Yunus EROL
Üye
- Kayıt
- 12 Ocak 2018
- Mesaj
- 98
- Tepki
- 545
- Yaş
- 43
- Şehir
- İstanbul
- İsim
- Yunus
- Bisiklet
- Mosso
Merhaba herkese.
Bu yazımda 2022 Hopa (Sarp)-Hatay (Cilvegözü) turumu anlatacağım. Kısaca önce neler olmuştu ondan bahsedip turdaki ilk günüme geçeyim. 2017 yılında İstanbul Marmaris Hatay Cilvegözü turumla tüm Ege ve Akdeniz'i komple geçmiştim. Şurada turu anlattığım link var:
2017 Yaz İstanbul-Yunanistan Sınırı-Marmaris-Suriye Sınırı Turu
2018 yılında İğneada'dan Sarp Sınır kapısına tüm Karadeniz'i geçerek bisikletle kıyılarımızı tamamlamışım oldum. Bu turumun da ayrıntılı anlatımı şurada mevcut:
Bulgaristan Sınırından Gürcistan Sınırına Karadeniz Turu
Zamanla aklımda gelişen sonraki tur için plan Sarp sınır kapısı ile Cilvegözü sınır kapısını birleştiren bir rotaydı. Bu planı araya pandemi girmesinden dolayı 2022'ye kadar erteledim. Bu yaz gerçekleştirdim.
1. Gün Hopa-Artvin 95 km
27 Haziran 11.30 da Bursa dan Hopa ya yola çıktım otobüsle. Hayatımın en sıkıcı otobüs yolculuklarından biriydi. Bitmedi. 08.00 de Hopa otogar a indik. Hemen bisikleti toparlayıp Sarp sınır kapısına doğru yola çıktım. Normalde Hopa'dan direkt Borçka'ya doğru gidebilirdim ama bir önceki turumu tam Sarp'ta bitirmiştim. Tekrar sınıra gidip oradan başlamak ve iki sınır kapısını birleştirmek istedim. Tabii bu da git gel 40 km demek. Aşağıda foto videolarda da gördüğünüz gibi eğlenerek Sarp a gittim. Oradaki tır yoğunluğu dikkatimi çekmişti. Maalesef ben oradan geçtikten 2-3 gün sonra heyelan olmuş ve 2 tırcı vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Heyelan çok büyük sıkıntı bölgede zaten. Hopa'ya döndüm. Klasik kelle paçamı içtim. Borçka yoluna çıktım. Burada yolu takip edince hop tünele geldim
aşağıdan vadilerden giden yola dönüşü kaçırmışım. Tünele de çıktım epey geri dönmek zor geldi. Dedim daha önce de çok tünel geçtik devam geçerim her türlü. İlk 2 tünel 350 ve 400 metre civarı kenardan yürüyerek geçtim kasmadı zaten. 3. Tünel bir geldi 5.500 metre anam dedim yandım. Yürü Allah yürü. Tırlar çok yakın geçiyor mecbur,minibüs ticari araçlar daha fena. 1 saatten fazla kenardan elde bisiklet yürüdüm tünelde. Daral geliyor. İçerideki ışıklardan garip cisimler türetiyorsun sürekli kafanda gözünde başka şeyler canlanıyor velhasılı kelam bu Cankurtaran tünelerine biisikletle girmeyin arkadaşlar.
Tünelden çıkınca çok güzel nehir orman manzaralı yoldan Borçka ya sallandım. Ben tünelden dolayı çok yoruldum bugünlük yeter derken meyve aldığım bir dayı ha bu kadar geldiysen Artvin nedir dümdüz yol şurası da bas git deyince ben de gaza geldim haydi devam dedim ama daha Borçka nın çıkışında barajın üstüne çıkan yolda paket oldum. Baraj gölünün kenarından çık in çık in ilk gün kondisyonsuz ve kilo almış ben fena yoruldum. Artvin e 17.00 civarı vardım yine de. Artvin'e varınca ufak bir şok. Daha önce bir kere gelmiştim Artvin e ama öğretmenevinin 5 km yukarda %10 eğimle çıkılan yerde olduğunu bilmiyordum. Zaten öğretmenevinde yer yoktu. Diğer resmi misafirhanelerde de yer yoktu. Artık cami girişinde falan yatarım derken çünkü yanımda çadır yok. Bu arada aklıma gelmişken yazayım. Doğuda tur yapacaklar öyle basit çadır uyku tulumu kurtarmaz Ardahan Kars civarında gece 1 Temmuz da 10 dereceydi hava. Dikkat etmek gerek. Orada bir caminin imamıyla memleket nere muhabbeti yaparken sağ olsun beni evine davet etti. Turda ilk gece güzel misafir oldum. Teşekkürler alemin en kral imamı.
İlk gün böyle bitti. Borçka ya kadar manzaralar enfesti. Borçka'dan sonra gölün etrafından giden yol açıkçası çok sarmadı beni. Orada HES ile doğaya ciddi müdahele edilmiş maalesef. 95 km ilk gün için güzel mesafe oldu.














2. Gün Artvin-Şavşat 70 Km
Artvin'de erken kalkıp yola çıktım. Artvin Merkez çok tepede diye hiç uğraşmadan yola çıkayım yolda ne denk gelirse yer içeriz gidelim dedim. Artvin in çıkışından itibaren yol yükselmeye başlıyor bu şekilde en az 10 km rampalı yol var. Sonra Deriner barajını tepeden gören yere geliyorsunuz. Buraya kadar insan anlamıyor ama acayip yükselmiş oluyorsunuz ve yolun tam karşıdan görünüşü epey korkutucu. Orayı da geçince yüzde 10 eğimli bir iniş başlıyor ve Şavşat Ardanuç ayrımındaki köprüye kadar iniyorum. Çıkmak zor ayrı dert iniş de frenleri elleri yorması sürekli çok dikkat etmek gerekmesi bakımından ayrı dert. Bu yol ayrımında bulunan seyyar satıcıdan kayısı aldım. Buradan itibaren nehir solunuzdan akmaya ve sağdan heyalan bölgesi şeklinde kayaların altından gitmeye başlıyorsunuz. Burada dikkat buraya kadar birkaç seyir terası yer hariç benzinlik market yok. Ona göre kontrollü gitmek gerek. Nehir sağımızdan ve gür şekilde akmaya başladıktan biraz sonra Soğuksu diye mısır ve meyve satılan çay soğuk içecekler olan bir yer var. Orası ilaç gibi geldi. 2 mısır soda çay kendime geldim. Soğuksu dan itibaren Şavşat a hafif hafif tırmanıyorsunuz belli olmuyor ama yolda eğim hep var. Burada yolda giderken acıkıyorum sabahtan beri kayısı ve Mısır hariç bir şey yemedim. Yol kenarında kendi yaptıkları ürünleri satan bir aileden yarım kavanoz üzüm pekmezi alıyorum. Pekmez hikayesinin devamı yarın Şavşat çıkışında. Şavşat a akşamüstü varıyorum ve öğretmenevine geçiyorum. Bu noktada belirteyim Şavşat öğretmenevi Antalya öğretmenevi seviyesinde hatta oradan yeni temiz lüks. Hep böyle kalır umarım. Şavşat çevresine gezmeye gidecekler tercih edebilir. Artvin Şavşat parkurunu 70 km ile tamamlıyorum. Asıl Şavşat efsanesi yarın başlayacak. Arkası yarın.













3. Gün Şavşat-Ardahan 60 Km
Şavşat'ta öğretmenevinde kalınca sabah 08.00 de kahvaltının çıkmasını bekledim ve kahvaltı edip yola çıktım. Bu kahvaltıyı bekleme işini sonradan değiştirdim. Doğuda nerdeyse 04.00 te hava aydınlanıyor. Kalkıp üşenmeyip çok erkenden yola çıkmak çok daha mantıklı ve varacağınız şehirde size vakit kalıyor. Şavşat ın özellikle üst kısımları yaylaları ağır efsaneymiş. Motosiklet ya da bisikletle tur yapacaklar için muhteşem bir yol. Bisiklet için benim gibi kondisyonunuz zayıf ise elde bisiklet manzarayı seyrede seyrede saatlerce yürürsünüz. İnanın buna katlanmaya değer. İlk fırsatta Şavşat a tekrar gidip uzun zaman ayırıp gezeceğim. Öğretmenevinden çıkınca Şavşat çarşısına doğru tırmanış başlıyor ve bir yayla köyü inişi hariç yukarıdaki Çam geçidine kadar hep çıkış. Ayrıca Şavşat tan Ardahan a kadar bakkal benzinlik yok. Su var yolda ancak başka bir şey yok. Ben nerdeyse tüm yolu yanıma aldığım kutu peynir tereyağ bal ile yürüdüm.
Klasik plansız hareketlerim. Fotoğraflarda da gözüküyordur bazen manzaralar öyle efsane ki Alplerden farkı yok. Muhteşem ötesi. Öyle bakıp seyrediyor insan. Ardahan a oradan sınıra giden gümrüğe giden çok tır var yolda. Bazı virajlardan aynı anda 2 tır dönemiyor. Oralarda dikkat etmek gerek. Bir gün önce Şavşat a varmadan yarım kilo üzüm reçeli almıştım. Çıkışta mola verdim. Önümde serili yiyecekler reçel bal tereyağ ve bir kavanoz bal. Şavşat civarı da ülkemizin ayı nüfusunun en kalabalık olduğu yerlerden. Resmen ayı saldırısına davet çıkardım
Şükür sıkıntı olmadı. Ormanlık bölgeyi bitirip 2000 rakıma gelince çığ bölgesi başlıyor. Oraların atmosferi bambaşka. Etrafa bakıp öyle dalıyor insan. Sabah yola çıktığınızdaki yerler gözükmüyor bile. Benim şansıma tam çığ bölgesine vardım. Artık hedef Çam gecidine az kaldı ama bir yağmur başladı sonra doluya çevirdi. Zaten bisiklete binemiyom çıkmıyor bacaklar. Elde bisiklet ayakta sandalet kafamda patlayan dolular 1 saat kadar falan Çam gecidine yürüdüm .
Yolda yanımda geçen her arabadan insanlar deli bu diye bakıyor.
Bu efsane rotada 2 tane de büyük tehlike atlattım. Birincisi öğle vakitleri yaylanın üstünde dar virajda karşıdan tır geldi ben en sağdayım sağım uçurum. Tırın arkasından doblo sollamaya ani bir çıktı beni görmedi bile zaten yarım saniyelik olay çok ani bir kontrayla kurtardım. O an dalgın olsam ya uçurumda ya da doblocu malın tekerleklerinin altındaydım. İnsan komple kapalı virajda koca tırı niye sollar a be insan evladı. Diğer olayda ise çam gecidini geçtim iniş başladı. Hem de çok sağlam iniş. Orada karayollarının tırlar falan yolun yarısı kum çamur olmuş. İnişe başladım deli gibi yağmur. O noktaya geldim hızım en az 80 yok ufacık fren yapsam çamur yağmur asfalt berbat anında kayıcam ve düştüğümde kırılmadık kemiğim kalmaz. Çok fena hala hızlanıyorum. Gidonu tutup Allah diye bağırarak bir indim ama 30 saniyede yaşadığım stres panik ya hızlandıkça uçtu bisiklet altımdan uçacak nerdeyse fren yapamıyorum yer felaket. Valla acayip bir şeydi. İnsan o an çok çaresiz hissediyor. Umarım bir daha yaşamam. Çam Geçidi nden sonra Ardahan a 20 km tertemiz iniyorsunuz. Normalde burada öğretmenevinde kalma planım yoktu ama sırılsıklam oldum ve çantadaki eşyalar da komple ıslanmış. Mecbur öğretmenevine gittim. Efsane rota hayatımda unutulmaz bir gün.















4. gün Ardahan-Kars 90 Km
Ardahan'da öğretmenevinde kahvaltı yapıp çıktım. Bugün hedef Kars 90 km yol. Sakaltutan Gecidi'ne kadar tırmanışlar vardı. Artık Doğu Anadolu ya girdim. Rakım 1800-2500 arası değişiyor. Haliyle ağaç yok upuzun çayırlar var. Ardahan Kars bu bölge büyükbaş hayvancılığın merkezi. Haliyle yol kenarında yüzlerce ahır var. Çoğunun önündeki köpekler bağlıydı. Bağlı olmasa işler sakat tabii çok fena büyük köpekler. Bağlı olmayanlar da kendi bölgesi içinde havlayıp sizi uzaklaştırmaya çalışıyor. Köpek yönünde sıkıntı yaşamadım. Yol kenarında köy yok gibi bir şey köyler genelde en az 2-3 km içeride. Suyum bittiğinde su sıkıntısı yaşadım. Bu yolda da benzinlik market Susuz ilçesine kadar yok. Susuuzluk yaşayıp önüme gelen ilk ilçe tabelasının Susuz olması güzeldi.
Susuz a inerken vadiler yeşil çayır örtüsü çok güzel. O yerleri anlatmak çok zor. Çok farklı yapısı var. Susuz dan sonra da Kars a hafif rampa var sonra Kars tayım. Kars ta da öğretmenevine gittim. İnsan yolda tecrübe ediyor. Yanımda çadır yok zaten. Normal yazlık çadırım olsa da buralar temmuzda da gece kalmaya uygun değil. Temmuz ayında gece sıcaklık 10 dereceydi. Bu turda Doğu Anadolu da öğretmenevlerinde kalarak ilerleyeceğim kesinleşti. Ben zaten baştan yanıma çadır heybe fazla eşya almayarak bu şekilde tur stilini kabul etmiştim. Gece Kars ta genelde Rus zamanından kalmış tarihi binaları gezdim. Deftardarlık binası bakımdaydı kısmen. Burada şu noktaya tekrar değineyim bu tarz turlarda çok arkadaş şuraya git şu alanı gez şu müzeye git v.s diyor. Benim turum şehirleri gezmek üzerine değil. Daha kısa zamanda daha çok yol yapmak üzerine. Her gittiğim şehirde söylenen yerleri gezmeye çalışsam tur süresi en az 2 katına çıkar bu da benim için mümkün değil. Mesala Ani Harabeleri çok önemli değerli bir yapı gezilmesi gerek ama oraya gitmem bisikletle gitmem turu bir gün uzatacaktı bunun için gidemedim. Eğer tarihi yapı şehire çok yakın ise gitmeye çalışıyorum. Örnek olarak Doğubeyazıt ta İshak Paşa Sarayı na zaman kaldı ve gittim. Bir de gurmelik olayı var. Abi şunu şurda ye hocam şunu yemeden gelme v.s Tamam bunlar çok güzel de şu ekonomik yapıda böyle hafif işi gurme lezzetleri de tura ekleme işine girsem turun toplam maliyeti 3 katına çıkar.
Ya Kars ta sıradan tavuk dönercide 1.5 porsiyon döner ayrana 70 tl aldılar. Gurmelik hareketler bütçeyi parçalar. Doğuda bazı yerlerde et ve sebze meyve (ığdır da) ucuzdu. Onun harici öyle bir ucuzluj yok hatta çok şey daha pahalı maalesef. Kars bölümünü bu konulara da değinerek uzattım biraz. Yarın Iğdır a doğru Iğdır kayısına doğru yola devam.









5. Gün Kars-Iğdır 140 Km
Kars ta gece sokakta shortla gezerken insanların ara ara dönüp baktığını hissettim. Başta anlamadım sonra baktım insanlarda uzun kollu gömlek, polar falan var. Hava 10 dereceymiş. Ben gündüz hararet yaptığım için sıcaklığı fark edemedim tabii.
Gece 3 gibi ezan sesini duydum. Dedim noluyor sabah ezanıymış saat 4 civarı da hava aydınlandı. Türkiye nin en doğusuna alışmak zaman alacak. Erken sayılacak saatte uyandım ve yola çıktım. Kars ta her yer gara çıkıyor. Ben de garı geçip Digor yoluna çıktım. Kars ovada kurulu. Digor a doğru yaklaşık 20 km çok yüksek eğimli değil ama uzun süren bir çıkış var. Sabah serinliğinde burayı çıkmak keyifli oldu. Her 200 metrede bir dönüp dönüp Kars a baktım. Yükseldikçe manzara güzelleşti. Dağpınar a kadar çıkıp burada mola verdim. Dağpınar dan sonra Digor a kadar iniş var. Güzel tempoyla Digor a vardım. Sabahki plana göre hedefim bugün Tuzluca ya kadar gitmekti. Digor a erken varınca hedefi güncelleyip Iğdır yaptım ancak öğleden sonra zorlanmaya başlayacaktım. Digor u geçtikten sonra epey uzun düzlüklerde platoda sürmeye devam ettim. Burada adını daha sonra öğreneceğim Tuzluca Tekelti Dağı sağ tarafta çok ihtişamlı şekilde karşıma çıktı. Sol tarafta ise Ermenistan sınırı gözükmeye başladı. Sınırı yaklaşınca çok dik bir iniş ve aşağıda yeşil bir vadi gözüktü. Aha dedim Tuzluca ya geldim. 10 dk da basıp indim vadiye. Tabelada Halıkışla yazıyor. Burası Ermenistan la ufak bir sınır kapımız olan ufak bir kasaba. Yanlış anons.
Tuzluca ya daha var. Yol üzerinde Gökkuşağı dağı denilen farklı kahverengi rengiyle güzel tepeleri geçtim. Buradan Kağızman ı dönüş var. Orayı da geçince Tuzluca ya çok az kaldı ama susuzluk tavan yaptı. Benzinlik market v.s yok maalesef. Tuzluca ya varınca ilk gölge yerde yarım saat yarı baygın dinlendim. Son bir gayret bakkala kadar sürüp bakkalda 1 saat dondurma kola su soda molası verdim.
Turdaki en uzun molam olabilir. Tuzluca dan sonra bir rampa daha ve karşımda efsane Iğdır ovası. Ovaya indikten sonra kayısı bahçeleri arasından 30 km daha sürüp Iğdır a vardım. 5. Gün bitti 140 km ile turun en uzun günü oldu ama kollardaki bacaklardaki yanıklardan nerdeyse uyuyamıyorum hatta normal dururken verdiği acıdan dinlenmiyorum. Çok çok acayip yandım. Turun en kritik kararlarından biri. Lcw ye gidip uzun kollu gömlek ve capri tarzı bir şey almak.
Bu noktada bu kıyafetleri almasam turda çok daha büyük acılar çekecektim. Iğdır Lcw nin hayatımda hep özel bir yeri olacak.











6. Gün Iğdır-Doğubeyazıt 55 Km
Iğdır lcw da turun dönem noktasını yaşayıp uzun kollu gömlek ile sabah erkenden kayısı bahçelerinin arasından yola çıktım. Ohh be dünya varmış. Kollarım bacaklarım yanmıyor.
Iğdır ın hemen çıkışında üniversitenin kampüsünde mola verdim. Sabah erken olduğundan sadece güvenlikçi arkadaş vardı. Bana çay ikram etti. Yarım saat kadar sohbet ettik. Buradan sonra acayip rampa var sen Doğubeyazıt a akşama zor varırsın dedi. 45 km yolum var ama nasip dedim içimden. Hele sonraki gün Doğubeyazıt tan çıkışta çok çok fena rampa var komple Tendürek Dağı nı çıkacaksın yandın hocam dedi.
Motivasyonumu daha sağlamlaştırıp çıktım yola. Güvenlikçi kardeşim boş konuşmamış. Çok uzun ve ciddi bir rampa başladı. Çık çık bitmiyor. Arkada Iğdır ovası manzarası karşımda ve solumda Ağrı Dağı nın efsane manzarası. İndim bisikletten yürüyorum manzara izleyerek.
Burada fark ettim suyum bitmiş. Etrafta hiçbir şey yok. Ta yukarıda karakol var. Oraya su istemeye çıkmak çok yoracak. Manzara eşliğinde yola devam. Tam rampa bitecek motoruyla tarlaya giden köylü amcam durdu. Kısa muhabbet sonrası dur sana su vereyim dedi. Elindeki yarısı buzlu 2.5 lt lik şişeden benim yarımlık şişeye doldurmaya başladı. Sonra aman boşver doldurmakla uğraşmayalım deyip 2.5 luk buzlu şişesini al git sen dedi.
Mübarek güzel çok güzel insan böyle bir anda dağın en tepesinde geçitte dibimde hızır gibi biten dayıcım sana binlerce kez teşekkür ettim hala ediyorum. Aşağıdaki şişe dünyanın en değerli şişesi.
Suyu aldıktan sonra rampa bitti düzlük başladı ve Ağrı Dağı tam karşımda. Burada sürüş çok keyifli. Yolun solunda Ağrı Dağı nı kendine arka plan yapmış dinlenme tesisinde mola verdim. Burası da Dünyanın en tatlı dinlenme tesisi olabilir.
Sonrası zaten bayır aşağı Doğubeyazıt Ovası na kadar iniş. Bu inişte Belçikalı bir turcuyla karşılaştım. Foto çekinmeyi unuttuk klasik. Gürcistan Ermenistan Azerbeycan İran gidecekti. Yolu açık olsun. Doğubeyazıt a vardım. Öğretmenevine yerleştim. İshakpaşa Sarayı na bisikletle gitme baya rampa dediler. Minibüsle gittim. Aslında bisikletle de gidermişim ama yine de biraz yol ve çıkış var. Turun km olarak en kısa gününü efsane İshakpaşa Sarayı nı izleyerek bitirmiş oldum.

















7. Gün Doğubeyazıt-Çaldıran 70 km
Doğubeyazıt ta erken uyanıp erken yola çıktığım bir gün başlıyor. Iğdır da güvenlikçi arkadaşın Tendürek çıkışı çok zorlar çok sürer uyarısını fazlasıyla dikkate aldım. Ağrı merkez istikametine doğru arkama Ağrı Dağı nı alıp sürmeye başladım. Biraz gittikten sonra Çaldıran Van a doğru dönüş kavşağı geliyor. Buradan dönünce Tendürek e doğru çıkış tam karşımda. Yolumdaki ilk köyün karşısındaki otobüs durağında kahvaltımı yaptım. Meşhur Van Kahvaltısı.
Tırmanmaya başlamadan yol çalışması başladı. Yolun kapalı şeridine geçip arabasız ortamda rahat sürüyorum. Burada dikkat etmek gereken noktalardan biri Doğubeyazıt tan Çaldıran ın girişindeki benzinliğe kadar benzinlik market lokanta yok. Sadece birkaç köy var. Ayrıca bu bölgede 5-10 km de bir tepelerde karakollar var yeni adı ile kalekol. Yüksek yapılar. Çok uzun süren rampalardan çıktım yeri geldi epey yürüdüm hem çok dik hem çok uzun rampa bacaklar yemedi. Somkaya diye bir köye geldim. Yaylada büyük sayılabilecek bir köy. Okulu da var. O kadar yükseldim ki 2000 metrelerin üstünde olmalı bu köy. Bu köy okulunda çalışan değerli meslektaşlarıma hocalarıma büyük saygı duyuyorum. Kışın burası efsane soğuk olur fena kış geçirir. Somkaya dan sonra iniş başladı. İnerken uzakta bir sürü gördüm yamaçta. Yaklaştıkça eşeğin üstünde bir çobanın hızlıca aşağı indiğini gördüm. Beni yakalamak için hızlı hızlı iniyormuş. Yaklaşınca anlatmaya başladı çoban. "Bu hayvan (eşeğe diyor
) yemeği ekmeği yedi. Yanımda hiç yemek yok. Bana biraz yemek verir misin?" Haydaaa dağın başında ekmeğini yemeğini eşek yemiş çobana da denk geldik. Normalde biz çobandan yardım ya da su ekmek isteriz şimdi tam tersi. İşin kötü yanı yanımda yemek ekmek bir şeyler hiçbir şey yok. Sabah kahvaltıda yedim. Sadece birkaç tane tadım bar var. Dedim ekmek yok bu barlar var bunları vereyim sana kardeşim. Yanımda yiyecek bir şeyler olmadığına en çok üzüldüğüm zamanlardan biri oldu. Tadım barları ve biraz da su verip helalleşip yola devam ettim. Bu inişte çok hızlı inerken şapkam en az 300 metrelik bir vadiye uçtu. İnip almam imkansız. İnşallah biri bulur şapkamı da işe yarar.
Çaldıran a yaklaşırken ilk benzinlik sol tarafta. Hemen yolun karşısına giçip arka taraftaki wc ye girdim. Wc den çıktım bir baktım ohaaa dünya turunda sayılabilecek Arjantili bir çift turcu. Turdaki en keyifli karşılaşmalardan. Hemen çat pat İngilizce ile sohbet. Benim bisiklette sadece sırt çantam ve uyku tulumu inanamadılar tabii uzun turda olmama. Sen daha delisin lafları falan. Buraya instagram hesaplarını koyacağım. Arjantinli çift tura ispanya dan başlayıp Avrupa yı komple geçip Türkiye ye girmiş ve ülkemizde kıyılar iç Anadolu dahil 8 bin km baya baya gezip Van a gelmişler. Buradan Gürcistan Ermenistan devam edecekler. Bu yazıyı yazarken en son Ermenistan daydılar. Tesiste yemek yok. Birkaç abur cubur sandviç içecek alıp ikram etttim. Foto çekinip ayrıldık. Böyle uzun turcuları görmek çok mutlu ediyor beni. Bir gün mutlaka elbet.
Yola devam ediyorum. Burada Van Özalp ilçesine dönüş kavşağı var. Bölge malum özellikle Afgan kaçak göçmenlerin geçiş noktalarından. Çaldıran a girmeden zınk yanımda panzer durdu. Özel harekatçı abiler inip tipime baktı. Dedim öğretmenim ben (içimden kardelenim ben de dedim
turdayım geziyorum öyle. Hocam manyak mısın arabayla motorla gez ya da git memleketin Ayvalık ta gez ne işin var burda bea şeklinde klasik tepkiler tabii. Çaldıran a vardım. 70 km yol. Nerdeyse öğlen vardım. Tendürek çıkışı için gözümü korktuğumdan Çaldıran şeklinde planlama yapmıştım. Aslında bir sonraki ilçe Muradiye ye çok rahat gidilirmiş bunu da sonraki gün anlayacağım Çaldıran Muradiye dümdüz yol 20 kmcik sadece. Bu gün yarım gün de olsa dinlenme günü gibi oldu. Çaldıran Öğretmenevi kaldığım en uygun öğretmenevi oldu. Yarın hedef Van.







8. Gün Çaldıran-Van 105 Km
Turda bir hafta bitti ve 8. günümde Çaldıran dan Van a gidiyorum. Erken saatlerde yola çıktım. Çaldıran dan Muradiye ye nerdeyse tek pedalda geldim. Sabah serinliğinde çok tatlı bir inişle çok hızlı geldim bu 20 kmyi. Aslında Çaldıran da değil de Muradiye de kalsam olurmuş diye içimden geçirdim. Muradiye de şelaleye uğramadan ilçe merkezine girip çorbacı buldum ve kelle paça içtim. Sonra da şelaleye geri dönmek zor geldi ve şelale ziyaretimi başka turlara bıraktım. Muradiye den biraz sonra yol ayrımı geliyor. Soldan Van a sağdan ise Erciş gölün kuzeyinden Adilcevaz Ahlat ve Bitlis e gidiliyor. Benim rotam Van Tatvan şeklinde ancak bu 2-3 gün boyunca yolda gördüğüm sohbet ettiğim herkes gölün kuzeyini Ahlat ı da görmemi tavsiye etti. Bir dahaki turlarımda gideceğim inşallah. Bu yol ayrımından sola döndükten sonra efsane Van Gölü ne doğru sürmeye başladım. Beklediğimden daha kısa sürede Van Gölü ne ulaştım. Deniz göl su görmek insanı hep mutlu ediyor. Buradan sonra 15-20 km göl sağımda tam karşımda da gölün karşı yakasında muhteşem Süphan Dağı manzarası ile sürmeye devam ettim. Bir yerden sonra göl sağda içeride kalmaya ve gölden uzaklaşarak sürmeye başladım. Açıkçası yolun bu kısmı sıradandı ve çok keyifli değildi. Akşamüstüne doğru Van a vardım. İskele öğretmenevine yerleşip Van ı gezmeye çıktım. Bugünü de 105 km ile tamamlamış oldum.









9. Gün Van-Tatvan 140 Km
Van da öğretmenevinde 6 civarı uyanıp kahvaltı yapmadan yola çıktım. Bugün yolum uzun 140 km civarı yolum var Tatvan'a. Öğretmenevinde kahvaltı yapıp çıkayım dersem en az 2 aaat kaybediyorum ve sabah serinde sürmemi engelliyor bu durum. Genelde kahvaltı yapmadan yola çıkıp yolda 9-10 civarı bir şeyler yemek her anlamda avantajlı oluyor. Van ın Edremit ilçesine geldiğimde gördüğüm manzara muhteşem. Asıl Van Gölü burasıymış diyor insan. Sahil boyu yürüyüş yolları ve düzenlemeleri ile Edremit Akçay sahilinden farkı yok. Edremit Gevaş arasında birçok kamp yapılacak uygun yer var. Campingler de var. Kuzeyden Van a iniyorsanız turunuzda Van merkezi geçip buralarda kamp yapmak da çok mantıklı ve tercih edilebilir. Gevaş a geldim. Vizontele filminin çekildiği ilçe ve arkasında çok heybetli Artos dağı. Yola devam ediyorum. Şimdi de sahil kenarından giderken Akdamar Adası karşıladı beni. Akdamar iskelesinin yanından geçiyorum. Vaktim olsa Akdamar Adası na kesinlikle giderdim. İşin aslı Edremit Gevaş ve Akdamar Adası en az 1 gün ayırıp gezilmesi gereken yerler. Çok güzel bir coğrafya çok beğendim. Sonraki turlarımda ayrıntılı gezeceğim yerlerden. Akdamar ı geçtikten sonra yol göl kıyısından ayrılıyor ve içeriden gitmeye başlıyor. Balaban karkaolu ile sırayla Kaynarca ve Yelkenli Bucağı karkaolunda hep kontroller vardı. Zamanında terörden çok çekmiş bu bölge. Hala belirli etkileri var. Bu rotada Bitlis il sınırını da geçmiş oldum. Yelkenli Bucağı ndan sonra tekrar gölü görmek güzel ve burada Ege deki koylar gibi çok güzel bir koy var. Buradan sonra az yolum kaldı diye tam motive olacakken yoluma 10 km civarı sürecek yol çalışması çıktı. Yolun yarısı sıcak yeni dökülmüş asfalt diğer yanı ise yeni serilmiş mıcır. Bu ara işkenceye dönüştü. Asfalt makinelerinin sıcağı bir yandan susuzluk çok zorlandım. Tatvan tabelasını gördüğümde akşam 18.00 civarıydı. 140 km yol. Beklediğim çok daha fazla yoruldum bugün. Turdaki en çok yorulduğum gündü. Tatvan Öğretmenevine yerleştim. Akşam Tatvan çarşısında öğretmenevinde tanıştığımız motoruyla Moğolistan a giden abimizle kelle paça içtik. Onun hikayesi de ayrı güzel. Bir gün Moğolistan a ben de gideceğim. Bu bisikletle mi olur motorsikletle mi bilmiyorum. Uzun gün bitti.



Burada 100 dosya paylaşmama imkan verdi sistem. 2. mesajdan devam edeceğim tur yazıma.
Van- Tatvan arası fotoğraflardan devam edip turu anlatmaya devam ediyorum.









10. Gün Tatvan-Baykan (Siirt)
Tatvan da ve yolda görüştüğüm herkes Ahlat Adilcevaz tarafına git dese de oralara vaktim olmadığından sabah Tatvan dan çıkınca ilk yol ayrımından Bitlis e doğru döndüm. Tatvan Bitlis 20 km civarı ve zorlanmadan Bitlis e vardım. Bitlis merkeze girmeden (bu yanlışlıkla oldu aslında) soldan tünelin olduğu yoldan devam ettim. Buradan sonra epey iniş var. Ve sol tarafımdan akan dere sağımda tepeler dağlar kayalar manzara muhteşem. Burası coğrafi bölge ve iklim olarak da Doğu Anadolu dan Güneydoğu Anadolu ya geçiş noktası. Her kmde insan bunu hissediyor. Hava çok daha fazla sıcak olmaya başladı. Öğlen civarı Siirt in Baykan ilçesine vardım. Çok ufak bir ilçe ufacık öğretmenevi var. Vardığımda öğretmenevinde beklerken burada boşuna bekleme 15-20 km ileride Ziyaret beldesi var. Oraya git hem orada ücretsiz kalabileceğin misafirhane de var dediler. Baykan da biraz dinledikten sonra Ziyaret e devam ettim. Bu akşam Veysel Karani hazretlerinin türbesi ile etrafı gelişmiş ve misafirhanesi de olan Ziyaret te konaklayacağım. Siirt civarına gelmişken güzel bir büryan kebabı da yedim.








11. Gün Baykan-Batman
Misafirhanesinde konakladığm Ziyaret beldesi tam kavşakta yer alıyor. Direkt güneye inerseniz Kurtulan Siirt batıya doğru devam ederseniz Silvan ve Batman a götürüyor yol sizi. Bugünkü hedefim Batman a varmak. Ziyaret ten Batman ın yol üzerindeki ilk ilçesi Kozluk a giderken artık Güneydoğu bölgesine girdiğim net şekilde belli. Bitki örtüsü çok zayıfladı ve köylerde kerpiçten evler görmeye başladım. Kozluk a girmeden çok güzel akan bir derenin üstünden geçip dik rampa ve Kozluk. En tatlı sabahlar kelle paça ile başlar dedik ve bugün de Kozluk ta kelle paça ile kahvaltımız mis. Yolun devamında Silvan Batman kavşağındayım. Buradan az yukarıda Malabadi köprüsü var ama diğer turlara bıraktıklarım listesine ekliyorum.Batman yoluna döndükten sonra sağ tarafımda uçsuz bucaksız ova ve sulama kanalları var. Buradan itibaren 40 derecelerde sürmeye başladım. Su kanalları ve yanlarındaki tulumbalar serinlemek için harika. Batman a vardım. Direkt bölgenin en meşhur öğretmenevi Batman Öğretmenevi ne geçtim. Batman da nereyi görelim sorusuna birçok kişi öğretmenevi de ekleyerek cevap vermişti. Ülkenin en lüks öğretmenevlerinden biri. 5 yıldızlı otel seviyesinde. Buradan çıkıp yine Batman ın meşhur mekanlarından Çömce de döner yedim. Batman son yıllarda aşırı gelişmiş şehircilik anlamında batıdaki çok şehirden çok daha iyi duruma gelmiş. Yarın istikamet Diyarbakır.





12. Gün Batman-Diyarbakır 105 Km
Turun 12. Gününde hedefim Diyarbakır ve ciğer.
Batman dan yola erkan saatlerde çıktım. Öğretmenevindeki kahvaltıdan çok Diyarbakır daki ciğer beni heyecanlandırıyordu elbette. Hasankeyf i sonraki turlarıma bıraktım. Bismil e doğru dümdüz ovanın ve tren yolunun yanında sürdüm. Mardin kavşağına geldiğimde sağa dönüp Diyarbakır'a 20 km kadar daha sürdüm. Sonraki gün Mardin e gideceğim için bu yolu mecbur tekrar geri döneceğim. Bisiklet turlarında en sevmediğim şeylerden biri gittiğim yolu geri dönmek. Hep ileri gitmek istiyorum. Geri vites yok hesabı.
105 km yol yaparak Diyarbakır a vardım. Diyarbakır a en son 2001 yılında gelmiş biri olarak net Türkiye'nin en çok gelişen değişen şehri Diyarbakır diyebilirim. Caddeler şehir planlaması yeni semtler park bahçeler komple yeni gelişen şehir olarak batıdaki çok şehirden çok çok iyi durumda. Çok güzel şehir Diyarbakır. Diyarbakır a gelme amacım ciğer yemekti desem abartmış olmam. Diyarbakır da çalışan Bursasporlu kardeşim beni misafir etti. Kendisi de Diyarbakır da 4-5 yıldır yaşayınca ciğer konusunda ustalaşmış. Mekana gitmedik. Ciğeri kendi sitelerinin bahçesinde kendi hazırlayıp pişirdi. Ciğer ziyafeti çektik. Diyarbakır a daha geniş zaman ayırıp ayrıntılı gezmek gerek. Yarın hedef Mardin.






13. Gün Diyarbakır-Mardin 100 km
Diyarbakır 'dan Mardin kavşağına kadar sabah erken saatlerde sürdüm. Çınar ilçesinde kahvaltı yaptım. Buradan sonra turdaki sıcak çok sıcak günlerim başlamış oldu. Hava 40 dereceye yakın ama hissedilen 55 derece gibi. Çevredeki göller dereler kurumuş. Zerzevan Kale sinin yanından geçtim. Hakim bir tepede çok güzel duruyordu kale. Mazıdağı geçidinde zorlandım. Hem sıcak hem beklemediğim bir çıkış zorladı beni epey. 100 km lik yoldan sonra Mardin e vardım. Aşağıda yani Yeni Mardin de Öğretmenevi nde yer yoktu. Turda ilk defa öğretmenevinde yer bulamadım. İdare edecek bir otele geçtim. Bisikleti bırakıp minibüsle Eski Mardin e çıktım akşamüstü. Güneş batana kadar Zinciriye Medresesi ve çevresini gezdim. Mardin mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Turun zor günlerinden biri akşamki Eski Mardin gezisi ile çok keyifli bitti.













14. Gün Mardin-Viranşehir 100 Km
Mardin de turun 14. Gününe uyandım. 2 hafta önce Artvin de yağmurda sürüp 2 hafta sonra Mardin de 40-45 derece çöl sıcağında sürmek muhteşem bir olay. Artık günler zamanlar tamamen karıştı. Mardin de Kızıltepe kavşağından aşağıya dönünce aşağıya diyorum çünkü Mardin Kızıltepe ye göre epey yüksekte kalıyor. İnişten sonra dümdüz ovada sürüp Kızıltepe ye varıyorum. Kızıltepe büyük bir ilçe ancak sabah çok erken saatler vakit kaybetmeden Kızıltepe yi geçip Şanlıurfa ya doğru sürmeye başlıyorum. Bu hat üzerinde güneye doğru inişim bitti. Artık batıya doğru dümdüz yollarda çok uzun düzlüklerde Viranşehir ve Harran ovalarında pamuk tarlaların içinde süreceğim. Şanlıurfa ya doğru dedim ama bugün Urfa ya varma imkanım yok. Belki çok zorlasam geceye doğru varırdım ama zorlamanın anlamı yok zaten hava inanılmaz sıcak. Çöl modunu açtım. Şapkanın altına beyaz tshirt koyup enseyi korumaya çalışıyorum. Mola verdiğim yol kenarında oturacağım taşlara vurup öyle oturuyorum. Bir tek akrep çıkabilir tabelası eksik. Öğleden sonra 3 gibi Viranşehir e vardım. Klasikleşen öğretmen evine yerleşme ve kısa şehir turu sonrası menüde ciğer var yine. Bölgenin en güzel yanı ciğer. Allah a şükürler olsun ki ciğeri yaratmış. Ciğer büyük nimet. Ciğer yedikten sonra Viranşehir de Roma döneminden kalma yapıları görmeye gidiyorum. Kurban bayramından kalan ganimetleri gömüyor ilçe halkı. Her yer mangal her yer ciğer. 100 km lik sıcak ama çok sıcak bir gün daha bitti. Yarın hedef Urfa Merkez.









15. Gün Viranşehir-Şanlıurfa 100 Km
Viranşehir çıkışında Şanlıurfa ya 85 km gösterse de 100 km yi bulacaktı bugün turum. Kafamda çok erken çıkıp öğleye kadar Şanlıurfa ya varma planı var. Dümdüz yol kaptır git kaptan derken Viranşehir in çıkışında 10-15 km sonra Çoban boğazı 550 metre de olsa bir geçitten geçiyorum. Geçit boğaz demek çıkış demek haliyle. Burayı geçtikten sonra devasa bir sulama kanalına varıyorum. Hava inanılmaz sıcak. Kanala atlamayı deli gibi istiyorum ama boğulursam turu bitiremem.
Buradan itibaren gerçekten Harran ovasına girdiğim çok belli. Dümdüz binlerce belki yüzbinlerce dönüm pamuk tarlası. Otoban ayrımını da geçince Şanlıurfa ya yaklaşıyorum ama büyük şehirlerin sevmediğim yönü burada da karşımda tabeladan sonra şehir merkezi en az 10-15 km daha uzakta. Çok sıcak usta varalım bir an önce dedikçe 2 kere daha benzinlik su dondurma molası veriyorum. Şanlıurfa ya vardım ama öğretmenevi polisevi dsi lojmanı falan hiçbir yerde boş yer yok. İstikamet merkezdeki eski en ucuz oteller. Bir gece yarı baygın uyumak için lükse gerek yok. Merkezde iş hanından bozma eski ama uygun bir otel bulup klasik şehir turuna başladım. Balıklıgöl e giderken meyan kökü içtim. Çok ilginç tadı var. Baya baya çok farklı hiçbir şeye benzemiyor tadı. Girişte ciğer gömdük ayıp olurdu Urfa ya kadar gelip ciğer yemesek. Balıklıgöl de kısa bir tur dönüşte bicibici ve klimalı odada kapanış. Şanlıurfa çok sıcak çok kalabalık. Ciğer güzel ciğer.








16. Gün Şanlıurfa-Nizip 105 Km
Şanlıurfa dan çıkışta yollar türkünün hakkını veriyor. "Urfa nın etrafı dumanlı dağlar..." hiç beklemediğim bir çıkışla başladım 16. günün sabahına. Rampayı aştıktan sonra benzinlikte kamyoncu tesisinde kahvaltı kendime getirdi beni. Suruç a kadar bas bas. Suruç a girmeden yola devam. Ufukta sol tarafım gözüken yerler Suriye artık sınır epey yakın belli. Yolu yine hep düz beklerken karşıma Arat geçidi çıktı. Burayı da aştıktan sonra Birecik e doğru güzel sallanmaca. Birecik in ortasından Fırat Nehri geçiyor ve Şanlıurfa Gaziantep sınırı burası. Birecik te meşhur haşhaş kebaabını yedikten ve biraz Fırat ı izledikten sonra yola devam. Yol üzerinde az az fıstık ağaçları gözükmeye başladı. Zeytin de çok burada hatta epey zeytin fabrikası var. 105 km lik gün ve Nizip e vardım. Nizip Öğretmenevi de çok güzel ve yeni öğrtmenevlerimizden biri. Sıcaktan dolayı çol yorulduğum günlerden biri bugün. Nizip te çok gezmeden erkenden uyudum.








17. Gün Nizip-Kilis
Turda sonlara yaklaştıkça heyecanım artıyor. Nizip ten çıkışta birçok nakliyat firması ve tır garajı var. Burada turcu arkadaşlara uyarım olsun. Nerdeyse her firmanın önünde bir tane bağlı köpek ve 3-4 tane de serbest boş köpek var. Hepsi saldırdı ara ara. Bir yerde benim de dalgınlığım ve artık yorgunluk konsantrasyon eksikliği falan sıkıntı oldu. Sağ taraftan 3-4 köpek aynı anda saldırdı. Sabah 07.00 yol boştur diye hiç dikkat etmeden sola kaçtım biraz refkles olarak. Arkadan korna geliyor ama ben o kornayı ufak motosiklet kornası sandım. Laa bi daha bastı kornaya bu sefer kulağımın dibinde patladı korna daaaaann diye koca tanker 5-10 cm yanımdan zor kırarak geçti. Az ileride tanker durdu dayı indi. Nabıyon kardeş bu saatte eziyordum seni aman be ya falan filan dedim pardon dayıcım dalmışım fena. Valla turda Çam geçidi inişindeki tehlike ile beraber en fena andı. Ucuz atlattım. Sağ sol her ter antepfıstığı ve zeytin ağacı yola devam. Ben turdan önce planlarımda Antep e girmeyeceğim demiştim. Antep te bu aşırı uçan yemek fiyatları kiralar v.s Antep i komple protesto ediyorum hem daha önce çok geldiğim yer Antep direkt pas geçip daha önce hiç gitmediğim Kilis e varmak amacım. Ana yol üzerinde Türkyurdu diye köy tabelası gördüm. Sola kırdım köye. Günde 50 tane arabanın geçmeyeceği çok ıssız yollardan Oğuzeli ilçesine vardım. Böyle ara yollardan gitmek çok keyifli oldu. Oğuzeli de güzel bir ciğer yedim. Çok keyifliyim. Antep Havaalanı nı geçip Kilis e doğru yola devam. Tam ana kavşağa varmadan hiç alakasız yerde lap lastiğim patladı. Zırhlı lastik var. 1500 km yol gelmişim turda ilk defa lastik patladı. Ula dedim Antep e çok salladım herhalde ondan oldu bu iş. Neyse çektik sote yere lastiği tamir ettim daha doğrusu yedek iç lastik ile değiştirip yola devam ettim. Kilis e varmadan solda güzel bir göl var. Ve Kilis. Türkiye de bu yaşıma kadar 80 ili gezmiştim. Tek eksik Kilis ti. Böylece 81 i tamamladım. Kilis te öğretmenevi dolu olunca arkasında uygun bir otelde kaldım. Çarşıya çıkıp Kilis tava yedim tabii ki. Turda sona yaklaşıyorum heyecan yüksek.







18. Gün Kilis-Hassa
Kilis te daha önce hiç gitmediğim yollarda bisiklet sürmenin heyecanı ile bomba gibi uyandım. Hatay a Antakya ya çok kez gittim ama Akbez Hassa üzerinden hiç gitmediğim yollardan gitmenin heyecanı başka. Kilis ten çıkıştan itibaren Suriye sınırına çok yakın sayılacak mesafelerde gidiyor yol. İlk başlarda ciddi eğim ve zorlayıcı rampalar var. Belli bir süre sonra kanyon gibi çok derin vadinin içinden geçiyor yol. Turda sürdüğüm en ıssız yollardan biri. Çok az araba geçiyor. Bu yönden çok keyifli. .... köyüne gelip suriye manzaralı öğle yemeği molası verdim. Bu köyü geçince sınıra çok yakınım. Hemen sınırın dibinde... Suriye köyü var. İki köyün bağ bahçesi nerdeyse ortak sayılacak kadar yakın. Keşke dünyada sınırlar olmasa diye başlarsam çok uzar konu. Burada güzel bir ormanlık alana giriyorum ve dağ çeşmesi uzaktan çeşmeyi görünce nasıl mutlu olduysam yanına varınca çeşmenin çöpleri görünce bir o kadar sinirden delirdim ağzımı bozdum kaynadım dakikalarca. Bu insanlar gerçekten şerefsiz adi ve çok kötü. Ulan arabayla gidiyorsun al çöpünü poşette 3-5 km ileride çöp kutusuna at yok ya bu insanlar berbat. Akbez e varmadan sağa İslahiye dönen yol ve karşımda muhteşem Amanos sıra dağları manzarası. Akbez de tam esnaf işi salaş ötesi mekanda ciğer yedim. Fiyat performans olarak muhteşemdi. Masada 5 lt lik buzlu su olması ise efsaneydi. Unutulmaz mekanlar listesine ekledim. Samimiyet budur. Akbez den sonra Hassa çok yakın. Hassa da günü bitiriyorum. Öğretmenevine yerleştim. Yarın büyük gün. Turun son günü ve yolum epey uzun. Dinlenmeye geçtim. 5 senelik hayalin gerçekleşmesine bir gün kaldı.








19. Gün Hassa -Cilvegözü -Antakya 150 Km
Ve turun son günü. Hassa Öğretmenevi'nde gece uyku uyuyamadım desem yeridir. Bisikletin çalınması ve turun son gün patlaması ile ilgili kabuslar gördüm. 2 kere aşağı inip bisikleti kontrol ettim. Uyan in çık yat kalk kabus gör falan derken uyuyamadım. Çok da önemli değil son güne bomba gibi başlıyorum. Bugün yolum Kırıkhan Reyhanlı Cilvegözü ve Antakya. Epey uzun yol. Erkenden çıktım. Kırıkhan a kadar sağımda Amanos sıra dağları gölgem sağ taraftaki tarlalarda hiç durmadan 40 km sürdüm. Yol dümdüz çol keyifli geçti. Normalde Kırıkhan dan direkt Antakya ya geçip turu bitirebilir başkaları ama benim hedefim Cilvegözü Sınır Kapısı. İlk Ege Akdeniz turumda Cilvegözü ne kadar gelmiştim. Sarp Sınır kapısından başlayan bu turumu da Cilvegözü ne varmadan bitirmem. Sınır kapılarını ayrı seviyorum. Bundan sonraki turlarda sınır kapılarından geçip daha uzaklara gitmek nasip olur inşallah. Reyhanlı ya vardım. Öğle yemeği molası. Ciğerimizi gömdük. Tour the ciğer.
Reyhanlı dan çıktım Cilvegözü ne gidiyorum. 2017 de geldiğimde çok daha karışıktı buralar. Şu an sakin. Sınıra yaklaştıkça heyecanım zirve yaptı. Dile kolay 6000 km lik tur 2 km sonra bitiyor. Ve Cilvegözü Sınır Kapısı ndayım. Bir hayali başarmanın gururu... Muhteşem hissediyorum. İstanbul Enez Yunanistan sınırı Ege Akdeniz Cilvegözü. İğneada Beğendik köyü Bulgaristan sınırı Tüm Karadeniz ve Sarp sınır kapısı. Sarp Sınır kapısı Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu ve Cilvegözü sınır kapısı. Türkiye nin etrafını 3 tur ile bisikletle 6000 km den fazla yol yaparak gezmiş oldum. Cilvegözü nde yaşadığım zafer sarhoşluğu ile bağıra çağıra Antakya ya doğru sürmeye başladım. Artık lastik patlasa bisiklet bozulsa ne olursa olsun fark etmez.














Ve Antakya'da tur biter.
1. tur 2017 Ege Akdeniz 2400 km Cilvegözü ndeyim.

2. tur 2018 boydan boya Karadeniz 1800 Km Sarp Sınır Kapısı

Ve bu tur 3. tur Sarp tan Cilvegözü ne 1800 Km yine Cilvegözü ndeyim.

Toplamda 6000 km den fazla yol yapıp 3 turla Türkiye'nin etrafını dolanmış oldum.
Şırnak ve Hakkari sonraki turlara nasip.

Çok hızlı şekilde yazdım ve fotoğrafları ekledim.
İmla hatalarını sonra düzelteceğim.
Buraya direkt video eklenmiyor anladığım. Turda fotoğraftan daha çok video çektim . İnstagram hesabımda videolar sabit hikayelerde var ve hesap açık.
(link)
Teşekkür ediyorum. Tüm bisikletçilere ve turculara çok selamlar.
Bu yazımda 2022 Hopa (Sarp)-Hatay (Cilvegözü) turumu anlatacağım. Kısaca önce neler olmuştu ondan bahsedip turdaki ilk günüme geçeyim. 2017 yılında İstanbul Marmaris Hatay Cilvegözü turumla tüm Ege ve Akdeniz'i komple geçmiştim. Şurada turu anlattığım link var:
2017 Yaz İstanbul-Yunanistan Sınırı-Marmaris-Suriye Sınırı Turu
2018 yılında İğneada'dan Sarp Sınır kapısına tüm Karadeniz'i geçerek bisikletle kıyılarımızı tamamlamışım oldum. Bu turumun da ayrıntılı anlatımı şurada mevcut:
Bulgaristan Sınırından Gürcistan Sınırına Karadeniz Turu
Zamanla aklımda gelişen sonraki tur için plan Sarp sınır kapısı ile Cilvegözü sınır kapısını birleştiren bir rotaydı. Bu planı araya pandemi girmesinden dolayı 2022'ye kadar erteledim. Bu yaz gerçekleştirdim.
1. Gün Hopa-Artvin 95 km
27 Haziran 11.30 da Bursa dan Hopa ya yola çıktım otobüsle. Hayatımın en sıkıcı otobüs yolculuklarından biriydi. Bitmedi. 08.00 de Hopa otogar a indik. Hemen bisikleti toparlayıp Sarp sınır kapısına doğru yola çıktım. Normalde Hopa'dan direkt Borçka'ya doğru gidebilirdim ama bir önceki turumu tam Sarp'ta bitirmiştim. Tekrar sınıra gidip oradan başlamak ve iki sınır kapısını birleştirmek istedim. Tabii bu da git gel 40 km demek. Aşağıda foto videolarda da gördüğünüz gibi eğlenerek Sarp a gittim. Oradaki tır yoğunluğu dikkatimi çekmişti. Maalesef ben oradan geçtikten 2-3 gün sonra heyelan olmuş ve 2 tırcı vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Heyelan çok büyük sıkıntı bölgede zaten. Hopa'ya döndüm. Klasik kelle paçamı içtim. Borçka yoluna çıktım. Burada yolu takip edince hop tünele geldim














2. Gün Artvin-Şavşat 70 Km
Artvin'de erken kalkıp yola çıktım. Artvin Merkez çok tepede diye hiç uğraşmadan yola çıkayım yolda ne denk gelirse yer içeriz gidelim dedim. Artvin in çıkışından itibaren yol yükselmeye başlıyor bu şekilde en az 10 km rampalı yol var. Sonra Deriner barajını tepeden gören yere geliyorsunuz. Buraya kadar insan anlamıyor ama acayip yükselmiş oluyorsunuz ve yolun tam karşıdan görünüşü epey korkutucu. Orayı da geçince yüzde 10 eğimli bir iniş başlıyor ve Şavşat Ardanuç ayrımındaki köprüye kadar iniyorum. Çıkmak zor ayrı dert iniş de frenleri elleri yorması sürekli çok dikkat etmek gerekmesi bakımından ayrı dert. Bu yol ayrımında bulunan seyyar satıcıdan kayısı aldım. Buradan itibaren nehir solunuzdan akmaya ve sağdan heyalan bölgesi şeklinde kayaların altından gitmeye başlıyorsunuz. Burada dikkat buraya kadar birkaç seyir terası yer hariç benzinlik market yok. Ona göre kontrollü gitmek gerek. Nehir sağımızdan ve gür şekilde akmaya başladıktan biraz sonra Soğuksu diye mısır ve meyve satılan çay soğuk içecekler olan bir yer var. Orası ilaç gibi geldi. 2 mısır soda çay kendime geldim. Soğuksu dan itibaren Şavşat a hafif hafif tırmanıyorsunuz belli olmuyor ama yolda eğim hep var. Burada yolda giderken acıkıyorum sabahtan beri kayısı ve Mısır hariç bir şey yemedim. Yol kenarında kendi yaptıkları ürünleri satan bir aileden yarım kavanoz üzüm pekmezi alıyorum. Pekmez hikayesinin devamı yarın Şavşat çıkışında. Şavşat a akşamüstü varıyorum ve öğretmenevine geçiyorum. Bu noktada belirteyim Şavşat öğretmenevi Antalya öğretmenevi seviyesinde hatta oradan yeni temiz lüks. Hep böyle kalır umarım. Şavşat çevresine gezmeye gidecekler tercih edebilir. Artvin Şavşat parkurunu 70 km ile tamamlıyorum. Asıl Şavşat efsanesi yarın başlayacak. Arkası yarın.













3. Gün Şavşat-Ardahan 60 Km
Şavşat'ta öğretmenevinde kalınca sabah 08.00 de kahvaltının çıkmasını bekledim ve kahvaltı edip yola çıktım. Bu kahvaltıyı bekleme işini sonradan değiştirdim. Doğuda nerdeyse 04.00 te hava aydınlanıyor. Kalkıp üşenmeyip çok erkenden yola çıkmak çok daha mantıklı ve varacağınız şehirde size vakit kalıyor. Şavşat ın özellikle üst kısımları yaylaları ağır efsaneymiş. Motosiklet ya da bisikletle tur yapacaklar için muhteşem bir yol. Bisiklet için benim gibi kondisyonunuz zayıf ise elde bisiklet manzarayı seyrede seyrede saatlerce yürürsünüz. İnanın buna katlanmaya değer. İlk fırsatta Şavşat a tekrar gidip uzun zaman ayırıp gezeceğim. Öğretmenevinden çıkınca Şavşat çarşısına doğru tırmanış başlıyor ve bir yayla köyü inişi hariç yukarıdaki Çam geçidine kadar hep çıkış. Ayrıca Şavşat tan Ardahan a kadar bakkal benzinlik yok. Su var yolda ancak başka bir şey yok. Ben nerdeyse tüm yolu yanıma aldığım kutu peynir tereyağ bal ile yürüdüm.















4. gün Ardahan-Kars 90 Km
Ardahan'da öğretmenevinde kahvaltı yapıp çıktım. Bugün hedef Kars 90 km yol. Sakaltutan Gecidi'ne kadar tırmanışlar vardı. Artık Doğu Anadolu ya girdim. Rakım 1800-2500 arası değişiyor. Haliyle ağaç yok upuzun çayırlar var. Ardahan Kars bu bölge büyükbaş hayvancılığın merkezi. Haliyle yol kenarında yüzlerce ahır var. Çoğunun önündeki köpekler bağlıydı. Bağlı olmasa işler sakat tabii çok fena büyük köpekler. Bağlı olmayanlar da kendi bölgesi içinde havlayıp sizi uzaklaştırmaya çalışıyor. Köpek yönünde sıkıntı yaşamadım. Yol kenarında köy yok gibi bir şey köyler genelde en az 2-3 km içeride. Suyum bittiğinde su sıkıntısı yaşadım. Bu yolda da benzinlik market Susuz ilçesine kadar yok. Susuuzluk yaşayıp önüme gelen ilk ilçe tabelasının Susuz olması güzeldi.









5. Gün Kars-Iğdır 140 Km
Kars ta gece sokakta shortla gezerken insanların ara ara dönüp baktığını hissettim. Başta anlamadım sonra baktım insanlarda uzun kollu gömlek, polar falan var. Hava 10 dereceymiş. Ben gündüz hararet yaptığım için sıcaklığı fark edemedim tabii.











6. Gün Iğdır-Doğubeyazıt 55 Km
Iğdır lcw da turun dönem noktasını yaşayıp uzun kollu gömlek ile sabah erkenden kayısı bahçelerinin arasından yola çıktım. Ohh be dünya varmış. Kollarım bacaklarım yanmıyor.

















7. Gün Doğubeyazıt-Çaldıran 70 km
Doğubeyazıt ta erken uyanıp erken yola çıktığım bir gün başlıyor. Iğdır da güvenlikçi arkadaşın Tendürek çıkışı çok zorlar çok sürer uyarısını fazlasıyla dikkate aldım. Ağrı merkez istikametine doğru arkama Ağrı Dağı nı alıp sürmeye başladım. Biraz gittikten sonra Çaldıran Van a doğru dönüş kavşağı geliyor. Buradan dönünce Tendürek e doğru çıkış tam karşımda. Yolumdaki ilk köyün karşısındaki otobüs durağında kahvaltımı yaptım. Meşhur Van Kahvaltısı.







8. Gün Çaldıran-Van 105 Km
Turda bir hafta bitti ve 8. günümde Çaldıran dan Van a gidiyorum. Erken saatlerde yola çıktım. Çaldıran dan Muradiye ye nerdeyse tek pedalda geldim. Sabah serinliğinde çok tatlı bir inişle çok hızlı geldim bu 20 kmyi. Aslında Çaldıran da değil de Muradiye de kalsam olurmuş diye içimden geçirdim. Muradiye de şelaleye uğramadan ilçe merkezine girip çorbacı buldum ve kelle paça içtim. Sonra da şelaleye geri dönmek zor geldi ve şelale ziyaretimi başka turlara bıraktım. Muradiye den biraz sonra yol ayrımı geliyor. Soldan Van a sağdan ise Erciş gölün kuzeyinden Adilcevaz Ahlat ve Bitlis e gidiliyor. Benim rotam Van Tatvan şeklinde ancak bu 2-3 gün boyunca yolda gördüğüm sohbet ettiğim herkes gölün kuzeyini Ahlat ı da görmemi tavsiye etti. Bir dahaki turlarımda gideceğim inşallah. Bu yol ayrımından sola döndükten sonra efsane Van Gölü ne doğru sürmeye başladım. Beklediğimden daha kısa sürede Van Gölü ne ulaştım. Deniz göl su görmek insanı hep mutlu ediyor. Buradan sonra 15-20 km göl sağımda tam karşımda da gölün karşı yakasında muhteşem Süphan Dağı manzarası ile sürmeye devam ettim. Bir yerden sonra göl sağda içeride kalmaya ve gölden uzaklaşarak sürmeye başladım. Açıkçası yolun bu kısmı sıradandı ve çok keyifli değildi. Akşamüstüne doğru Van a vardım. İskele öğretmenevine yerleşip Van ı gezmeye çıktım. Bugünü de 105 km ile tamamlamış oldum.









9. Gün Van-Tatvan 140 Km
Van da öğretmenevinde 6 civarı uyanıp kahvaltı yapmadan yola çıktım. Bugün yolum uzun 140 km civarı yolum var Tatvan'a. Öğretmenevinde kahvaltı yapıp çıkayım dersem en az 2 aaat kaybediyorum ve sabah serinde sürmemi engelliyor bu durum. Genelde kahvaltı yapmadan yola çıkıp yolda 9-10 civarı bir şeyler yemek her anlamda avantajlı oluyor. Van ın Edremit ilçesine geldiğimde gördüğüm manzara muhteşem. Asıl Van Gölü burasıymış diyor insan. Sahil boyu yürüyüş yolları ve düzenlemeleri ile Edremit Akçay sahilinden farkı yok. Edremit Gevaş arasında birçok kamp yapılacak uygun yer var. Campingler de var. Kuzeyden Van a iniyorsanız turunuzda Van merkezi geçip buralarda kamp yapmak da çok mantıklı ve tercih edilebilir. Gevaş a geldim. Vizontele filminin çekildiği ilçe ve arkasında çok heybetli Artos dağı. Yola devam ediyorum. Şimdi de sahil kenarından giderken Akdamar Adası karşıladı beni. Akdamar iskelesinin yanından geçiyorum. Vaktim olsa Akdamar Adası na kesinlikle giderdim. İşin aslı Edremit Gevaş ve Akdamar Adası en az 1 gün ayırıp gezilmesi gereken yerler. Çok güzel bir coğrafya çok beğendim. Sonraki turlarımda ayrıntılı gezeceğim yerlerden. Akdamar ı geçtikten sonra yol göl kıyısından ayrılıyor ve içeriden gitmeye başlıyor. Balaban karkaolu ile sırayla Kaynarca ve Yelkenli Bucağı karkaolunda hep kontroller vardı. Zamanında terörden çok çekmiş bu bölge. Hala belirli etkileri var. Bu rotada Bitlis il sınırını da geçmiş oldum. Yelkenli Bucağı ndan sonra tekrar gölü görmek güzel ve burada Ege deki koylar gibi çok güzel bir koy var. Buradan sonra az yolum kaldı diye tam motive olacakken yoluma 10 km civarı sürecek yol çalışması çıktı. Yolun yarısı sıcak yeni dökülmüş asfalt diğer yanı ise yeni serilmiş mıcır. Bu ara işkenceye dönüştü. Asfalt makinelerinin sıcağı bir yandan susuzluk çok zorlandım. Tatvan tabelasını gördüğümde akşam 18.00 civarıydı. 140 km yol. Beklediğim çok daha fazla yoruldum bugün. Turdaki en çok yorulduğum gündü. Tatvan Öğretmenevine yerleştim. Akşam Tatvan çarşısında öğretmenevinde tanıştığımız motoruyla Moğolistan a giden abimizle kelle paça içtik. Onun hikayesi de ayrı güzel. Bir gün Moğolistan a ben de gideceğim. Bu bisikletle mi olur motorsikletle mi bilmiyorum. Uzun gün bitti.



Burada 100 dosya paylaşmama imkan verdi sistem. 2. mesajdan devam edeceğim tur yazıma.
Van- Tatvan arası fotoğraflardan devam edip turu anlatmaya devam ediyorum.









10. Gün Tatvan-Baykan (Siirt)
Tatvan da ve yolda görüştüğüm herkes Ahlat Adilcevaz tarafına git dese de oralara vaktim olmadığından sabah Tatvan dan çıkınca ilk yol ayrımından Bitlis e doğru döndüm. Tatvan Bitlis 20 km civarı ve zorlanmadan Bitlis e vardım. Bitlis merkeze girmeden (bu yanlışlıkla oldu aslında) soldan tünelin olduğu yoldan devam ettim. Buradan sonra epey iniş var. Ve sol tarafımdan akan dere sağımda tepeler dağlar kayalar manzara muhteşem. Burası coğrafi bölge ve iklim olarak da Doğu Anadolu dan Güneydoğu Anadolu ya geçiş noktası. Her kmde insan bunu hissediyor. Hava çok daha fazla sıcak olmaya başladı. Öğlen civarı Siirt in Baykan ilçesine vardım. Çok ufak bir ilçe ufacık öğretmenevi var. Vardığımda öğretmenevinde beklerken burada boşuna bekleme 15-20 km ileride Ziyaret beldesi var. Oraya git hem orada ücretsiz kalabileceğin misafirhane de var dediler. Baykan da biraz dinledikten sonra Ziyaret e devam ettim. Bu akşam Veysel Karani hazretlerinin türbesi ile etrafı gelişmiş ve misafirhanesi de olan Ziyaret te konaklayacağım. Siirt civarına gelmişken güzel bir büryan kebabı da yedim.








11. Gün Baykan-Batman
Misafirhanesinde konakladığm Ziyaret beldesi tam kavşakta yer alıyor. Direkt güneye inerseniz Kurtulan Siirt batıya doğru devam ederseniz Silvan ve Batman a götürüyor yol sizi. Bugünkü hedefim Batman a varmak. Ziyaret ten Batman ın yol üzerindeki ilk ilçesi Kozluk a giderken artık Güneydoğu bölgesine girdiğim net şekilde belli. Bitki örtüsü çok zayıfladı ve köylerde kerpiçten evler görmeye başladım. Kozluk a girmeden çok güzel akan bir derenin üstünden geçip dik rampa ve Kozluk. En tatlı sabahlar kelle paça ile başlar dedik ve bugün de Kozluk ta kelle paça ile kahvaltımız mis. Yolun devamında Silvan Batman kavşağındayım. Buradan az yukarıda Malabadi köprüsü var ama diğer turlara bıraktıklarım listesine ekliyorum.Batman yoluna döndükten sonra sağ tarafımda uçsuz bucaksız ova ve sulama kanalları var. Buradan itibaren 40 derecelerde sürmeye başladım. Su kanalları ve yanlarındaki tulumbalar serinlemek için harika. Batman a vardım. Direkt bölgenin en meşhur öğretmenevi Batman Öğretmenevi ne geçtim. Batman da nereyi görelim sorusuna birçok kişi öğretmenevi de ekleyerek cevap vermişti. Ülkenin en lüks öğretmenevlerinden biri. 5 yıldızlı otel seviyesinde. Buradan çıkıp yine Batman ın meşhur mekanlarından Çömce de döner yedim. Batman son yıllarda aşırı gelişmiş şehircilik anlamında batıdaki çok şehirden çok daha iyi duruma gelmiş. Yarın istikamet Diyarbakır.





12. Gün Batman-Diyarbakır 105 Km
Turun 12. Gününde hedefim Diyarbakır ve ciğer.






13. Gün Diyarbakır-Mardin 100 km
Diyarbakır 'dan Mardin kavşağına kadar sabah erken saatlerde sürdüm. Çınar ilçesinde kahvaltı yaptım. Buradan sonra turdaki sıcak çok sıcak günlerim başlamış oldu. Hava 40 dereceye yakın ama hissedilen 55 derece gibi. Çevredeki göller dereler kurumuş. Zerzevan Kale sinin yanından geçtim. Hakim bir tepede çok güzel duruyordu kale. Mazıdağı geçidinde zorlandım. Hem sıcak hem beklemediğim bir çıkış zorladı beni epey. 100 km lik yoldan sonra Mardin e vardım. Aşağıda yani Yeni Mardin de Öğretmenevi nde yer yoktu. Turda ilk defa öğretmenevinde yer bulamadım. İdare edecek bir otele geçtim. Bisikleti bırakıp minibüsle Eski Mardin e çıktım akşamüstü. Güneş batana kadar Zinciriye Medresesi ve çevresini gezdim. Mardin mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Turun zor günlerinden biri akşamki Eski Mardin gezisi ile çok keyifli bitti.













14. Gün Mardin-Viranşehir 100 Km
Mardin de turun 14. Gününe uyandım. 2 hafta önce Artvin de yağmurda sürüp 2 hafta sonra Mardin de 40-45 derece çöl sıcağında sürmek muhteşem bir olay. Artık günler zamanlar tamamen karıştı. Mardin de Kızıltepe kavşağından aşağıya dönünce aşağıya diyorum çünkü Mardin Kızıltepe ye göre epey yüksekte kalıyor. İnişten sonra dümdüz ovada sürüp Kızıltepe ye varıyorum. Kızıltepe büyük bir ilçe ancak sabah çok erken saatler vakit kaybetmeden Kızıltepe yi geçip Şanlıurfa ya doğru sürmeye başlıyorum. Bu hat üzerinde güneye doğru inişim bitti. Artık batıya doğru dümdüz yollarda çok uzun düzlüklerde Viranşehir ve Harran ovalarında pamuk tarlaların içinde süreceğim. Şanlıurfa ya doğru dedim ama bugün Urfa ya varma imkanım yok. Belki çok zorlasam geceye doğru varırdım ama zorlamanın anlamı yok zaten hava inanılmaz sıcak. Çöl modunu açtım. Şapkanın altına beyaz tshirt koyup enseyi korumaya çalışıyorum. Mola verdiğim yol kenarında oturacağım taşlara vurup öyle oturuyorum. Bir tek akrep çıkabilir tabelası eksik. Öğleden sonra 3 gibi Viranşehir e vardım. Klasikleşen öğretmen evine yerleşme ve kısa şehir turu sonrası menüde ciğer var yine. Bölgenin en güzel yanı ciğer. Allah a şükürler olsun ki ciğeri yaratmış. Ciğer büyük nimet. Ciğer yedikten sonra Viranşehir de Roma döneminden kalma yapıları görmeye gidiyorum. Kurban bayramından kalan ganimetleri gömüyor ilçe halkı. Her yer mangal her yer ciğer. 100 km lik sıcak ama çok sıcak bir gün daha bitti. Yarın hedef Urfa Merkez.









15. Gün Viranşehir-Şanlıurfa 100 Km
Viranşehir çıkışında Şanlıurfa ya 85 km gösterse de 100 km yi bulacaktı bugün turum. Kafamda çok erken çıkıp öğleye kadar Şanlıurfa ya varma planı var. Dümdüz yol kaptır git kaptan derken Viranşehir in çıkışında 10-15 km sonra Çoban boğazı 550 metre de olsa bir geçitten geçiyorum. Geçit boğaz demek çıkış demek haliyle. Burayı geçtikten sonra devasa bir sulama kanalına varıyorum. Hava inanılmaz sıcak. Kanala atlamayı deli gibi istiyorum ama boğulursam turu bitiremem.








16. Gün Şanlıurfa-Nizip 105 Km
Şanlıurfa dan çıkışta yollar türkünün hakkını veriyor. "Urfa nın etrafı dumanlı dağlar..." hiç beklemediğim bir çıkışla başladım 16. günün sabahına. Rampayı aştıktan sonra benzinlikte kamyoncu tesisinde kahvaltı kendime getirdi beni. Suruç a kadar bas bas. Suruç a girmeden yola devam. Ufukta sol tarafım gözüken yerler Suriye artık sınır epey yakın belli. Yolu yine hep düz beklerken karşıma Arat geçidi çıktı. Burayı da aştıktan sonra Birecik e doğru güzel sallanmaca. Birecik in ortasından Fırat Nehri geçiyor ve Şanlıurfa Gaziantep sınırı burası. Birecik te meşhur haşhaş kebaabını yedikten ve biraz Fırat ı izledikten sonra yola devam. Yol üzerinde az az fıstık ağaçları gözükmeye başladı. Zeytin de çok burada hatta epey zeytin fabrikası var. 105 km lik gün ve Nizip e vardım. Nizip Öğretmenevi de çok güzel ve yeni öğrtmenevlerimizden biri. Sıcaktan dolayı çol yorulduğum günlerden biri bugün. Nizip te çok gezmeden erkenden uyudum.








17. Gün Nizip-Kilis
Turda sonlara yaklaştıkça heyecanım artıyor. Nizip ten çıkışta birçok nakliyat firması ve tır garajı var. Burada turcu arkadaşlara uyarım olsun. Nerdeyse her firmanın önünde bir tane bağlı köpek ve 3-4 tane de serbest boş köpek var. Hepsi saldırdı ara ara. Bir yerde benim de dalgınlığım ve artık yorgunluk konsantrasyon eksikliği falan sıkıntı oldu. Sağ taraftan 3-4 köpek aynı anda saldırdı. Sabah 07.00 yol boştur diye hiç dikkat etmeden sola kaçtım biraz refkles olarak. Arkadan korna geliyor ama ben o kornayı ufak motosiklet kornası sandım. Laa bi daha bastı kornaya bu sefer kulağımın dibinde patladı korna daaaaann diye koca tanker 5-10 cm yanımdan zor kırarak geçti. Az ileride tanker durdu dayı indi. Nabıyon kardeş bu saatte eziyordum seni aman be ya falan filan dedim pardon dayıcım dalmışım fena. Valla turda Çam geçidi inişindeki tehlike ile beraber en fena andı. Ucuz atlattım. Sağ sol her ter antepfıstığı ve zeytin ağacı yola devam. Ben turdan önce planlarımda Antep e girmeyeceğim demiştim. Antep te bu aşırı uçan yemek fiyatları kiralar v.s Antep i komple protesto ediyorum hem daha önce çok geldiğim yer Antep direkt pas geçip daha önce hiç gitmediğim Kilis e varmak amacım. Ana yol üzerinde Türkyurdu diye köy tabelası gördüm. Sola kırdım köye. Günde 50 tane arabanın geçmeyeceği çok ıssız yollardan Oğuzeli ilçesine vardım. Böyle ara yollardan gitmek çok keyifli oldu. Oğuzeli de güzel bir ciğer yedim. Çok keyifliyim. Antep Havaalanı nı geçip Kilis e doğru yola devam. Tam ana kavşağa varmadan hiç alakasız yerde lap lastiğim patladı. Zırhlı lastik var. 1500 km yol gelmişim turda ilk defa lastik patladı. Ula dedim Antep e çok salladım herhalde ondan oldu bu iş. Neyse çektik sote yere lastiği tamir ettim daha doğrusu yedek iç lastik ile değiştirip yola devam ettim. Kilis e varmadan solda güzel bir göl var. Ve Kilis. Türkiye de bu yaşıma kadar 80 ili gezmiştim. Tek eksik Kilis ti. Böylece 81 i tamamladım. Kilis te öğretmenevi dolu olunca arkasında uygun bir otelde kaldım. Çarşıya çıkıp Kilis tava yedim tabii ki. Turda sona yaklaşıyorum heyecan yüksek.







18. Gün Kilis-Hassa
Kilis te daha önce hiç gitmediğim yollarda bisiklet sürmenin heyecanı ile bomba gibi uyandım. Hatay a Antakya ya çok kez gittim ama Akbez Hassa üzerinden hiç gitmediğim yollardan gitmenin heyecanı başka. Kilis ten çıkıştan itibaren Suriye sınırına çok yakın sayılacak mesafelerde gidiyor yol. İlk başlarda ciddi eğim ve zorlayıcı rampalar var. Belli bir süre sonra kanyon gibi çok derin vadinin içinden geçiyor yol. Turda sürdüğüm en ıssız yollardan biri. Çok az araba geçiyor. Bu yönden çok keyifli. .... köyüne gelip suriye manzaralı öğle yemeği molası verdim. Bu köyü geçince sınıra çok yakınım. Hemen sınırın dibinde... Suriye köyü var. İki köyün bağ bahçesi nerdeyse ortak sayılacak kadar yakın. Keşke dünyada sınırlar olmasa diye başlarsam çok uzar konu. Burada güzel bir ormanlık alana giriyorum ve dağ çeşmesi uzaktan çeşmeyi görünce nasıl mutlu olduysam yanına varınca çeşmenin çöpleri görünce bir o kadar sinirden delirdim ağzımı bozdum kaynadım dakikalarca. Bu insanlar gerçekten şerefsiz adi ve çok kötü. Ulan arabayla gidiyorsun al çöpünü poşette 3-5 km ileride çöp kutusuna at yok ya bu insanlar berbat. Akbez e varmadan sağa İslahiye dönen yol ve karşımda muhteşem Amanos sıra dağları manzarası. Akbez de tam esnaf işi salaş ötesi mekanda ciğer yedim. Fiyat performans olarak muhteşemdi. Masada 5 lt lik buzlu su olması ise efsaneydi. Unutulmaz mekanlar listesine ekledim. Samimiyet budur. Akbez den sonra Hassa çok yakın. Hassa da günü bitiriyorum. Öğretmenevine yerleştim. Yarın büyük gün. Turun son günü ve yolum epey uzun. Dinlenmeye geçtim. 5 senelik hayalin gerçekleşmesine bir gün kaldı.








19. Gün Hassa -Cilvegözü -Antakya 150 Km
Ve turun son günü. Hassa Öğretmenevi'nde gece uyku uyuyamadım desem yeridir. Bisikletin çalınması ve turun son gün patlaması ile ilgili kabuslar gördüm. 2 kere aşağı inip bisikleti kontrol ettim. Uyan in çık yat kalk kabus gör falan derken uyuyamadım. Çok da önemli değil son güne bomba gibi başlıyorum. Bugün yolum Kırıkhan Reyhanlı Cilvegözü ve Antakya. Epey uzun yol. Erkenden çıktım. Kırıkhan a kadar sağımda Amanos sıra dağları gölgem sağ taraftaki tarlalarda hiç durmadan 40 km sürdüm. Yol dümdüz çol keyifli geçti. Normalde Kırıkhan dan direkt Antakya ya geçip turu bitirebilir başkaları ama benim hedefim Cilvegözü Sınır Kapısı. İlk Ege Akdeniz turumda Cilvegözü ne kadar gelmiştim. Sarp Sınır kapısından başlayan bu turumu da Cilvegözü ne varmadan bitirmem. Sınır kapılarını ayrı seviyorum. Bundan sonraki turlarda sınır kapılarından geçip daha uzaklara gitmek nasip olur inşallah. Reyhanlı ya vardım. Öğle yemeği molası. Ciğerimizi gömdük. Tour the ciğer.














Ve Antakya'da tur biter.
1. tur 2017 Ege Akdeniz 2400 km Cilvegözü ndeyim.

2. tur 2018 boydan boya Karadeniz 1800 Km Sarp Sınır Kapısı

Ve bu tur 3. tur Sarp tan Cilvegözü ne 1800 Km yine Cilvegözü ndeyim.

Toplamda 6000 km den fazla yol yapıp 3 turla Türkiye'nin etrafını dolanmış oldum.
Şırnak ve Hakkari sonraki turlara nasip.

Çok hızlı şekilde yazdım ve fotoğrafları ekledim.
İmla hatalarını sonra düzelteceğim.
Buraya direkt video eklenmiyor anladığım. Turda fotoğraftan daha çok video çektim . İnstagram hesabımda videolar sabit hikayelerde var ve hesap açık.
(link)
Teşekkür ediyorum. Tüm bisikletçilere ve turculara çok selamlar.
Dosyalar
Son düzenleme:


