Mesut Girgiç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2006
- Mesaj
- 4.518
- Tepki
- 11.736
- Şehir
- Konya
OBRUĞA VARIŞ (ilk bölüm)
(Göl içindeki fotolar, esrarengiz mağaralar, mükemmel antik kervansaray ve sürpriz kuyu ise 2/2. bölümde. Benim foto makinasının aküsü Obruk'a varır varmaz bittiğinden turumuzun bundan sonraki kısımlarında dedenin makinası ile görüntü almaya devam ettik. Dedenin makinasındaki fotoları ise başka bir zaman (ilk fırsatta) ilgilileri ile buluşturacağım, inşallah..Bu arada kandilimiz mubarek olsun.)
Yarımgünübirlik gezi ( ekipte evli olanların eşleri belli saatte eve dönme mecburiyeti koyunca , yarım günde Obruk'a varıp dönmek için sabaha karşı karanlıkta yola çıkmak zorunda kaldık)
Süre: Pazar sabaha karşı 04:00-öğleden sonra 14:00, toplam:10 saat.(herşey dahil sistemiyle) tarih: (9 nisan 2006 pazar günü)
Yol: 185 km. (%90 soğuk asfalt, gerisi toprak) evden-eve, (gidiş-dönüş adrese teslim)
25 km. sonra ilk molamız(Sabah namazı vakti)*
şafak sökmeden hedefe yaklaşmak istiyoruz.. önde ekip arkadaşları*
Hepimiz şafak sökerken yolda(Bozdağlar vahşi hayatı koruma bölgesinde) bir “ceylan” gördük sanki..
Bu bölgede gerçekte yüzlerce yaban koyunu yaşıyor.. *
ve şafak sökmeye başladı.. vakit kaybetmemek için yolda hareket halindeyken görüntü alıyoruz*
Şafak vakti; Anadolu yolları, bitmez tükenmez, sakin, huzurlu...*
Obruk’a vardığımızda ortalık henüz aydınlanmıştı*
Yolda karşılaştığım sürünün çobanı kendisine iyice yaklaşınca bana sordu:*
-Şehir dururken ne ararsınız bu dağda bayırda?
Ben: Seni ve hayvanlarını görmeye geldik. Senin ve sürünün fotosunu çekebilirmiyim?.
Çoban: (cevabımın samimiyetinden şüphe ederek ve bu sebeple isteğimi canı gönülden reddederek.) yooh, olmaaz.
Ben: ikimiz beraber çekinsek?
Çoban: yooh didim ya, senlen gene olmaaz
Ben: Peki neyin fotosonu çekecem ben bu dağda bayırda? Deyip bir öneride bulundum.. ve çoban “ ahanda şimdi gabul, ağam” deyip gülerek, son teklifimi kabul etti.. Bakın çobanın, izin verdiği görüntü neydi? (bisiklet sevgisi söz konusu olunca kimse dayanamıyor galiba)
Ekip arkadaşlarımız (dede ve benden önce) Obruk kervansarayına varmışlardı:
"buzkıran" bana hitapla, “kervansarayın içinden çok hızlıgeçin sonra hiç fren yapmadan öbür ucundan down-hill yaparak çıkın”, deyince benim jeton düşmekte geç kalmadı, zira buzkıran downhill den pek hoşlanmazdı. Ve bu işte bir bit yeniği var gibiydi. Bakın arkdaşımın dediğini (aynen ama temkinlice) yaptıktan sonra karşıma çıkan manzara: *
İki arkadaşımın Konya’da işleri olunca(biri basketbol hakemi, diğeri triatloncu olan oğlunu havuz antrenmanına yetiştirecek) geri döndüler. Onlarla bu gezide hepberaber çekindiğimiz en son foto.
Dedeyle ben bu civarda kilometreler boyunca daha çoooook gezdik... devamı sonra
(tabi istiyorsanız)
BİTTİ ( zannetmeyin
)
(Göl içindeki fotolar, esrarengiz mağaralar, mükemmel antik kervansaray ve sürpriz kuyu ise 2/2. bölümde. Benim foto makinasının aküsü Obruk'a varır varmaz bittiğinden turumuzun bundan sonraki kısımlarında dedenin makinası ile görüntü almaya devam ettik. Dedenin makinasındaki fotoları ise başka bir zaman (ilk fırsatta) ilgilileri ile buluşturacağım, inşallah..Bu arada kandilimiz mubarek olsun.)
Yarımgünübirlik gezi ( ekipte evli olanların eşleri belli saatte eve dönme mecburiyeti koyunca , yarım günde Obruk'a varıp dönmek için sabaha karşı karanlıkta yola çıkmak zorunda kaldık)
Süre: Pazar sabaha karşı 04:00-öğleden sonra 14:00, toplam:10 saat.(herşey dahil sistemiyle) tarih: (9 nisan 2006 pazar günü)
Yol: 185 km. (%90 soğuk asfalt, gerisi toprak) evden-eve, (gidiş-dönüş adrese teslim)
25 km. sonra ilk molamız(Sabah namazı vakti)*
şafak sökmeden hedefe yaklaşmak istiyoruz.. önde ekip arkadaşları*
Hepimiz şafak sökerken yolda(Bozdağlar vahşi hayatı koruma bölgesinde) bir “ceylan” gördük sanki..
ve şafak sökmeye başladı.. vakit kaybetmemek için yolda hareket halindeyken görüntü alıyoruz*
Şafak vakti; Anadolu yolları, bitmez tükenmez, sakin, huzurlu...*
Obruk’a vardığımızda ortalık henüz aydınlanmıştı*
Yolda karşılaştığım sürünün çobanı kendisine iyice yaklaşınca bana sordu:*
-Şehir dururken ne ararsınız bu dağda bayırda?
Ben: Seni ve hayvanlarını görmeye geldik. Senin ve sürünün fotosunu çekebilirmiyim?.
Çoban: (cevabımın samimiyetinden şüphe ederek ve bu sebeple isteğimi canı gönülden reddederek.) yooh, olmaaz.
Ben: ikimiz beraber çekinsek?
Çoban: yooh didim ya, senlen gene olmaaz
Ben: Peki neyin fotosonu çekecem ben bu dağda bayırda? Deyip bir öneride bulundum.. ve çoban “ ahanda şimdi gabul, ağam” deyip gülerek, son teklifimi kabul etti.. Bakın çobanın, izin verdiği görüntü neydi? (bisiklet sevgisi söz konusu olunca kimse dayanamıyor galiba)
Ekip arkadaşlarımız (dede ve benden önce) Obruk kervansarayına varmışlardı:
"buzkıran" bana hitapla, “kervansarayın içinden çok hızlıgeçin sonra hiç fren yapmadan öbür ucundan down-hill yaparak çıkın”, deyince benim jeton düşmekte geç kalmadı, zira buzkıran downhill den pek hoşlanmazdı. Ve bu işte bir bit yeniği var gibiydi. Bakın arkdaşımın dediğini (aynen ama temkinlice) yaptıktan sonra karşıma çıkan manzara: *
İki arkadaşımın Konya’da işleri olunca(biri basketbol hakemi, diğeri triatloncu olan oğlunu havuz antrenmanına yetiştirecek) geri döndüler. Onlarla bu gezide hepberaber çekindiğimiz en son foto.
Dedeyle ben bu civarda kilometreler boyunca daha çoooook gezdik... devamı sonra
BİTTİ ( zannetmeyin