Aslında üniversite sayısı da tam bu mantık yüzünden önemli. Işsizlik sorunu, ülkede iş olmaması demek değildir. Ülkede işsiz insan olması demektir. Bir insan meslek eğitimini nerede görür, üniversitede. En kötü üniversiteye bile gitsen, 4 yıl boyunca ders çalışıp sınavlara girdiğin bir ortamdan bahsediyoruz, bir emek var ortada. Boğaziçi Üniversitesi ile kötü bir X üniversitesinin kalite farkı, öğrencilerin geçirdiği bu 4 yılı ve verdikleri emeği değiştirmiyor. Ee kim 4 sene boyunca dersini gördüğü, sınavlarına girdiği bir mesleği edinmek istemez ki? Siz istiyorsunuz ki üniversite mezunu insan küstahlık yapmasın, ne okuduğunu boş versin ve girsin bir tornacıda çalışsın, bir markette kasiyer olsun. Neden olsun? Neden 4 yıl boyunca iyi kötü bir üniversitede okuyup eğitimine yatırım yaptı o zaman?
Herkes üniversite okumak zorunda değil, hatta her şeyin bu kadar erişilebilir olduğu bir dünyada bence kimse üniversite okumak zorunda değil. Ama üniversite okumanın bu kadar kutsallaştırıldığı bir ülkede, okumuş insanın öyle her işi beğenmesini de bekleyemezsiniz. Hele hele buna küstahlık hiç diyemezsiniz. Istihdam kapasitesiyle işgücü kapasitesinin aynı olması işsizlik sorununun olmadığı anlamına gelmez. 5 elma isteyen birine, al 5 armut ye diyip işin içinden çıkamazsınız.