Sarp X
Aktif Üye
- Kayıt
- 7 Nisan 2014
- Mesaj
- 137
- Tepki
- 133
- Yaş
- 36
- Şehir
- İstanbul/Kadıköy - Balıkesir/Akçay-Zeytinli
- İsim
- Sarper Uluoluk
- Başlangıç
- 1994—95
- Bisiklet
- Giant
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
Merhabalar.
İstanbul Sahrayıcedid semtinde yer alan Giant Türkiye ofisini biliyorsunuzdur.
Ben buraya 3-4 sefer gittim. Bundan önce de mükemmel bir hizmetle karşılaşmasam da şikayet edebileceğim bir durum yaşanmamıştı ve genel olarak ve Türkiye'dek genel hizmet anlayışı ve davranışını göz önünde bulundurduğumuzda memnundum diyebilirim.
Başıma bugün bir şey geldi ve fevri bir karar vermeden önce, haklıyken haksız duruma da düşmemek adına önce buradaki tecrübeli kişilerin fikrini almak istedim.
Giant Escape 2 City bisiklet sahibiyim. Arka aktarıcı ve kulakçık kırılmıştı. Bisiklet üzerinde SRAM VIA serisi donanım var. Bu seri az kullanıldığı ve sanırım Sram de Türkiye'ye belli aralıklarla ürün getirdiği için Aslı Bisiklet'ten temin etmek istemelerine rağmen aynısını edemediler.
Sram X4 ya da X5 serisi takacaklarını belirttiler ve 8'li sistem X4 olduğu için (benim VIA da 8'li) önce onu takmak istediler, ancak o da Aslı Bisiklet'te yoktu. Bu yüzden X3 takmak istediler. Ben de X3'ün VIA'ya göre daha düşük kaldığını belirttim ve internette X4 bulduğumu söyleyince, "Olur, bizim için farketmez, sen de alıp gelebilirsin, biz takarız, 55 TL'ye de kulakçık takarız dediler."
Bisiklet kolay hareket edemez halde olduğu için orada bıraktım ve ne yazık ki hem iş hem de hastalanmam sebebiyle 2 hafta gidemedim parçayı götürmeye. Ancak ismim ve telefon numaram kendilerinde yer alıyordu.
Bugün parçayı götürdüm. Orada ilk bisikleti götürdüğüm ve benimle ilgilenen çalışan kişi vardı. İlk olarak bozuk bir suratla, "bisiklet bayadır burada, "Bugün yapayım al götür bunu" dedi. Üslup tamamen bununla başladı. Tamam dedim gelip alacağım.
(Ekleme: Yarım saate yaparım dedi çalışan, ben de tura çıkıyorum şimdi dönüşte alırım, akşam alırım dedim. Tamam bugün alırsan iyi olur benim için dedi. Bu ikinci cümle kısmında daha sakindi, yalan konuşmuş olmayayım, ama yine de afra tafralı eda ile söyledi. Dükkan dışına çıkınca yanımdaki arkadaşım bile, bu ne afra tafra diye o söyledi aynı şeyi. Kendi bisikletini aldığı yerden (isim vermeyeyim iyice reklam gibi olmasın) 1 ay kalsa orda sesini çıkarmıyor adamlar, buna mı bozuk atıyor bu kadar dedi.)
Öğleden sonra gittim almaya, etiketin de üzerine yazmışlar. Fiyat:115 TL
Buradan sonra hatırladığım kadarıyla diyalog şeklinde yazayım.
Ben: Bir dakika, bana 55 TL olduğunu söylemiştiniz, 115 TL nedir?
Çalışan Çocuk: Zincire koruma taktım (teknik terim kullandı ben çok anlamıyorum o kısmında, takmış evet gösterdi de), vites teli kısa geldi onu düzelttim, ee hizmet bedeli de alacağım heralde değil mi hepsi 115 işte dedi.
Ben: Dedim ki bana kulakçık size takılmasıyla birlikte 55 TL'ye gelecek demediniz mi?
ÇÇ: Ben sadece kulakçık fiyatı o demişimdir, hizmet veriyorum sonuçta, ayrıca bunlar bunlar yapıldı bak buraya da yazmışım.
Bu arada içeride bir karı koca çift müşteri vardı, onların yanında o kişileri zor duruma sokmamak için ilk başlarda mümkün olduğunca sessiz konuşuyor ya da susuyordum ama bozulduğumu belli ettim.
Ben: Bakın anlıyorum ama bu zincire taktığınız koruma şart mıydı?
ÇÇ: Evet, o yüzden fiyatı da burada yazıyor.
Ben: Madem şart, bu işlemler yapılırken onu da yapmam gerek diye neden belirtmediniz, fiyatı neden ona göre söylemediniz de sadece 55 TL ile işin çözülür dediniz bana takma parası dahil?
Burdan sonrasına dikkat edin.
ÇÇ: (Diğer çalışan kişiye seslenerek) arkadaştan sadece kulakçık parası al 55 TL, gerisini de alma, benim hediyem olsun, git 55 TL öde sadece tamam. (Söylenme devam etti bu tarz)
Ben: Yalnız üslubunu düzeltir misin, benimle senli benli konuşma, ben burada müşteriyim, düzgün konuş.
ÇÇ: Hangi üslup?
Ben: Böyle yap et, senli benli, ben burada müşteriyim sen de böyle konuşamazsın agresif agresif dedim.
ÇÇ: Ben üslubumu koruyorum, korumasaydım, dışarıda gibi olsaydım, bu dükkanda böyle duramazdın şimdi.
Ben: Saçma sapan konuşma ne diyorsun ya, ne biçim üslup ya bu?
ÇÇ: Böyle bir üslup, bak burada başka müşteriler de var, rahatsız olmasınlar diye susuyorum. Sen geçen geldiğinde de böyle sorgulamıştın ben seni biliyorum.
Ben: Ya neyi sorgulamışım, tamam müşteriler de burada onlar da görsün. 55 TL dediğin şey 115 TL oluyor, hizmet bedeli almayacağım dediğin şey hizmet bedeli alacağım heralde diye bana tafra yapıyorsun, parasını verdiğim şeyi mi sorgulamayacağım neyi kaldıramıyorsun, neyi sorgulamışım dedim.
ÇÇ: Ne yapsaydım sonradan ihtiyaç çıktı, onları da yaptım, parasını istiyoruz diye mi suçlu olduk, düzelttim diye mi suçlu oldum?
Ben: Hayır ama böyle durumlarda müşteri aranır, ekstra masraf çıkıyor, bilginiz olsun, kabul ediyor musunuz diye önceden bilgi verilir, burada ben yaptım ettime getirilmez haber verilmeden.
ÇÇ: Ne yani ben söyleseydim sanki yaptırmayacak mıydın?
Ben: Orası seni ilgilendiremez, sen bana bunun için laf söyleyemezsin, ben müşteriyim ya, sakin sakin sordum evet bozuldum dedim.
ÇÇ: Tamam ya öde paranı işte 55 TL, istemiyorum.
Ben: Bana bak kendine gel, şikayet ettirme kendini bana.
ÇÇ: Edersen et, kime edeceksin? BENİ BANA MI ŞİKAYET EDECEKSİN? (artık işletmecinin tanıdığı mıdır nedir, güvendiği şey de bu
)
Ben: Tamam uzatma, bu üslupla konuşmayacağım.
ÇÇ: Biz burada amme hizmet mi yapıyoruz hayret bir şey.
Ben: Ya tamam sus, konuşma benimle.
Böyle sonlandı. Şimdi öncelikle ben işin parasında, cimriliğinde, küstahlığında değilim. Bugüne kadar hizmet aldığım, hatta bazen almadığım zamanlarda bile elimden geldiğince karşılığını vermeye çalışırım. Her insan gibi ben de çalıştığım için emeğin ne olduğunun yine her normal insan gibi bilincindeyim.
Dolayısıyla, hem dışardan parça getir, hem orada taktır, üzerine başka parça taktır, bir de adamlar hizmet parası isteyince verme, demenize gerek yok. Dediğim gibi ben parada değil, hem bana verilen sözün (parçayı getirirsin, 55 TL'ye sana takarız, hizmet bedeli de almayız dediler o gün) hem de daha çok üslubun (hizmet bedeli almayalım mı?) tepkisindeyim. Daha sabahtan bugün gel bisikletini al çok kaldı burada diye başladı benimle iletişime. Gerçekten sıkıntıysa, benim hatam da olmuş olabilir, ismim telefon numaram orada yer alıyor, ararsın, bisikletinizi yaptırmayacaksanız gelip alabilir misiniz, dükkanda tutamıyoruz dersin. Dükkanda 3 katlı dükkan yer olmama ihtimali yok, ama yine de olsun diyebilirler yani ona da bir şey demem.
Şimdi ben Giant Türkiye ile iletişime geçsem zaten orada da gördüğüm işletmeci ile muhattap olacağım, o da aynı mentalitede biri olacak. Bu çalışan kişi de ya kendi kendine ya da tanıdığı olduğuna güvenerek işi fiziksel şiddet tehdidine kadar vardırabildi.
Benim o an kan beynime sıçradı, elim ayağım boşaldı, bir an döverim dayak yerim kısmını düşünmeden üzerine yürüyecektim. Sonra koltukta oturan çift müşteriden bayanın gerildiğini ve önüne baktığını gördüm. Onu öyle görünce biraz kendime geldim, hem de haklı olduğum konuda ilk hamlede bulunarak saçma sapan suçlu çıkarmak istemedim kendimi.
İnsanlar sanıyor ki, orada beni tehdit edince korkacak herkes. Umrumda değil karşımdaki güçlüymüş güçsüzmüş, dayak yemişim dövmüşüm, olay oysa, illa o da yer sopanın bir kısmını, ama ben bu Türkiye'de ticaretle uğraşan insanların bu tepkilerinden bıktım. Bunu başka konularda neyse de bisiklet gibi genelde bilinçli kişilerin alışveriş sektörü olan bu dükkanlarda görünce, onların da aynı mentalite ile yönetildiğini görünce gerçekten bıkkınlık geliyor.
Şimdi sorum şu, benim bu aşamadan sonra nasıl bir yol izlemem gerekiyor? Arkadaşın da belirttiği gibi "onu ona şikayet etmemem için
" nasıl yaptıklarının karşılıklarını bulmayı sağlayabilirim?
Yardımcı olursanız çok sevinirim.
İyi günler.
İstanbul Sahrayıcedid semtinde yer alan Giant Türkiye ofisini biliyorsunuzdur.
Ben buraya 3-4 sefer gittim. Bundan önce de mükemmel bir hizmetle karşılaşmasam da şikayet edebileceğim bir durum yaşanmamıştı ve genel olarak ve Türkiye'dek genel hizmet anlayışı ve davranışını göz önünde bulundurduğumuzda memnundum diyebilirim.
Başıma bugün bir şey geldi ve fevri bir karar vermeden önce, haklıyken haksız duruma da düşmemek adına önce buradaki tecrübeli kişilerin fikrini almak istedim.
Giant Escape 2 City bisiklet sahibiyim. Arka aktarıcı ve kulakçık kırılmıştı. Bisiklet üzerinde SRAM VIA serisi donanım var. Bu seri az kullanıldığı ve sanırım Sram de Türkiye'ye belli aralıklarla ürün getirdiği için Aslı Bisiklet'ten temin etmek istemelerine rağmen aynısını edemediler.
Sram X4 ya da X5 serisi takacaklarını belirttiler ve 8'li sistem X4 olduğu için (benim VIA da 8'li) önce onu takmak istediler, ancak o da Aslı Bisiklet'te yoktu. Bu yüzden X3 takmak istediler. Ben de X3'ün VIA'ya göre daha düşük kaldığını belirttim ve internette X4 bulduğumu söyleyince, "Olur, bizim için farketmez, sen de alıp gelebilirsin, biz takarız, 55 TL'ye de kulakçık takarız dediler."
Bisiklet kolay hareket edemez halde olduğu için orada bıraktım ve ne yazık ki hem iş hem de hastalanmam sebebiyle 2 hafta gidemedim parçayı götürmeye. Ancak ismim ve telefon numaram kendilerinde yer alıyordu.
Bugün parçayı götürdüm. Orada ilk bisikleti götürdüğüm ve benimle ilgilenen çalışan kişi vardı. İlk olarak bozuk bir suratla, "bisiklet bayadır burada, "Bugün yapayım al götür bunu" dedi. Üslup tamamen bununla başladı. Tamam dedim gelip alacağım.
(Ekleme: Yarım saate yaparım dedi çalışan, ben de tura çıkıyorum şimdi dönüşte alırım, akşam alırım dedim. Tamam bugün alırsan iyi olur benim için dedi. Bu ikinci cümle kısmında daha sakindi, yalan konuşmuş olmayayım, ama yine de afra tafralı eda ile söyledi. Dükkan dışına çıkınca yanımdaki arkadaşım bile, bu ne afra tafra diye o söyledi aynı şeyi. Kendi bisikletini aldığı yerden (isim vermeyeyim iyice reklam gibi olmasın) 1 ay kalsa orda sesini çıkarmıyor adamlar, buna mı bozuk atıyor bu kadar dedi.)
Öğleden sonra gittim almaya, etiketin de üzerine yazmışlar. Fiyat:115 TL
Buradan sonra hatırladığım kadarıyla diyalog şeklinde yazayım.
Ben: Bir dakika, bana 55 TL olduğunu söylemiştiniz, 115 TL nedir?
Çalışan Çocuk: Zincire koruma taktım (teknik terim kullandı ben çok anlamıyorum o kısmında, takmış evet gösterdi de), vites teli kısa geldi onu düzelttim, ee hizmet bedeli de alacağım heralde değil mi hepsi 115 işte dedi.
Ben: Dedim ki bana kulakçık size takılmasıyla birlikte 55 TL'ye gelecek demediniz mi?
ÇÇ: Ben sadece kulakçık fiyatı o demişimdir, hizmet veriyorum sonuçta, ayrıca bunlar bunlar yapıldı bak buraya da yazmışım.
Bu arada içeride bir karı koca çift müşteri vardı, onların yanında o kişileri zor duruma sokmamak için ilk başlarda mümkün olduğunca sessiz konuşuyor ya da susuyordum ama bozulduğumu belli ettim.
Ben: Bakın anlıyorum ama bu zincire taktığınız koruma şart mıydı?
ÇÇ: Evet, o yüzden fiyatı da burada yazıyor.
Ben: Madem şart, bu işlemler yapılırken onu da yapmam gerek diye neden belirtmediniz, fiyatı neden ona göre söylemediniz de sadece 55 TL ile işin çözülür dediniz bana takma parası dahil?
Burdan sonrasına dikkat edin.
ÇÇ: (Diğer çalışan kişiye seslenerek) arkadaştan sadece kulakçık parası al 55 TL, gerisini de alma, benim hediyem olsun, git 55 TL öde sadece tamam. (Söylenme devam etti bu tarz)
Ben: Yalnız üslubunu düzeltir misin, benimle senli benli konuşma, ben burada müşteriyim, düzgün konuş.
ÇÇ: Hangi üslup?
Ben: Böyle yap et, senli benli, ben burada müşteriyim sen de böyle konuşamazsın agresif agresif dedim.
ÇÇ: Ben üslubumu koruyorum, korumasaydım, dışarıda gibi olsaydım, bu dükkanda böyle duramazdın şimdi.
Ben: Saçma sapan konuşma ne diyorsun ya, ne biçim üslup ya bu?
ÇÇ: Böyle bir üslup, bak burada başka müşteriler de var, rahatsız olmasınlar diye susuyorum. Sen geçen geldiğinde de böyle sorgulamıştın ben seni biliyorum.
Ben: Ya neyi sorgulamışım, tamam müşteriler de burada onlar da görsün. 55 TL dediğin şey 115 TL oluyor, hizmet bedeli almayacağım dediğin şey hizmet bedeli alacağım heralde diye bana tafra yapıyorsun, parasını verdiğim şeyi mi sorgulamayacağım neyi kaldıramıyorsun, neyi sorgulamışım dedim.
ÇÇ: Ne yapsaydım sonradan ihtiyaç çıktı, onları da yaptım, parasını istiyoruz diye mi suçlu olduk, düzelttim diye mi suçlu oldum?
Ben: Hayır ama böyle durumlarda müşteri aranır, ekstra masraf çıkıyor, bilginiz olsun, kabul ediyor musunuz diye önceden bilgi verilir, burada ben yaptım ettime getirilmez haber verilmeden.
ÇÇ: Ne yani ben söyleseydim sanki yaptırmayacak mıydın?
Ben: Orası seni ilgilendiremez, sen bana bunun için laf söyleyemezsin, ben müşteriyim ya, sakin sakin sordum evet bozuldum dedim.
ÇÇ: Tamam ya öde paranı işte 55 TL, istemiyorum.
Ben: Bana bak kendine gel, şikayet ettirme kendini bana.
ÇÇ: Edersen et, kime edeceksin? BENİ BANA MI ŞİKAYET EDECEKSİN? (artık işletmecinin tanıdığı mıdır nedir, güvendiği şey de bu
Ben: Tamam uzatma, bu üslupla konuşmayacağım.
ÇÇ: Biz burada amme hizmet mi yapıyoruz hayret bir şey.
Ben: Ya tamam sus, konuşma benimle.
Böyle sonlandı. Şimdi öncelikle ben işin parasında, cimriliğinde, küstahlığında değilim. Bugüne kadar hizmet aldığım, hatta bazen almadığım zamanlarda bile elimden geldiğince karşılığını vermeye çalışırım. Her insan gibi ben de çalıştığım için emeğin ne olduğunun yine her normal insan gibi bilincindeyim.
Dolayısıyla, hem dışardan parça getir, hem orada taktır, üzerine başka parça taktır, bir de adamlar hizmet parası isteyince verme, demenize gerek yok. Dediğim gibi ben parada değil, hem bana verilen sözün (parçayı getirirsin, 55 TL'ye sana takarız, hizmet bedeli de almayız dediler o gün) hem de daha çok üslubun (hizmet bedeli almayalım mı?) tepkisindeyim. Daha sabahtan bugün gel bisikletini al çok kaldı burada diye başladı benimle iletişime. Gerçekten sıkıntıysa, benim hatam da olmuş olabilir, ismim telefon numaram orada yer alıyor, ararsın, bisikletinizi yaptırmayacaksanız gelip alabilir misiniz, dükkanda tutamıyoruz dersin. Dükkanda 3 katlı dükkan yer olmama ihtimali yok, ama yine de olsun diyebilirler yani ona da bir şey demem.
Şimdi ben Giant Türkiye ile iletişime geçsem zaten orada da gördüğüm işletmeci ile muhattap olacağım, o da aynı mentalitede biri olacak. Bu çalışan kişi de ya kendi kendine ya da tanıdığı olduğuna güvenerek işi fiziksel şiddet tehdidine kadar vardırabildi.
Benim o an kan beynime sıçradı, elim ayağım boşaldı, bir an döverim dayak yerim kısmını düşünmeden üzerine yürüyecektim. Sonra koltukta oturan çift müşteriden bayanın gerildiğini ve önüne baktığını gördüm. Onu öyle görünce biraz kendime geldim, hem de haklı olduğum konuda ilk hamlede bulunarak saçma sapan suçlu çıkarmak istemedim kendimi.
İnsanlar sanıyor ki, orada beni tehdit edince korkacak herkes. Umrumda değil karşımdaki güçlüymüş güçsüzmüş, dayak yemişim dövmüşüm, olay oysa, illa o da yer sopanın bir kısmını, ama ben bu Türkiye'de ticaretle uğraşan insanların bu tepkilerinden bıktım. Bunu başka konularda neyse de bisiklet gibi genelde bilinçli kişilerin alışveriş sektörü olan bu dükkanlarda görünce, onların da aynı mentalite ile yönetildiğini görünce gerçekten bıkkınlık geliyor.
Şimdi sorum şu, benim bu aşamadan sonra nasıl bir yol izlemem gerekiyor? Arkadaşın da belirttiği gibi "onu ona şikayet etmemem için
Yardımcı olursanız çok sevinirim.
İyi günler.