slm arkadaşlar biraz geç oldu ama kusura bakmayın artık fotoğraf makinasını Bursada unutmuşum daha yeni elime geçti fotoğraflar anca ekleyebildim. Ayrıca geziye biraz geç saatte başladığımdan dolayı fazla vakit kaybetmemek adına az fotoğraf çektim. Neyse fazla uzatmadan geziye geçmek istiyorum; 18 ağustos salı günü geçikmelerle birlikte saat tam 10:00 da ataşehirden çıktım. 10 dakika sonra heyecandan bi su molası verdim
çünkü bu geziyi 4 senedir hayal ediyodum sonunda gerçek olmuştu. Suyumu içip devam ediyorum içerenköyden bostancı köprüsüne ve e-5 e bağlanıyorum. Yol bu kısımlarda iyi ama ilerledikçe şerit sayısı 2 ye düşüyor ve emniyet şeridi hem dar hemde çok bozuk. Güç bela kendimi bir benzinciye atıyorum bir su molası daha. İstanbul bitmedi ama merakla inceleyen gözler şimdiden başladı
Hesapladığımdan 6 km daha uzun çıkıyor Eskihisar. Defalarca arabayla şuursuzca indiğim o rampayı bisiklet üzerinde yüzümdeki rüzgarı hissederek inmek oldukca zevk veriyor. Aşağıdaki büfeden meyve suyu alıyorum yanımdaki küçük keklerimi ıslatmak ve sıvı ihtiyacımı karşılamak için. Gişeye geliyorum ve çok cüzzi bir miktarda ücretle(hatırladığım kadarıyla 2,80) akbil basıp gemiye doğru pedal basıyorum bekleyen araba kalabalığının kenarından özgür olmanın keyfiyle gemiye çıkıyorum. Gemide birkaç fotoğraf çekip annemi arıyorum(her durduğum yerde arama şartıyla izin verdi bana
) Yalovaya iniyorum daha yol yeni başlıyor diyorum kendi kendime pedallara kuvvet basıyorum tekrar. Yalovayı bilen herkes bilir merkezde ki benzincide mola veriyorum. Şüpheli bakışlar arasında maden suyumu yudumlarken bir pompacı nerden geldiğimi soruyor istanbul diyorum gülüyor ve "Antalyaya mı gidiyorsun?" diyor Bursaya gideceğimi söyleyip fotoğrafımı çekebilrmisin diyorum. Tahminen 6-7km sonra meşhur "Yalova'nın çıkışındaki rampa" ya geliyorum. Bukadar zorlanacağımı hiç tahmin etmemiştim; emniyet şeridi yok, yol kenar çizgisinden itibaren 34-40cm genişliğinde bitaşlık var sonrası v kanal. Özellikle bazı kamyon-tır şoförleri oldukça saygısız çıkıyor kornaya basılı tutan mı istersiniz dokunacak kadar yakınımdan geçen mi? Neyse belki de ben suçluyumdur bisikletimi şehirlerarası yollarda kullandığım için. Rampa üstünde güzel bir işletme var eski benzincinin hemen yanında burda bir mola veriyorum kalan suyumu bitirip bir soda istiyorum ve bir su da sırtıma atıyorum. Anneye rapordan sonra yola koyuluyorum bir çok gitmeden kısa bir su molası vermek zorunda kalıyorum saat 2-3 arası ve terden göz kapaklarımı sağlıklı kullanamıyorum. 5dk.lık su ve ter molasından sonra rampayı nihayet bitirebiliyorum bundan sonrası çok zevki süpürgelik mevkiinden aşağı tabiri caizse "kapatıyorum" turumdaki max. hızıma da burda ulaşıyorum (58km/h) Bursa il sınırı tabelasını gördüğümde ise zafere biraz daha yaklaştığımı hissediyorum. Orhangazide bir benzincide su molası verip devam ediyorum çünkü esas uzun molayı yemek yemek için vermeyi düşünüyorum. Yol üzerindeki bir işkembecide köfte ve pilav yiyorum burda 30dk. kadar dinlendikten sonra devam ediyorum. Gemlikte fazla oyalanmıyorum çünkü gemlik rampası hızımı bayağı kesecek diye düşünüyorum. Gemlikten sonra tam olarak bursa girişinde bir rampayla daha karşılaşıyorum burası da beni epey zorluyor yolda moral bozukluğuyla beraber çok kez mola veriyorum normalde vücudum zorlanmaya alışkındır ama bu kadar zorlanmamıştım herhalde. Ayağa kalkıyorum ve kendimi motive edip kalan kısımı da bitiriyorum tam rampanın bitip yokuşun başladığı yerde küçük bir bakkal ve hediyelik eşya satan bir yere rastlıyorum hemen kendimi bir sandalyeye atıp elime geçeni yeyip içiyorum. Orada konaklayan kamyoncu amcalardan biri yanıma gelip "o kadar yavaşladım tutun diye sen kafanı kaldırmadın bile" diyor. O moral bozukluğuyla çok duygulanıyorum ve teşekkür edip farketmediğimi belirtiyorum. Bütün dinlenme boyunca bana kızmayan köpek enteresan bir huysuzlukla zincirinden kurtulmaya çalışıyor anlam veremeden devam ediyorum. Bu yokuş bitiminde de Bursa tabelasını görüyorum ve başarmanın sevinciyle İzmir otobanına bağlanıyorum. Yol çok düzgün, ıssız, ve uzun hiç bitmeyecek gibi geliyor (bu kısmı detaylandırmıyorum çünkü yaklaşık 25km. boyunca hiçbi değişiklik olmadı) otobanın sonunda beynimi kullanamamamın cezası olarak yoncayı kullanıp yaklaşık 1,5km kadar yolu uzatıyorum ve hemen otobanın bitimindeki benzinciye park ediyorum saat 21:00 oldukça yorgunum selemin yüksekliği yeterli olmadığı için bacaklarım tam açılmadı ve sol diz kapağımda tarifsiz bir acı belirdi. Marketten yiyecek içecek bir şeyler alıyorum marketin önünde düşünceli bir şekilde bunları tüketirken pompacı çocuklarla konuşuyorum klasik "nereden geliyorsun nereye gidiyorsun?" muhabbeti ama ben hala geriye kalan 50km. yi düşünüyorum hava karanlık donanımım yetersiz, önümü görmüyorum tahminimce arkamdakilerde beni görmeyecek ve en önemlisi sakat bir diz! Ben bunları düşünürken ilginç bir adam yanıma yaklaşıyor ve nereye gideceğimi soruyor "M.Kemal Paşa" diyorum "bende oraya gideceğim aslında M.Kemal Paşalıyım ama Bursada çalışıyorum" diyor. Otobüs bekliyormuş M.Kemal Paşaya bende gezimi istemsiz bir şekilde burada noktalandırmaya karar veriyorum. Küçük bir bekleyişin ardından otobüs geliyor bagaja bisikletimi atıp otobüse biniyorum ve gezimi hiç istemediğim bir şekilde sonuçlandırıyorum. Dönüşümü 1 hafta sonra Mudanyadan yaptım. Otobüsle Paşa dan Bursaya gidip biraz şehir merkezinde gezindim daha sonra Mudanyaya geçip hızlı feribotla Yenikapıya geldim ve gezimi bitirdim.
İstanbul-Bursa 148km. 11 saat (pedal basma süresi 8 saat)
Bursa-Mudanya 60km. 3 saat (Bursada çok oyalandım o yüzden sadece pedal basma süresini yazdım)
Gezide tüketilenler; 5 litre su, 1 kare çikolata, 1 magnum dondurma, 1 litre meyve suyu, 6 küçük topkek, 1 büyük topkek, 1 gofret, 3 maden suyu, 6 köfte, 100gr. pilav, 1 ayran
Yazdığım yazıyı okuyarak ve çektiğim fotoğraflara bakarak zaman harcadığınız için çok teşekkür ederim. Bu benim ilk şehirlerarası gezimdi. Mutlaka ki bir şeyleri aktarırken eksiklerim olmuştur öncelikle bu eksiklikler için kusura bakmayın ve eleştirel görüşlerinizi uygun bir dille bana iletirseniz sevinirim
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
İstanbul-Bursa 148km. 11 saat (pedal basma süresi 8 saat)
Bursa-Mudanya 60km. 3 saat (Bursada çok oyalandım o yüzden sadece pedal basma süresini yazdım)
Gezide tüketilenler; 5 litre su, 1 kare çikolata, 1 magnum dondurma, 1 litre meyve suyu, 6 küçük topkek, 1 büyük topkek, 1 gofret, 3 maden suyu, 6 köfte, 100gr. pilav, 1 ayran
Yazdığım yazıyı okuyarak ve çektiğim fotoğraflara bakarak zaman harcadığınız için çok teşekkür ederim. Bu benim ilk şehirlerarası gezimdi. Mutlaka ki bir şeyleri aktarırken eksiklerim olmuştur öncelikle bu eksiklikler için kusura bakmayın ve eleştirel görüşlerinizi uygun bir dille bana iletirseniz sevinirim
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)
(link)


