CyclistAntalya
Daimi Üye
- Kayıt
- 22 Eylül 2015
- Mesaj
- 387
- Tepki
- 448
- Şehir
- Antalya
- İsim
- Erkan
- Bisiklet
- b'Twin
(Kaza kazadır, bizler ya da profesyoneller bence fark yok.)
Bana kalırsa bisiklet çocukların hayali büyüklerin içindeki çocuğun oyuncağı ve iyi zaman geçirmenin yanında doğa ile dost olmanın en iyi yoludur.
Bunun yanında endüstriyelleşmiş spor dallarından birisi haline gelen bisikletin ya da bisiklet sporunun (hangi spor dalı endüstriyelleşmediki?) reklamlarla ürün pazarlaması yapan yayın kuruluşlarının elinde ne hale geldiğini bugünkü “Fransa Bisiklet turunda tekrar üzülerek gördüm.
Sırf daha çok ilgi ve seyirci çeksin ve TV ler daha çok reklam alsın diye bisiklet sporunu sömüren yöneticilerin! sporcu sağılığını hiçe sayarak seçmiş oldukları rotalarda/yollarda sporcular patır patır düşüyor ve hayatlarını ortaya koyuyorlar. Bizler de kanla beslenen TV kanalları vasıtasıyla endüstriyelleşmiş bir spor dalını izliyoruz heyecanlanıyoruz! Finiş düzlüğünde hala ilkel demir parmaklıkların konduğu bisiklet turlarında tehlikeli inişlerin dar yollarla bezendiği rotalarda bisikletçilerin ölümü göze almalarını izliyoruz.
Ahmet Vardı isimli bir Makine Mühendisi bloğunda şöyle yazmış;
“Endüstriyel futbol (spor) bizden istediği çok şey vardır. Mesela, tuttuğumuz takım için daha fazla para verip bilet, kombine almak ve tuttuğumuz takım için fazladan çeşitli harcamalar yaparak(takımlara ait sim kartları, kredi kartları, modemler vb.)başarının ancak ve ancak para ile getirilebileceğine inandırmak. Ve daha da ötesi bizlerden taraftar değil, müşteri-seyirci olmamızı ister endüstriyel futbol.“
Ve Ahmet Vardı blog yazısını sporun endüstriyelleşme sürecini anlatan şu cümlelerle sonlandırıyor;
Şenol Güneş’in tarihe geçmiş şu sözüyle noktalamak istiyorum:
“Futbolu eskiden açlar oynar, zenginler izlerdi; şimdi zenginler oynuyor, açlar izliyor.”
Spor endüstriyelleştikçe sporcu sağlığı daha da önemsizleşip TV leri başında izleyen biz müşteri-seyircilerin de yaralanan ve ölüm tehlikesi atlatan sporculara karşı duyarsızlığı ve ilgisizliği artıyor. Üstelik zaman zaman bunun sporun doğasında olduğunu da iddia ederek normalleştiriyoruz.
Bana kalırsa bisiklet çocukların hayali büyüklerin içindeki çocuğun oyuncağı ve iyi zaman geçirmenin yanında doğa ile dost olmanın en iyi yoludur.
Bunun yanında endüstriyelleşmiş spor dallarından birisi haline gelen bisikletin ya da bisiklet sporunun (hangi spor dalı endüstriyelleşmediki?) reklamlarla ürün pazarlaması yapan yayın kuruluşlarının elinde ne hale geldiğini bugünkü “Fransa Bisiklet turunda tekrar üzülerek gördüm.
Sırf daha çok ilgi ve seyirci çeksin ve TV ler daha çok reklam alsın diye bisiklet sporunu sömüren yöneticilerin! sporcu sağılığını hiçe sayarak seçmiş oldukları rotalarda/yollarda sporcular patır patır düşüyor ve hayatlarını ortaya koyuyorlar. Bizler de kanla beslenen TV kanalları vasıtasıyla endüstriyelleşmiş bir spor dalını izliyoruz heyecanlanıyoruz! Finiş düzlüğünde hala ilkel demir parmaklıkların konduğu bisiklet turlarında tehlikeli inişlerin dar yollarla bezendiği rotalarda bisikletçilerin ölümü göze almalarını izliyoruz.
Ahmet Vardı isimli bir Makine Mühendisi bloğunda şöyle yazmış;
“Endüstriyel futbol (spor) bizden istediği çok şey vardır. Mesela, tuttuğumuz takım için daha fazla para verip bilet, kombine almak ve tuttuğumuz takım için fazladan çeşitli harcamalar yaparak(takımlara ait sim kartları, kredi kartları, modemler vb.)başarının ancak ve ancak para ile getirilebileceğine inandırmak. Ve daha da ötesi bizlerden taraftar değil, müşteri-seyirci olmamızı ister endüstriyel futbol.“
Ve Ahmet Vardı blog yazısını sporun endüstriyelleşme sürecini anlatan şu cümlelerle sonlandırıyor;
Şenol Güneş’in tarihe geçmiş şu sözüyle noktalamak istiyorum:
“Futbolu eskiden açlar oynar, zenginler izlerdi; şimdi zenginler oynuyor, açlar izliyor.”
Spor endüstriyelleştikçe sporcu sağlığı daha da önemsizleşip TV leri başında izleyen biz müşteri-seyircilerin de yaralanan ve ölüm tehlikesi atlatan sporculara karşı duyarsızlığı ve ilgisizliği artıyor. Üstelik zaman zaman bunun sporun doğasında olduğunu da iddia ederek normalleştiriyoruz.



