merhaba arkadaşlar;
fotografları biraz düzenlemek gerekti.pixel ve kb. yönünden kısıtlara uymak adına..
faaliyete çağrı mesajında da olduğu gibi 16:00da başlayacaktık.ama baktık ki (her faaliyette olduğu gibi) "sen-ben-bizimoğlan"dan oluşan katılımcılar olarak önceden de faaliyetler yaptığımız Bülent Abi, Devrim ve ben varız...biz de hazırlık sürecini uzattık..sanırım 16:30 civarında yola çıktık.
şehirden çıkamadan ekmek-su-içecek gibi zorunlu durmalar nedeni ile yaklaşık 3 kısa mola verdik.hatta kendi aramızda bu duruma biraz da gülüştük...
son mola (ocak için) benzin almak için verildi ve ardından motivasyonu toparlayıp düştük yola.amacımız ilk mesajda da belirtildiği gibi Porsuk Barajına uğrayıp, gece kamplamak ve pazar günü şehre dönmekti.seçtiğimiz rotanın güzelliği ise dönüş yolunun aynı rotadan olmayıp 70km.lik bir O çizerek faaliyeti tamamlamaktı.
düştük Kütahya yoluna.yolda bir inşa çalışması.asfaltın sağ yanı kilometrelerce altyapısı tamamlanmış, silindirlerce düzeltilmiş ve trafiğe henüz açılmamış.bizim için büyük nimet tabii.neredeyse asfalt kadar rahat ilerlenebiliyor ve yanınızdan hiç otomobil geçmiyor...yaklaşık 28km. sonra sola dönüp "Porsuk Barajı" tabelasına riayet ediyoruz.yol artık köy yolları.stabilize..1-2km.sonra Mollaoğlu Köyünde çeşme başında çekirdek eşliğinde soluklanma ve derin bir muhabbet.ardından tekrar yoldayız..kısa etaplar halinde tırmanışlar ve ardından birkaç kilometre boyunca Porsuk Vadisine iniş.vadiye inerken ben dişsiz olduğu için, devrim ince olduğu için lastiklerimize çok güvenemeyip yavaş ilerliyoruz.Bülent Abi koptu gitti

tutabilene aşk olsun derken bir virajdan sonra sağda durmuş oyalanırken görüyoruz, sağdaki dar tali yolu gösterip "size bir doğa harikası göstermek istiyorum" diyor.giriyoruz sağdaki yola 50-100m. gidip bisikletleri bırakıyoruz.25-30m.yürüyoruz ağaçlar arasında.ve önümüze üçüncü ve dördüncü fotoğraftaki dev çukur çıkıyor.birkaç fotoğraf.biraz gözlem biraz muhabbet..ardından tekrar istikametimize yol alıyoruz.artık porsuk baraj bendi altındayız.kapaklar her zamanki gibi az açık..ama gümbürdemeye yeterli...sert bir rampanın ardından baraj bendi seviyesine çıkıyoruz.bekçi Bülent Abi ile kanka olmuş artık.koyu muhabbete başladılar bile.az önce uğradığımız doğa harikası göletin önceden magnezit madeni olduğunu ve kar-yağmur suları ile dolduğunu öğreniyoruz.çay ikramının ardından havayı karartmadan tekrar yola devam biraz daha yükseliyor yol, yani rampa..ardında da Akkaya Köyü yoluna bağlanıyoruz.yola birkaç gün önce mıcır dökülmüş...yokuş aşağı ama gevşek zemin..Devrim ve ben önceki kaygılarla çok hızlanmamaya çalışarak iniyoruz.ki bülent abi gözükara ilerliyor.bir de devrim'de ve bende burnu açık sandalet var ve "lastikten seken taşlar epey can yakıyor" diyor devrim, biz de hızlanmıyoruz. eğim sona erdiğinde atık düzlüğe geldiğimizde mıcırlı sektör bitiyor ve eski asfalta kavuşuyoruz.bisiklet sanki kendisi akıyor..yol kenarında budanmış meşeler var ve kaderlerine terk edilmişler.biz de birer ikişer takıyoruz bisikletin peşine koca dallardan.akşama köfte var menüde

kömür taşımadığımız iyi olmuş..kamp yerimize ulaşıyoruz (40.km.).akşam muhabbeti, yemek, ardından uyku...gece bir ara bisikletli sesleri duyuyorum sanki "bunlar onlar mı?" gibi konuşuyorlar,zincir sesine benzer sesler çalınıyor kulağıma...uğramıyorlar ve devam ediyorlar..sabah Devrim'in de aynı sesleri duyduğunu öğrenince akıl sağlığımdan şüphelerim ortadan kalkıyor..sabah erken kalkıyoruz.tekrar 1-1,5 saat uyuyoruz..kahvaltının ardından yola çıkıyoruz.yenisofçadan sonra gökçekısık köyü var yol üzerinde...gökçekısık'ı geçtikten sonra yolun berbat olduğunu toz bulutunu görünce hatırlıyorum.sorunsuz olarak kızılinler köyüne ulaşıyoruz...çeşme başında su ve erik molası..köylülerle sohbet ederken Sıraç geliyor Eskişehir yönünden.o da Musaözü Barajına gidecekmiş...laflıyoruz.."eskiden beraber binerdik" serzenişleri karşılıklı...molayı bitirip yola devam ediyoruz.rampada vakit kaybetmemek için eski yolu kullanıyoruz ve şehre ulaşıyoruz (70.km.)
çok fazla fotoğraf çekemedim.ama ekledim olanları da...