Scudo Sports

Hangi sebze ve meyve organik?

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
0
Tepki
0
Bu hafta yaptigim trakya yolculugunda bazi ciftliklerin kapilarinda "organik sebze satisi" diye yazilar gordum. bu is boyle kendi kendine organik tarim yapmakla olmuyor, tarlanin uzak cevresinin de atiklardan arindirilmis olmasi gerekli. yoksa ruzgarla ve boceklerle gene her turlu olumsuz maddeler urunlere tasiniyor. denetim eksikligi her konuda oldugu gibi burada da onumuze cikmakta. basindan okudugum bu yaziyi da sizlerle paylasmak istedim.

"Hangi sebze, hangi meyve organik?" bilemiyoruz
Bu yazının özetini başta vereyim: (1) Organik diye satılan tarım ürünlerinin organik olup olmadığını kontrol eden yok. Bu nedenle ürünü satanın, organik olup olmadığını bilmesi imkânsız. Organik olup olmadığı, üretenin "sütüne kalmış". Ama daha sonra organik tarım ürünü ile organik olmayan karışmış ise onu da kimse bilemez. Çünkü kontrol eden yok. (2) Çarşıda, pazarda satılan tarım ürünlerinde sağlığa zararlı madde kalıntısı içerip içermediğini, üreticisi de bilmiyor, satıcısı da, tüketicisi de... Bu konuda üreticiye yol gösteren yok, üretimi ve ürünleri kontrol eden yok.

İhracatta ortaya çıkıyor
Bu sorun, Türkiye'den mal satın alan ülkeler, "tarım ürünü sağlığa zararlı" diyerek malları iade edince gündeme geliyor. Sonra unutuluyor. Önce tarım ürünlerinde "sağlığa zararlı kalıntı" nedir, onu anlatayım. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, tarım üretimini artırmak için toprağın kimyasal gübreyle güçlendirilmesine ve de tarım ürünlerine zarar veren canlıların ilaçlarla yok edilmesine başlandı. Yakın yıllarda ise, gene üretimi artırmak için hormon adı verilen kimyasalların kullanımı ve de tohumların genetik yapılarının değiştirilmesi yaygınlaştı.

Kalıntı zehirliyor
Bizim ülkemizde tarım kesiminde, tarım ürünlerinde "sağlığa zararlı kalıntı"nın iki önemli kaynağı "pestisit" denilen tarım ilaçları ile kimyasal gübrenin kalıntısı "nitrat"tır. "Pestisit", zararlı böceklerin oluşumunu, gelişimini önlemek, böceğin, haşerenin, mantarın, yabanotlarının ve solucanların zararlarını yok etmek amacıyla kullanılan, değişik formüller altında hazırlanan kimyasal ilaçlara verilen isimdir. Kullanımı yasak pestisitler ile kullanımı serbest, fakat yanlış kullanılan pestisitler tarım ürününün içinde kalıyor ve insanın sağlığını olumsuz etkiliyor. Nitrat, nitrojen kaynağı olarak topraktan alınan ve bitkiler için gerekli bir besindir. Tüm meyve ve sebzelerin doğal bileşenidir. Günümüzde verimi artırmak için bitkilerin yetiştikleri topraklara nitrat içeren bol miktarda gübre atılıyor. Ölçüsüz miktarda nitratlı gübre, tarım ürününün nitrat dengesini bozuyor. Tarım ürününün içindeki nitrat miktarı artıyor. Bunun ise kanserojen etkisi var.

Sorumlu Tarım Bakanlığı
Bu anlatılanlar pazarda, markette satılan tüm tarım ürünlerini tüketenleri ilgilendiriyor. İyi de... Onların yapabileceği bir şey yok. Bu konuda sorumlu kuruluş Tarım Bakanlığı. Tarım Bakanlığı önce üreticiyi eğitmek, sonra da tarımsal üretimi kontrol etmek zorunda. Gelelim "organik" diye satılan tarım ürünlerinin durumuna... Organik tarım ürünü demek, ilkel tarım şartlarında üretilen tarım ürünü değildir. Zararlı kalıntı içermeyen toprakta, zararlı olmayan gübre ve zararlı olmayan kimyasallar kullanılarak üretilen toprağı, tohumu, üretimi, tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdiği evreler denetlenen tarım ürünleridir.

Denetim yok
Organik tarımda kullanılacak her tür pestisitin nasıl, ne ölçüde ve ne zaman kullanılacağı kaideye bağlanmıştır. Kaidelere uyulduğunda pestisit, ürünün içinde kalmıyor. Kalsa da sağlığa zarar vermiyor.
Her ülkede olduğu gibi bizde de "organik" üretim için önce üreticinin "belge" alması gerekiyor. Daha sonra üretim döneminde "organik" üretim şartlarına uyulup uyulmadığının denetimi gerekiyor. Daha sonra da tüketiciye "organik" diye sunulan tarım ürünlerinin, satış sırasında da denetlenmesi gerekiyor. Bizde "organik" diye satılan tarım ürünleri bu tür denetimden geçmiyor.

(link)
 
Scudo
Rusyanın iade ettiği domatezlere ne oldu acaba? içerisinde yüksek miktarda tarım ilacı bulunmuştu.

Herhalde afiyetle yedik gibime geliyor :)

Zehirlide olsa o kadar domates ziyanmı olacaktı canım.
 
@gokhancan

durum bu sekilde:

GIDALARDAKİ KİMYASAL TEHLİKELER
Gıda kaynaklı kimyasal maddelerin başında mikotoksinler gelmektedir.
Bunun dışındaki diğer tehlikeli kimyasallar ise,

" Veteriner ilaçları
" Tarım ilaçları
" Katkı maddeleri
" Toksik metaller
" Radyoaktif maddeler
" Plastikler
" Polisiklik aromatik hidrokarbonlar ( PAH )

Yukarıda sayılmış olan kimyasal maddeler birçok üretici tarafından ürünün
verimini, görünüşünü, dayanıklılığını, ağırlığını, hastalıklara karşı
direncini arttırmak için kullanılmaktadı r. Bu kimyasalların kullanılma
limitleri standartlar da belirtilmiştir. Tabiî ki üreticilerin daha fazla
ürün alma ve hastalıklara karşı dirençli ürün elde edebilmek için
kullandıkları miktarlar bazen standartların üzerine çıkmalarına neden
oluyor. Bu kimyasallar üretimin hangi aşamalarında kullanılmaktadı r. İnsan
sağlığı üzerine etkileri nelerdir?

VETERİNER İLAÇLARI: Antibiyotikler hayvan yetiştiriciliğ inde, hayvan
hastalıklarının Tedavisi ve önlenmesi amacının yanı sıra, bazen büyümeyi
gelişmeyi teşvik amacı ile de kullanılmaktadı r. FAO (Gıda ve Tarım Örgütü)
raporlarına dayanarak hazırlanan Yayınlarda hayvanların %80'inin
yaşamlarının belli dönemlerinde veya tamamında, Tedavi esnasında, içme
suları ve yemleri ile bu tür ilaçları aldıkları belirtilmektedir. Alınan
ilaçlar başta böbrek ve karaciğer olmak üzere çeşitli organ ve dokularda
Birikmektedir. Böyle ürünleri tüketen insanlarda üründeki antibiyotik çeşit
ve miktarına Bağlı olarak hafif alerjiden başlayıp anafilaktik şoka kadar
gidebilen, olumsuz etkiler gözlenmiştir.

Hayvan yetiştiriciliğ inde daha fazla canlı ağırlık artışı, yemden
yararlanma, daha iyi karkas özelliği ve et kalitesi sağlamak için
östrojenler (östradiol) androjenler (testesteron) ve progestojenler
(Progestron) gibi cinsiyet hormonları; dietilstilbestrol (DES), Hexoestrol,
Dienestrol ve Zeranol gibi sentetik non-steroidal östrojenler ve trenbolan
asetat, testesteron propionat, melengestrol asetat, metil testesteron gibi
sentetik steroidler hormonal etkili anabolikler yaygın olarak
kullanılmaktadı r. Etlerdeki androjenik hormon kalıntılarının (testesteron,
trenbolan asetat gibi), kadınlarda virtilizazyona (erkekleşme), menstrual
siklus bozukluklarına; östrojenik hormon kalıntılarının erkeklerde
feminizasyon (dişileşme), iktidarsızlık ve infertiliteye neden olabildikleri
bildirilmiştir.
Hormon kalıntılarının bu genel hormonal aktivitelerinin yanı sıra
kanserojen, sinirsel komplikasyonlar ve damar sertliği gibi zararlı etkileri
de bulunmaktadır.

TARIM İLAÇLARI: Tarım ilaçları bitki yetiştiriciliğ inde böcek öldürücü
(insektisit) , ot öldürücü (herbisit), mantar öldürücü (fungusit), kemirgen
öldürücü (rodendisit) vb. zararlılara karşı kullanılmaktadı r.
Hangi tarım ilacının hangi tarımsal üründe ne zaman, ne düzeyde ve ne
sıklıkla kullanılması gerektiğini ruhsat şartlarında ve iyi tarım
uygulamalarında tanımlamaktadı r. Bu kurallara uyulduğu takdirde,
Pestisitler gıda zincirinde önemli bir tehlike oluşturmazlar. Uygun olarak
kullanılmayan Pestisitler tarım ürünlerinde ve gıdalarda kalıntı bırakır.
Pestisit kalıntılarının kanserojen, mutajen, teratojen ve alerjik etkileri
olduğu belirlenmiştir. İnsektisitler, tarım ilaçlarının en tehlikeli
olanlarıdır. Tarımsal ürünlerde ve gıdalarda bulunmasına izin verilen tarım
ilaçlarının kalıntı limitleri Türk Gıda kodeksinde verilmektedir. Tarım
ilaçları kullanımı ile ilgili yasal düzenlemeler tarımsal ürün
yetiştiricileri ve gıda üreticileri tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır.

KATKI MADDELERİ: Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği Gıda Katkı Maddeleri'ni
"gıdanın üretilmesi, tasnifi, işlenmesi, hazırlanması, ambalajlanması ,
taşınması, depolanması sırasında gıda maddesinin tat, koku, görünüş, yapı ve
diğer niteliklerini korumak, düzeltmek veya istenmeyen değişikliklere engel
olmak ve düzeltmek amacıyla kullanılan maddelerdir" şeklinde tanımlanmaktadı
r. Gıda katkı maddeleri duyarlı kişilerde alerjik reaksiyonlar, deri
döküntüleri ve astıma neden olabilir.

TOKSİK METELLER: Civa, kurşun, arsenik ve kadmiyum, antimon, bakır gibi
Toksik ağır metaller gıdalarda hiç bulunmamalı, varsa da Türk Gıda
Kodeksinde belirtilen sınır değerleri aşmamalıdır. Toksik metaller gıdalara
genellikle çevre kirliliği sonucunda havadan, sudan, topraktan, yada
üretimde kullanılan ekipmandan bulaşabilmektedir.
Bunlardan arsenik kanserojen olarak da tanımlanmış olup, epidemiyolojik
çalışmalar içme sularında yüksek oranlardaki arsenik mevcudiyeti ile
akciğer, karaciğer, kolon ve mesane kanseri arasında ilişki olduğunu
göstermektedir.

RADYOAKTİF MADDELER: Radyoaktif serpintiler vasıtasıyla özelikle yarılanma
ömrü uzun olan Sr90 (kemiklerde) ve Cs137'dir (kaslarda).radyoakt if
maddeler üretim alanları üzerlerine yağarak toprağa ve suya, oradan da bitki
ve hayvanlar vasıtasıyla gıda zincirine bulaşarak tehlikeli olabilmektedir.
Bizde özelikle 1994 yılında ÇERNOBİL faciası dolayısıyla bazı bölgelerimize
radyoaktif serpintiler gelmiş ve bazı gıda maddelerinde müsaade edilen
limitlerin üzerine çıkmıştır. Radyoaktif addeler insanlarda doku
bozuklukları, kanser, mutajen-teratojen etki göstermektedir.

PLASTİKLER: Baz_ plastik ambalaj materyallerinin bileşimlerindeki
maddelerden gıdalara geçiş(migrasyon) olabilmektedir. Migrasyon düzeyi,
plastiğin ve gıdanın cinsine bağlı olarak değişebilmektedir.
Özelikle yağlı ve asitli gıdalara geçebilir. Polimerin içinde olan vinil
klorür ve akrilonitril gibi monomerlerinden gıdalara geçişi olabilmektedir.
Bu bileşiklerin çoğunun laboratuar hayvanlarında kanserojen ve mutajen
etkileri gözlenmiştir. Ayrıca insanlarda zafiyet, ellerde titreme,
solgunluk, denge kaybı, konuşma zorluğu, zayıflama ve kansızlık yaptığı
belirtilmiştir.

POLİSİKLİK AROMATİK HİDROKORBONLAR ( PAH ): Bu bileşikler, endüstriyel
üretim yapılan bölgelerdeki kirli hava bileşenlerin bitkisel ürünler
üzerindeki birikimleri sonucunda tahıl, meyve ve sebzelerde
bulunabilmektedir. Öte yandan kavurma, dumanlama ve ızgara uygulamaları gibi
gıda işleme prosesleri de gıda ürününde PAH oluşumuna neden olabilmektedir.
Gıdanın direkt alevle teması durumunda PAH miktarı daha da yükselmektedir.
Ayrıca insanların yaşadıkları alanlardan uzak topraklarda dahi bitkilerin
çürümeleri sonucunda bazı PAH bileşiklerinin oluştuğu belirlenmiştir.
Üzerinde en çok çalışılan ve hayvan denemelerinde kanserojen özellik
gösterdiği saptanmış olan PAH bileşiği "benzo(a)pyrene" (BP) ile bazı amino
asitlerin pirolitik ürünleri bu sınıfa girmekte, bu bileşikler ızgara et,
balık, mantar gibi çeşitli gıdalarda ng/g düzeyinde bulunabilmektedirle r.
Yapılan çok sayıda çalışmada bu maddelerin mutajenik özelliklerinin güçlü,
ancak kanserojen etkilerinin ise zayıf olduğu bildirilmektedir.

Kaynak: (link)

domateslerin icine bakin. durum fecilesti.

(link)
 
Geri