daha önce farklı bir başlıkta yazmışım sanırım, aradım bulamadım eski cevabımı. şimdi üşenmeyip tekrar yazıyorum:
balatanın emdiği yağın ısınarak buharlaşması ya da yanarak duman halinde ortamı terk etmesi gerekiyor. bunun yolu da tabii ki balatayı ısıtmak, ama ocağın üzerinde yapılan işlemde çoğu zaman alev yetersiz kalıyor ya da balata hala atmosfere açık olduğu için alevden aldığı ısıyı hızla kaybediyor. çözüm ise balatayı kendi çalışma ortamında anormal sıcaklıklara ulaştırmak. nasıl mı?
hafif yokuş aşağı olan bir yolda, tutmayan freni fazla bastırmadan sıkarak pedal çevirmeye devam edin. pedala uyguladığınız bacak gücü, hafif yokuş çıkıyormuşsunuz kadar olsun ve bunu yaparken kesinlikle hızlanmayın; 5-6 km/h sabit hızda freni hiç bırakmadan ilerlemeye devam edin. 1-2 dakika sonra o frenden ciyaklamaya benzer bir ses duymaya başlayacaksınız, birkaç saniye daha geçtiğinde o ses titreşim olarak da bisikletin her yerinde hissediliyor olacak. bu noktada freni bırakın ve 8-10 saniye aynı hızda devam edin, tekrar hafifçe sıktığınızda frenin tutmaya başladığını fark edeceksiniz. daha fazla sıkarak performansını test edin, tatmin edici değilse birkaç defa hızlanıp sert frenlemelerle aniden yavaşlayarak balataları alıştırın. frenler alışık olduğunuz performansa ulaşmışsa işlem tamam, değilse daha fazla üzerinde durmayın ve normal sürmenize devam edin, zamanla normal kullanıma göre alışacaktır (ya da siz ona alışacaksınız

)
peki yukarıdaki işlemi yaparken balatanın başına neler geldi? onu da şöyle anlatayım: normal koşullarda düz yolda değişken hızlarla sürerken fren yaptığınızda, balatalar normal çalışma sıcaklıklarına kadar ısınırlar ve devamında üzerlerindeki ısıyı kalipere ya da temas ettikleri zaman rotora aktararak kendilerini soğuturlar. kaliper ya da rotorun balatadan çektiği ısıyı üzerinden atması için de rüzgara ihtiyacı vardır, bisiklet olduğu yerde duruyorken ya da çok yavaş ilerliyorken soğuma işlemi çok yavaş gerçekleşir. sürekli fren yaparak yavaş yavaş ilerlerken; sistemi soğutan bir rüzgar olmadığından rotorlar ve kaliper soğuyamaz, bunlara daha fazla ısı veremeyen balatalar sürekli olarak ısınmaya devam eder ve nihayet yağı buharlaştıracak, hatta yakacak sıcaklıklara ulaşır. bir süre sonra yağ tamamen balatayı terk etmiş olur, fakat bu sefer de balata sıcaklık limitinin üzerine çıkmış olduğu için tutmamaya başlar. işte o anda fren yapmayı bıraktığınızda, çok yüksek sıcaklığa ulaşmış cisimler rüzgar olmadan da havaya yeteri kadar ısı deşarj edecek duruma geldiği için (merak edenler ısı transferi kanunlarını araştırabilir) birkaç saniye içinde balata soğur ve tutabileceği sıcaklıklara düşer. bunun pekiştirmesi olarak birkaç defa hızlanıp balatanın rüzgar görmesini sağladığınızda, balatalar çok kısa sürede soğur ve hemen ardından ani frenlerle limitlerine yakın ısınıp soğumaya devam ederek kendi iç dengesini bulmuş olur. hala inat eden yağ zerrecikleri ise muhtemelen balatanın içinde önceden birikmiş olan toz, partikül, herhangi bir başka temizleyicinin kalıntıları gibi maddelerle birleşmiştir ve bir şekilde ısıya daha dayanıklı hale gelmiştir. bunları da yüksek ısıyla değil, zamanın iyileştirici etkisinden faydalanarak yok edersiniz. ne demişler: "sahildeki kayayı eriten dalgaların şiddeti değil, sürekliliğidir"
