Hkaraca42
Üye
- Kayıt
- 28 Haziran 2015
- Mesaj
- 50
- Tepki
- 91
- Yaş
- 31
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- Hüseyin Karaca
- Bisiklet
- Carraro
Herkese Merhaba
Bayram tatilini memleketim olan Konya-Bozkır’da geçirdim. Bayram sonu ailem İstanbul’a dönerken bende uzun zamandır yapmak istediğim turu gerçekleştirmek için Konya-Beyşehir’deki öğrenci evime gittim. Etrafımdakilere bu turdan bahsettiğim zaman ya ciddiye almayıp dalga geçtiler ya da vazgeçirmek için çaba gösterdiler. Annem ve babam benim ciddiyetimi pek farkedemedikleri için fazla tepki vermiyorlardı. Dalga geçenlere gülüp geçiyor, nasihat verenleri de kafamı sallayarak onaylıyordum ama ne olursa olsun yapmayı kafama koymuştum.
Bayramdan önce konuştuğum lise öğrencisi Yiğit’in bisikletini satın alacaktım. Beyşehir’e geldiğimde Yiğit’i arayıp yarın bisikleti almaya geleceğimi söyledim. Sabah erkenden kalkıp Konya’ya Yiğitle görüşmeye gittim. Babası ile beni aldılar ve bisikleti bıraktıkları bisikletçiye gittik. Bisikleti anladığım kadarıyla inceleyip almaya karar verdim ve ödemeyi gerçekleştirip, bisiklete atladım ve Konya’da YK Bisiklet’e doğru sürdüm. Tek bildiğim yer orasıydı çünkü. Kafamda bisikleti Beyşehir’e nasıl götürecem sorularıyla YK Bisiklete vardım. Yusuf abi karşıladı durumu anlattım. Uzun yol için lazım gereken malzemelerin listesini çıkardık fiyatı hesapladık. Bütçe kısıtlı olduğu için listeden elemeleri yaptım. Yusuf abi ‘’istersen bisikleti Beyşehir’e ben kargolarım’’ dediği anda kabul ettim. Anlaştık ve ben o mutlulukla Beyşehir’e geri döndüm.
2 gün sonra bisikletim geldi ve kurulumunu yaptım. Bisikletin resimleri; (Öğrenci evinin dağınıklığı eşliğinde
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0010.jpg
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0012.jpg
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0004.jpg
Artık ertesi gün yola çıkacaktım. Heyecan başlamıştı. Gözüme uyku girmiyordu. Durumun ciddiyeti arttıkça bendede kaygılar başlamıştı. Akşam olunca eşyalarımı hazırladım ve heybeye yerleştirdim. Balık avı meraklısı dayımdan aldığım çadır ve uyku tulumunuda bisiklete güzelce yerleştirdim ve uyumaya çalıştım ama ne mümkün. Saat 2 civarı anca yatabilmiştim.
1.GÜN
Saat 4:30’da uyandım. Birşeyler atıştırdım evin elektrik ve suyunu kesip aşşağı indim ve yolculuğa başlıyordum artık. Hafif korku, çokça heyecan.
https://scontent-cdg2-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpf1/v/t1.0-9/p280x280/11709536_10205853180743387_2654848644186612954_n.jpg?oh=0cd71497b9e0eac78710ed75e26febd6&oe=5636299A
Beyşehir çıkışında ana yola girmemle ve dar emniyet şeridinde gidiyor olmam sebebiyle araçlarla içli dışlı olmaya başlamıştım. 1-2 km gitmemle çobanlarla karşılaştım. Yolun kenarından sürüyü otlatıyorlardı. Uzaktan selam verip köpek saldırır mı? Diye sordum ve saldırmaz cevabından sonra pedallamaya devam ettim. İçlerinden birinin ‘’yatamadın mı rahat yatağında’’ çıkışına çok güldüm. Çokta düşündürdü tabi. Herkes aradığı şeyden gam vuruyordu işte. O da geceleri dağda olmak yerine yatakta olmayı istiyordu heralde.
Beklediğimden rahat geçiyordu. Duruyor fotoğraflar çekiyor devam ediyordum. Saat annem ve babamın işe gitme vaktiydi ve onları arayıp bilgi vereyim diye bir benzinlikte durdum. Sitem ve dua içerikli bir konuşmadan sonra yola devam ettim. Kıreli kasabasında mola verip tost yedim. Çayımı içtim. Etraftaki insanların meraklı bakışlarına ‘merhaba’ diye karşılık verince bir anda sohbet ortamı oluştu. Ardından sorular tabi. Bunun ilk turum olduğunu ve benimde pek bilgili olmadığımı anlattım onlara. Ama şuana kadar oldukça iyi geçtiğini söyledim. Yoluma devam ettim. Biraz devam ettikten sonra petrolde durdum ve pompacı abilerin meraklı soruları başlamıştı. Hoşuma giden bu ilgilere karşı bilgiler vermemek beni üzüyordu ama olsun. Sigaramı söndürüp devam ettim.
https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xat1/v/t1.0-9/11760264_10205853914201723_7974902518830902112_n.jpg?oh=effcf14beb6a22a68c8a8ed0e28f6e9f&oe=5637EDC1&__gda__=1447008003_b2af8e27aba6649daa679e9b43af62c5
Isparta il sınırlarına girmiştim sonunda J Bu mutlulukla bi foto çekildim. Facebook’a fotoyu attıktan sonra yoluma devam ettim. Ufak tefek yokuşları geçtikten sonra diğerlerine göre biraz daha uzunca bir yokuşa başladım. Tırmandıkça gücüm tükeniyor vites küçültüyordum. 2. Vitese kadar düşmüştüm. Eğimin düşmesiyle benzin istasyonunu gördüm ve oraya attım kendimi . Çay-Soda takviyesi iyi gelecekti.
https://scontent-cdg2-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xtf1/v/t1.0-9/11751400_10205854184008468_1846308203108771058_n.jpg?oh=e4a5b908aac098964b4f08005a2bf8ee&oe=56412321
Yolculuğun nereye diye soranlara Pamukkale diyordum. İlk hedefim orasıydı çünkü. Oradada pompacı ve benzin almaya gelen insanlarla konuştuktan sonra yola devam ettim.
Şarkikaraağaç’a 5km kadar vardı yoktu; kenardan bir ‘heyy’ sesi duydum. Tarlasına yonca ekmiş adaşım Hüseyin abiydi. Çağırdı, çay ikram etti. Uzunca muhabbet ettik. Oğlu askerliğini İstanbul’da yapıyormuş izine gelmiş onunla sohbet ettik biraz. Fotoğraf çekilmek istedim ve işte henüz yolculuğumun 60. Km sinde telefonum bozulmuştu. LG G3 telefonum LG Mobile yazıp açılacakken tekrar kapanıyordu. Hüseyin abiden müsaade isteyip teşekkür ettikten sonra Şarkikaraağaç’a doğru pedalladım ve soluğu telefoncuda aldım. Yazılımsal olabileceğini söyledi ve bu işten anlayan birine yönlendirdi. Gittiğim yerdeki telefoncuda garantiye yolla garantiden çıkar dedi. Göze almıştım açıkçası ama yarına halledebileceğini söyleyince başka bir telefoncuya gittim. Orasıda aynı şeyi düşünüp Hard Format atalım belki düzelir dedi hard format atınca hepten kötü oldu.
Çay ocağına gidip geri dönmeyi düşünürken şarja takınca açıldı telefon. Hard Formattan kalan kurulumu yaptım ve telefoncuya koştum. Şarja takınca açıldığını söyledim. Bataryadan olabileceğini söyledi fakat koca Şarkikaraağaçta LG G3 bataryası bulamadım. Öğle sıcağında yola çıkmayayım diye çay ocağına geri döndüm. Şarja takıp telefonu, oradaki insanlarla muhabbete koyuldum. Uzun uzun muhabbetten sonra sünnet düğünü olduğu ve yemek verildiğini söylediler. Hep beraber oraya gittik yemeğimizi yedik. Çay ocağından bisikleti alıp yola koyuldum. Yalvaçta sabahlayacaktım. Yalvaça doğru pedallamaya başladım. Su molaları hariç hiç durmadan beni Yalvaç’a çıkaracak olan yokuşu tırmanmaya başladım. Çık çık bitmiyordu. Bisikletten inip itmeye başladım fakat bitecek gibi görünmüyordu. İlk ciddi yokuştu ve kendimce söylenmeye başladım;
‘’Bisiklet yolculuğuda nereden çıktı’’
‘’Çok şımarıksın, her aklına eseni yapmak zorunda mısın?’’
‘’Bu yokuş bitmiyor’’
tarzında konuşarak yokuşun bitişini gözüme kestirdim. Ufak bir inişle Yalvaçtaydım. Şehir içinde hava kararmadan telefonculara uğradım. Süleyman abinin dükkanına girip telefonun durumundan ve yolculuğumdan bahsedince hemen hemen tüm telefoncuları aradı Yalvaç’taki. Bulamayınca dükkanda şarja takıp ailemi aradım ve kapının önünde muhabbet etmeye başladık.
Çok güzel insanlarla tanıştım Yalvaç’ta. Bisikleti gören ve Süleyman abiyi tanıyan herkes gelip sohbete katıldı. Bolat abi öğrencilere kiraladığı öğrenci evinde kalabileceğimi söyledi fakat çadırda kalmak istediğimi söyledim. İlk günümdü ve çadırda yatmaya alışmalıydım. 94 km yol yapmıştım yorgundum ama muhabbeti sevdiğim için hiç kalkmadım.
Uzunca muhabbetten sonra Süleyman Abi lokantaya götürdü beni ve yemek ısmarladı. Dükkanın önünde çay eşliğinde gece 3 e kadar muhabbete devam ettik. Ertesi gün hakkında konuştuk ve Süleyman abinin hemen karşısında ki yeşil alanda çadırımı kurdum. Süleyman Abi dükkândan RedBull hediye etti ve ilk günümü hedeflediğim gibi bitirmiştim. O Yalvaç yokuşunda söylediğim ‘’Bisiklet yolculuğuda nereden çıktı’’ sözü veya benzer bir sözü bu ortamdan sonra hiç tekrarlamadım. Çünkü benim yaptığım güzel birşeydi. Buna inanıyordum. Şimdiye kadar yapmamanın verdiği pişmanlığı taşıyordum artık.
Facebook ve arkadaşlarıma attığım fotoğraflarla desteklemeye çalışıyorum yazımı. İlginize teşekkürler.
Bayram tatilini memleketim olan Konya-Bozkır’da geçirdim. Bayram sonu ailem İstanbul’a dönerken bende uzun zamandır yapmak istediğim turu gerçekleştirmek için Konya-Beyşehir’deki öğrenci evime gittim. Etrafımdakilere bu turdan bahsettiğim zaman ya ciddiye almayıp dalga geçtiler ya da vazgeçirmek için çaba gösterdiler. Annem ve babam benim ciddiyetimi pek farkedemedikleri için fazla tepki vermiyorlardı. Dalga geçenlere gülüp geçiyor, nasihat verenleri de kafamı sallayarak onaylıyordum ama ne olursa olsun yapmayı kafama koymuştum.
Bayramdan önce konuştuğum lise öğrencisi Yiğit’in bisikletini satın alacaktım. Beyşehir’e geldiğimde Yiğit’i arayıp yarın bisikleti almaya geleceğimi söyledim. Sabah erkenden kalkıp Konya’ya Yiğitle görüşmeye gittim. Babası ile beni aldılar ve bisikleti bıraktıkları bisikletçiye gittik. Bisikleti anladığım kadarıyla inceleyip almaya karar verdim ve ödemeyi gerçekleştirip, bisiklete atladım ve Konya’da YK Bisiklet’e doğru sürdüm. Tek bildiğim yer orasıydı çünkü. Kafamda bisikleti Beyşehir’e nasıl götürecem sorularıyla YK Bisiklete vardım. Yusuf abi karşıladı durumu anlattım. Uzun yol için lazım gereken malzemelerin listesini çıkardık fiyatı hesapladık. Bütçe kısıtlı olduğu için listeden elemeleri yaptım. Yusuf abi ‘’istersen bisikleti Beyşehir’e ben kargolarım’’ dediği anda kabul ettim. Anlaştık ve ben o mutlulukla Beyşehir’e geri döndüm.
2 gün sonra bisikletim geldi ve kurulumunu yaptım. Bisikletin resimleri; (Öğrenci evinin dağınıklığı eşliğinde
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0010.jpg
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0012.jpg
http://www.imgim.com/img-20150807-wa0004.jpg
Artık ertesi gün yola çıkacaktım. Heyecan başlamıştı. Gözüme uyku girmiyordu. Durumun ciddiyeti arttıkça bendede kaygılar başlamıştı. Akşam olunca eşyalarımı hazırladım ve heybeye yerleştirdim. Balık avı meraklısı dayımdan aldığım çadır ve uyku tulumunuda bisiklete güzelce yerleştirdim ve uyumaya çalıştım ama ne mümkün. Saat 2 civarı anca yatabilmiştim.
1.GÜN
Saat 4:30’da uyandım. Birşeyler atıştırdım evin elektrik ve suyunu kesip aşşağı indim ve yolculuğa başlıyordum artık. Hafif korku, çokça heyecan.
https://scontent-cdg2-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xpf1/v/t1.0-9/p280x280/11709536_10205853180743387_2654848644186612954_n.jpg?oh=0cd71497b9e0eac78710ed75e26febd6&oe=5636299A
Beyşehir çıkışında ana yola girmemle ve dar emniyet şeridinde gidiyor olmam sebebiyle araçlarla içli dışlı olmaya başlamıştım. 1-2 km gitmemle çobanlarla karşılaştım. Yolun kenarından sürüyü otlatıyorlardı. Uzaktan selam verip köpek saldırır mı? Diye sordum ve saldırmaz cevabından sonra pedallamaya devam ettim. İçlerinden birinin ‘’yatamadın mı rahat yatağında’’ çıkışına çok güldüm. Çokta düşündürdü tabi. Herkes aradığı şeyden gam vuruyordu işte. O da geceleri dağda olmak yerine yatakta olmayı istiyordu heralde.
Beklediğimden rahat geçiyordu. Duruyor fotoğraflar çekiyor devam ediyordum. Saat annem ve babamın işe gitme vaktiydi ve onları arayıp bilgi vereyim diye bir benzinlikte durdum. Sitem ve dua içerikli bir konuşmadan sonra yola devam ettim. Kıreli kasabasında mola verip tost yedim. Çayımı içtim. Etraftaki insanların meraklı bakışlarına ‘merhaba’ diye karşılık verince bir anda sohbet ortamı oluştu. Ardından sorular tabi. Bunun ilk turum olduğunu ve benimde pek bilgili olmadığımı anlattım onlara. Ama şuana kadar oldukça iyi geçtiğini söyledim. Yoluma devam ettim. Biraz devam ettikten sonra petrolde durdum ve pompacı abilerin meraklı soruları başlamıştı. Hoşuma giden bu ilgilere karşı bilgiler vermemek beni üzüyordu ama olsun. Sigaramı söndürüp devam ettim.
https://fbcdn-sphotos-a-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xat1/v/t1.0-9/11760264_10205853914201723_7974902518830902112_n.jpg?oh=effcf14beb6a22a68c8a8ed0e28f6e9f&oe=5637EDC1&__gda__=1447008003_b2af8e27aba6649daa679e9b43af62c5
Isparta il sınırlarına girmiştim sonunda J Bu mutlulukla bi foto çekildim. Facebook’a fotoyu attıktan sonra yoluma devam ettim. Ufak tefek yokuşları geçtikten sonra diğerlerine göre biraz daha uzunca bir yokuşa başladım. Tırmandıkça gücüm tükeniyor vites küçültüyordum. 2. Vitese kadar düşmüştüm. Eğimin düşmesiyle benzin istasyonunu gördüm ve oraya attım kendimi . Çay-Soda takviyesi iyi gelecekti.
https://scontent-cdg2-1.xx.fbcdn.net/hphotos-xtf1/v/t1.0-9/11751400_10205854184008468_1846308203108771058_n.jpg?oh=e4a5b908aac098964b4f08005a2bf8ee&oe=56412321
Yolculuğun nereye diye soranlara Pamukkale diyordum. İlk hedefim orasıydı çünkü. Oradada pompacı ve benzin almaya gelen insanlarla konuştuktan sonra yola devam ettim.
Şarkikaraağaç’a 5km kadar vardı yoktu; kenardan bir ‘heyy’ sesi duydum. Tarlasına yonca ekmiş adaşım Hüseyin abiydi. Çağırdı, çay ikram etti. Uzunca muhabbet ettik. Oğlu askerliğini İstanbul’da yapıyormuş izine gelmiş onunla sohbet ettik biraz. Fotoğraf çekilmek istedim ve işte henüz yolculuğumun 60. Km sinde telefonum bozulmuştu. LG G3 telefonum LG Mobile yazıp açılacakken tekrar kapanıyordu. Hüseyin abiden müsaade isteyip teşekkür ettikten sonra Şarkikaraağaç’a doğru pedalladım ve soluğu telefoncuda aldım. Yazılımsal olabileceğini söyledi ve bu işten anlayan birine yönlendirdi. Gittiğim yerdeki telefoncuda garantiye yolla garantiden çıkar dedi. Göze almıştım açıkçası ama yarına halledebileceğini söyleyince başka bir telefoncuya gittim. Orasıda aynı şeyi düşünüp Hard Format atalım belki düzelir dedi hard format atınca hepten kötü oldu.
Çay ocağına gidip geri dönmeyi düşünürken şarja takınca açıldı telefon. Hard Formattan kalan kurulumu yaptım ve telefoncuya koştum. Şarja takınca açıldığını söyledim. Bataryadan olabileceğini söyledi fakat koca Şarkikaraağaçta LG G3 bataryası bulamadım. Öğle sıcağında yola çıkmayayım diye çay ocağına geri döndüm. Şarja takıp telefonu, oradaki insanlarla muhabbete koyuldum. Uzun uzun muhabbetten sonra sünnet düğünü olduğu ve yemek verildiğini söylediler. Hep beraber oraya gittik yemeğimizi yedik. Çay ocağından bisikleti alıp yola koyuldum. Yalvaçta sabahlayacaktım. Yalvaça doğru pedallamaya başladım. Su molaları hariç hiç durmadan beni Yalvaç’a çıkaracak olan yokuşu tırmanmaya başladım. Çık çık bitmiyordu. Bisikletten inip itmeye başladım fakat bitecek gibi görünmüyordu. İlk ciddi yokuştu ve kendimce söylenmeye başladım;
‘’Bisiklet yolculuğuda nereden çıktı’’
‘’Çok şımarıksın, her aklına eseni yapmak zorunda mısın?’’
‘’Bu yokuş bitmiyor’’
tarzında konuşarak yokuşun bitişini gözüme kestirdim. Ufak bir inişle Yalvaçtaydım. Şehir içinde hava kararmadan telefonculara uğradım. Süleyman abinin dükkanına girip telefonun durumundan ve yolculuğumdan bahsedince hemen hemen tüm telefoncuları aradı Yalvaç’taki. Bulamayınca dükkanda şarja takıp ailemi aradım ve kapının önünde muhabbet etmeye başladık.
Çok güzel insanlarla tanıştım Yalvaç’ta. Bisikleti gören ve Süleyman abiyi tanıyan herkes gelip sohbete katıldı. Bolat abi öğrencilere kiraladığı öğrenci evinde kalabileceğimi söyledi fakat çadırda kalmak istediğimi söyledim. İlk günümdü ve çadırda yatmaya alışmalıydım. 94 km yol yapmıştım yorgundum ama muhabbeti sevdiğim için hiç kalkmadım.
Uzunca muhabbetten sonra Süleyman Abi lokantaya götürdü beni ve yemek ısmarladı. Dükkanın önünde çay eşliğinde gece 3 e kadar muhabbete devam ettik. Ertesi gün hakkında konuştuk ve Süleyman abinin hemen karşısında ki yeşil alanda çadırımı kurdum. Süleyman Abi dükkândan RedBull hediye etti ve ilk günümü hedeflediğim gibi bitirmiştim. O Yalvaç yokuşunda söylediğim ‘’Bisiklet yolculuğuda nereden çıktı’’ sözü veya benzer bir sözü bu ortamdan sonra hiç tekrarlamadım. Çünkü benim yaptığım güzel birşeydi. Buna inanıyordum. Şimdiye kadar yapmamanın verdiği pişmanlığı taşıyordum artık.
Facebook ve arkadaşlarıma attığım fotoğraflarla desteklemeye çalışıyorum yazımı. İlginize teşekkürler.