chari
Üye
- Kayıt
- 10 Ağustos 2008
- Mesaj
- 79
- Tepki
- 86
- Şehir
- istanbul
Herkese merhaba!
Bisikletimi aldığım 3 ay öncesinden beri ilk planım olan Çanakkale'ye Yenikapı-Bandırma feribotu ve sonrasında Biga-Lapseki üzerinden yaklaşık 170 km'lik bir pedallamayla molalarla beraber 10 saatte ulaştım. Yol, manzara vesaire anlamında çok enteresan olmasa da, güzel anılarla geçirdiğim bir tur oldu. En çok dikkatimi çeken konu yollardaki işçilerin(emekçilerin) belki de biraz yalnızlık hissiyatından güler yüzlü selamlamalarıydı.
Yollarda bir de araçların çarptığı köpeki kedi, kuş, kirpi gibi hayvanların çokluğu dikkatimi çekti. İnsanoğlu olarak hayvanların dünyalarını ne kadar da işgal ediyoruz diye düşündüm.
Yolda en hızlı giden araçlar 34 plakalı ve lüks olanlardı. Adeta kudurmuşçasına hızlı ve yolu yarar gibi gidiyorlardı(İstanbul insanının hep bir acele içinde olma sorunsalı) Oysa lüks arabalarla küçük ama lüks dünyalarının içinde giden insanlar yolda kaçırdıkları şeyleri bir görseler...
O yüzden, bisikletle giderken hoşuma giden bir manzara veya dere, çay, yol kenarı köftecisi, kahve nerede istersem durdum. İnsanlarla konuştum, anlattım, dinledim. Aslında anlatmak isteğim çok tatlı hikayeler var ama bunları burada sıralamam zor. Ama arkadaşlar yollar çok enteresan. İnsanın insanla ve doğayla olan paylaşımına güzel bir katkıda bulunuyor.
Fotoğraf eklemek için çok uğraştım ama bulamadım nereden nasıl ekleyeceğimi. Bilen varsa söylerse memnun olurum.
Sevgiler.
Bisikletimi aldığım 3 ay öncesinden beri ilk planım olan Çanakkale'ye Yenikapı-Bandırma feribotu ve sonrasında Biga-Lapseki üzerinden yaklaşık 170 km'lik bir pedallamayla molalarla beraber 10 saatte ulaştım. Yol, manzara vesaire anlamında çok enteresan olmasa da, güzel anılarla geçirdiğim bir tur oldu. En çok dikkatimi çeken konu yollardaki işçilerin(emekçilerin) belki de biraz yalnızlık hissiyatından güler yüzlü selamlamalarıydı.
Yollarda bir de araçların çarptığı köpeki kedi, kuş, kirpi gibi hayvanların çokluğu dikkatimi çekti. İnsanoğlu olarak hayvanların dünyalarını ne kadar da işgal ediyoruz diye düşündüm.
Yolda en hızlı giden araçlar 34 plakalı ve lüks olanlardı. Adeta kudurmuşçasına hızlı ve yolu yarar gibi gidiyorlardı(İstanbul insanının hep bir acele içinde olma sorunsalı) Oysa lüks arabalarla küçük ama lüks dünyalarının içinde giden insanlar yolda kaçırdıkları şeyleri bir görseler...
O yüzden, bisikletle giderken hoşuma giden bir manzara veya dere, çay, yol kenarı köftecisi, kahve nerede istersem durdum. İnsanlarla konuştum, anlattım, dinledim. Aslında anlatmak isteğim çok tatlı hikayeler var ama bunları burada sıralamam zor. Ama arkadaşlar yollar çok enteresan. İnsanın insanla ve doğayla olan paylaşımına güzel bir katkıda bulunuyor.
Fotoğraf eklemek için çok uğraştım ama bulamadım nereden nasıl ekleyeceğimi. Bilen varsa söylerse memnun olurum.
Sevgiler.


