Scudo Sports

Dünyayı bisiklet kurtaracak

@Burak_Dingiloglu Şöyle söylim aslında aynı şeyi tartışıyoruz bi yerde ama siz farklı bi açıdan bakıyorsunuz ben farklı açıdan bakıyorum...Şimdi; güzel ülkemde 150 tl ye de sıfır bisiklet alınabiliyor, kaldı ki bir sokak satıcısının elinde bile son model telefon varsa pekala bisiklette alınabilir...Yöneticilerimiz kısmına hiç girmeyeceğim zaten hal vaziyet ortada...Bende şunu diyorum bu bilinci geliştirebilmek için tabii ki eğitime ihtiyaç var ama bizim halkımızın şöyle bir özelliği de var; çekim noktası oluşturulup özendirilirse herkes bende yapayım diye giriyor...En basit örnekleri simit sarayları, çiğ köfteciler vs... Bisikletle ilgili de bu konuda bisiklet taşıt olarak kabul gördüğü anda bu bisiklet yollarını tetikler ki emin olun ulaşım amaçlı bisiklet yolları olsa arabasını satıp bisikletle ulaşımını sağlayacak bir sürü insan olur...Ha şu an için bu hayal gibi evet ama önümüzdeki 20 sene içinde zorunluluk haline gelecek çünkü mevcut yollar araç trafiğini kaldırmayacak...
 
Scudo
@Anonim su anki yollar bile trafikte ne kadar eziyet cekildigini ortaya koyuyor. Bu yuzden trenler yapiliyor. Tüneller açılıyor. Yerin üstü yetmiyor yerin altı da kullaniliyor. Gelinen noktadaki sıkışıklığı görüp çözümün bisiklette olacagini soyleyecek bir iradenin ulke iktidarında olacagini herkes gibi düsünmek istiyorum ama .
 
Bizim insanımız çok Süslü. Nasıl ve ne zaman olduğunu anlayamadığımız şekilde bir anda dış görünüş delisi oldu. Sırf bisiklette üstü başı kirlenir terler Saçı başı bozulur diye bisiklete binmek istemeyenler var. Adamın dış görünüşü, kullandığı telefon, içtiği sigara, hepsi kalitesini yansıtan unsurlar gibi görülüyor. Artı bir de kullandığı otomobil tabii :) Toplumda dış görünüşler ilgili bu tür yeni normlar oluşmuş, bu adam veya kadın nasıl binsin bisiklete? Gariban demezler mi, dalga geçmezler mi? Özellikle şu kirli sakallı, kocaman Güneş gözlüklü, dar giyinen ve küçük arabalı tiplerden var ya, İstanbul'da Onbinlerce var. Fabrikadan çıkmış gibiler adeta, bir de bunların sağ camları da açık olur genelde, neden, Müziğin sesini duyabilelim diye :)
Bisikletin önüne geçen üç temel faktör var bana göre;
  • Görgüsüzlük
  • Tembellik
  • Eğitimsizlik.
Bunların hepsi aslında üçüncü maddeye bağlı değişkenler. Ancak üçüncü madde de bazen tam olarak yetmiyor, zira şekilci, obez, öğle Aralarını burger King'de geçiren binlerce plaza çalışanı var. Bunların hemen hepsi yüksek öğrenim mezunu. Aslında hepsi zeki insanlar. Ama kapitalist sistemin kucağına öyle güzel yerleşivermişler ki, kalkmak istemiyorlar.

Burada yukarıda saymış olduğum etkenlerin yanılırsa özel bir de konu var ki, hayat görüşü ve felsefi görüş sahibi olabilmek. İşte bu da Eğitim'in yanısıra, ailenin vermesi gereken, örnek Olmayı gerektiren bir konu. Bu da yok bizim ailelerimizde.
Birçok şeyin Kökten değişmesi Lazım ki, bu da bizim ülkemizde nasıl olabilir bilemiyorum. Şu anki mevcut sistemde zor görünüyor. önce insanların hayata olan bakış açılarının değişmesi gerekiyor. Bunun için de farkındalık Lazım. Denizlerdeki balık popülasyonu gittikçe azalıyor, tüketim ve nüfus gittikçe artıyor, gelir dengesizliğinde uçurum büyüyor. Kaynaklar tükeniyor. Şu an bu bilgisayarın başında oturup bunları yazabiliyor olmam bile Dünya'daki en Şanslı %5'lik kesimin içinde olduğumu ifade ediyor. Eğer ben bile en Şanslı bu kesimin içersinde yer alıyorsam geri kalanın vay haline...
 

dünyayı bekleyen on büyük tehlike,
ki bunları,şu an yaşamaktayız ,su krizi en önemli sorun olacak,ve toprağın verimsizleşmesi.
 
22,5 milyon bisiklet bulunan 17 milyon nüfuslu Hollanda'da plastik ambalajlı gıda tüketimi kişi başına günde 4 paket, senelik gıda atığı ise kişi başına 34 kilogram.

(link)

(link)

Bisikletin dünyayı kurtaracağı, bisikletlilerin melek oldukları masalına bir son verelim artık.

Kapitalizm yıkılmadıkça dünyayı hiçbir bisiklet kurtaramaz. Dünyanın sermayesi kentsel mekânın kapitalist üretimi sayesinde birikip dolanıyor. Bisikletliler dünyayı kurtarmak istiyorlarsa antikapitalist mücadeleye omuz vermeliler.
 
gıda ambalaj atıklarının çoğalması fast food kültürüyle doğrudan bağıntılı. Tükenilen gıdanın sağlıklı olmasından ziyade hızlı ve çabuk tüketilir olması bu döngünün devamına yol açıyor. En başat neden tabiki doymak bilmez kapitalizmin kar hırsı . İhtiyaçtan fazla üretim olacak , tüketiciyle çabuk buluşması sağlanacak ve hızlı tüketilecek. Bunu nereden anlıyoruz? BM’nin gıda ve tarım örgütü (fao) ya göre 2016 verileri; dünyadaki tarım üretimi dünya nüfusunu doyuracak yeterlilikte ama buna rağmen dünya nüfusunun %11 lik dilimin kronik açlık sınırında yaşadığından..kara kıtada bu oran %20 lere çıkıyor. Aslında bu verileri niye yazdım ?maddi üretim herkese yetecek düzeyde ama üretim ilişkileri herkesin bu refahtan yararlanması önündeki engel olarak karşımıza çıkıyor . İşte asıl çelişki .. burada doğal olarak mülkiyet ilişkisi belirleyici oluyor. Bizler de bu mülkiyet ilişkilerini kavrayamadığımız sürece kısır döngümüzden çıkamıyor aynı yerde daire çizip duruyoruz .
Bir kere ve evvela dünyayı kurtaracak olan üretimin ve bölüşümün baştan düzenlenmesi olacaktır. Çok açım bir virgül atayım müsaadenizle..
 
Valla bisikletin değeri er geç anlaşılacaktır, lakin bizdeki bu tembellik olduğu sürece her araç şarjlı hale gelir ama yinede pedal kuvvetine prim verilmez.. :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hami Bulut
Dünyayı kesin bisiklet kurtarır, amenna ama ankarayi asla. Burda çankayada oturup kutsallarda çalıştım. Tam 20 km mesafe. Ortalama 18 ile 1 saati aşar he mi? Aşmaz. 2 saati geçer. Saldım sıhhiye ye kadar sonra tatlı bayır ulus heykel, saldım çankırıdan tee aydınlık evlere kadar handiyse düz. Sonra? Sonrası kabus.
Gölbaşında çalıştım. Kepekliye çıkan teri inerken soğutur ama 24 km yi 2 saatte alır. Dönüşü de 2 saar etti sana 4. Bu şehirlerle bisiklet kendini kurtarmaz. Ama metafor olarak, entropi akılda tutularak en az enerji tüketimli şehirleşme ile şans var. 18 katlı bir yerde çalışıyorum. Hacetim elektirk olmasa ankara çayını bulmaz cidden. Asansör yoksa 12.kata varmak için merdivenlere yüklendiğinde 7.katta pilim bitiyor. Enerji olmadan lüks olmuyor. Lüks isterseniz bu gezegen bu sikleti çekmez.
 
Batı ve doğu kültürü arasında büyük bir uçurum olsa da bu farkı vahşi kapitalizm kapatıyor...
Bize sunulan yaşam koşulları, kısıtlar, etik/estetik, hak ve özgürlükler içinde bisiklet bir çocuk düşü gibi kalıyor...
Sindirilmiş, baskılanmış, hamasetle, kabadayı kültürüyle yoğrulmuş, yoz ve çorak bir iklimde yaşıyoruz....
Elbet uzun ve zahmetli bir süreç, hele bizim gibi kaldırımdan gitmeye zorlanan bisikletçiler için...
Enseyi karartmayalım, pandoranın kutusundan en son umut çıkmıştı....
 
Bisiklet iyidir:
- Kilo vermek için habire diyete girip aç kalan plaza kokonaları plazalarına bisikletle gidip gelerek diyet eziyeti çekmeden kilo verebilir.
- Haftasonları mükemmel bir Instagram malzemesi olabilir. Manitayla veya aşkitoyla, koçişle Büyükadadan bol bol fotoğraf, story atıp 15637 takipçinizden like kaldırabilirsiniz.
- Şekil olmaksa maksat en babasından bir Cube veya Scott marka bisiklet çoğu kişinin kullandığı, otomobilden ziyade gaz tenekesi tabirine daha çok yakışan Symbol, Dacia, Linea, Egea, 301, C Elysee tipi 4 tekerlekli, 2 haneli beygir gücündeki dandik motorlara sahip cisimlerden daha havalıdır.
- Kariyer basamaklarını daha mı hızlı tırmanmak istiyorsunuz? Bir bisiklet alın, trafiğe takılmama avantajıyla işe herkesten 20 dk erken gelip 20 dk. geç çıkın. Şirket içinde de "kimse yokken ben oluyorum, en geç ben çıkıyorum, şirketi ben kurtarıyor yaw" havalarında dolaşın, bu havanızı herkese yansıtın. Arada bir de patrona yalakalıkla bunu takviye ederseniz o an fazla mesai ücreti alamasanız bile ilk terfiyi siz alacaksınızdır.
- Haftasonları AVM'ye trafiğe takılmadan daha erken gidebilir, trafiğe takılmayacak olmanın rahatlığı ile AVM'den daha geç çıkabilirsiniz. Böylece trafikte kazandığınız zamanı ve (hşşt! bunu kimseye çaktırmayın: arabanın yakıtına ödemediğiniz parayı) Zara'dan 3-5 parça fazladan ürün almaya harcayabilir, daha çok kombinle daha fazla Instagram story, post malzemesi elde edebilirsiniz.
- Tabi ki sosyal medyada "Ayol ben bisiklet kullanıyorum, bakın hiç egzoz gazım yok en doğasever benim, araba kullanıp da egzozuyla havayı kirleten doğa katilleri ölsün, cehennemin dibini boylasın" minvalinde paylaşımlarınızı da yaparak çevrenizi ezikleyin, bisiklet kullanmayanları çatlatın, bisikletinizle bol bol övünün.

Yok kapitalizmin kucağına oturmuşlar da o yüzden bisiklet sürmüyorlarmış. Bisiklet kapitalist düzene uymak isteyene de yukarıdaki faydaları sunuyor. Yeter ki faydalanmak istesinler.
 
  • Hahaha
Tepkiler: Hami Bulut
- Kilo vermek için habire diyete girip aç kalan plaza kokonaları plazalarına bisikletle gidip gelerek diyet eziyeti çekmeden kilo verebilir.

"Plaza kokonaları" dediğiniz o insanlar güvencesiz ve çok düşük ücretli işlerde ağır koşullarda çalışarak ve mobbinge maruz kalarak geçim mücadelesi veriyorlar ve bazıları yaşadıklarına dayanamayıp intihar ediyorlar. Plaza Eylem Platformu adlı bir beyaz yakalı dayanışması mevcut, webde ve twitterda takip ederseniz ötekileştirici önyargılarınızdan kurtulma imkânını bulabilirsiniz.

(link)

(link)

Diğer yorumlarınıza değinmeyeceğim, ironi olsalar gerek, değilse akıllara zarar.
 
Geri