisi, öte yandan sevgi objesini koruyup gözetme vicdani sorumluluğu..
İki ayrı kutup olmak gene bizim toplumun yükselen arızalarından biri oldu. Forum özelinde "taraftarlık" yapar gibi konulara yaklaşmaktan sa ortak akılı devreye sokup birlikte çözüm yolları bulmak için kafa yormalıyız.
Yasalarımız uygulandığı oranda sonuç alınabilir ancak insan/ görevli/sorumlu noktasında eyyamcılık çok yaygın.."Saldım bayıra mevlam kayıra" anlayışı baskın geliyor. Kibar semtlerde nispeten şikayet yok, çünkü oralar sürekli takip edilip bir şekilde "temizleniyor".
Şehir dışına çıktığımızda ise cangılın ortasında kala kalıyoruz.
Çünkü o bölgelerde gerekli/yeterli takip yapılıp kalıcı çözümler üretilmiyor.
Kulağı küpeli köpek uygulaması yüzeysel bir çözüm, çünkü küpelenmemiş milyonlarca köpek var.
Galiba hepimizin ortak sorunu bu küpesizler..
Evinde/Mahallesi'nde hayvan dostları ile birlikte yaşayan onların özbakımını, kontrol ve aşılarını yapanlara sözümüz olmamalı, onlardan razı ve memnun olmalıyız.
Söz konusu sokakta yaşamaya itilmiş kimsesiz hayvanlar, lokal çözümler üretip popülasyonu makul seviyelere çekmesi gerekenler yerel ve genel yönetim erkleridir..
Bizler somut önerilerimizle bu sürece hız ve yön vermeliyiz.
Herkese iyi forumlar, kaza/belasız bir yaşam dilerim...
 
Sanırım hayvan dostları ile birlikte yaşayanlara sözümüz olmamalı kısmı güncel yasaları da çiğneyen bir genelleme. Pitbull besleyenlere de mi sözümüz yok?
"(link)"
Hayvanları seviyoruz ama onları hint ineği gibi putlaştırmayalım.
Bir hata olmuş, hayvanların yasal yollarla kayıtlı, kimlikli olmasının, tüzel kişilik kazanmasının önüne geçilmiş, kayıtdışılık bir hatayla yasal yürürlüğe konmuştur. Sizce hayvan ticaretinin yasallaşması mı hayvan haklarının denetime alınmasını ve belli seviyenin tutturulmasını teşvik eder, yoksa hayvan nüfusunun sokak hayvanları olarak tanımlanması mı? Bu Türk Cumhuriyeti kurulmamışken yapılan nüfus sayımlarında erkeklerin ve hayvanların sayılıp kadınların sayılmaması gibi bir medeni felakettir. Eğer sokak hayvanlarının evcil hayvanlarla aynı hakları taşımasını istiyorsanız, ilk yapacağınız şey hayvana kimlik çıkarmak ve takip etmek olmak zorundadır. Başıboş hayvanlara zemin hazırlanması, sorunun çözümünü yasal zeminde imkansız bırakmaktadır.
Sadi Bey köpek besleyebilir ama sokakta değil; çünkü kimse evcil köpeğini sokakta beslemez. Aynı yasal zeminde evcil hayvanlarla sokak hayvanlarının hak eşitliği ilkesini tutturmamız gerek, çünkü yasanın yürürlüğe girmesi için uygulanabilir olması lazım. Yasa uygulanamaz olursa kendi kendini ilga eder. Burada çözmemiz gereken tek mantık hatası bu. Sokak hayvanı sorununu çözmeyi ciddiye almalıyız.
 
Son düzenleme yönetici tarafından yapıldı:
Bizim memlekette her şeyi el yordamı ile yürütmeyi pek bir seviyoruz...örneğin istisnasız her yerde kedi köpek besleyen sözde hayvan severler eleştirilere yanıt verirken sürekli olarak 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nu siper ederler ancak Kanunun emir hükümlerini ya bilmezler, ya da işlerine gelmediği için görmezden gelmeyi yeğlerler.

(link)

5199 Sayılı Kanun, çok eksik ve hatalı olsa da, yine de bu besleme konusunu kontrol altına almaya çalışmış ve "Yerel hayvan koruma görevlisi" tanımını getirmiştir. Kanun'un 18. maddesi bu görevlilerin yetki ve sorumluluğunu yıllık olarak denetime tabi tutar ve yeniler. Bakın ne diyor madde 18;

"Yerel hayvan koruma görevlilerinin sorumlulukları

Madde 18-
Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekânlarında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşamaları sorumluluğunu üstlenen gönüllü kişilere yerel hayvan koruma görevlisi adı verilir. Bu görevliler, hayvan koruma dernek ve vakıflarına üye ya da bu konuda faydalı hizmetler yapmış kişiler arasından il hayvan koruma kurulu tarafından her yıl için seçilir. Yerel hayvan koruma görevlileri görev anında belgelerini taşımak zorundadır ve bu belgelerin her yıl yenilenmesi gerekir. Olumsuz faaliyetleri tespit edilen kişilerin belgeleri iptal edilir. Yerel hayvan görevlilerinin görev ve sorumluluklarına, bu kişilere verilecek belgelere, bu belgelerin iptaline ve verilecek eğitime ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Yerel hayvan koruma görevlileri; bölge ve mahallerindeki, öncelikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, aşılı hayvanların markalanması ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmelerinin yapılması için yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetleri yerel yönetimler ile eşgüdümlü olarak yaparlar."


Yani neymiş? Öyle herkes aklına estiği yerde, aklına estiği biçimde sahipsiz hayvan besleyemezmiş. Görev ve sorumlulukları ikinci paragraftaki tanımlar ile sınırlıymış. Ve bu görevi icra ederken de GÖREV BELGELERİNİ yanlarında taşımak zorundaymış...

Şimdi bizim Sadi İmren bey dahil, sokaklarda gelişigüzel hayvan besleyen iyilik meleği dostlarımıza soralım bakalım kaçının elinde bu belge var. Kaçı hayvan koruma dernek ve vakfına üye, kaçı sorumlu kurumlar tarafından verilen eğitime katılmış, kaçı yerel yönetimlerin bilgisi dahilinde bu işleri yürütüyor. Yok öyle ucuz demagoji yaparak herkesi katil, cani, vahşi ilan etmek...Kanunun emrettiği sıfat ve belgeleri taşımıyorsanız bu besleme vs. işlerini de yapamazsınız...Hele hele resmi görevlilere fiziki ve sözlü müdahalede bulunamazsınız...

Ama dedim ya, bizde kimse Kanunları okumadığı için herkes her şeyi istediği gibi yapabileceğini sanıyor. Bir de üstüne bunu bir meziyet sayıyorlar.
 
Yaşadığım sitede pitbul besleniyor. Şimdi kuduz köpek severlere sormak istiyorum: yasalara uyulup gereği yapılarak bu köpeğin sokağa çıkarılmasına hanginiz karşısınız? Bu köpeğin kısırlaştırılması için hanginiz gönüllüsünüz?
Siz keyfi davranarak yasaları çiğniyor, üstüne de yavuz hırsız gibi üste çıkıp kanun tanımıyorsunuz.
Tehlikeli tür tanımına sokak köpekleri uymaktadır, bu kuduz köpeklere ne yapılıyorsa idareciler kanunda gerekeni yapmıyorsa - o da sokağa çıkarılmasını engellemek, para cezası kesmek, çiftleştirilmesini yasaklayıp zorunlu olarak kısırlaştırmak - yöneticilerin de iki eli kandadır, dava edilebilirler. Bu yasayı madem kendileri çıkardıysa, görevi ihmal ettikleri takdirde mahkemelerde hesabı sorulabilir. Yasa tartışmaya açık değil.
 
Göçbeyli, Ovacık Şekerpınar çevresinde köpekler neredeyse yok denecek kadar azdı bugün. F1 pistinin yukarısında yolun sağına soluna yapılan barınaklar da atıl haldeydi. Yaz tatiline çıkmadılarsa müdahale edilmiş olabilir. İnşallah toplatılmışlardır. Dilerim sokakta başıboş kalan az sayıda köpek te aynı şekilde uzaklaştırılır.
 
Son düzenleme:
Geri